22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R D A N BİZE HAFTANIN GÜNDEMİ Doğal Tarih Müzesi fizerine Doğa Tarihi Müzesi ile ilgili yazınızı imrenerek okudum. (...Ve arkasından sayın llhan Selçuk'un yazısını...) Geçtiğimiz yıl 3 ay Vizitör Doktor olarak bulunduğum Ingiltere'de beni en iazla etkileyen Doğa Tarihi Müzesi için aynı duyguları hıssetmiş, batta biraz da kıskançlık ile ülkemizin böylesine bir müzeden yoksun oluşuna üzülmüştüm. Yazınızı imrenerek okudum, çünkü bu konuda yazmayı (niçin böyle bir müze oluşturmadığımızı vurgulayan) düşünüyordum. Bu muzede biletlerin ıstenirse sezonluk salıldığını belirtmemişsiniz. Oysa müzenin büyuklüğünü ve yalnızca bir kez gezerek çıkılıp gidilecek bir yer olmadığını gösteren onemli bir ayrıntı... Aileler sezonluk bilet alarak adeta bu müzeyi bir yıl veya mevsim boyunca gezerek çocuklanna canlı olarak (ve uygulamalı) biyoloji dersi vehyorlar. Önehnizı destöklememek olası değll. Çünkü Anadolu gibi binlerce yıllık geçmişe beşik olan bu küçük kıtanın sahip olduğu zenginllkleri aktarmalıyız. Inanıyorum ki, böyle bir muze açılır ve yardım istenirse, kısa sürede zengin bir müze oluşacak. Zira binlerce yıldır Anadolu'dan çıkan ama her bin bağımsız ve değerini, yerlni bulmamış fosiller, kabuklar, doldurulmuş hayvanlar bir araya toplanabilecektir. Ayrıca bundan sonra bulunacak her taş, fosil ve bly.olojik değerler kişilerin elinde kaybolmaktan kurtulacaktır. Binlerce yıldır yüzlerce uygarlığa kucak açan, üzerindeki her uygarlığa ve yaşayan insanlara bereket, hayat veren Anadolu topraklarına adanacak bir Doğa Tarihi Müzesi, geç kalmış ama daha iazla geclkmeden yerine getirilmesi gereken bir borçtur. Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi'nı gezerken bir müzenin nasıl eğlenceli olabileceğinı, insana farktnda bile olmadan neler öğretebileceğini görünce şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Çünkü ülkemde sıkıcı ve yasaklar ile dolu müzelere öyle alışmışım kl... Yazınızda okuyunca kendimi bir anda müze içinde oluşturulan tropik ormanlarda gezerken hissettim. Böylesi büyük boyutta olur mu bilemem. Ama doğal zengınliklerimizi, bilim adamlarının uğraşlarını yansıtacak, geleceğe taşıyacak her boyuttaki ve konumdaki müze için sanırım el ele verilmeli.. Evet... Midenizi doldurmak dışında da şeylere ihtiyacımız var. Bilgi çağına gidilirken, ınsanlarımızı her köşede eğitecek yapılara ve kurumlara ihtiyaç var. Bunca sorunun arasında "şimdi müzelerle uğraşılır mı" diyenlerçıkabilir. Ama unutulmamalı ki günümüzdeki sorunların çözümsüzlüğünün altında, bilgi ile donanması (bilgi sorunların çözümü için gereklidir) gereken yıllarda "altta bir dellk üstte bir delik" yaşamını geçirenler yatmaktadır. Elbette yemek, ıçmek gerekli... Ama bilginin, kitabın, okumanın bunlar kadar ihtiyaç olduğunu ne zaman göreceğiz. Binlerce yıllık senfoniyi dinlerken... "Müzelere taktımz" diyeceksiniz, ama olsun; bu merkezlerin insanlığın, uygarlıkların bütün özlerini kapsayan kültürcl varlıklarınt salt bugüne taşımuklun daha öte anlamlan olduğunun ayırdınu varıyorsanız* buraları üstelik hele sizle çok iyi bir iletisim kurabiliyor. bes duyunuzla bütünlesebiliyorsa, "takmaktan başka" çareniz kalmıyor dcmektir. Elinize çok iyi haskılı, insanın yarattıklannın mükemmel fotoğraflarıyla bezenmiş, su içer gibi kolayca okuduğunuz ve derhal dağarcığınıza tasıdığınız bir kitap geçmis. Sayfalarım çevirmeden durabilir misiniz? Nereye gittiğimizin en iyi yanıtı, nereden geldiğimizde saklıdtr, bazen. Damarlarımızda "asil Türk kunı'mn yanısıra, gezegenleri. galaksileri olusluran yıldız patlamalarıyla evrene dağılan binbir ınaddenin de dolaştığını. yasam kaynaklarımızm orulardan esinlendiğini bilirsek, belki günlük yasatnın bir dizi anlamsızltğına kapılıp sürüklenmekten kurtulabiliriz. Yeryüzünün 4 milyar yılı asan yaşı sürecinde ne canlılar görüp geçirdiğini, gezegenimizin bir insanlık tarihi boyutlarındaki "günlük yusannmn" iklimler değistirecek, canlı soylarını kurutacak, yeni lürler yaratavak, patlayacak, kükreyecek bir devingenlik ve doğurganlık içinde olduğunu unutmazsak, belki yasamtmtz bir "orta boyutluluk" kazanahilir, günc "oradan" bakabiliriz. Okunan bir kitabın, görülen bir fllmin, gezilen bir müzenin, bir tabionun, bir şiirin, bir yontunun vh. insan üzerindeki izleri daha çok yarına yönelik değil midir? Doğal Tarih Müzesi'ndeki o kuyruğu anlamlandırmak gerekir. İnsanlar dinozor sergisi önünde niçin yığılıp saatlercc hekleşiyorlar? Sadece bir zamanların dev yaratıklannı seyretmek merakı mı? Bu bekleyişte gezegenimizin neler yaralabilip yok ettiğini gözleriyle görerek, kendi gelecekleri konusunda da bir takım ipuçları sezinleyebilmenin gizli duygusu da yok mu? Magritte sergisini gezebilmek için Hayward Gallery'nin önündeki bir kilometreyi aşan kuyruğun sonuna girip ıft beklemeye haşlayan şemsiyeli İngilizin ve iki Japonun duyguları daha mı değişik? Onlar da, her tablosunda, her çizgi ve rcnginde varoluşu tarltşan bu gerçeküstücünün, bugün hâlâ başka düzeylerde açık ve gizli varlığını sürdüren gerçeküstüvülüğün salt büyüsüne kapılıp gelmediler. Oralardan kendi ilişkilerine bir şeyler taşıyabilmenin arayışı da yok mu? Ya Oxford Vniversitesi bünyesindeki o küçük, ama gezmeye, incelemeye zamaııı yetiştiremediğiniz Pitt Rivers Müzesine ne demeli? İngiliz generali Pitt Rivers'in dünyanın sözcüğün tam anlamıyla dört kö$esinden topladığı ve 18X4 yilında da üniversiteye bağışladığı koleksiyondan oluşan, en önemli etnograjİk müzelerden biri olarak anılan burası, size, her türlü alet yapmaya, giyinmeye, doğayı değiştirmeye haşlayan ilk uygarlıklar arasında dolaşma olanağı veriyor. Güniimüz müzik aletlerinin ilk öncüleri, en ilkelleri nasıl olup da bu kadar zengin bir araya toplunmıs, saşıyorsunuz. Her çesit müzikal ses çıkartan, bambudan, topraktan, deriden vb. her türlü madde kullamlan belki binlerce müzik aleti, Alâeddin'in sihirli lambasının esliğinde, ilk kutlanıcılarının ellerinde ağızlarında ayaklanıp 10 bin yıllık bir uygarlık senfonisi çalmaya baslıvor. Dairesel dizilen tamtamİarı, ortada oturaıı Afrikalı veya Havaii adalı davulcu dönerek çalıyor. Salt fİlmlere özgü sandığınız kabile sihirbazlarının, büyikülerinin kurukafalı, tahta oymalı onlarca baslığı boslukta dans ediyor. Maskeler havalanıyor; totemler yürümeye başlıyor; dokunıa tezgâhları çalışıyor; binbir renkte giysiler, bilinçli olarak az ısıklandırılan iki katlı salonda ısıkla oyun oynuyor; çocuklar perili evin atmosferi içinde, büyüsü içinde, minik adımlaria sessiz dolaşıyorlar. Kaptan Cooks'un ikinci yolculuğundan yüzlerce ilginç kullanım eşyası size merhaha diyor... ••* Gclecek cumartesiye kadar, sağlıklı ve güzel günler dileriz.. Dr. Ceyhun frgil Uludağ Üniveralteti Tıp Fakülteti Genal Cerrahl Kllnlği BURSA CufnhuriyetBlÜMTEKNİKCNo 287 19 Eylul 1992 •Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık T A Ş • «Genel Yayın Yonetmenı. özgmıAcar • Genel Yayın Koorctlnatöru Hikmet Çebnkaya • Yazı Işlerı Mudurlen. Füsun özbllgen (»onımlu) Celal Başlangıç •Yayın Yonetmenı Orhan Bursalı»GrafikYonetmeni: TOIm Haıdemlr 2873
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle