24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

LO J i S İ I memesi için hedefin yerini büyük bir duyarlılıkla saptamak ve ışın demetini buna göre yönlendirmek gerekiyor. Son zamanlarda üzerinde oldukça durulan böbrek taşlarının vücut dışından tahrip edılmesı ya da yine aynı amaca yönelik cılt yoluyla yapılan girişimlerin başarıya ulaşması ve çevredeki yapıların zarar görmemesi yine benzer, duyarlı bir hedef saptamasına bağlı. Burada da sonografi çoğu kez yeğlenen görüntüleme tekniği, durumundadır. . Artık klasik tanı araçları arasında sayılabilen, yine de hünerlerine her geçen gün yenileri eklenen bu tarama tekniği sayesinde, hekimin gözünün adeta cihazı kullanan kişinin eline taşındığını söyleyebiliriz. Ne var ki bundan sonografinin diğer görüntüleme tekniklerinin yerini aldığı anlamı çıkartılmamalı. Geçerli bir tanıya ulaşabilmek için farklı işievlere sahip teknıklerden bir kaçını bir arada kullanmayı gerektiren durumlar hiç de nadir değildir. Yetersiz ya da yanlış tanılarla zaman, sağlık ve maddesel kayıplara uğramamak ya da yol açmamak!.. Ve yöntemden yeterince yararlanabilmek için, tüm basitliğine karşın yine de uygulamanın ve sonuçları değerlendirmenin mutlak surette özel bir uzmanlık ve deneyim gerektirdiğini unutmamak gerekiyor. D Hekim; iletken ucu, incelenecek beden üzerine, sözgelimi gebe bir kadının kamına yerleştirir Fetüsten gelen yankı daha sonra, bir bılgısayar taralından vıdeo görüntüsüne dönüştürülecek olan zayıf elektrik sınyallerine çevrillr. Kas hastalıklarının tanısında ultrason U nın akım hızı ya da basıncına ilişkin sorunlar veya damar tıkanıklıkları, bu işitllebilir frekans değişiklikleriyle belirlenebilir. Hedef alana örneğin bir darnara giren yüksek frekanslı ses dalgalarının yankısı, normal bir akımdan kaynaklanması durumunda yumuşak bir nitelik taşır ve düzenli bir görüntü oluşturur. Aksine, sert bir ses ve düzensiz bir görüntü, dar ve düzensiz bir alandaki kan akımına uyar. Böylece bir kapak bozukluğuna ya da felce neden olabilecek bir damar tıkanıklığına Doppler yardımıyla tanı konabildiği gibi, birtümorde veya çevresinde yer alan ve cerrahi girişim sırasında sorunlara yol açabilecek büyük bir damar da önceden kolayca fark edilebilir. Kemik yapıların arkasını görüntüleyememesine karşın, bugün ultrasonografiden beyin cerrahları da yararlanıyor Beynin araştırılacak bölümüne uyan kafatası bölgesinde bir pencere oluşturulduktan sonra bazen diğer yöntemlerle görüntülenemeyen yumuşak doku tümörleri ses dalgalarından saklanamıyor ve hem konumu hem boyutları tam olarak belirlenebiliyor. Sonografi, tanısal işlevlerinden başka tedavi alanında da kullanılan yöntemlerin bir parçasını oluşturuyor, özellikle hedefin konumunun duyarlı biçimde belirlenmesini gerektiren girişimlerde. örneğin kanserli bir dokuya uygulanacak ışın tedavisi sırasında çevre dokuların hasar gör ltrasonun (yüksek frekanslı tıtreşım) kullanıldığı yeni bir teknıkle, çocuklarda kas distrofısi (kasların gelişmemesi) gıbı bazı kas hastalıklarının tanısı kolaylaştırıldı. Daha önceleri bu tür hastalıklarda elektromiyografi yöntemi kullanılırdı Elektromiyografide kaslara sokulmuş bir elektrotla kastaki elektrik akımı belirlenirdi. Ancak bu tekniğin özellikle çocuklarda kullanımı çok zor olduğundan ultrason yöntemi daha kullanışlı bulunmakta. Doktor, ultrasonla bir görüntü oluşturabilmek için elindekı ultrason iletme aracını deriye karşı tutar. Bu araç, farklı yoğunluklardaki dokuların yüzeyine ses dalgaları verir ve yansıyan dalgaları (yankıları) algılar. Siyah rengi emip beyaz rengi yansıtan dokular ekranda gri bir alan içinde görülür. Ultrason aracı, es dalgalarını sayısal bilgiye çeviren bir aygıta bağlıdır. El de edilen sayısal veriler bir mikrobilgisayarca değerlendırılip verilere göre farklı görüntüler elde edılır. Doktor, görüntüdeki bir kas alanını seçer ve bilgisayardan bu alandaki yankılanmayı hesaplamasını ıster. Eğer veri yoğunluğu çok ise, görüntülemede sorun çıkmaması için mikrobılgisayara ucuz bir ek üniteyle büyük bir bilgisayarın gücü kazandırılabilir. Böylece doktorlar, ultrasonla elde edilen görüntüleri ekranda inceleyip, hastanın kaslarında ne kadar bozulma olduğunu belirleyebilirler (şekıl: 1). Ultrason ekranında normal kas dokusu koyu renk görünür. Kemik ve kaslar arasındaki bağdokuları, birçok ses dalgasını yansıttıkları için beyaz görünür. Kasların gelişmemesi (distrofi) hastalığında, yağ ve bağdokuları birçok kasın yerine geçer. Farklı dokulardaki küçük kıvrımlar değişik ekolara neden olur. Bu nedenle hasta kas, ekranda beyaz veya gri görünür. Yankılanmasının derecesine göre, 'gri düzeyleri' birım olarak kullanılıp kastaki belırlemeler yapılır: Kemik 200220, normal kas 40 ve bozulmuş kas 40120 gri düzeyindedir. (S.A) Termografi ile teşhis M Normal kas, ultrasonu emer ve siyah görunümündedir. (üstte) Görüntünün altındakı beyazlıklar kemik dokusudur. Kas distrofısi (kas gelişmemesi) hastalunda (alttaki), kas ultrasonu kuvvetlice yansıtır lattan önce 400 yıllarında Hippokrat ilk doktorlara şu öğüdü ı veriyordu. "Doktorlar vücudun bir yanının diğerinden daha sıcak olup olmadığına bakmalıdır. Eğer vücudun bir yanı, dlğer bölgelerden daha sıcak ya da daha soğuksa, orada hastalık başlamış demektır." Modern tıbbın kurucusu, normal vücut ısısının hastalıkları saptamada yeterli olmadığını fark etmıştı. Onemlı olan ısı farklılıklarını yakalamaktı. Deri ısısının bir bölgede yoğunlaşmış olarak artması, iltihaplanma ya da ateşli bir hastaUk belirtisi olabilir. Isının düşmesi ise kan dolaşımının o bölgede hasar görmüş olduğundan ya da sinir zedelenmesinden meydana gelebilir. Eski Yunan'da doktorlar, hastanın ağrıyan tarafının üzerine ince bir kil tabakası sürerlerdi. Bu tabakanın hangi tarafı daha çabuk kurursa, o bölgede hastalık olduğuna inanırlardı. Ama bu ilkel yöntemle, sağlıklı bir teşhis yapma olasılığı çok düşüktü. Galileo ilkel bir termoskop (thermoscope) tasarlamıştı. Cıvalı termometreye benzeyen bu alet, hastanın vücudunun çevresini sarıyor ve ısı farklarını ölçüyordu. Ancak bu araç hastanın alın ısısını ölç mekten bir adım daha ilerisıni yapabiliyordu. Vücut ısısının farklılıklarını hassas bir şekılde ölçmek, ancak kızılaltı (ınfrared) dalga boyları tıpta kullanılmaya başlandıktan sonra gerçekleşebıldı. Kızılaltı, 1800'de ingiliz gökbılimci Sır VVıllıam Herschel tarafından tanımlanır. Herschel, güneş ışınını pnzmadan geçırdığınde, ışık tayfının kırmızı tarafındakı bazı ışınların ısı yaydıklarını fark eder. Bu yeni olgu o zamanın fiziği için açıklanamazdı, kızılaltı ışınları diye adlandırılıp bırakıldı. Kızılaltının keşfinden 40 yıl sonra, Herschel'in oğlu, kızılaltı radyasyonu öiçen "termografi" icat etti. Sir John F W. Herschel, bir yanına ince bir kurum tabakası sürülü mürekkep kâğıdını alkole batırır ve kâğıdı prizmadan geçen güneş ışığına tutar. Sonraki yıllarda, bilim adamları daha hassas ölçümler yapmaya çalıştılar 1930'larda karanlık ortamda kızılaltı fotoğraflar çekilmeye başlandı. 2. Dünya Savaşı sırasında karanlıkta fotoğraf çekmenin öneminden dolayı ilerletilen çalışmalar sonucunda, savaş sonunda lyi sonuçlar elde edilmeye başlandı. Ancak bu fotoğrafların çekimi bir saat sürüyordu. Bugün, kızılaltı ışınlar yaygın bir şekilde, askeri amaçlar için kullanılmaktadır. Hughes firmasının geliştirdıği bir tıbbi termografi aleti, kızılaltı ışınları büyük bir hassaslıkla saptayabiliyor. Bu yöntemle, vücudun ısı şemasını çıkarmak olanaklı. Oda sıcaklığında yapılan ölçümlerde, aletin hassaslığı onda bir santigrata ulaşıyor. Tıbbi termografi, fizyolojik hastalıkları saptamada bugün yaygın olarak ilgi görmektedir. X ışını gibi yöntemlerin vücutta yaptığı zararları olmayan termografi, özellikle işlevsel anomalileri saptamada büyük kolaylık sağlıyor. Termografi sayesinde vücuttakı bozuklukları gözle görmek olanaklı olabılıyor. Özellikle dermotomların (özel spin sınirlerinın yer aldığı derı bölgesi) planını çıkarmada termografi aletı önemli bir rol oynuyor. Böylelikle ince sinirlerde meydana gelen hasarlar saptanabiliyor. Sinirler arasındaki bir derecelik fark bile bir bozukluğun işareti olabilir. Ayrıca termografi tedavi ya da ameliyat sırasında vücudun iç görüntüsünü çıkarmada da kullanılıyor. Bu sayede ameliyatlar daha hassas, tedaviler daha sağlıklı yapılabiliyor. Sporcularda meydana gelen hasarları saptamada termografi çok ışe yarıyor. Sakatlanan yeri bulmada termografi hem zaman kazancı sağlıyor hem de kesinlik getiriyor. Hiçbir yan etkisinin bulunmaması da termografinin değerini arttırıyor Vücuda gönderilen ne bir radyasyon ne de başka bir şey söz konusu. (K.C.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle