02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 20 NİSAN 2021 SALI SAĞLIK [email protected] HAYAT BOYU SÜREN HEMOFILI, HER 10 BIN KIŞIDEN 1’INDE GÖRÜLÜYOR Ahmet Altan ne demokrasi kahramanıdır ne de gazeteci Sanırım bazı gerçekler zamanla unutuluyor ya da unutturuluyor. Birileri, bu ülkede toplumsal hafızanın zayıf olmasından yararlanıp AKP ve Cemaat ile işbirliği yaparak bugünkü faşizan sistemin yaratılmasına büyük katkılarda bulunanları, “demokrasi kahramanı” ilan ediyor. Örneğin Ahmet Altan… Önce FETÖ’nün darbe girişimi davasında yargılanarak “darbeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay, eylemlerinin “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçunu oluşturduğu gerekçesiyle hükmü bozdu. 2019’da yeniden yargılanınca 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı. AİHM, Altan’ın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış, “emniyet ve güvenlik”, “adil yargılanma” ve “ifade özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğine hükmedince 1.5 yıl sonra hapisten çıktı. Bunun ardından sosyal medyada estirilen Altan’ı yüceltme fırtınasına bir kez daha tanık olduk. Liberal “solcular”, Cemaat ve AB çevresi başta olmak üzere belli kesimlerce kendisine düzülen övgüleri burada sıralamayacağım. Ama özellikle bir tanesine yanıt vermek gerekiyor: Bazılarınca “Türkiye’nin en cesur gazetecisi” ilan edildi Ahmet Altan… Mesleğimin onuru adına bunu reddediyorum. Bu kişi, Cemaat’in kumpasları öncesinde kurulan tetikçi Taraf’ın genel yayın yönetmeni idi. Onca insanın iftiralarla vatan haini ve terörist ilan ederek hapse atılmasına, bazısının da ölümüne neden olan yayınların sorumlusuydu. Cemaat operasyonlarının yayın organı Taraf, “Türkiye’nin darbe tehlikesi ve askeri vesayetten kurtulmasının önünü açacak demokratikleşme adımlarının öncüsü” olma iddiasıyla yayın hayatına başladı; oysa gerçekte büyük bir tezgâhın parçasıydı. HHH Unutanlar için Ahmet Altan’ın attığı manşetlerden bazılarını hatırlatayım: “Fatih Camii Bombalanacaktı” “1923’te Kuruldu 2008’de Arınıyor” “Üstü Cumhuriyet Altı Ergenekon” “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı” “Askeri Vesayete En Ağır Balyoz” “Gayrimüslimleri vuracak, Müslümanları suçlayacaklardı: Kod Adı Kafes” “Teşekkürler Zekeriya Öz” Türkiye Cumhuriyeti’nde rejimi değiştirmeyi amaçlayan kumpaslara yolu, bavulla geldiği söylenen uydurma belgelere dayanan bu manşetler açtı. Prof. Dr. Türkan Saylan’ın gözaltına alınmasını “kıymık”, Ergenekon operasyonunu ise “direk” olarak tanımladı Altan. “Saylan’ın yönetimindeki kuruluş, çocukları fişliyor, üstelik darbeci kuruluşlarla da ciddi ilişkileri bulunuyor. Öyle bir yer ve o yerin yöneticisinin evi aranır, hukuksuz bir iş değil” diye yazdı. Bu yaptıklarından dolayı hiçbir özeleştiride bulunmadı ama Fethullah Gülen’den özür dilemişti! Bir yazısında (17 Mart 2008), Gülen’in yargıya müdahale edebilecekken etmediği imasını uyandıracak bir cümle kurduğu için “mahcup” olarak şunları yazdı: “Mahcup oldum. Ki mahcubiyet de çok harika bir duygu değildir. Neticei kelam, gözü çıkardık, şimdi yerine takıyoruz. Ama bu hatadan dolayı onlara borçlandım, bu dünyada ödeyebileceğim kefaret özür dilemek oluyor ama ahrette ayrı ayrı bölümlerde ikamet edecek olsak da ben onları kabul ederlerse Sırat Köprüsü’nde sırtımda taşırım. Umarım böylece ödeşiriz.” Bunları yazdıktan 5 gün sonra, Taraf’ı, Cumhuriyet’in irticaya karşı uyardığı kampanyaya atıf yaparak, “Tehlikenin Farkında mısınız?” manşetiyle çıkardı. “Asıl tehlike onlardı” diyerek İlhan Selçuk’un da aralarında olduğu isimleri, “Ergenekon”a üye olmakla itham etti. “Acaba o da mı kandırıldı?” diye düşünenler varsa, kimse kendini kandırmasın: Ahmet Altan, kandırılacak biri değildi. Dönek solcular, AKP ile Cemaat ittifakına niye destek olduysa, o da ondan oldu. Ortak paydaları, cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığıydı; hedefleri Atatürkçülerdi. HHH Bir gazeteci, asla iftiralara, yalanlara dayanarak haber yapmaz. Tarikat ve cemaatlerle hareket etmez. Emperyalizmin maşası dinci yapılara propaganda hizmeti sunmaz. İlhan Selçuk da Türkan Saylan da korkunç saldırıları dimdik göğüsleyip onurlarıyla bu dünyadan ayrıldılar ama biz yaşıyoruz… Ve bugün susarsak yaşayan ölüye döneriz. Unutturulan gerçekleri hatırlatmak gazetecilerin görevidir. Atatürkçü aydınlara kumpas kuran Cemaat payandalarının gazetecilikle ilgisinin olmadığını söylemek, en başta Cumhuriyet gazetesinin görevidir. Ahmet Altan’ın kalemine Ali Tatar, Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, İlhan Selçuk, Cem Aziz Çakmak ve birçok yurtsever kişinin kanının bulaştığını söylemek bizim sorumluluğumuzdur. İftira atmak, cesurluk değildir. İçindeki kinin peşine düşüp gerçekleri değiştirmek gazetecilik değildir. Ahmet Altan, ne demokrasi kahramanıdır ne de gazeteci! DOĞRU TEDAVIYLE Kaliteli hayat mümkün Hemofili, kanın pıhtılaşmasında önemli görev yapan faktör 8 veya 9'un eksikliğine bağlı kanama ataklarıyla seyreden bir hastalık. Prof. Dr. Akay, “Yalnızca hemofili için değil, birçok hastalık için ümit vaat eden gen tedavisinden söz etmek gerekir. Gen tedavisi ile hemofilinin kalıcı olarak iyileşmesi yakın gelecekte mümkün olabilir” dedi. . Genetik geçişli, kronik bir kanama bozukluğu olan hemofili, nadir görülen ve hayat boyu süren bir hastalık. Dünyada yaklaşık 420 bin, Türkiye’de ise 6 binden fazla hemofili hastası bulunuyor. Bu bireylerde, hayat boyu süren bir kanamaya eğilim söz konusu olup kanamaları önlemek için önerilen tedavilerin sürekli olarak uygulanmaSAĞLIK sı gerekiyor. Tedavilerini düzenli olarak yürüten hemofilili bireylerin, kaliteli bir hayat Sibel sürdürebilmesi ise günümüzde mümkün. BAHÇETEPE Koç Üniversitesi Hastanesi Hematoloji, Kemik İliği Nakil Ünitesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Olga Meltem Akay ile hemofili hakkında merak edilenleri konuştuk. Kanama en sık belirti nHemofili nedir? Hemofili, faktör 8 ve 9 eksikliği sonucunda gelişen, eklem içi ve kas içi kanamalarla kendini gösteren kanama bozukluğudur. Faktör 8 eksikliği Hemofili A, faktör 9 eksikliği ise Hemofili B olarak adlandırılır. nHemofili hangi sıklıkta görülür? Dünyada 1.2 milyondan fazla insan, çoğunlukla erkekler hemofiliden etkilenmektedir. Hastalık sıklıkla taşıyıcı kadınlardan, erkek çocuklarına geçHER 3 KIŞIDEN BIRINDE VAR Yetişkin bireylerde işitme kaybı görülme sıklığı yaşla birlikte artıyor. 65 yaş üstü bireylerin üçte biri işitme kaybı yaşarken, yaş ilerledikçe, özellikle 80’lerin üzerine çıkıldığında her 2 kişiden birinde işitme kaybı görülüyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Emine Demir, yaşa bağlı görülen işitme kaybında erken tanı ve erken müdahalenin son derece kritik olduğunu vurguladı. Doğru tedavi rejimi Çok hafif ve hafif düzey işitme kaybına sahip hastalar için genellikle konvansiyonel işitme cihazlarının tercih edildiğini belirten Demir, işitme kaybı ilerlediği zaman bilinen işitme cihazlarının yetersiz kalabildiğini anlattı. Bunun yanı sıra yalnızca işitme kaybının ilerlemesi değil kronik otitis media gibi akıntılı kulağa sahip olan hastalar veya cihaz kullanımına bağlı dirençli kulak akıntısı olan hastalar için işitme cihazları dışında bir rehabilitasyon gerektiğine dikkat çeken Demir, bu durumda implante edilebilir işitme cihazlarının oldukça iyi alternatifler sunduğunu söyledi. Demir, her hastalıkta olduğu gibi işitme kaybında da mümkün olan en kısa zamanda doğru tedavi rejimini uygulamanın önemli olduğunu kaydetti. SGK kapsamında Demir, günümüzde ileri düzeyde işitme kaybı olan hastaların uygun SUT kriterlerini karşılaması halinde, işitsel implantların devlet güvencesi ile SGK kapsamında uygulanabildiğini kaydetti. Demir, 4 yaş altı çocuklarda her iki kulakta da ileri ve/ veya çok ileri düzeyde işitme kaybı var ise çocuğun 1 yaşını doldurmasını takiben her iki kulağı için de koklear implant ameliyatı yapılabildiğini söyledi. mektedir. Çok nadir olmakla birlikte kız çocuklarda da görülebilir. nKlinik bulguları nelerdir? Eklem içine kanama ve kas içine kanama hastalığın en tipik özelliğidir. Özellikle diz, dirsek, elayak bilekleri ve kalça en sık etkilenen eklemlerdir. Sünnet, ameliyat, diş çekimi ve yaralanmalardan sonra uzun süre kanamalar hemofilide görülen diğer belirtilerdendir. Nadiren beyin, göz, ağız ve karın içi kanamalar da görülebilir ve oldukça tehlikelidir. Tedavi seçenekleri nHemofili tedavisi nasıl yapılır? Yüz sene önce hemofili hastalarının tedavisi için yatak istirahati ve buz uygulama dışında bir seçenek mevcut değilken, tedavi sürecinde en önemli gelişme 1970’lerde olmuştur. Basit soğutucularda saklanan, ev şartlarında kendi kendilerine uygulanabilen bu ilaçlar ve azalan transfüzyon sayıları ile hastalar adeta bir devrim yaşadı. 1990’ların sonlarında kanamayı durdurabilecek “bypass edici ilaçlar“ üretildi. 2017 yılından itibaren ilk ABD, takiben Avrupa ve Japonya’da inhibitörlü ve normal hemofili A hastalarının korunma tedavisinde kullaGözkapağı düşüklüğü doğuştan veya ileri yaşlarda görülebiliyor. En sık gözkapağı düşüklüğü nedenleri yaşa bağlı gözkapağını kaldıran kaslarda güçsüzlük, göz bölgesine gelen travmalar, geçirilmiş göz ameliyatları, miyokondrial miyopati gibi kas hastalıkları ve doğuştan göz kapağı kaslarının yeterli gelişmemesi olarak sıralanıyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, gözkapağının gözbebeğini kapatacak kadar düşük olması durumunda o gözde tembellik riski olduğundan ileride görme kayıplarına yol açabileceğini belirterek “Bu nedenle düşüklüğün acilen düzeltilmesi gerekmektedir” dedi. Yeniad, gözkapağı düşüklüğüne ilişkin merak edilenleri anlattı. Kasın gelişmemesi n Doğuştan gözkapağı düşüklükleri neden olur? Bu durum gözkapaklarını yukarı kaldıran ”levator palpebralis” olarak adlandırılan kasın yeteri kadar gelişmediği durumlarda ortaya çıkar. Her 10 bin doğumda bir bebekte ortaya çıkabilmektedir. Doğuştan gözkapağı düşüklükleri sadece estetik bir durum değildir. Eğer gözkapağı gözbebeğini kapatacak kadar düşükse o gözde tembellik riski olduğundan ileride görHASTALAR NELERE DIKKAT ETMELI? Hemofili hastalarının kanama problemlerini önlemek için dikkat etmesi gerekenler şöyle sıralandı: • Düzenli olarak doktor kontrollerini yaptırmalıdır. • Tedavi ve kaçınması gereken aktiviteler, sporlar konusunda doktorunun önerilerine uymalıdır. • Kanama bulgularını, belirtilerini ve nasıl tedavi edileceğini öğrenmelidir. • Aspirin ve steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlardan (ibuprofen, naproksen gibi) sakınmalıdır. • Kanamaya yol açabilecek işlem ve cerrahiler önceden planlanmalıdır. • Diş sağlığına önem vermeli ve düzenli olarak diş doktoruna kontrole gitmelidir. • Seyahat sırasında ilaçlarını yanına almalıdır. nılmaya başlanan Emicizumab ülkemizde onay aşamasındadır. Bu gelişme ile ağır hemofili A hastalarında kanamalardan korunmak için haftada 23 kez damar yoluyla kullanılan faktörler yerine haftada bir kez deri altından bu ilacı uygulamak yeterli olacaktır. Son olarak günümüzde sadece hemofili hastalığı için değil, birçok hastalık için ümit vaat eden gen tedavisinden söz etmek gerekir. Gen tedavisi ile hemofilinin kalıcı olarak iyileşmesi çok yakın gelecekte mümkün olabilir. Eksik olan faktörü üretebilecek gen bölgesinin hastalık yapamaz haldeki aracı virüsler ile insan vücuduna verilmesi ve bu gen bölgesinin karaciğer hücrelerine yerleşerek faktör üretmeye başlaması ile sağlanan gen tedavisi faz 3 çalışmaları hemofili A ve B hastalarında başarıyla devam etmektedir. GÖZKAPAĞI DÜŞÜKLÜĞÜ İleri görme kayıplarına yol açabilir me kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle düşüklüğün acilen düzeltilmesi gerekmektedir. Tedavi mutlaka cerrahidir. n Peki, erişkinlerde gözkapağı düşüklüğünün nedeni nedir ? Erişkinlerde gözkapağı düşüklüğü en sık yıllar içinde gözkapağını kaldıran kasın zayıflamasına bağlı olarak gelişir. Bu durum özellikle ileri yaşta katarakt ameliyatı geçirmiş hastalarda daha sık görülmektedir. Bunun dışında travmalar, sinir felçleri veya gözkapağı yapısını bozan kitlelere bağlı olarak meydan gelebilir. n Tedavide neler yapılır? Tedavi cerrahidir. Kapak düşüklüğünde yanlış tedavi uygulandığında yüz güldürücü sonuçlar alınamaz; bu nedenle cerrahi tedavide tecrübe önemlidir. Tanı yöntemleri arasında en önemlisi gözkapağını kaldıran kasın ne kadar çalıştığıdır. Eğer bu kas iyi çalışıyorsa ameliyat sonrası sonuçlar çok daha iyi olmaktadır. Temel olarak gözkapağı düşüklüğünde iki yöntem mevcuttur. Birinci yöntem gözkapağını kaldıran kas yeteri kadar çalışıyorsa bu kasın kuvvetlendirilerek daha iyi çalışır hale getirildiği levator cerrahisidir. Eğer gözkapağını kaldıran kas çalışmıyorsa gözkapağı frontal askı dediğimiz yöntem ile alnımızdaki frontal kasa asılır. SAĞLIK REHBERİ Bahar depresyonu ile başa çıkmanın ipuçları Psikolog G. Tansu Ocak, bahar depresyonunun kadınlarda, gün ışığından daha az faydalanan yerlerde yaşayanlarda, içe kapanık kişilerde, stresi yönetemeyen ve ailesinde duygu durum bozukluğu olan, daha önce depresyon geçirmiş kişilerde daha çok görüldüğünü vurgulayarak, bahar depresyonuyla nasıl başa çıkılacağını şöyle anlattı: n GÜN IŞIĞINDAN DAHA FAZLA YARARLANIN: Özellikle evlere kapandığımız şu zamanlarda gün ışığından pek yararlanamıyoruz. Gün ışığından daha fazla yararlanmak için perdeleri açarak evimizdeki aydınlık seviyesini artırabilir, erken saatte uyanarak güneş ışığından daha çok faydalanabilirsiniz. n 8 SAAT UYUYUN: Yetersiz uyku ve depresyon arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Dolayısıyla, depresyon belirtilerini önlemek için her gece 8 saat uyumaya özen gösterin. n ÖZ BAKIMINIZI ARTTIRIN: Düzenli olarak kendinize günlük bir kişisel bakım faaliyeti planlayın ve her gün en az bir saatinizi kendinize bakmak, bakım vermek için harcayın. n BAĞLANTIDA KALIN: İnsanlar olarak bizler sosyal varlıklarız. Depresif hissederken yapabileceğiniz en kötü şeylerden biri kendi kendinizi izole etmektir. Pandemi dolayısıyla eskisi gibi sosyalleşemesek, ailemizle, arkadaşlarımızla bir arada olamasak da onlarla bağlantıda kalmak oldukça kıymetli. Telefon görüşmelerini görüntülü yaparak onlarla iletişimde kalabilir, kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. n DÜZENLI EGZERSIZ YAPIN: Düzenli egzersiz yapan kişilerin, daha az depresyon ve kaygı şikâyeti, daha düşük seviyede stres ve sinirlilik hali gösterdiği kanıtlanmıştır. Özellikle açık alanlarda yürüyüş yapmak kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır. n BESLENMENIZE ÖZEN GÖSTERIN: Duygu durumunuzu etkileyen bir diğer faktör de beslenme düzeniniz. Vücudunuzun ihtiyacı olan tüm besin gruplarından yeteri miktarda almalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen göstermeli, işlenmiş gıdalardan uzak durmalısınız. n BIR UZMANDAN YARDIM ALIN: Bahar depresyonu bazen can sıkıntısı, keyifsizlik olarak yorumlanmakta ve maalesef ki çok ciddiye alınmamaktadır. Eğer kendinizde bu belirtileri gözlemliyorsanız mutlaka bir uzmandan destek almalısınız. Aksi takdirde depresyon daha uzun sürebilir ve daha ağır seyredebilir. Destek almaktan çekinmeyin ve bir uzmandan mutlaka yardım alın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle