02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 20 NİSAN 2021 SALI Sosyal medya hesapları 5 yıl boyunca incelenen duayen sanatçı, adliye koridorlarında: Bağnazlığı eleştiriyorum Örtülü sistem! Duayen tiyatro sanatçısı Genco Erkal, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla hakkında açılan soruşturma kap SEYHAN samında dün avukatları ile AVŞAR birlikte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na giderek ifade verdi. Erkal, ifadesinde söz konusu paylaşımların kendisine ait olduğunu belirterek “Ben 60 yıldır politik tiyatrolar yaparım. Mesleğimi icra ederken dünyada ve ülkemizde gördüğüm haksızlıkları, baskıları, adaletsizliği ve bağnazlığı eleştiriyorum. Bu nedenle askeri ve sivil tutucu iktidarlar benim bu faaliyetlerimden dolayı hep rahatsız olmuşlardır. Bu konularda birçok kez yargılandım ve aklandım. Bunu mesleğimin bir parçası olarak görüyorum” dedi. ‘Hakaret çözüm değil’ İfadesinde politikaya ilişkin görüşlerini sosyal medya hesabından paylaştığını aktaran Genco Erkal, “Ben hakaretin hiçbir şeye çözüm olmayacağını düşünürüm. Hiçbir zaman hakaret yoluna başvurmam. Bunu kendime yakıştırmam. Evet ben, Cumhurbaşkanlığı sistemine, çevre katliamına, laik bir ülkede sürekli din olgusunun siyasi malzeme olarak kullanılmasına, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına, insanların düşünceleri nedeniyle hapis yatmasına, yoksulları daha da yoksul kılan bu düzene karşıyım. Buna ilişkin görüşlerimi de eleştiri sınırları içerisinde aktarıyorum. Paylaşımlarımda suç unsuru yoktur” ifadelerini kullandı. Erkal’ın avukatları ise beyanlarında müvekkilleri hakkında yapılan İfadesinde hakaretin çözüm olmadığına inandığını söyleyen Genco Erkal, “Cumhurbaşkanlığı sistemine, çevre katliamına, laik bir ülkede sürekli din olgusunun siyasi malzeme olarak kullanılmasına, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına, yoksulları daha da yoksul kılan bu düzene karşıyım” dedi. Dostları Genco Erkal’ı mahkemede yalnız bırakmadı. şikâyetin 2016 tarihli olduğunu anımsatarak, “Şikâyete konu 7 paylaşım bulunmaktadır. Bunların 5 tanesi araştırma raporuna konu edilerek Emniyet tarafından Başsavcılığınıza gönderilmiştir. 2020 yılına ilişkin paylaşımlar ise müvekkilimizin doğaya ve yolsuzluk konularına ilişkin hassasiyetini aktaran paylaşımlardır. Müvekkilimizin paylaşımlarının hiçbirinde suç unsuru yoktur. Müvekkilimiz hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmelidir” dediler. l İSTANBUL/Cumhuriyet 5 YIL INCELENMIŞ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca geçen günlerde Genco Erkal hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın 2016 yılında bir yurttaşın Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na Erkal’ın paylaşımlarını mail atmasıyla başlatıldığı, Erkal’ın sosyal medya hesaplarının 5 yıl boyunca incelendiği ortaya çıkmıştı. Ayrıca Erkal’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasını sorduğu ve Ayder Yaylası’nın betonlaşmasına karşı çıktığı bazı paylaşımlar soruşturma dosyasında delil olarak yer almıştı. Polisin sıktığı biber gazından etkilenerek yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu: BU DAVA EMSAL OLACAK HAZAL OCAK gibi.. Hukuki mücadelemiz 10 yıldır devam ediyor. 10 yıl Cumhurbaşkanı Recep Tay sonra ilk duruşmanın görüleyip Erdoğan’ın başbakan cek olması buruk bir sevinç lığı sırasında Artvin Hopa’ya yarattı. Amacımız, biber gazıyaptığı ziyaret öncesi nın bir kimsayal siprotesto eylemlerinde lah olduğu ve inpolisin sıktığı biber sanları öldürebilegazı sonucu yaşamıceğini ispatlamak. nı yitiren öğretmen Elimizde bilimsel Metin Lokumcu’nun kanıt da var” dedi. ölümüne ilişkin dava, Davanın Türkiye’de olaydan tam 9 yıl 11 emsal olmasını isay sonra, yarın başlıtediklerini anlatan yor. Lokumcu’nun oğLokumcu, “Destek lu Ulaş Lokumcu, baolmak isteyen herbasının en büyük hayalinin “insanca yaUlaş Lokumcu kesi oraya bekliyoruz. Emri verenşam olduğunu” söylerin daha yukarıledi. Lokumcu, “Bu da olduğunu biliyodava Hopa’nın ve ruz. Onların da yarTürkiye’nin davası. gılanmasını istiyoArtık biber gazından ruz. Babam emekli insanlar ölmesin. Dabir öğretmendi. Gevayı kazanırsak bileceğe güzel nesilber gazının bir silah ler yetiştirmek isolduğunu gösterebitiyordu. Duyarlı inliriz ve belki içeriğisanlar yetiştirmek ni değiştirebiliriz” deistiyordu. Hayali bu di. Lokumcu, babatopraklarda insanca sının ölümünün ar Meriç Eyüboğlu yaşamdı” diye kodından Lokumcu soynuştu. adının Rize’de fişlendiğini de söyledi. Dava gü ‘Devlet geleneği’ venlik gerekçesiyle Hopa’dan Dava avukatlarından MeTrabzon’a kaçırılmıştı. Ulaş riç Eyüboğlu, Türk TabipleLokumcu, Trabzon 2. Asliye ri Birliği ve Adli Tıp Genel Ceza Mahkemesi’nde görüle Kurulu’nun 2012 tarihli raporcek davaya katılım çağrısında larıyla Lokumcu’nun ölümü bulundu. ile kullanılan kimyasal gazlar Dönemin Başbakanı arasında somut bir ilişki tesErdoğan’ın 31 Mayıs 2011 gü pit edildiğini anımsattı. Eyüpnü Hopa’da yapacağı miting oğlu, “Bunlar aynı zamanda, öncesi HES’lere karşı eylem gaz kullanımına, bu gazların yapan gruba çok sert müda öldürücülüğüne ilişkin ilk rahale edilmiş, olaylar sırasında porlar. Toplumsal olaylarda polisin sıktığı biber gazı nede kimyasal gaz kullanımının yaniyle fenalaşan Metin Lokum saklanmasına ilişkin özellikcu yaşamını yitirmişti. Döne le Gezi’den sonra yükselen tamin Artvin İl Emniyet Müdü lepler zamanla azalmıştı. Merü Muhsin Armağan ve Hopa tin Lokumcu davası, bu taleİlçe Emniyet Müdürü’nün de bin yeniden gündeme getirmearalarında bulunduğu 13 sa si açısından önemli” dedi. Danık hakkında açılan davanın vanın Trabzon’a taşınmasını ilk duruşması, 24 Aralık 2020 değerlendiren Eyüboğlu, “Bu tarihinde Hopa’da görülecekti. bir devlet geleneği. Bu davaya Ancak duruşmaya saatler ka Hopalıların sahip çıkması, topla, dava “kamu güvenliği” ge lum tarafından sahiplenilmerekçesiyle Trabzon Asliye Ce si engellenmek isteniyor. Ayza Mahkemesi’ne taşındı. rıca cezasızlıkla sonuçlanacak ‘Elimizde kanıt var’ bir süreci başlatmış oluyorlar. Ama Fizan’da da olsa bu davaYarınki duruşma öncesi ya giderdik. Görev savma kaCumhuriyet’e konuşan Ulaş bilinden bir iddianameyle karLokumcu, “2020’ye kadar res şı karşıyayız. Görev savma kamen dava yok sayıldı. Sanbilinden bir yargılama olmaki araştırma yapılmamış, her ması için her türlü hukuki hahangi bir bulgu bulunmamış zırlığı yaptık” diye konuştu. Cem Gürdeniz HIFZI TOPUZ VE SEYHAN AVŞAR’A ÖDÜL ÇGD’den Cumhuriyet’e iki ödül Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 2020 Yılının Başarılı Gazetecileri Ödüllerini belirlendi. Gazetemiz yazarı Hıfzı Topuz ÇGD jürisi tarafından bu yıl ilk kez verilen OrHıfzı Topuz han Koloğlu İncelemeAraştırma Ödülüne, gazetemiz muhabiri Seyhan Avşar ise 1314 Şubat 2020 tarihlerinde gazetemizde manşetten yayımlanan “FETÖ dosyası bir köşkle temizlendi” ve “Amca tapuya, yenge holdinge’ taşındı” başlıklı haberleriyle “Haber Ödülü”ne layık görüldü. Avşar’ın FETÖ borsası haberiyle geçen yıl da ÇGD Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldüğünün belirtildiği ödül açıklamasında “Avşar ayrı bir özen ve emek isteyen bir gazetecilik yöntemiyle bu yıl da aynı içerikte gündem yaratan haberlere imza attı” ifadeleri kullanıldı. Soruşturma ve engel “FETÖ dosyası bir köşkle temizlendi” Seyhan Avşar başlıklı haber eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bir dönem CEO’luğunu yaptığı Çalık Holding’e bağlı Çalık Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Taçyıldız’ın hakkındaki FETÖ evrakının temizlenmesi için eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Özgür Taşdemir’e boğaz manzaralı köşk verdiğini konu alıyordu. Haber mahkeme kararıyla erişime kapatılırken muhabirimiz Avşar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatılmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet CEM GÜRDENIZ’E ELEKTRONIK KELEPÇE Montrö açıklamasında imzası bulunan 104 emekli amiralden biri olan Cem Gürdeniz’e de elektronik kelepçe takılacağı açıklandı. Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz, sosyal medya hesabından dün yaptığı paylaşımda, “Mavi Vatan’ın babasına da kelepçe takmaya geldiler. Evde bulamadıkları için yarın (bugün) tekrar geleceklerini söylediler. Sabahtan itibaren kendilerini bekleyeceğiz. Onlar da emir kulu biliyorum ama yapılan bu haksızlıklar da içimi acıtıyor” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet Bütçenin istediğiniz kadarını “örtülü ödenek” şeklinde harcarsanız, devamı 128 milyar doların açıklanamayacak yönetmelerle erimesi olur. Dün Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın NTV’ye verdiği demeçle konu bir doz daha dallanıp budaklandı. “128 milyar dolar nerede” sorusunun yasak olduğu, bu içerikteki pankartların vinçle, özel kuvvetler ekibiyle indirildiği, ramazan davulcusunun bile içinde 128 geçen mâni söylediği için arandığı ortamda Elvan şöyle dedi: “2017 yılında Merkez Bankası ile yapılmış bir protokol var. Her şey o çerçevede. Yöntem eleştirilebilir ama yolsuzluk var, denemez...” Sayın Elvan, hangi ülkede yaşıyorsunuz? Son bir haftada hiç mi haber izlemediniz? “Yolsuzluk var” diyen yok ki... Sadece soru var: 128 milyar dolar nerede? Bu sorunun yanıtı isteniyor. Sizin vurguladığınız gibi bırakın “yolsuzluk” iddiasını, “eleştiri” bile yok. Sadece soru var! Sizin bu açıklamanız bir yanıyla her şeyi açıklıyor. Diyorsunuz ki: “Ben bu kadarını söyleyebilirim. Bu satışı onaylamak mümkün değil...” Ancak bir yanıyla da konuyu yaymaya, özünü dağıtmaya yönelik konuşuyorsunuz. 2019’u resmen 2017’ye çektiniz. “Eleştiriye açık yasal işlem” diyerek yumuşatmaya çalıştınız. Ancak bütün bunlar halkın alın teriyle sent sent biriken Merkez Bankası rezervlerinin ne uğruna, kimin uğruna, kimleri eda, kimleri feda ederek eritildiğini açıklamıyor. Kaldı ki arkadaşımız Mustafa Çakır’ın bugünkü haberine göre Elvan’ın sözünü ettiği 2017’deki protokol 2018’de kaldırılmış. HHH Elvan’ın konuşmasıyla yeni bir şekil alan 128’le ilgili daha önce yapılan açıklamaları da kısaca anımsatmakta fayda var. Erdoğan hem partisinin grup toplantısında hem de İzmir il kongresinde yuvarlak cümlelerle işi geçiştirdi. “Her şey piyasaya göre... Yasal kambiyo işlemleri...” gibi içi boş sözler. Sıraya soru sanki kendilerine sorulmuş gibi AKP genel başkan yardımcıları girdi. Hamza Dağ, “Kasada” dedi. Nurettin Canikli, “Müteahhide, yabancı yatırımcıya, altına, kamu bankalarına, halka verdik” dedi. Ama onun listesini toplayınca 166 milyar dolar ediyor! Mahir Ünal ise dolarla TL’yi ayırmaya çalışıyor. Bunlar kesmeyince Merkez Bankası’nın nöbetçi başkanı Kavcıoğlu açıklama yaptı. Son derece veciz: “Kayıp bir varlık yoktur. Otomatik işlem platformlarında gerçekleşen işlemlerin karşı tarafları yurtiçi ve yurtdışı piyasa yapıcılarıdır...” Sayın Kavcıoğlu, biz “Kaybolan varlık var” demiyoruz, “Bu varlık nerede” diye soruyoruz. En son Lütfi Elvan lütfetti, bu işlemin eleştirilebileceğini söyledi. Eğer bu söz, Saray’ın bilgisi dahilindeyse konuyu daha yumuşak geçiştirmek istiyorlar demektir. Değilse? Elvan’ın koltuğu ısınmadan suyu ısındı demektir! HHH Merkez Bankası dolarları ekonomistlerin anlatımıyla “arka kapı”, “örtülü işlem” gibi yöntemlerle eridi. Ekonomist Uğur Gürses, arkadaşımız İpek Özbey’in sorularını yanıtlarken, “Peşkeş mi, çarçur mu” ikilemine şu karşılığı verdi: “Çarçur edildi ifadesini birinci sıraya, peşkeş çekildi cümlesini ikinci sıraya koyarım...” Eğer, örtülü ödenek yol olursa. Sizden önceki dört hükümetin on beş yılda yaptığı örtülü ödenek harcamasını bir ayda yaparsanız... Eğer, mevcut hastanelerin kapısına kilit vurup, şehir dışında şehir hastaneleri kurar, bedelini de açıklamazsanız... Eğer, Sayıştay’ın denetim raporlarını sumen altı eder, devlet harcamalarını kontrol dışı bırakırsanız... Eğer, yandaş müteahhitlere yapılan ödeme garantilerini gizli tutarsanız... Merkez bankanız tam takır kuru bakır olur! Dört yıldır sistemin adı tartışılıyordu, artık açık: Örtülü sistem! AKP unutmasın ki devlet işleri öksürük gibidir, uzun süre içinizde tutamazsınız! 3 DURUŞMADA 3 FARKLI SAVCI Mütercimler’e, imam hatip cezası Katıldığı bir televizyon programında imam hatip mezunlarına yönelik sözleri nedeniyle yargılanan eski Haliç Üniversitesi öğretim üyesi Erol Mütercimler’e 10 ay hapis cezası verildi, ceza erteledi. İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunma yapan Mütercimler, “3 duruşmada, 3 farklı savcıyı görüyorum. 42 yıllık siyaset bilimi hocasıyım. O suçların hepsini ben bilirim. Bunların hiçbirisi benim eylemime uymaz. Bu dava siyasi bir dava halini almıştır. Düşünce özgürlüğü yoksa mahkemeler de olamaz, karar özgürlüğü yoksa sizler de olmazsınız. Yoksa siyasetin elinde bir savcı, bir hâkim olursunuz. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Mütercimler, katıldığı bir televizyon programında tarikatların tartışıldığı sırada, “İmam hatipten mezun olmuş olanlar karşımıza bakın ne olarak çıkıyor; cinsi sapık, sahtekâr, ahlaksız...” yönünde ifadeler kulllanmıştı. Sözlerinin bağlamından koparıldığını söyleyen Mütercimler, imam hatiplilerden özür dilemişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle