27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D İ L B İ L İ M T A R T I Ş M A L A R I Bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesi üzerine Bir ülkede ulusal dil korunup geliştirilirken karşılaşılan güçlükler, dilsel ve dilbilimsel değildir. Güçlük kaynağı, o ülkenin toplumsal ekonomik durumudur. Ragıp Gelencik S ayın Melıh Cevdet Anday'ın "Bılımsel Terımler Konusu" 1 adlı yazısını okuyup da Sayın Sosyolog Dr. Kadir Cangızbay'ın Cumhuriyet Billm Teknlk'te daha once yayımlanmış yazısından2 beklemedığım bır bıçımde etkılendığını gorunce tasarladım bu yazıyı Tasarımı gerçekleştırmede gecıkmış sayılmam, çunku sorun ulkemız gundemındekı demırbaş maddelerden bırı Dr Cangızbay'ın bu demırbaş maddeyle ılgılı kışısel tutumu şoyle ozetlenebılır Blrincisi, Dr Carıgızbay ozturkçecı değıl, ozturkçecılığı bır sapkınlık sayıyor (Ben de ozturkçecı değılım, ama ulusal dılımızın korunup gelıştırılmesı gerektığıne butun kafam ve gönlum ıle ınanıyorum ) Ona göre ozturkçecılık, "oz" sozcuklere bağımlılık olduğundan yabancı kokenlı sozcuklere karşılık bulunurken kullanılabılecek sozcuk dağarını kuçultuyor, dolayısıyla bır kok çok kez ve farklı kavramlara ad bulmak ıçın kullanılıyor Bu ıse turetılen adların ve adlandırdıkları kavramların karıştırılmasına, bırbırının yerıne kullanılır ve anlanır olmasına yol açıyor ikincisi, Dr Cangızbay, bır takım kışilerın bır bilimsel terıme Turkçe karşılık bulunduğunda o terımle dıle getırılen bilimsel kavramın kendılığınden anlaşılır kılındığına ınandıklarını soyluyor Bunu da ıkıncı sapkınlık sayıyor Yazısını "Son olarak aklımızdan çıkartmamamız gereken bır hakıkat var, o da "bılım dıh'nın son kertede, dılın değıl, bılımın ışleyışı ıçınde belırlenecek olduğudur' dıye bıtınp, ışı hangı dıl o'duğu belırsız bır dılın ışleyışıne değıl de, ne ıduğu ve nasıl ışledığı belırsız bır bılımın ışleyışıne bırakıyor Dolayısıyla, ulusal dılımızı koruyup gelıştırmeye çalışanlara, "Boşuna uğraşmayın bu ışle'" dıyor Uçuncusu, yazısında mevcut, mumkun, imkan istila, tabiyet, muhîemel, tevazu, sahte, hâkım, inşa, iradi, zatlık, faaliyet, tabir caızse, terkıp, leh, ıfade, zımni, tekabul, hakıkat, bertaraf gıbı dılımız genelınde çoktan kullanılmaz olmuş Osmanlıca sbzcuk ve deyımlerı kullanmaktan çekınmedığı gıbı sırfsalt, hakikatgerçek, fonksiyonlşlev gıbı eskı ve yenı Batılı ve Turkçe anlamdaş sozcuklerı, fonkslyon, morfolojik, şans, orljınal, kolektif, avantaj gıbı Batılı sozcuklerı de kullanıyor Bu yuzden "kozmopolıt" bır Turkçeyı sakıncalı bulmaz görunuyor Dörduncusu, yabancı kokenlı bilimsel terımlere Turkçe karşılık bulunurken çevırı yoluna başvurmayı pek sakıncalı buluyor Butun dayanağı ıse şoyle ozetlenebılır Bilimsel bılgı, bilimsel olmayan bılgıden farklıdır, dolayısıyla bıl.msel kavramlar ve terımler ds bilimsel olmayanlardan farklıdır, onun ıçın dır kı bilimsel terımlere oyle kolay kolay karşılık bulunamaz Konuyu da "bilimsel terımler ozelınde soyleyeceklerımızın ıse dılın butunu ıçın de geçerlı olma gıbı bır ıddıaları kesınlıkle yoktur" dıyerek sınırlıyor Işe bu sınırlamayla başlamak uygun gorunuyor Dr Cangızbay'ın sınırlama gerekçesı şu ' Bu oz sınırlandırma, gelmesı muhtemel eleştırılerın alanını baştan daraltmaya yonelık sahte bır tevazuun keyfılığını gızlıyor değılse, ışe bilimsel terimlerin ışaret ettığı kavramların ozgulluğunu, bunun ıçın de bilimsel bılgının dığer bılgı turlerı karşısındakı farklılığını ortaya koymakla başlamamız gerekmektedır " Cangızbay'a yanıt. Dr Cangızbay yazısında, kuşkusuz başka yazılarında ve konuşurken de Osmanlıca ve Batılı bır yığın sözcuğun ve kımı terimlerin ulusal bır sureçte yaratılmış bugunku (yerleşık) karşılıklarını ıster ıstemez kullanıyor Bu olguyu gorduğu ıçın de gene ıster ıstemez, o sınırlamayı yapmak zorunda kalıyor Yoksa ışe önce o sozcuk ve terimlerin neden, nasıl var olduklarını açıklamakla başlaması gerekecek, bu olguyu da sessızce geçıştıremeyecektı Bencıleyın Dr Cangızbay'la tutumdaş olmayıp böyle olguları gereğı gıbı değerlendırmeye önem verenler ıçın bu sınırlama, konuya belırlı bır yaklaşımı sergılemesı dışında, tumuyle değersızdır Dr Cangızbay, kımı olguları gormezlıkten gelıyor kımılerını de ışıne geldığı gıbı yorumluyor Orneğın her bilimsel terıme karşılık bulurjabılır, ne olursa olsun bulunmalıdır goruşunde olmadığını yazısının ta başında soyledıkten sonra, "yeryuzunde katışıksız, başka dıllerden sozcuk almamış dıl yoktur" olgusunu anıyor Bu olguyu bzturkçecıler de bılır Gelmış geçmış en bağnaz ozturkçecı olan Ataç der kı "Turkçede yabancı tılcık busbutun kalmasın mı dıyorum? Bunun olmayacağını bılırım Bır dıl ycktur kı başka dıllerden tılcık almış olmasın Ancak unutmayalım kı bız, Batı Uygarlığı Turkçesmın kuruluş çağındayız Şımdıden yabancı tılcıklere kapıları açarak o kolay yolu tutarsak, akına uğramayı onleyemeyız " J Göruluyor kı Ataç Batı Uygarlığı Turkçesıne yaratmak uğruna, demek kı ıdeolojık ve polıtık gerekçelerle bağnaz davranıyor, o olguyu bılmedığı ıçın değıl O olgu, bır ulusal dılın ozleştırılemeyeceğını değıl, Ataç'ın soyleyışıyle busbütun ozleştırılemeyeceğını gosterır Nıtekım bızde olduğu gıbı Almanya, Macarıstan, vb ulkelerde ulusal dıl buyuk çapta ozleştırılıp gelıştırılmıştır 1986da nufusu 243 000 olan Izlanda ılgınç bır ornektır "izlanda dılı, Kelt ve Roman dıllerıyle Danca ve Latınce'den bırçok sözcuk almıştır Ama 19. yuzyılın başında gelışen arılaştırma hareketıvle bırlıkte bu sozcuklerın yerıne tumuyle izlanda dılındekı karşılıkları benımsenmıştır Bugun butun teknık ve soyut kavramlar(ın sozcuklerı, R.G.) yalnızca izlanda dılının oğelerınden turetılmektedır " 4 Bu olguları gormezlıkten gelıp anılan olguyu ' lısan tabıı tekâmulune terk edılmelıdır" goruşune gerekçe yapanlar da ıdeolojık ve polıtık davranıyorlar, "kozmopolıt" bır Turkçeyı kendı toplumsal ve ekonomik konumları bakımından sakıncalı değıl, uygun buluyorlar Başka bır olguya geçıyorum Dr Cangızbay, bır yerde, "Adlar, adlandırdıkları nesne ıle ne ozdeştırler ne de o nesnenın tanımıdırlar" dıyerek surduruyor yazısını llk yarısı doğru, ıkıncı yarısı ıse yarı doğru bır onermedır bu Kımı sozcukler adlandırdıkları nesnelerın en kısa tanımları da olabılırler Orneğın "burası nedır?" sorusuna "kömur konan yer" demeyıp "kömurluk*" dıyerek o yerı hem adlandırmış hen tanımlamış oluruz (Boyle sozcuklere salt kolaylık olsun dıye "tanım ad" dıyeceğım ) Ayrıntılara gırmeden denebılır kı tureiılmış sozcuklerın çoğu böyledır Bu, dıl gelıştırme bakımından çok onemlıdır, çunku dıl boyle sozcuklerle gelıştırılır ve onların "tanım ad" olmaları, yabancı karşılıklarına ustunluklerının gerekçesıdır Bu sozcuklerın yabancı dıllerdekı karşılıkları "tanım ad"lar bıle olsalar, onları öyle algılayabılmek ıçın o dıllerı belırlı bır duzeyde bılmek gerekır (Buna gene doneceğım ) Kımı sozcukler Ise adlandırdıkları nesnelerın tanımları değıldırler Gelmek, uçmak, yazmak, doğmak, ölmek, su, dağ, taş, ot, kuş vb boyledır Farklı kavramlar Dr Cangızbay'ın onermesının ılk (doğru) yarısına gelınce, onun yerıne şöyle demeyı yeğ buluyorum "Bır sozcuk, adı olduğu şeyden farklı bır şeydır " (K.Manc) Orneğın "su" butun dunyada "su"dur, ama her dılde ayrı bır adı vardır Su, âb, ma', vvater, l'eau, vb Şeylere ad olma bakımından hıçbır dılın sozcuklerı obur dıllerınkılerden ustun de değıldır eksık de Bır sozcuk salt ılkın şu veya bu dılde doğmuştur dıye obur dıllerın onu benımsemesı zorunluluk değildir Bır sozcuk, adı olduğu şeyden farklı bır şeydır Sozcukler kavramların maddesel varlık bıçımıdırler Kavramsozcuk ılışkısı bır özbıçım ılışkısıdır Dolayısıyla, dıl en genış anlamıyla duşunulurse, bır oz ıçın sonsuz bıçım olabılır Bu ıse sonsuz sayıda dıl olabıllr ve/veya yaratılabılır demektır Soruna boylesıne soyut bır duzeyde yaklaşılırsa, dıl gelıştırmeye gırışenlerın ozgurluğu de sonsuzdur Ancak belırlı bır ulusal dılı koruyup gelıştırmek somut koşullarda olur Yaşanan çağ, dunya koşulları, ulke, toplum (veya ulus), o toplumdakı uretım ılışkılerı, başat ıdeolojı ve polıtıka, ulusal dıl sıstemı, vb hepsı somut bırer gerçeklıktır Ulusal dıl onlara bağımlı olunmaksızın korunup gelıştırılemez Onun ıçındır kı bır ulusal dılı koruyup gelıştırmeye gırışenlerın ozgurluğu butun bu somut koşullardan doğan zorunlukların kavranmasına bağlıdır O zorunluklar nıce kavranırsa, ulu sal dıl de onca başarılı korunup gelıştırılebılır Dr Cangızbay bır tek ornek bıle vermedığı ıçın Sayın Anday'ın orneklerınden bırıyle surduruyorum yazımı Sayın Anday dıyor kı "Dostum Selahattın Hılav, dılımıze yıldırım gıbı duşen 'alıenatıon' sozcuğu ıçın 'yabancılaşma' karşılığını bulmuştu yıllar once, sonra pışman oldu buna Çunku o sözcuğun kokenını herkes bılıyordu, bu yuzden kımse 'alıenatıon'un ne olduğunu oğrenmeyı merak etmedı Olur olmaz bır kullanım yayıldı gıttı Artık 'Aıleme yabancılaştım' dıyenler mı ıstersınız, 'sevgılıme yabancılaştım' dıyenler mı? Kesınlıkle soyleyebılırım kı o Turkçe sozcuk, kökunu ekını bıldığımız ıçın, bızı 'alıenatıon' kavramından yoksun bıraktı 'Yabancılasma' sozcuğu kafalarımıza bır kolaylık getırmıştı çunku Onu anladığımızı, bıldığımızı sanıyorduk " (Sankı Dr Cangızbay'ın goruşunu desteklemek ıçın ozellıkle bulunup verılmış bır ornek1) Imdı, felsefe terımı olarak "yabancılaşma"nın Almancası Entfremdung'dur Bu terım, Almanca gunluk dılde kullanılagelen fremd (yabancı) sozcuğunden turetılmıştır Ingılızceye de alien (yabancı) sözcuğunden turetılmış alienatıon (yabancılaşma veya yabancılaştırma) ıle çevrılmıştır (Sayın Anday Fransızca alienation'u anıyor) Demek kı Sayın Hılav'ın Turkçede yaptığı daha once Ingılızcede yapılmıştır Entfremdung Ingılızceye boyle çevrılınce sakınca doğmuyor da Turkçeye boyle çevrılınce mı doğuyor? Bır sözcuğun farklı kavramlara ad olması oylesıne doğaldır kı sozlukler neredeyse baştan sona bunun örneklerıyle doludur Sayın Hılav, Entfremdung"u dılımıze yabancılaşma dtye çevırmekle çok doğru, çok guzel bır ış yapmıştır Sonra o bunu yapmadan once Turkçede hıç kımse "ulkeme yabancılaştım", "ışıme yabancılaştım", vb dememış mıdır veya dıyemez mıydı? Sayın Hılav "yabancılaşma"yı bır felsefe terımı olarak kullandıktan sonra, sözcuğun farklı kullanımları ozellıkle dıkkatını çekmış olmalı Turkçe Sözluk te' "yabancı" sozcuğu ıçın şu karşılıklar verılıyor 1. Başka ulustan olan, başka bır ulusla ılgılı olan (kımse), 2. Aıleden, çevreden olmayan (kımse ya da şey), ozge 3. Tanınmayan, bılınmeyen 4. Aynı turden aynı çeşıtten olmayan 5. Bır konuda bılgısı, deneyımı olmayan 6. Bellı bır yere ya da kımseye ozgu olmayan Yabancı sozcuğu bu anlamlara gelebıldığı ıçın yabancılaşma veya yabancılaştırma da onlara bağlı olarak farklı anlamlara gelebılır Gerçekte Sayın Hılav yepyenı bır sozcuk de yaratmamıştır, yalnızca bır sozcuğu başka bır anlarrida (felsefe terımı olarak, Entfremdung anlamında) kullanmıştır Daha bıtmedı Hıç kımse "yabancılaşma" dendığınde bu felsefe terımının kavramsal ıçerığını, daha once oğrenmemışse, Hegel'den Marx'a değınkı gelışımıyle anlayamaz, bılemez Bır Almana Entfremdung dendığınde, o da bu durumdadır Ama bır Almana Entfremdung bır Turke de yabancılaşma nedır dıye sorulsa, özü bakımından genelde şuna benzer bır tanım vereceklerdır Yabancılaşma, yabancı 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle