28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 12 EYLÜL 2019 PERŞEMBE kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 44. Toronto Festivali’nden notlar: Ütopyadan distopyaya Ütopya unutuldu. Erişilmesi güç, hatta olanaksız olsa da, insanoğlunun yaşamına anlam yükleyen, heyecan katan ideallerin bileşkesiydi ütopya. Geleceğimizin daha güzel olması için savaşanların Kutupyıldızıydı. Yakınlaştıkça daha uzaklara sıçrayan yüce hedeflerin toplamıydı. Ve tabii, çok renkliydi; iç çelişkileri boldu... Yunanca kökenli bu sözcük az kullanılır oldu artık, sanki küresel lügattan silindi. Genç kuşaklar ütopyadan değil, distopyadan söz eder oldu. Yani ütopyanın tam tersinden ! Distopik filmler... Fritz Lang’ın başyapıtı “Metropolis”ten (1927) bu yana var olan distopik filmler, küresel gerilimlerin artmasıyla ivme kazanmış, oldukça yol almış durumda. Baskı uygulayan otoriter iktidarların çoğalması, demokrasinin ve insan haklarının rafa kaldırılmasını da birlikte getirince, distopik sinemanın gelişmesi çok doğal sayılmalı. Örneğin, İsveçli yaşlı usta Roy Andersson da geçen hafta Venedik’te, kendine özgü bir distopik filmle ödüllendirilmedi mi? Toronto’daki tek kurmaca Türk filmi “Bina”nın genç yönetmeni Orçun Behram (1987), distopyanın göbeğine balıklama dalıyor. Hem de korku türünde bir film gerçekleştirerek!.. Amerika ve Avrupa’da sinema eğitimi gören Orçun Behram, türünün olmazsa olmaz özelliklerine sadık kalan biçimi ötesinde, toplumsal ve felsefi boyutlarıyla da zengin, farklı bir korku filmi örneği imzalamış. Bu distopik senaryonun gerisinde, siyasal düzlemde alabildiğine eleştirel, alegorik, kendine özgü kara Orçun Behram’ın filmi “Bina” Toronto’daki tek kurmaca Türk filmi. mizahıyla zenginleşen bir içerik var. “Bina”, her distopik film gibi gele cekten söz ediyor. Aslında zaman ve mekân belirsiz. Herhangi bir ülkede, yakın bir gelecekte yaşanacağını kolayca tahmin edebileceğimiz olaylara, estetik açıdan çarpıcı, özenli görüntüler eşliğinde tanık oluyoruz. Silik renklerin hâkim olduğu çiğ ışık altında, sosyal konutların birbirine benzer çirkinliği gerisindeki yalnızlığın, yalnızlaştırılmışlığın hüznü, coğrafya ve zaman ötesidir... Yine de Türkiye’de olduğumuz kesin! Binanın kapıcısı Mehmet, pasif görünümü ardında hiç de saf değildir. Kaderin koşullarını kabullenmiş, “çürümeye de alışıyor insan” diyerek özetlediği yaşam felsefesine karşın temelde direnen bir karakterdir... Medyayı tümüyle ele geçirmiş olan baskıcı otoriter iktidar, en ücra köşelerdeki bireyleri bile koşullandırıp robotlaştırmak amacıyla, iletişim teknolojisinden yararlanmak ve kendince ideal, yani “ütopik” bir sistem kurma yolunda ilerlemektedir. Bu karanlık geleceğin karabasanları bir bir gerçek olmakta; duvarlardan, borulardan, her delikten sızmaya başlayan yapış kan kara sıvı, karşı konulmaz sinsi gücüyle herkesi yavaş yavaş yutarak düzenin itaatkâr vatandaş/askerlerine dönüştürmektedir.... Kurtuluş yoktur, mutlu son imkânsızdır... Orçun Behram, yetenekli bir yönetmen. Kamerasını koyacağı yerden, kullanacağı ışığın nüanslarına dek her noktada özenli bir çalışma gerçekleştirmiş. Korku türünü yeterince tanımayan, aslında pek de hoşlanmayan bir sinemasever olarak “Bina”yı farklı öğeleriyle değerlendirme hakkını kendime tanımıyorum; ancak senaryonun zaman zaman sarkması, beklenen ve yinelenen kimi bölümlerle uzaması, bazı karakterlerin bütüne yeterince katkıda bulunamayan sıradan varlıkları, filmin daha çarpıcı bir bütünlüğe erişmesini engelliyor sanki. Genç yönetmen, kuşkusuz tekrar tekrar izlediği korku filmi klasiklerinin belleğinde iz bırakan bölümlerinden gelen esintileri bu ilk filmine taşımakta ısrar etmeyip kendi iç sesine daha fazla kulak verebilseydi keşke... Ancak bir ilk filmin doğal heyecanı içinde, özgün bir yaratıcı yönetmenin varlığı kolayca hissedilliyor. Korku sinemasına, siyasal ve felsefi içeriğiyle çok farklı bir örnek kazandıran Orçun Behram, ilgi ve dikkatle izlenmesi gereken bir yönetmen. Özel ses kaydıyla, resmi gözetim kameraları görüntülerinin yan yana gelemeyen koşutluğu... Toronto Festivali programında yer alan ikinci Türk filmi (başka da yok) deneysel sinema örneği bir çalışma. “Tuzdan Kaide” (2018) ve “Aidiyet” (2019) adlı farklı sesler getiren filmleriyle dikkat çeken Burak Çevik (1993), geçen ay Locarno’da gösterilen “Belleğin Topoğrafyası” (2019) ile TIFF’in “Wavelengths” bölümüne seçilmiş. İddialı gözükmese de yaptığı işe inanan, araştırmacı ruhlu genç yönetmen, sinema üzerine kafa yormayı seviyor. Bu kez bir filmin iki temel öğesini, görüntü ve ses bantlarını ele alarak birlikteliklerini sorgulamış... Genç Türk yönetmenlerin, korku filmi ve deneysel sinema örnekleriyle bu yıl Toronto’da ilgi görüp dikkat çekiyor olmaları, hiç de distopik değil. Gelecek, her alanda o kadar da kapkaranlık sayılmaz!... Tarık Akan anılıyor Türk sinemasının usta ismi Tarık Akan, ölümünün 3. yılında Nâzım Hikmet Vakfı tarafından etkinliklerle anılacak. İlk anma 15 Eylül’de “Tarık Akan Toplantıları 2” ile başlayacak. Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde saat 10.00’da “Bilgi ve Belge Yönetimi Alanında Kurul Kültürü ve Politikası” adlı bir sempozyum yapılacak. Anma törenleri, 16 Eylül’de saat 11.00’de mezarı başındaki ziyaret ile devam edecek. Aynı gün saat saat 19.30’da Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde yapılacak etkinlik, Vakıf Genel Sekreteri Turgay Fişek çi ve Başkan Vekili Özcan Arca’nın konuşmaları ile başlayacak. Ardından Rana ve Colin Mouiner tarafından hazırlanan “Belgeselci Tarık” adlı kısa bir gösterim sunulacak. “Bir Cumhuriyet Sevdalısı Tarık Akan’ın Yolu” adlı Nebil Özgentürk belgeseli ile program devam edecek. Törende, tiyatro sanatçısı Altan Erkekli “Anne Kafamda Bit Var” kitabından pasajlar okuyacak. 16 Eylül’den itibaren bir hafta boyunca TÜRVAK ve Nâzım Hikmet Vakfı desteğiyle hazırlanan “Tarık Akan Sinema Afişleri Sergisi” de görülebilir. l Kültür Servisi Burak Çevik’e Londra’dan Yeni Yetenek Ödülü Burak Çevik ikinci filmi “Aidiyet” ile Open City Film Festivali’nde en iyi yönetmen seçildi. Londra’da düzenlenen ve yaratıcı belgesel sinemanın en önemli film festivallerinden sayılan Open City’de Uluslararası Yeni Yetenek Ödülü’nü kazanan film, jüri kararında “Belgeselin ne olabileceğine dair bize ilham veriyor” sözleriyle övüldü. Eylül ayında Kanada’da iki festivalde birden gösterilecek olan “Aidiyet”, Türkiye’de de Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışacak. Selman Nacar ve Burak Çevik’in ya pımcılığında çekilen film, 15 yıl önce İstanbul’da gerçekleşmiş bir cinayetin mahkeme kayıtlarına ve yönetmenin kişisel hafızasına dayanıyor. Suç filmi olduğu kadar bir yol ve aşk filmi olma özelliği de taşıyan “Aidiyet”; The New York Times, Film Comment, The Film Stage, MUBI gibi yayınlarda da övgü dolu yorumlarla karşılandı. l Kültür Servisi Kilis’te 4 bin yıllık saray kalıntısı bulundu TürkiyeSuriye sınırında bulunan ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük höyükleri arasında yer aldığı belirtilen Oylum Höyük’te yürütülen kazı çalışmalarında, 4 bin yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen saray kalıntısına ulaşıldı. Gaziantep Üniversitesi FenEdebiyat Fakül tesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Engin, “2019 yılı kazı çalışmaları kapsamında, Orta Tunç Çağı 1’e, MÖ 19001800 yıllarına, yani yaklaşık 4 bin yıllık bir saray kalıntısının güneye doğru uzanan mekânlarına ulaştık. Yapı, önemli bir bina gibi görünüyor" dedi. l AA Bazı sanatçılar ülkesindeki insanların gönlüne taht kurar. O ülkede yediden yetmişe tüm insanlar tarafından tanınır ve sevilir. İşte Barış Manço da bu sanatçılardan biridir. Yirmili yaşlarından başlayarak sanatçı kimliğiyle dünyamızda iz bıraktı. Türkiyemizin dünyaca tanınan sanatçılarından biri oldu. Ne var ki, genç sayılabilecek bir yaşta, 57 yaşında, 20 yıl önce, aramızdan ayrılıverdi. Şarkıları dilden dile, gönülden gönüle yayılırken, bir yandan da herkes televizyon ekranında “7’den 77’ye” programında onunla buluşuyordu. Bu programlarla Barış Manço sanki her evde aileden biri oluyordu. Barış Manço’yu “7’den 77’ye” neden herkes seviyordu? Çünkü Barış Manço da “7’den 77’ye” herkesi seviyordu da ondan. Bir an için şarkılarını belleğinizden geçirmeye çalışın. Her birinin ne denli insan, doğa, tarih, dünya sevgisiyle dopdolu olduğunu görürsünüz. Hastalıktan, iyileşmeden, dağlardan bayırlardan, ayılardan, eşeklerden, sevinçli ve sevdalı günlerden söz eden şarkılarıyla tüm dünyayı sevgiyle kucaklıyordu. Coşkulu şarkılarıyla çocuklara, gençlere, yaşlılara kısacası herkese hepimize seslendi. Herkes onun şarkılarında kendinden bir parça buldu, mutlu oldu. ‘Arkadaşım Eşek’ Barış Março’nun dillerden düşmeyen şarkılarından biri de Arkadaşım Eşek’tir. Şarkının nakaratı olan “Arkadaşım eş, arkadaşım şek, arkada ‘Dünyada en güzel şey ifade özgürlüğüdür’ şım eşek” sözleri TRT denetimine takılmaması için, derler ki “Eşekten arkadaş olur mu? Bunun yerine ‘Arkadaşım ku, arkadaşım zu, arkadaşım kuzu’ olsun, daha iyi olur. O zaman sözler de denetimden geçer!” Barış Manço reddeder. Şarkı denetimden geçemez! Bu anıyı cumartesi gecesi Halk TV’nin canlı yayınında Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nda 2019 Barış Manço Onur Ödülü’nü alan sanatçı Alpay, anlatıyordu. Bir çocuk şarkısında hayvan sevgisinin sıcaklığını söz ve besteyle dile getiren Barış Manço’nun sanatına dayanamayan sevgisiz sivil/siyasal iktidarlar, protest müziğe, tweet’lere katlanabilirler mi? Canan Kaftancıoğlu Aslında 5187 sayılı Basın Kanunu’na göre, dava söz konusuysa, günlük süreli yayınlar yönünden 4 ay, diğer basılmış eserler yönünden 6 ay içinde açılması zorunludur. Ama İstanbul seçimini kazanan partinin bu başarıda payı olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu cezalandırmak için 6 7 yıl önce attığı tweet’ler nedeniyle soruşturma açıldı. Suçlandı. 9 yıl ceza verildi! Oysa bu topraklarda doğan Sinoplu Diyojen, 2 bin yılı aşkın bir süre önce “Dünyada en güzel şey ifade özgürlüğüdür” der. Bu söz Amerika’da kimi iletişim fakültelerinin girişinde yazılır. Ayrıca da bir sanatçının, bir gazetecinin, bir siyasetçinin ifade özgürlüğü yalnızca kendileri için değil, herkes içindir. Onların suçlanması da bir bakıma toplumu cezalandırmak demektir. Canan Kaftancıoğlu’nun yıllar önce yayımladığı tweet’leri nedeniyle cezalandırılmaya çalışılması, anayasaya, yasaya, demokrasiye aykırı, 2 bin yıl önce bile bu topraklarda var olan ifade özgürlüğüne de... CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın iktidara yönelik olarak “7 8 yıl önceki sosyal medya paylaşımlarına hapis cezası vermeye başlarsanız, FETÖ ve PKK terör örgütlerini övmekten partinizde yönetici kalmaz” demesiyle Kaftancıoğlu’na verilen cezanın bumerang etkisi yaratabileceğini sezen Bülent Arınç’ın da “Kaftancıoğlu’nu sevmiyor olabiliriz. Seçimi kazandı, bir kahraman haline getirdiler. Attığı mesajların hiçbirisine katılmıyorum. Ama ifade özgürlüğüne saygı duymalıyız, tahammül etmek zorundayız” yorumunu yapması, bu yargılamanın ve cezanın üst yargı tarafından onaylanmayacağı işaretini vermiyor mu? TELEVİZYON Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TRT 2 00.30 ÖDÜLLÜ FİLM ‘UMUT LİMANI’ EKRANDA Aki Kaurismäki’nin yönettiği “Umut Limanı” adlı film bugün saat 00.30’da TRT 2’de gösterilecek. Filmde André Wilms, Kati Outinen, JeanPierre Darroussin rol alıyor. Film Cannes Film Festivali’nde FIPRESCI En İyi Film Ödülü’nü aldı. Ayrıca 2011 Münih Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Uluslararası Film Ödülü’ne de değer görüldü. Eski bir yazar olan, bohem bir hayat tarzına sahip Marcel Marx, Fransa’nın liman şehri Le Havre’de yaşamakta, kentte ayakkabı boyacısı olarak mütevazı bir hayat sürüp gitmektedir. Başarılı bir edebiyatçı olma hayallerinden vazgeçerek işi, karısı Arletty ve akşamları demlendiği bar arasında gidip gelen Marcel’in çizdiği bu sade hayat, yasadışı yollarla kente gelen Afrikalı bir göçmenin hayatına girmesi ile altüst olur. YAYIN A K I Ş I 07.00 Gün Başlıyor 09.30 18 Dakika 11.00 Haber 10 13.00 Kulis 14.00 Haber 13 14.00 Haber 14 15.00 Haber 15 16.00 Haber 16 16.20 Tele Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber 20.00 18 Dakika 21.00 Türkiye’nin Geleceği 23.00 Gün Bitiyor 00.30 18 Dakika 01.00 Türkiye’nin Geleceği 08.00 Günaydın Türkiye 10.00 Televizyon Gazetesi 12.30 Gün Ortası 15.00 Ege Gündemi 16.00 Nasıl Yani 19.00 Ana Haber 20.00 Yeni Dünya 21.00 Haber Merkezi 23.00 Gece Görüşü 10.45 Doğu’nun Kayıp Silüetleri 11.10 Ortadoğu Yaban Hayatı 13.35 Bir Türk Filmcinin Dünya Yolculuğu 14.15 Etme Bulma 14.45 Büyük Mücadele 16.55 Ödüllü Belgesel 2018 “Kurbağa Avcıları” 20.35 Su Savaşları 21.30 Acil Durum Senaryoları 21.55 Ucuz Hayatlar 22.25 Doğu’nun Kayıp Silüetleri 22.55 Kurtlarla Yaşamak 23.50 Bir Dünya Yaşam 00.20 Ortadoğu Yaban Hayatı 01.15 Ucuz Hayatlar 06.00 Güne Merhaba 08.45 Günün Ekonomisi 09.00 Parametre 10.00 10’dan Sonrası 13.00 Bugün 15.00 Günlük 16.30 Afiş 16.35 Her Şeyden Önce 18.00 Haber 19.00 Ana Haber 21.00 Gece Görüşü 00.00 Gece Haberleri 08.00 Çalar Saat 10.45 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.45 Yasak Elma 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Gülbin Tosun İle Fox Ana Haber 20.00 Mucize Doktor 00.15 The Taste Türkiye 07.00 Güne Başlarken 09.00 Haber Merkezi 09.25 NTV Ekonomi Geri Sayım 10.00 Haber Merkezi 10.35 Spor 11.00 Haber Merkezi 11.35 Kupa Bülteni 12.30 NTV Ekonomi Piyasa Ekranı 13.00 Öğle Bülteni 14.30 NTV Ekonomi Finans Kafe 15.00 Öğle Bülteni 15.35 Kupa Bülteni 16.00 Günün İçinden 16.35 Spor 17.00 Günün İçinden 17.35 Gece Gündüz 19.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber 21.00 Günlerin Getirdiği 23.00 Gece Bülteni 10.30 Aramızda Müzik Var 11.20 Randevu 11.30 Murat Boncuk’la Atölye 12.00 İhmal Edilebilir Nasihatler 13.00 Hayat Sanat 13.30 Bir Resim Bir Hikâye 14.00 Aykut Köksal İle Mimarlık Söyleşileri 15.00 Opera Dünyası 15.30 Karalama Defteri . Doğan Hızlan 16.00 Tarihin Ruhu 16.30 Bizim Resmimiz 17.00 Eskici 17.30 Konsere Davet 18.00 Hayat Sanat 18.30 Resim Sevinci . Bob Ross 19.00 Sinema + 19.30 Bir Zamanlar 20.00 Belgesel . Eski Mısır Hazineleri 2 ( Treasures Of Ancient Egypt 2 ) 21.00 Konser Zamanı Aida Operası Özel Yayın 00.30 Yabancı Sinema . Umut Limanı ( Le Havre ) 02.00 Belgesel . Eski Mısır Hazineleri 2 11.45 İkinci Dünya Savaşı’nın Derin Sırları 12.40 Armstrong Kayıtları 13.35 Kazanmanın Yolları 14.25 Nat Geo İle 2000’ler 15.20 Ahmak Bilimi 16.10 Sınır 17.05 Kazanmanın Yolları 17.27 Kazanmanın Yolları 18.00 Nat Geo İle 2000’ler 20.00 Otoyol Cehennemi Derlemeler 21.00 Uçak Kazası Raporu Özel 22.00 Mühendislik Harikaları 23.50 Uçak Kazası Raporu Özel 11.25 Avustralya Kamyoncuları 12.15 Alaska’yı Mesken Tuttuk 13.05 Nasıl Yapılmış? 13.55 Altın Peşinde 15.35 Dizel Kardeşler 16.30 Alaska’yı Mesken Tuttuk 17.25 Hurda Avcıları 19.10 Avustralya Kamyoncuları 20.05 Altın Peşinde 21.00 Uzaylılarla Temas 21.55 Adam Savage İle Çılgın Tasarımlar 22.50 İşte Sürat İşte Ses 23.45 Dizel Kardeşler 24.30 Uzaylılarla Temas 01.15 Adam Savage İle Çılgın Tasarımlar cumtv@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle