Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİÜMPOLİTİKASI DOPİNG Baştarafı 5. sayfada yada yoktur Bunlar bırbırıne paralel gıder Bırtakım ulkeler var dunyada sesı çıkıyor zaman zaman şu sahada bu ılerlemeyı yaptıgı şu sahada şu ılerlemeyı yaptı gıbı Bence bunlar kuyruklu yıldız gıbıdır, bır gorunur batar Bılım aslında ortam ışıdır Bılım ortamı da bır memle kelın sıyası ortamından, sosyal ortamından ekonomık ortamından cok bağım sız olduğunu arz edemıyoruz Hele sıyası ortamını fevkalade onemlı sayıyorum Sık sık bunalımlara gıren bır mem lekette bılım adamlarının tacız edılmedığı vakı mu 1960 mudahalesını takıp eden gunlerde Turkıye'nın unıversıtelerınden fevkalade değerlı ılım adamları kaçırılmıştır ITU'nun matematik profesörü Ragıp Berker'ın maruz kaldığı muameleyı Turk devletı ıçıne sındırmemelıdır Ragıp Berker ışınden gelen, ışıne gıden bır ılım adamıdır Bır sıyasetle şunla bunla alakası yoktur 147'ler ıçerısınde unıversıteden uzaklaştırılmış, ondan sonra 25 sene dış ulkelerde çalışmak mecburıyetınde kalmıştır Sorbon ne'nun en parlak mezunlarındandır Yanı Turkıye'nın bu tur şey'ere tahammulu yoktur Yalnız Ragıp Berker ıçın soy lemıyorum 1980 sonrasında da boyle şeyler var Siyasal sorunlarla bılımsel gelışme arasında şoyle bir lllşkiden söz edebilir miyiz? Turkiye'de bugun universite sayısı Bılkent'le bırlıkte 29 oldu. Yerel taleplere karşı siyasi iktidar dayanamıyor unıversıte açıyor. Bu kadar çok universiteyi kaldırabilir mı Turkiye? Bilimsel gelışme açısmdan sakınca söz konusu değil mi? DEMİREL Şımdı şoyle ıfade edeyım Unıversıte okumak başka, bılımsellık gene baska Unıversıteler ılım ada mı yetıştırmek ıcın var değıl, formasyon vermek ıcın var Halen Turkiye, unıversıte cağına gelmış cocuKlarının yuzde 8'ını okutııyor Bu nıspet ABD'de yuzde 50 Sovyetler Bırlığı'nde yuzde 30, Avrupa ulkelerınde de yuzde 30'un altın da değıl Ben bır suredır soyluyorum, 75 mılyon cocuğumuz ılkokula gıdıyor, 3 mılyon cocukortaeğıtıme Ortaoğrenımden çıkan 400 bın cocuk unıversıte ka pısını zorluyor Bunun ıcerısınden 150 bın cocuk alıyorsunuz Ust tarafını almıyorsunuz kaldı kı boyle 2729 unıversı tede okuttuğunuz çocukların nısbetı yuzde 60 cıvarında artmıştır geçen 67 seneye gore Fakat ogretım kadrolarındakı artış yuzde 4 Bır Oğretım uyesıne 18 oğrencı duşerken şımdı 32 oğrencı duşuyor Bunlar hep ahenksızRktır Yanı gelışme ahengı ıcerısınde olmuyor, uyumsuzluk Ben unıversıte kapısına gelen dayanan butun cocuklarımızın okutulması taraftarıyım Çunku bunlar ıcerısınde o sınavları asamayacak fakat fevkalade kabılıyetlerı olan ınsanlar vardır yanı sınavı basaramayabılır ama cok değışık kabı lıyetlerı vardır O kabılıyetlerın yolları açık olmalıdır Unıversıte ve yuksekokulların kapısına gelen herkesı yıne ımtıhandan geçırırsın, ama kımseyı çevırmezsın Ay rıca bu bır ınkısardır Ortaoğrenımde okuttuğunuzu, unıversıte kapısından ge rıye çevırmek, ulkenın geleceğıne guvensızlıktır Unıversıtede okumahdır ve Turkiye buna gore mevcut unıversıtelerı daha lyı kullanmalıdır Avrupa'da, ABD'de bunları bız çok konuştuk Unıversıteler yazın da çalışıyor, yanı bır devre çalışıp durmuyor, laboratuvarı yazın da çalışıyor Kutuphaneler yazın da çalışıyor, bınalar yazın da çalışıyor Fabrı kalar çalışıyor Yanı mevcut unıversıtelerın kapasıtelerını daha çok kullanmalıyız, yenı unıversıteler gerekıyorsa kapı ları zorlayan herkesı okutmak ıçın bun ların ıçınden bılım adamı çıkacaktır Bence bılım polıtıkası ıle unıversıte po lıtıkasını ayırmak gerekır Kım bılım adamı olmak ıstıyorsa bunların ıçınden çı kacaktır Ama sadece unıversıte formasyonu alıp, lıss mezunu olduğunda ne yapacaksa, bırakın 34 sene daha okusun, unıversıte mezunu olduğu halde onu yapsın Burada bır dengesizlik ortaya çıkmıyor mu? 12 Eylul sonrasında oğrenci sayısı arttırıldı. Unıversıtelerın oğretim duzeyınde de buyuk bir duşme var. Bu durum unlversıte oğretım gorevlilerinın araştırma faaliyetlerını engelledı. Ne dıyorsunuz? DEMİREL Doğru Şımdı Turkiye' de butcelerden eğıtıme saglık hızmetlerıne ayrılan paralara baktığınız zaman mesela eğıtım ıçın 1980 de yuzde 14 ayrılmışken, 1986 da yuzde 8'dır Sağlığa ayrılan para yuzde 4 ıken yuzde 2 5 Devlet dengelerını genış çapta bozmustur Devlet bır sosyal devlet olmaktan uzaklaşmıştır Eğıtım ve saglık devlet tarafından yapılması gereken hızmetlerdır Yanı bunu başkası yapamaz Devletın varoluş sebebıdır eğıtım Savunma gı bı Koruyacaksın eğıteceksın herkesı maaşa bağlamış değılsın Kışı kendı ha yatını kendı kazanıyor ama kendısı kendısını eğıtmıyor Devlet bence varoluş sebeplerınden uzaklaşmış, eğitım açısmdan. Esasen TC Anayasa'nın bugunku 1bb maddesı de devletı bu ıste gorevlı kılmıstır Devlet nıçın vardır? Vergı toplamak ıçın, pekı bu toplanan vergıyı kımden toplayacağına devlet karışmaz hale gelmısse yanı Meclıs kansmaz hale gelmısse kımden ne kadar alacagına veya toplanan vergıyı nereye koyacağına karışmaz hale gelmısse o zaman mılletın butçe denen hakkı ış lememektedır Fonlarsa bugunku butcenın yuzde 40'ını teşkıl edıyor Işte burdan zarar goren nedır b.lıyor musunuz7 Devletın klasık hızmetlerı Şımdı devletın klasık hız metlerıyle ovunmek mumkun değıl Yanı bunlardan prestıj çıkrnaz fakat buralara verılmesı gereken kaynakları buralardan ayırdığınız takdırde problemler or taya çıkar Bu problemler toplumu çok rahatsız eder sonra Yonetıcıler o gun yoktur zaten Onların ışı bıtmıştır Cumhuriyet'ın Billm Teknik ekı için okuyucularına iletmek ıstedığınız bır mesaj var mı? DEMİREL Buyuk hızmet yapıyor sunuz Tebrıklerımı takdırlerımı sunarım Bılım ve Teknik bır ulkenın geleceğının bugununun temınatıdır Aslına bakarsanız toplum, sanayı toplumu halıne gelmedıkçe uygarlığın ıstedığı sevıyesıne ulaşmaz Yanı eğer bız bır uygarlık sevıyesıne ulasmak ıstıyorsak bır sanayı toplumu halıne gelmeye mecburuz Sanayı toplumu halıne gelmenın yolu da bılım ve teknıkten geçıyor Yanı Turkıyenın refahına gıden yoldur bu Şımdı bu dunya bır mıktar daha ılerı gıttı Çağ yenı bırçağdır Bu cağ komputur cağıdır fe za cağıdır ve enformasyon çağıdır Yanı sanayı toplumundan enformasyon toplumuna gelınmıştır Bunun lehıne çok onemlı bır faktor, bılım ve teknığe ne kadar sahıp çıkacağınıza bağlı Eğer çağ daşlaşmak ıstıyorsak, bılım ve teknığe sarılmamız lazım Bunu bir gunlukgazete olarak ele almış olmanızı, canlı tutmanızı takdirle karşılıyorum. Tebrık lerımı sunuyorum f ] Bir sporcunun dramı İnsan bedeninin sınırlarını zorlamak, artık sporcunun sağlık yaşamını tehdlt edici boyutlara ulaştı. Dünya şamplyonluğuna koşan Alman heptatloncu Birgit Dressel 'in ölümü, sporcuların perde arkası yaşamını gündeme getlrdi. Derleyen: tsmail Murat İlaç bataklığında S por, kendı koyduğu yapay oyun kuralları ıçınde ınsan bedeninin kapasıtesıyle sınırlanmış, ama akıldan da kopuk olmayan bır mucadele ve başarı ozlemı "Ne kadar hızlı koşabılırsınız7 Ne kadar uzağa atlayabılırız 9 " gıbı, bedenın neyı başarabıleceğını bulmak ıçın Yapılan bır uğraş Boyle olunca sporun ınsan bedenı ıçın ne denlı yararlı olduğu tartışılır duruma gelıyor Çağımızda ınsanlığı zaten her alanda çekımıne alan, yarışma ve başarı hırsı buna çok elverışlı olan spor uğraşını da sankı bu koşullanmanın sımgesı yapmış durumda Oysa spor sözcuöunun kokenı Latınce'dekj 'portare' (eglenmek, neşelenmek) sozcuğunden (eskı Ingılızce'de 'sporten') gelıyor, yani spor bir tur canlılık ve neşe kaynağı; hem ızleyıcı hem de sporcu yonunden en azından etımolojık olarak boyle olması gerek Bedensel ustunluğun yarışma ahlakı ve oyunun kurallarına uyma gıbı ılkelerle kaynaştığı karmaşık bır etkınlık, ama ınsan ıçın yapılan bır etkınlık Işte bu "ınsan ıçın spor" anlayışının zorunlu olarak "spor ıçın ınsana" donuştuğu (bu aslında yenı bır şey değıl) bır çağdayız Her ne pahasına olursa olsun, Insan bedeninin sınırlarını zorlamak artık sporcunun yaşamını tehdıt eden bır noktaya erışmek uzere Blraz daha hızlı koşmak, blraz daha uzağa atlamak için bedenın ve beynın butun gucu seferber edılıyor ve kımı zaman bu ıdeal uğruna sporcu kurban edılıyor Yasak ve tehlıkelı dopıng yolları bır yana, dopıng kapsamına gırmeyen görunurde masum ılaçlar bıle sporcu yaşamını tehlıkeye atabılıyor Bunun acı bır örneğı, kısa sure önce Batı Almanya'da yaşandı Alman bayan atletı heptatloncu Blrglt Dressel, uç gun boyunca dayanılmaz ağrılar ıçınde can çekıştıkten sonra, 10 Nısan 1987'de genç yaşta yaşama gozlerını yumdu Yırmı altı yaşında yaşama ve da eden sporcunun hazın sonu, ınsan bedeninin robotlaşamayacağını, vucudun amansız rekabet ve yarışma koşullarına gore değıl, fızyoloji kurallarına göre ışledığını bıze bır kez daha anımsatan acı bır ders 5 Nısan 1987 Pazar gunu sabahı heptatloncu Bırgıt Dressel, ıstedığı kadar uyuyabılırdı Arkadaşı ve çalıştırıcısı Thomas Kohlbacher, Dressel'ın o gun dınlenmesıne ızın vermıştı Dressel, başarı grafığı hızla yukselen bır sporcuydu Mavı gozlu, sarışın heptatloncu, bır yıl ıçınde dunya klasmanında 33'uncülukten 6'ıncı sıraya yukselmıştı Bu yıl eylul ayında Roma'da atletızm şampıyonasını, gelecek yıl ıse Seul Olımpıyatları'nı sabırsızlıkla beklyordu Kısacası gevşeyecek zamanı pek yoktu Dressel oğleye doğru dınlenmış olarak yatağından kalktı, kahvaltıdan sonra her gunku gıbı ılaç dolabına doğru ılerledı Tek tek açtığı ılaç kutularından bırer ıkışer rengârenk draje ve tabletleri avucuna doldurdu Her gun dokuz adet ılaç kullanan bırısının sporcu olduğunu bılmesek, ağır hasta sanmak çok doğaldı Oysa Dressel "turp" gıbıydı ve formunu korumak ıçın her gun bu dokuz adet ilacı alıyordu. Her tur vıtamın mıneral, anabolızan, ateroskleroza, kerrık yumuşamasına, damar spazmına kalp zaafıyetıne karşı çeşıt çeşıt, renk renk ve uzerınde fantastık adları olan kutularla doluydu Dressel'ın ılaç dolabı Yasaklanmış dopıng maddelerı lıstesınde bulunan Megagrısevıt adlı anabolızan (erkekleştırıcı) hormon da Dressel'ın ılaç dolabındaydı Seks hormonları sınıfına gıren anabolızanlar, erkekleştırıcı etkılerınden dolayı bayan sporcular tarafından daha fazla kas kutlesıne sahıp olmak amacıyla kullanılmaktaydı Gerçekten Dressel'ı arkadan goren bırısının onun clnsiyetinl ayırt etmesi zordu. Genış omuzları ve dar kalçaları ıle tam bır erkek görunumune sahıptı, kısa saçları bu ızlenımı guçlendırıyordu •T1 •m*