02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONGRELERDEN Enerji kongresinde, bilim, demokrasi, biirokrat ve atom Nükleer santrallar, kongrede gelin gibi süslenip püslenip bundan sonra hayatımıza girecek tek seçenek gibi sunuldu... Aysen Muezzınoğlu* 1721 Ekım 1994 tanhlen arasında Izmır'de yapılan altıncı enerji kongresı bırçok bakımdan sonuk geçmesıne karşılık, çok bnomll bir yonüyle ılgt çekıcıydı Türklye'de blr nükleer santralın yapımının yoğunlukla gündeme getirılmesi. Gerçekten de enerji burokrasımız nükleer enerjıyı bır gelın adayı gıbı susleyıp Enerjı Kongresı'nde gorücuye çıkardı Ustelık bunu Izmır gıbı çevre konusunda tepkılerını serbestçe dıle getırme alışkanlığı olan bır kentte yaptı Kongrede her halıyle aylarca onceden ınceden ınceye hesaplandığı bellı olan bır sunuş tarzıyla ülkemızın nükleer santrallara ne denlı muhtaç olduğu ışlemyor, nükleer enerji uretımı adeta "olmazsa olmaz" bır seçeneksızlık orneğı gıbı tanıtılıyordu O kadar kı, bu uğurda yıllardır halkımızı etkilemekte olan lınyıtlı termık santrallar bile en yetkın enerjı burokratlarınca ve onlara yakın nükleer uzmanlarınca yerden yere vuruldu Dogrusu devlet yetkılılerımız yıllardır ıtıraftan kaçındıkları termık santralların çevresel etkılennı enerji kongresı gıbı oldukça resmı bır forumda nükleer lehıne konuşmuş olmak uğruna ılk kez bu kadar açıkça dıle getırdıler. Yıne bu uğurda nükleer konusuna bır ömür vermış yaşlı başlı bılım adamlarımız nükleer santralların dunyada hıçbır cıddı kaza yapmamış olduklarını, hatta hatta Çernobıl felaketının bıle medyanın ve tıcaret kartellerının abartmasıyla ortaya çıkmış bır senaryo olduğunu, aslında çok az sağlık sorunu yaratmış olduğunu savunacak kadar ılerı gıttıler (1) halkımızı devletın (hesapça az hedeflenmış ve fıılen bıraz yüksek çıkmış da olsa) radyasyonlu çay ıçmeye mecbur ettığı de ıspatlanmış bulunuyor Yanı (az ya da çok) radyasyonlu urunlerın tıcaretı en önemlı bılımsel prensıplerı rafa kaldırtmış Ayrıca o tarıhlerde elde bulunan bılımsel verıler uyarınca bertaraf edılmesıne karar verıldığı halde, bır yerlarde depolandıgı anlaşılan yuksek radyasyonlu çay urunünün şu anda nerede olduğu da "tartışılması muhal" bır konu olarak ortaya kondu Enerji Kongresı boyunca çeşıtlı vesılelerle Çernobıl kazasının dunyaya ve ulkemıze hıçbır zararlı etkısının olmadığı ıddıa edıldı ama "acaba Çernobıl'ın yarariı et•kılerı olmuş mudur" dıye sormak hıç kımsenın aklına gelmedl sanınm Ya da belkı hepımız Çernobıl'ın yarariı etkısini zat?n bılıyorduk Çernobıl facıası sayesınde nükleer enerjının çocuk oyuncağı olmadığını, mümkunse kaçınılması gereken bır enerjı türuyle karşı karşıya olduğumuzu, en azından halen ufukta gorunen "fuzyon" tıpı daha az sakıncalı nükleer teknolojılenn gelışımı tamamlanıncaya kadar bu tür enerjıye muhtaç kalmamanın en emnıyetlı yol olduğunu düşünmekteyız benzerı gen teknolojı ıle çalışan, ama Windscal» (Ingıltere) ve Three Mlle Island (ABD) gıbı yüksek teknolojılı nükleer santrallarda da görulegelen kazalardan kaynaklanmaktadır Türk halkı en onemlı ıçeceğı olan çayını yudumlarken korkar olmuştur nükleer enerjıden llkokul çocuklarına elde kalan fındık urunü poşetler ıçınde dağıtıldığında ırkılmıştır Çelışkılı açıklamalardan şaşkına donmüş, elde çay bardağıyla televızyon kameralanna poz veren devlet yetkılılennı gördüğunde bu ışın ıçınde bır ış olduğunu duşünmuş, nrtekım daha sonra bu çay bardaklanndan en az bırınde çay değıl "ıhlamur" bulunduğunu oğrenmış, dığeriennde ıse ne tur bır çay bulunduğunu, ya da o bardaktakı çayın kamera uzaklaştıktan sonra gerçekten ıçılıp ıçılmedığmı kuşkuyla karşılamıştır Türk halkı Çernobıl sonrasında dunyadakı "çevre ahlakı" prensıplerınden en başta gelenı olan "bılgı sahıbı olma hakkı" elınden alınmış bır halktır Oysa aynı yıllarda orneğın Almanya'da haftalık bültenlerle pıyasadakı tüm gıdalarda ve bırçok tüketım malında bır öncekı hafta ıçınde rastlanan radyasyon dozları (bılım dünyasına değıl doğrudan doğruya halka) açıkça ılan edılıyor ve bu dozlann ne anlama geldığı de halkın anlayacağı bır dılle anlatılıyordu Sanınm bu uygulama Almanya'da halen devam edıyor Kısacası Turkıye gerçekten de nükleer santral kurmada geç kalmıştır, ama bu, avantaj olarak görulmelı ve değerlendırılmelidır Esasen tum gayretlere karşın Altıncı Enerjı Kongresı'nden Turkıye'nın nükleer santrala mahkum olduğu sonucu da çıkmamıştır Onun yenne gelecektekı enerjı açığımızı, kullanabıleceğımız ımkanlan değerlendırerek çozume kavuşturmamız gerektığı sonucu çıkmıştır kı, esasen sayın Cumhurbaşkanımız da bu hususun altını çızmeye ozen gostermıştır Kongrenın ıkıncı gununde yapılan nükleer enerji panelı sırasında ıse kısa süren bır blllmdemokrasl tartışmasıyla unıverate oğretım üyelerını, bugünlerde yenıden ısrarla talep ettıklen demokratık ünıversıte ıstemlennın başlangıç yılları olan 198O'lı yılların acılı günlerıne gen golüren çağnşımlar da eksık değıldı "Bilımde demokrasi olmaz" fıknnde odaklanan bu talıhsız tartışma, bızlere Çernobıl sonrasının şaşkınlık ve çaresızlığını de adeta yenıden yaşattı Çunku, tertemız 1985 urünü çay mahsulünü, Çernobıl'den dolayı yuksek radyasyonlu gelmeye başlayan 1986 çay ürunüyle paçal ederek bızlere ıçıren yetkılıler de oradaydı ve bu kararlarının "bılımsel bır doğru" karar olduğunda ısrarlıydılar Ama gördüğumuz gıbı tıcarı ve ekonomık nedenlerın, radyasyonun "makul olan en az dozda" alınmasmı tavsıye eden ünlü bır bilımsel etık yaklaşımı olan "ALARA" prensıbıne (2) karşın, 1986'larda güzelım radyasyonsuz çayları ıçmeye hazırlanan Bilim ve demokrasi Insanımızın bu fıkre sahıp olduğunu en guzel ıfade eden ıse Enerjl Gücü dolayısıyla dınledığımız Cumhurbaşkanımız oldu Sayın Süleyman Demirel hem meslekı bakımdan enerjı sektomnun bır temsılcısı stfatıyla ve hem de Turkıye'nın enerjı ıle ılgılı sorunlannı yuksekten görulebılen bır kışı olarak kanımca Kongre'nın en yetkın kışısıydı ve en kapsamlı teknık konuşmasını yaptı Nükleer enerjı konusunda kelımenın "aler/ı" uyandırmakta olduğunu, çunkü atom bombasını akla getırdıgını soyleyen Sayın Cumhurbaşkanımız bence sadece bu kuçük noktada belkı bır yanlış anlamadan ılen gelen bır yanılgı sergıledı Şöyle kı, halkımızdakı "nükleer enerjı korkusu" Hıroşıma benzeri atom bombalanndan değil, Çernobıl Demirel ve yanılgılar Bır başka çelişkılı yorum ıse esasında çok doğru bır saptamasına dayanıyor sayın Cumhurbaşkanımızın Turkıye nükleer santralda geç kalmıştır Benzetmek gerekırse Türkıye 1970'lerde nükleer enerjı trenını kaçırmıştır ama bınemedığımız bu tren yolda kaza yapmıştır Bu yuzden de sözkonusu gecıkmeye hayıflanmak yenne, aksıne daha yenı ve emnıyetlı teknolojılerı kullanmamıza ımkan vereceğı ıçın sevınmemız gerekır Hatta Enerjı Kongresı'nde nükleer enerjı panelı boyunca ısrarla ışlemeye çalıştığım gibi 1015 yıl kadar daha gecıkmemız mumkün olursa çok daha tyı olacaktır Çünkü böyle bır vade ıle yıne sayın Cumhurbaşkanımızın da Işaret ettıklen gıbı ömeğın güneş enerjisl teknolojısınde cıddı gelışmeler ufukta belırmıştır Benzer şekılde Turkıye koşullannda tıcan olarak kullanımı uzmanlarınca mümkün ve ekonomık görülen jeotermal, bıyokütle, küçük ölçeklı su santrallan, çöp yakma vb kaynaklardan da bu süre ıçınde tıcen enerjı kaynağı olarak hangısı öne çıkarsa ondan da yaraıianma şansımız vardır Oysa 1970'lerde bu kaynaklann variığı ya hıç bılınrrnyor veya tıcan değere sahıp olabıleceğı duşünülmuyordu Kanımca bu ımkanlardan en önde gelenı, enerjının doğru aygıtlarla ve yerlı yerınde kullanımını ıçeren bır "enerji tasamıf programı olup bu yolla talepte % 2530'lara ulasabılecek bır ekonomı sağlanabıleceğı hesaplanmakiadır Boyle bır tasarruf programında gözümüzü dıkeceğımız ıkı nokta vardır Bunlardan blrlncisl yıne Sayın Cumhurbaşkanımızın ıfade ettıklen elektrık ıletım kayıplarının (% 20'ler cıvarında olduğu soylenıyor) asganye ındınlmesıdır Batılı ülkeler bu kayıplan ıletım hatlarının modemızasyonu yoluyla ve başka optımızasyon yöntemlerıyle % 3 cıvanna ındırmış bulunuyorlar Benım de aynen katıldığım bır teşhıs ıle Sayın Demirel Enerjı Kongresı'nde bu elektrık ıletım ışının yenıden ele alınmasını konunun uzmanlarına gorev olarak vermıştır Artık Turkıye de (Çın örnegınde olduğu gıbı) kuçuk koy/kasaba ölçeklı su santrallan, jeotermal, çöp ve bıyomas enerjısıne dayanan küçük üretim merkezlerı kurarak mevcut şebekesını bunlarla eşgudum ıçınde çalışacak şekılde modıfıye etmek ve buna gore enerjı planlaması yapmak durumundadır Bunun ılk uygulamalanndan bırı olarak son zamanlarda sanayı kuruluşlarına (hatta gerekırse başka sanaylcı komşularıyla ortaklaşarak) kendı kullanımları ıçın elektrık üretme yetkısı verılmıştır Aynı şeyı küçuk yerieşım merkezlerı ıçın de acılen duşunup pianlamakta yarar vardır Artık dunyada bınlerce, hatta yüzlerce megawatlık değil, küçük küçuk santrallar yapılmakta ve bunlar yerel hızmete arzadılmektedır Iklncl enerji tasarrufu hedef noktası ise nıhaı tuketıcı olarak sanayı ve tuketıcı vatandaşlanmızdır Sanayıde enerjı bırçok mamul ıçln önemlı bır toplu masraf kalemı olmakla beraber, Turkıye'de bınm fıyatının oluşumuna enerjı gırdısının başı çektığı pek az mamul vardır Bu yüzden sanayıde kolayca elde edılebılecek % 20'lık bır enerjı tasarrufu bınm fıyatlarda cıddı bır azaltmaya neden olmayacağından dolayı, bu konuda yapacağı çok şey olmasına karşın sanayıcıler ılave yatınmlan kendılıklennden yapmaya talıp olmayabılır Benzer durum nlhaı enerjı kullanıcısı olan bız vatandaşlar ıçın de sözkonusudur Elektnk faturalanmızı küçultmek ıçın daha venmlı aygıtlar pıyasada bulunsa bıle bunlan eskı ve venmslz olan mevcutlanyla değıştırmek ıçın cıddi harcamalar yapmamız gerekecektır O halde devletın yapması gereken şey bu tür bır tasarruf programını süratle başlatmak, yapılacak yenıleştırmenın (inno Enerji tasarrufu 39977
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle