Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TIP TEI Ultrasonografi Teşhisi kesinleştiren ses dalgal Gebeliğin izlenmesi dışında çeşitli kullanım alanlârı bulunan ultrasonografi, yanlış tanılara fırsat vermiyor. Çeviri: Asım Baykal dının da çağrıştırdığı üzere, yüksek frekanslı ses dalgalarıyla . çalışan ve kısaca "sonografi" ya da "ultrason" olarak da anılan bu teknik, çağdaş tıbbi görüntüleme yöntemlerinin en basit ve en ucuzlarından, dolayısıyla en sık başvurulanlarından biridir. Kaynağını, 2. Dünya Savaşı'nda sonar teknolojisi alanında kaydedilen hızlı gelişmelerden alıyor Tıp açısından ilk nıtelikli ultrasonografik resimler 1950'lerin başında Birleşik Devletler'de elde edilmiş. Sonografi bugün, diğer bilgisayarlı görüntüleme ve tarama teknikleriyle birlikte, temel tanı yöntemleri alanında çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Tekniğin uygulanmasında küçük iletken bir alıcı verici uç, incelenecek beden alanının üzerine yerleştirilir. Cihazın bu hareketli ucunda yer alan bir piezoelektrik kristal (genellikle baryum titanat), kaynaktan gelen elektrik akımını 115 MHz'lik ses dalgalarına dönüştürür. Saniyede 300 ila 1000 kez yinelenen yüksek frekanslı ses dalgaları bedene girerek hedef organ ve dokulara çarpıp gerisin geri cihazın beden yüzeyinde bu kez bir alıcı olarak işlev gören ucuna yansır. Geri dönen bu sinyallerin dönüş süresindeki gecikme ve şiddeti, hedefin yeri, boyutu, biçımı ve hatta dokusunu ortaya koyar. Elektrik akımına dönüştürülerek güçlendırilen yankı, ekranda söz konusu organ ve dokuların görüntüsü olarak karşımıza çıkar. Bugün elektrik sinyallerınden renkli ve ayrıntılı video görüntüleri elde etmekte yararlandığımız bilgisayar teknolojisinde kaydedilen gelişmelere koşut olarak sonografinin hünerleri, dolayısıyla kullanım alanları giderek artıyor. A zeri ağrılı bir girişim gerektiriyor. Ses dalgalarının yoğunluk farklarına röntgen ışınlarından daha duyarlı olması nedeniyle sonografi, özellikle sıvı ortamları kolaylıkla belirleyebilir, böylece yer tutan patolojik süreçlerdeki tümöral ya da kistik (içi sıvı dolu kese özelliğinde) yapıları büyük bir güvenilirlikle birbirinden ayırt eder. Kalp ve akciğer zarları arasında ya da karın boşluğunda toplanan az miktarlardaki sıvının veya böbrek, karaciğer, pankreas, over gibi organlardaki çok ufak bir kistin erkenden fark edilmesini sağlar. Röntgen ışını, radyoizotoplar ya da kontrast boyaların yol açabileceği radyoaktivite veya aşırı duyarlılık gibi tehlikeler taşımaması ve bedensel işlevlerle etkileşmemesi nedeniyle bazı durumlarda Örneğin gebelikte, özellikle yeğlenen bir görüntüleme yöntemidir. Vucuttaki ıst farktarını bellrten termograf sayesinde hasarlı bölgeler kolaylıkla saptanıyor. Bu resimde, sağ elin ilk Ikl parmağı diğer bölgeler» göre daha aoğuk olduğundan, buradaki dolaşımın daha yavaş olduğu görülüyor. Ultrason ve gebelik Günümüzde ultrason uygulanan sağlık birimlerindeki hasta yükünün yaklaşık yarısını gebeler oluşturuyor. Bu teknikten yararlanarak gebeliği henüz beşinci haftasından başlayarak doğuma kadar izlemek, fetus gelişiminı, kafa ve göğüs çapı ya da ağırlık bazında istatistiksel normal verilerle karşılaştırarak duyarlı bir biçimde denetlemek olası. Uzmanlar, gebelerin özellikle 22. ve 34. haftalar civarında en azından birer kez ultrasonografik denetimden geçmelerini öneriyorlar. Çoğul gebelikler, boyut ve duruşa ilişkin sorunlar, dış gebelik, fetüs ve çevresi dokularındaki herhangi bir patoloji erkenden ve güvenilir biçimde ultrason yardımıyla belirlenebiliyor. Fetüs üzerinde henüz olumsuz bir etkisi belirlenememiş olmasına karşın, uzmanlar yine de bir önlem olarak gereksiz taramalardan kaçınılması görüşünde birleşiyorlar. Sonografinin öncülerinden Dr. Jason Birnhoiz, bu alanda önceleri Boston Massachusetts Hastanesi, şimdilerde Şikago St. Luke's Tıp Merkezi'nde sürdürdüğü toplam yirmi yıla yaklaşan çalışmalanna Diğer tıbbi tarama ve görüntüleme yöntemlerine oranla daha yaygın ve sıkça başvurulan bir teknik durumuna gelmesine yol açan bazı özel üstünlükleri arasında, uygulanmasının basit ve ucuz oluşunun yanı sıra komplikasyon riskl taşımaması hemen ilk akla gelenler. Inceleme ne bir ön hazırlığı ne de enjeksiyon ve ben karşın etkinliğinden ve heyecanından hâlâ bir şey yitirmemiş. Ultrason sayesinde yaşama döndürdüğü son olgularından birini şöyle anlatıyor: "Gebeliğinin 28. haftasında olağan sonografik kontrol için başvuran bir öğretmendi. Kamının normalden iri oluşu ve bebeğin çevresinde fazla miktarda sıvı bulunuşu dikkatimi çekti. Taramada, bebeğin ağzının çok açık, dilinin de oldukça öne uzanmış biçimde durduğunu gördüm. Bunun üzerine yapılan daha ayrıntılı bir inceleme, çene altı ve boyunda büyümekte olan iri bir tümörü ortayaçıkardı. Bu patolojik gelişme, normal fetüste 12 ila 14. haftadan sonra başlayan sıvı yutma ve çıkartma işlevine engel oluyordu. Sezaryen ile gerçekleştirilen doğum sırasında, aralarında durumdan tümüyle haberdar olan, boğaz ağırlıklı KBB Uzmanı Or. Lauren D. Holinger'ın da yer aldığı bir cerrah grubu hazır bulundu. Doğumdan sonra çocuğun soluyamaması ve morarması üzerine cerrah grubu harekete geçerek, tümörle tıkanmış durumdaki boğazda bir hava yolu açtı. Bu gün Joseph Ward, lllinois Hazel Crest'te yaşayan mutlu bir çocuk. Yaşamı ultrason sayesinde kurtarılabilmişti." Gebeliğin izlenmesi dışında, ultrasonografının geniş kullanım alanları arasında karaciğer, safrakesesi, pankreas, dalak, karın boşluğu, meme, akciğerler, tiroid, boşaltım ve kadın genital organlarındakl özellikle yer kaplayan patolojik süreçlerin belirlenmesi ilk akla gelenler. Mesane, rahim ve çevresindeki dokuların incelenmesinde dolumesane teknıği uygulanıyor. Diğer bir deyişle, söz konusu yapılan daha görünür kılmak amacıyla tarama, mesane dolu durumdayken gerçekleştiriliyor. Bu organlardaki patolojilerden başka ultrasonografiden yararlanarak mesanedeki kalıntı idrar miktarını ölçmek ya da doğum kontrolü amacıyla daha Önce yerleştirilen bir rahim içi gerecinin yerinde durup durmadığını denetlemek olası. Bu bölgede yer alan organlara yönelik beden yüzeyınden yapılan incelemenin yetersiz kaldığı durumlarda uygun uçlar yardımıyla tarama vaginal ya da rektal yollardan yararlanılarak da gerçekleştirilebiliyor. Böbrekleri kontrast madde kabul etmeyen üremik hastalarda ya da diğer yöntemlerle görüntülenmeyen safrakesesinin incelenmesinde ve saydamlıgını yitiren bir korneanın söz konusu olduğu gözün ağ tabakasında yer kaplayan patolojilerin ortaya konmasında sonografi hemen tek geçerli teknik durumundadır. Bundan başka yine göz hekimliğinde göz içindeki yabancı cisimler, fümör, kanama ve ağ tabakası ayrılmalarının belirlenmesinde ultrasonografiden yararlanılabiliyor. Genellikle hareketli olması ve giderek daha kolay taşınabilir, küçük cihazların geliştirilmesi, tekniğin özellikle karaciğer, büyük damarlar, dalak ve böbrek yaralanmaları gibi acil durumlarda daha da önem kazanan üstünlüklerinden. Bu tür yaralanmalar ya da hemofili ve benzeri kanamaya yol açan hastalıklarda; karın içindeki herhangi şüpheli bir kanamanın yeri ve miktarı ultrasonografik batın taramasıyla kolaylıkla belirlenebilir. Çoğu kez arteriyogram (atardamara kontrast madde enjeksıyonuyla yapılan inceleme) ya da kateterizasyon (ince bir tüp yardımıyla damar yolundan yapılan inceleme) gibi zor ve tehlikeli yöntemlere gerek bırakmaksızın, damardaki kan akımına ilişkin geçerli bilgiler veren ultrasonografi tekniği "Doppler", yararlandığı çalışma prensibiyle anılıyor. Doppler kuralına göre hareketli bir cisimden (akan bir sıvıdan) yansıyan ses (veya ışık veya radyo) dalgalarında, devinimin hızı ve yönüne bağlı frekans kaymaları ortaya çıkar. Çevresel damarların hastalıklarında ilgili bölgeye yeterli kan gidip gitmediği, ka