Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T ARTI ŞM A P S I K O LOJ İ Nasıl bir üniversite? Baştarafı 1. Sayfada Bu olumsuz deneyımı, çok daha olumsuz YÖK yılları ızledı YOK'çuler, buyuk bır yanılgıyla, esas sorunun unıversıte özerklığınde olduğu goruşunden yola çıktı Anayasa dahı yasaya uyduruldu, öğretım uyelerı şamar oğlanına çevrıldı Başımıza ne gelmışse yıllar oncesının o meşhur "kara cuppelilerinden" gelmıştı" Onurlu ayrıcalık Artık oğrenelım Toplumun en gozde kurumlanndan unıversıtenın ozerklığe gereksınımı, kendısınden daha az bılge ve kısıtlı göruşu olan unsurların olumsuz etkılerınden korunmak ıçın önem taşır özerklık ayrıca, gene toplumun en bılge ve erdemlı kışılerı olması gereken öğretım uyelerıne verılen, onurlu ve önemll bır ayrıcalıktır Ancak ne bu ayrıcalık aynı kışılerı bılge ve erdemlı yapar ne de konu olan ayrıcalığı ortadan kaldırmak, evrensel unıversıtenın çıkış noktasım oluşturur Evrensel unıversıte, özerk bır seçklnler topluluğudur Özeleştiri ve eleştlriyi kutsal sayan, ana amaç olan ozgun duşuncenın karşıtı taklitçillği en buyuk gunah bılen, her dalda ve suregelen eskı kavramları gözden geçırıp, yenl kavramlar gelıştırmeye çalışan bılım adamlanndan oluşur Işte Yuksek Öğretım Yasası'nın ana görevı, unıversıtelerde boyle bilim adamlarına en azından barınabllme ortamı sağlamaktır Yuksek öğretım yasalanna, bugüne dek yapılanın tam aksıne, bahsedılen seçklnllğl gellştlrecek kurallar konulmalıdır Örneğın unıversıte yonetım organlarında bılımsellığını her duzeyde kanıtlamış olanlara ağırlık verılmelı, belkı de ust duzey atamalar ve bılımsel yukseltmelerde, gene boyle seçkınlerın çoğunlukta olduğu "seçlcl kurullar"dan yararlanılmalıdır Hatta aynı kurullara üniversite dışından, ama unıversıtenın demokratık yöntemlerle seçeceğı seçkın kışıler getırılebılır Ozellıkle "ılerıcı" unıversıte çevrelerınden bu "seçkın kışı" kavramına karşı goruş geleceğını çok lyı bılıyorum Kendılerıne toplumun dığer kurumlarından özerk olma seçkınlığını yakıştıranların, aynı toplumda başka seçkınlerın de bulunabıleceğını gözardı etmemelerı gerekır Değınılen seçıcı kurulla ozerklıkten odun verıldığını duşunenler olacaktır Ancak böyle bır kurul tarafından atanılan örneğın bır rektör uygulaması goruldukten kısa bır sure sonra, bu sefer tum öğretım elemanları ve öğrencılerın belırlı oranlarda katılacakları tam demokratık oylamalarla denetlenebılır Boylelıkle ozerklıkten fazla odun vermeden seçkınlığe olanak tanınmış olur Özet olarak, gırışte değındığım ıkı karşıt ucun da pek yanaşmadığı seçkınlık veya "elıtısm", unıversıteyı evrensel yapan en onemlı nıtelıktır Çoğulculuk veya "populısm", ıster ozerklık kısvesı altında "karıyerıst" öğretım uyelerınden, ıster mutevellı heyetı adı altında 'merkantalıst" politıka çevrelerınden gelsın, unıversıteyı bekleyen en buyuk tehlıkedır IJ 'Düşüncemde hep beyaz ayılar var!' Takınaklı düşüncelerin (obsesifkompulsif nevroz) kökenleri, ta çocukluğa kadar uzanabiliyor. Derleyen: hmail Murat Baştarafı 1. Sayfada 6 defa beyaz ayıları duşunuyor Beyaz ayıları her duşundüğunde zılın duğmesıne basıyor VVegner'le konuşması sırasında on beş defa zıl çalıyor Bundan sonrakı aşama daha ılgınç Vvegner bu defa daha önce beyaz ayriarı düşunmemeslnl ve bu fıkrı bastırmasını ıstedığı kızdan, şimdl de beyaz ayıları düşunmesini ıstiyor Otuz yıldır aynı melodi Yukarıda sözu edılen genç kız gıbı, bu tur takınaklı duşunce ve davranışlann rahat bırakmadığı bırçok ınsan var aramızda Otuz yıldır aynı melodiyi her gun sayısız kez ıçınden mırıldananlar, durmadan ellerini yıkamak zorunluğu duyanlar, utuyu fışte unutma duşuncesınden kurtulmak ıçın utuyu yanına alıp ışe gıdenler, yolda görduğu her yazıyı okumak zorunluluğu duyanlar, sokak kapısını kapayıp kapamadığını defalarca kontrol edenler ve dıgerlerı Psıkolojıdekı adıyla obsesifkompulsif nevroz kışının ıstemı dışında ortaya çıkan, ınatçı, yıneleyen ve butun kurtulma uğra şılarına karşın dırenen duşunce ıstek veya hareketlerı ıçeren bır nevrozdur Obsesyon (takınak) ıstenmeyen duşunce ve ıstekler, kompulsıyon ıse ıstenmeyen hareketlerdır Takınaklar, bır sozcuk, melodi, ciımle ya da arzu bıçımınde kendını gosterebılır Kompülsiyon ıse, basıt bır eylemden çok karmaşık rıtueller (ayınler) bıçımıne kadar varabılen hareketlerden oluşabılır Her ınsan zaman zaman yaptığından emın olmama ve tereddut etme duygularını yaşar, ancak obsesifkompulsif nevrozda bu duygular kışının neredeyse butün yaşantı ve bılıncını ıstıla eder Kışı, bu duyguları kendı benlığıne yabancı, savaşılması gereken saçma ıstekler olarak görür, var gucuyle bunlara karşı mucadeleye kalkışır On beşıncı yuzyılda şeytanı guçlerın etkısıyle ortaya çıktığı duşunulen takınaklı duşunceler, yırmıncı yuzyılın başında Janet tarafından, "psikasteni" terımıyle adlandırılmıştır Takınaklı kışıler, kendılerıne saçma gelen bu duşuncelerıyle, simgeleştlrme (sembolızasyon) yoluyla duygusal yüklerini asıl objeden simgelere ak tarırlar Bastırılmış duygu ve durtuler bılınç alanında doğrudan ıfadelerını bulamadıklarından, sembolızasyon sayesınde kılık değıştırmış bıçımde dıle getırılırler Takınaklı kışı, bu surecın ayırdında değıldır Takınaklı duşuncesının ıçsel çatışmalarıyla olan bağıntısını keşfedemez Bu, dıle getırme yolu, bılınçdışının baskı yapan durtulerının şıddetını, obsesyon devam ettığı surece bıraz azaltır, ancak obsesyon bılınçaltı ısteklerın neden olduğu çatışmalara çozum getırmedığınden kışının rahatsızlığı surer Bıreyın ruhsal gelışım surecı ıçınde obsesifkompulsif nevrozun kökenı, çocuğun 34 yaşlarındakı anal (dışkıl) dönemıne dayanır Bu yaşlarda bagımsızlık kazanmak ısteyen çocuk, bu ıstemı ıle anababanın sevgı ve saygısını korumak ve onların ısteklerıne uymak zorunluluğu arasında, Içsel bir çatısmaya duşer. Takınaklı kışılerın aıle yapısı ıncelendığınde, anababaların çocuğun yaramazlıklarını, onu sevgiden mahrum ederek cezalandıran katı, şekilci, temizlik ve duzen bekleyen kışıler oldukları gorulmuştur Anababanın sert tutumu karşısında çocuk ofke duyar, ancak sevılmemek korkusuyla davranışlarını denetlemek zorunda kalır, gelıştırmesı gereken bağımsızlık, ozguven gıbı ozellıklerı elde edemez Çocuğun ustbenlığı anababası gıbı katı ve otorıter bır yapı kazanır S | Obsesyonların tedavısınde, psıkoterapıyle benlığın (ego) desteklenerek, bılınçaltından gelen guçlu durtulerın anlaşılması, katı ustbenlığın yumuşatılarak açılması amaçlanır Psıkoterapıyle hasta gerçek sorunlarıyla yuzleşır, bunları dıle getırme olanağı bulur Psıkanalıtık temellere dayanan bu tedavımn yanı sıra kışıdekı kaygıları azaltıcı ılaçlar yarar sağlar Amerıkalı psıkolog VVegner'ın takınaklı duşuncelerın tedavısınde denedığı ve başarılı sonuçlar aldığını ılerı surduğu başka bır yontem, yazımızın başındakı örnekte olduğu gıbı paradoksal bir çözum. Bastırmaya çalışılan şeyın tam tersıne duşunulmesı, yanı supresyon yerıne konfrontasyon (yuzleşme) formulu VVegner tarafından onerılmekte Konfrontasyon yontemı rahatsız edıcı duşuncelerı kışıye yakınlaştırarak onların rahatsız edıcı gucunu azaltıyor, bu duşuncenın ardındakı duygu yukunun boşalmasını sağlıyor VVegner, amacını "kışılere benlıklerının gucunu tanıtmak, hoşa gıtmeyen duygu ve yaşantıların otomatık olarak bastırılması eğılımı karşısında, benlığe bunlara ılışkın duşuncelerle karşılama olanağı sağlamak" şeklınde ıfade edıyor" I j Benlik desteklenmeli