24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SORUN YANITLAYALIM Kışın denizdeki buharlaşma Üsküdar'dan Emine Hürel'in sorusu şöyle: Kışın denlzlerde buharlaşma daha az olmaz mı, öyleyse bu kadar bulut ve yağış nasıl oluyor? Yanıtını hidrobiyolog llham Artüz veriyor: Denizlerde buharlaşmayı sağlayan etkenler, bır yandan su yüzeyinin ve bu yüzeyle temas halindekı atmosferin sıcaklığına, daha doğrusu bu iki yüzey arasındaki sıcaklık farkına, diğer yandan su yüzeyini yalayarak geçen rüzgar şiddetine ve atmosferdeki nemlilik oranına bağlıdır. Bunun sonucu olarak kışın da yüksek miktarlarda buharlaşma gerçokleşebılir. Buna karşın, bulut oluşumu ve yağışlar atmosfere geçen su buharının yoğunlaşmasının sonucu olarak gelişir. Belli bir hacimdeki hava kütlesi, sıcaklığına bağlı olarak belirli miktarda suyu tutabilir. örneğin 20"C'deki 1 m3 havanın tutabileceği en fazla su 17.33 gram iken, 5°C hava sıcaklığında 6. 80 gram su kütlesi lazlalığı, yoğunlaşarak bulut ve yağmura dönüşecektir. Yaz aylarında hava sıcakhğı arttıkça içersinde tutabileceği su miktarı da artacak böylece yoğunlaşma da en alt düzeye inecektir. Havadaki su (nem) miktarı değişmemek koşulu ıle, soğuma sonucunda yoğunlaşmanın başladığı sıcaklıga "yoğunlaşma noktası sıcakhğı" denir. Bu nedenlerle havaların soğuduğu kış döneminde yoğunlaşma ve bunun sonucunda bulut ve yağışlar artar. Bütün bakımına rağmen dislerim cüpüyor? Ankara'dan Gülşen Işık'ın sorusu şöyle: "Dişlerimi günde üç kez fırçalamama, şekerli beslnler yedlklen sonra ağzımı çalkalamama rağmen dislerim çürüyor. Oysa bir arkadaşım dişlerine hiç bakmadığı halde hiç çürümüyor. Dişlerin çiirümesi neden kaynaklanır" Sorunun yanıtını Istanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nden Abdurranman Tokgöz yanıtlıyor. Yeteri kadar ve kurallara uygun fırçalanmayan dişlerin üzerinde besin artıkları birikir Ağız ortamından uzaklaştırılmayan bu artıkların üzerine bakteriler yerleşir ve büyük bir hızla çoğalmaya başlarlar. Bu besin artıkları içindeki şekerli maddeler, diş çürüğu oluşumundaki en önemli etken olan asitleri üretir. Demek oluyor ki çürük oluşumuna engel olmak için birinci şart ağız ortamının sürekli temiz olmasıdır. Çünkü gıda ve şeker artıkları olmadığı zaman asit oluşamamaktadır. Okuyucumuz "hiç dislerim fırçalamadığı halde ağzında çürük dışleri olmayanlar var" diyor. Bu soru ile biz de muayenehanelerimizde karşılaşıyoruz. Hemen söyleyelim ki dışleri düzensiz fırçalamak bir risk, hiç fırçalamamak ise büyük bir riskdir. Bizler, bir zamanlar dışleri arasında fındık kırdığını, gazoz kapakları açtığını, Şikayetlerim depresyon Adapazan'ndan yazan okurumuz, N. E.'nin sorusu şöyle "1957 doğumluyum, yirmi yıllık evllyim. llk şikayellerlm çarpıntı ve sıkıntıydı. Depresyon denildl. Altı ay, laroxilmeleteres tedavisi gördüm. Geçen MAyıstan beri sürekli halsizllk, baygınlık hlssi geliyor. Yedi aydır depresyon tedavisi görüyorum. Günde 20 mg tolven tedavisi gördüm. Ayağımda ağrı yapınca yedinci ayda bıraktım. Bir aydır desirel kullanıyorum. Fakat hala kendimi çok yorgun hlssediyorum. Bazen nefes alamayacakmışım gibi geliyor. Zaman zaman slniriilik ve çöküntü hlssedlyorum. Hastalığım hakkında bllgl verlr mlslnlz?" Okurumuzun sorusunu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 5. Psk. Kln. Şefi Doç. Dr. Arlf Verimll yanıtlıyor: "Depresyon denildiğinde çok geniş bir kavram anlaşılır Geniş bir depresyon profili vardır. Depresyonun değişik çeşitleri bulunmaktadır. Örneğin sosyal olaylara bağlı depresyon, bedensel hastalıklara bağlı depresyon; endojen depresyon dediğimiz zaman zaman ortaya çıkan depresyonlar, depresyon çeşitleri içinde belli başlı üç tanesini oluşturur. Ancak bu yakınmalarınız, bu geniş depresyon profili içinde çok hafif düzeyde bir durum göstermektedir. Sorununuz çok büyük bir ihtimalle, birtakım sosyal sebeplerle ilintili. Bu yüzden, kendinizi iyice tartıp biçerek, bazı sorunlarınızı doktorla konuşmanız yerinde olacaktır." Horlama ile sigara bağlantısı fırça nedir bilmem diyen çok kişiye, genç yaşta damak protez yapmışızdır. Yalnız bazı kişilerin doğal avantajları olduğunu da belirtmeliyiz. örneğin; Bazı beslenme alışkanlıkları az şeker yiyenler ya da hiç yemeyenler, ağızda tükürük salgısı çok olanlar (sirkülasyondan dolayı bakteriler tutunamaz.) Ayrıca genetik olarak bazı bireyler çürük oluşumuna karşı dirençli olabilirler. Son olarak okuyucumuza ve konuya ilgi duyan herkese önerimiz: Her yemeten sonra dişlerimizi fırçalamamız, eczanelerde satılan özel diş ipi ile dışler arasını temizlememiz, çürümeye başlayan dişleri hemen dolgu yaptırmamız gerektiğidir. Ankara'dan yazan okurumuz Turhan Yeğln, "Horlamanın neden kaynaklandığını, slgarayla blr illşklsi olup olmadığını öğrenmek istlyor" istanbul'dan yazan Hayrlye Blrkan'ın sorusu da şöyle "Yumuşak damak ameliyatı fle horlama sorunu gktorilebilir mi?" Okurlarımızın sorularını Taksim Hastanesi KBB şefi Ooç. Dr. Mehmet Külekçi yanıtlıyor. "Horlamanın çok çeşitli nedenleri vardır. En önemllsi burundakl tıkanıklıklardır.Burundan nefes almayı güçleştirecek bir burun kemikkıkırdak yapısı eğriliği, anatomik eğrilikler, alerjik nezle, burun içinde poliplerin olması, iltihabi nedenlerden ötürü burnun tıkanık olması, çocuklarda sık sık rastlanan geniz bademciği büyüklüğü ya da iltihaplı olması, müzmin bir bademcik iltihabi ve büyük olması ya da hastalıklara bağlı olarak normalden farklı olması, aşırı kilo gibi nedenler horlamaya yol açan faktörlerdir. Yatış şekli, yastık, akciğer kalp hastalıkları da horlamaya neden olabilir. Horlama neden kaynaklanıyorsa, hastalığın çözümü, horlamayı da giderecektir Sigarayla doğrudan ilişkili değildir fakat sigara sağlığa zararlıdır. Yukarıda sıralanan pek çok sorunda etkendir. Ikinci sorunun yanıtı ise, horlamanın nedeni yumuşak damakla ilgiliyse, tabii ki yumuşak damak ameliyatı, hastanın sorununun çözümü için uygun olacaktır. 324 14 Einstein Riemann geometpisinden nasıl faydalanmıstıp? M. Kemal Oyman'ın sorusu Einsetln Riemann geometrisinden nasıl yararlanmışhr? Prof. Dr. ömür Akyüz yanıtlıyor Galileo Galilei'nin Pizza Kulesi'nden yaptığı söylenen deneyi bilirsiniz; bırakılan tahta top ile demir gülle yere aynı zamanda varırlar. Bunun daha çarpıcı örneği bir tüy ile bir kurşun parçasının havası boşaltılrruş tüp içinde birlikte düşmeleridir. Bu olgu, cisimlere hareketlilik veren kuvvete pasif karşı koyuş olan "eylemsizlik katsayısı" ile, cisimlerin birbirini çekmesine yol açan "kütle çekimi katsayısı"nın inanılmaz derecede eşit oluşuna (son ölçüler bağıl farkın bir trilyonda birden fazla olduğunu göstermekte) dayanmaktadır. Albert Einstein genel görelilik kuramında bu görünürdeki eşitligi "eşdeğerlik ilkesi" adı altında doğal bir zorunluluk olarak kabullendi. Bu kabul sabit ivmeyle yapılan bir hareketin, düzgün bir kütle çekimi alanı içinde yapılan hareketten ayırt edilemeyeceği sonucuna götürür. Kütle çekimi kuvvetindeki "kütle" (çekim katsayısı) ile hareket sonuç, hareketi incelenen cismin kütlesinden bağımsız olmakta, amaç sadece zamana bağlı olarak konum ve hızı bulmak olduğundan geriye yalnızca geometrik parametreler kalınca hareket sanki sadece çizilmiş bir yolu izlemekten ibaretmiş gibi olmaktadır Bu durumu genellersek, güneşin dünyayı çekmesini, güneşin sadece bulunduğu yer çevresindeki uzayı çökerterek eğriltmesi, dünyanın da bu eğriliğin bellrlediği bir yol üzerinde gitmesi olarak anlayabiliyoruz. Uzayda oluşan eğrilik, temellerini Gauss'un attığı genel geo metriler çerçevesinde eksi işaretli olduğundan, Bernhard Riemann'ın geliştirdiği biçime uymaktadır. Bundan sonra ortaya çıkan eğri yapı Riemann geometrisi kurallarına uygun bir şekilde incelenerek genel göreliğin birçok özelligi elde edilebilmektedir. Işte Einstein'in Riemann geometrisinden yararlanışı bu doğrultuda olmuştur. Eğrelti türü bitkiler kanser yapap mı? Eskişehir'den yazan okurumuz M. özyiiksel'in sorusu şu: "Evlmde "aşkmerdlveni" denilen eğretl cinsinden çiçeğlm var. Yakın bir arkadaşım, çlçeğin kanser yaptığını söyleyerek evden kaldırmamı istedi. Bana pek Inandırıcı gelmediği için kıyamıyorum. Ama arkadaşım çok ısrarlı. Evde beslenen eğreti türündekl çiçekler kanser yapar mı?" Okurumuzun sorusunu DETAM'dan Dr. Tuncay Altuğ yanıtlıyor: "Literatürde, eğreltinin, bulunduğu ortamın havasına karışarak, kanserojen etki gösterdiğine dair bir çalışma yok. Ancak, tropikal bölgelerde yetişen bazı türlerın. yerli halk tarafından bitkisel çay olarak tüketilmesinin kanserojen etkiye yol açtığından söz ediliyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle