Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SORUN YANITLAYALIM Jura dönemi hakkında bilgi Küçük çocuklar Denizli'den yazan okurumuz özgür Çorbacıoğlu'nun sorusu şu "Jurassic Park filmine adını veren Jura dönemi ne kadar önce yaşanmıştır? Bu dönemin karakteristikleri nelerdlr? Olnazoriar niye kaybolmuştur?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Semlh Ulakoğlu yanıtlıyor: "Günümüzden iki yüz milyon yıl önce geçmiş , ikinci Zamana ait bu dönem, Jura veya Jurasik, ismini Rusya'da Jura dağlarından almıştır. Çünkü bu devrin karakteristik görünümü bu dağlarda bulunmaktadır. Böylece, söz konusu devre arasında bir geçit teşkil ediyor. Iklimi hakkında şunları söyleyebiliriz: llıman bir iklim, bitki ve hayvanların gelişmesine çok uygun bir dönem. Denizlerde mercanlar çok gelişti. Mercanların oluşması iklimin uygun olduğunu gösteriyor. Daha sonra, Kretase devri oluşması iklimin uygun olduğunu gösteriyor. Daha sonra, Kretase devri (yaklaşık 65 milyon yıl önce) geliyor. Jura canlıları, özellikle sürüngenler o devirde de, devam ediyor (yani 150 milyon kadar yaşıyorlar). Bu devrin sonunda iklimde değişiklik oluyor, kuraklık başgösteriyor. Bir teoriye göre, aşırı sıcaklık bu hayvanların sonu oluyor. Sıcakta buharlaşma fazla olduğundan, sürüngenler gibi geniş yüzeyli canlılar öiüyor. Bir teoriye göre, bu dönem sonunda hem denizde hem karada, volkanlardan çıkan zehirli gazlar canlıların kitle halinde ölümüne yol açıyor, çünkü denizde yaşayan canlılarda da kitlesel bir kırım görülüyor. Son yıllarda geçerli olan teori ise, dünyanın değişik bölgelerindeki bazı ülkelerde, Kretase sonuna rastlayan katmanlarda, bir santimlik bir kil tabakası içinde iridyum adı verilen kimyasal bir maddenin bulunmasına dayanıyor. Bilim adamları, iridyumun nereden geldiğini düşünüyor. Kuyruklu yıldızların arkasında, bir gaz halesi bulunuyor. Bilim adamları, dünyaya oldukça yakın geçen bir kuyruklu yıldızın çıkardığı gazın iridyumyu olduğunu ve dünyaya iridyum serptiğini, canlıların bu yüzden kırıldığını düşünüyor. bupunlarını temizlemeyi öğrenebilir mi? Migrenle sinüzit ağrıları farklı mıdır? Jura dönemi denir. Bu dönemde, canlılar, özellikle kafadan bacaklılar (Cephalopodlar) çok gelişmiştir. Yine dinosaurialar da (korkunç kertenkeleler) bu dönemde çok gelişmiştir. Hatta bu devirde sürüngenler çok geliştiği için, sürüngenler devri de denir. Bunların vücutları büyük ama beyinleri yüz gramdan küçük. Filmde gösterilenin aksine çok mülayim hayvanlar. Bir tanesi, Spegozaurus'un sırtında iki sıra keskin savunma kemikleri var, ama onlar da adı üstünde savunma kemikleri. 25 metre boyunda, 10 metre yüksekliğinde ve 20 ton ağırlığında olan Brontosaurus, günde 300 kiloya yakın ot yiyor. Pterosauria gibi kanatlı kertenkelelerde bu dönemde yaşamıştı. Kanat açıklığı bir metreye kadar uzayabiliyordu Ayrıca lchpyosaurus gibi suda yaşayan türleri 'var, bunlara balık kertenkeleler deniyor. Tümü ot yiyor. Yediklerinin dışkıları bugün fosil halinde kalmıştır, buradan otçul olduklarını anlıyoruz. Dışkılarının fosilleşmiş haline caprolith deniyor. Ot yedikten sonra, midelerine bir yerden taş alıp, öğütsün diye yutuyorlar. Gastrolith diye tabir ediliyorlar bugün. Bu taşlar, bugün (osillerin yanında bulunuyor. Bunlar çok parlak, parlaklıklarından, midelerine alıp öğüttüklerini anlıyoruz. Allosaurus denen tipi etçildi. Bu sürüngenlerin çoğu, Kretase adı verilen Tebeşir döneminde de yasadılar. Jura döneminde Archaeopteryx denen (kanat anlamına geliyor) dişli ve kanatlı büyük kuşlar yaşadı. Bu tür kuşlara ait iki fosil, Almanya, Bavyera'da Solnhofen'da üst Jura tabakaları içinde iki adet bulundu. Bu kuşlar, kuşla sürüngenler 35114 Istanbul, Bahçelievler'den yazan okurumuz Ipek Ceremin sorusu şöyle: "Dört yaşındakl kızım ara sıra nezle oluyor. Nezle olduğu zamanlarda burnunu çekiyor. Ben, sümkürmesi için uğraşıyorum ama yine de başaramıyorum, burnunu çekmeye devam ediyor. Burun çekmenin burun içerislnde lltfhaba neden olduğu dogru mu?" Okurumuzun sorusunu Taksim Hastanesi Kulak Burun Boğaz Şefi Doç. Dr. Mehmet Külekçi yanıtlıyor: "Nezle halinde zate.n burunda iltihap var demektir. Nezle, başlı başına bir rahatsızlıktır. Dört yaşındaki bir çocuktan sümkürme işlemi yapması beklenemez. Bu ancak beş, altı yaşlarında öğrenilen bir işlemdir. Puar adını verdiğimiz ve negatif basınç yardımıyla, bumun içini temizlemeye yarayan bir alet aracıhğıyla ya da doktor müdahalesiyle küçük çocukların burunlarındaki iltihap temizlemek mümkündür. Ancak bu yaştaki bir çocuğun sık sık nezle olması doktora görünmeyi gerektiren bir durumdur. Eğer çocuğunuz sık sık nezle oluyorsa, bir doktora gitmenizi öneririm." Fesleğen niye yaz sonunda ölür? Tekirdağ, Mürefte'den yazan okurumuz Canan Çakır'ın sorusu şu: "Fesleğen niye yaz aylan sonunda kunır, kuruduktan sonra tekrar yetiştirmek İçin ne yapmak gerekir?" Okurumuzun sorusunu, Ünal Seracılık Işletmeleri'nden Onal Vural yanıtlıyor: Bitkiler, yaşamlarının uzunluğuna göre, genellikle ikiye ayrılır: Bir tek yıllıklar ve çok yıllıklar. Fesleğen, bir yıllık bir bitkidir. Bir yılın sonunda, ömrünü tamamlar. Tohumu sonbaharda ekmek en iyisidir. Sonbaharda ekilen tohum ilkbaharda fıde haline gelir, daha sonra saksılarda ya da bahçede büyütülür. Bütün yıl boyunca gayet güzel kokulu bir bitki elde edilir. hayatı soğuklara kadar devam eder. Fesleğen soğuk sevmez. Soğukta, açıktaysa donar ya da yaz bitiminde olduğu gibi kendiliğinden hayatiyetini kaybeder Bu arada tohumu alınır ve gelecek yıl yetiştirilmek üzere saklanır. Daha çok sıcak seven bitkidir, Izmir tarafında üretilen bir bitkidir. Bir söylentiye göre yaydığı koku dolayısıyla, çevresine sivrisinek yada da diğer böcekleri yaklaştırmazmış. Bunun bilimsel bir kanıtı yoksa da, çevresinde az sivrisinek olduğu doğrudur. Çok ayrıntılı bir bakım istemez. Normal bir bitki sulaması yeterlidir. Ancak, çok aydınlık bir yer Istiyor, bahçeler, balkonlar, cam önleri yetiştirilmesi için uygundur. Az ışık alan bir oda ortamına sokulduğundaölür. Evde yetiştirilecekse, en uygun yer, aydınlık bir cam önüdür". Ankara'dan yazan okurumuz Mehmet Tanyolaç'ın sorusu şu: "Mlgren ve sinüzit ağrılarının birblrlnden bir farkı var mıdır? Sinüzit ağnsı hangl bölgede daha çok hissedllir, mlgren hangl bölgede daha çok hlssedilir, iki ağrıya yol açan sebepler nelerdlr?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Algoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Erdlne yanıtlıyor: "Migren ve sinüzit birbirinden tümüyle farklı iki ağrı biçimidir. Sinüzite bağlı başağrıları kafatası kemiği içerisinde sinüs adını verdiğimiz boşlukların iltihabı sonucu ortaya çıkan ağrılardır. Genellikle her iki alın bölgesinde, göz altında, tutulan sinüs boşluğuna göre belirti veren ağrılardır. Öne eğilince, burundan basınç yapınca, o bölgeye vurulduğu takdirde ortaya çıkar. Tedavisinde antibiyotikler ve çok uzun sürdüğü takdirde çeşitli cerrahi girişimler akla gelebilir. Hangi tedavi biçimi olursa olsun, tedavi oradaki iltihabın kurutulmasına yöneliktir. Migren ise, tamamen farklı bir durumdur. Başlı başına bir hastalıktır. Değişik biçimleri olmakla birlikte, genellikle hepsinde görülen özellik, ağrının tek taraflı ve hep aynı tarafta olması, haftada birkaç kez gelen, genellikle bir iki saat süren krizlerle seyretmesi, ağrının yanı sıra bulantı, kusma, ışığa, gürültüye, kokuya karşı duyarlılık gelişmesi gibi belirtilerle seyreden bir hastalık olmasıdır. Daha çok kadınlarda görülür, mekanizması henüz tam olarak saptanamamıştır, ancak bu konuda çok ileri çalışmalar sürmektedir. Tedavisine gelince; migreni önleyici ve migren krizinde kullanılan ilaçlar olmak üzere, iki tedavi biçimine başvurulur."