16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
hafta sonu EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 96 OCAK 2019 PAZAR Kadınlar İstanbul’da buluştu Gücünü dayanışmadan alıyor Kadınlar Birlikte Güçlü’nün düzenlediği Türkiye Kadın Buluşması, yüzlerce kadının katılımıyla Beşiktaş Fulya Sanat Merkezi’nde başladı. Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla, 40’tan fazla kentten yüzlerce kadın dün başlayan ve bugün de sürecek buluşma için İstanbul’a geldi. Düzenlenen buluşmanın açılış konuşmasını Kadınlar Birlikte Güçlü’den Çağla Akdere yaptı. Akdere konuşmasında, kadın hareketi olarak her şeye rağmen bir arada durduklarını belirterek “Hareket, gücünü dayanışmamızdan alıyor ve bizler bu güçle dünyayı yerinden oynatabileceğimizi biliyoruz. Bunu Arjantin’den İran’a, İzlanda’dan ABD’ye, Polonya’dan İspanya’ya yükselen kadın isyanlarıyla kadınların özgürlükleri, bedenleri, emekleri, kimlikleri için hayatı durdurmayla tekrar gördük. Şimdi burada birlikte Türkiye’deki kadın hareketi olarak bu gücü yeniden hissediyoruz” dedi. Ortak metin okundu Akdere’nin konuşmasının ardından 164 kadın ve LGBTİ+ örgütünün imzaladığı metin birçok kentten seçilen kadınlarla okundu. Metinde “Haklarımızdan, hayatlarımızdan, kazanımlarımızdan vazgeçmeye; daha fazlası için mücadeleden geri durmaya hiç niyetimiz yok” diyen kadınlar, “Bunun ancak birlikte mümkün olduğunu bilen biz kadınlar, farklı farklı illerden, hayatlardan, deneyimlerden, kimliklerden, çevrelerden bir araya geliyoruz. 25 Kasım’da her yerde sesimizi yükseltmenin verdiği güçle 5 6 Ocak’ta kadın hareketi olarak buluşmak için yola çıkıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından, büyük bir kadın buluşması için birlikte çağrı yapıyoruz. Gücümüzün, farklılıklarımızı unutmadan ortaklıklarımızı büyütmekten ve birlikte ses çıkartmaktan kaynaklandığını biliyoruz. Kadınlar arası farklılıkların şiddet vesilesi haline getirilmesiyle beraber mücadele etmek konusunda yılların deneyimine sahibiz. Kıyafeti, boşanması, nasıl bir işte çalıştığı, konuştuğu dili, geldiği ülke veya mahalle, hangi saatte nerede, kiminle olduğu, bedeni, kimi sevdiği veya sevmediği, kime itiraz ettiği üzerinden bazı kadınları şiddeti ‘daha hak eder’ göstermenin aslında tüm kadınların zararına olduğunu yaşayarak öğrendik” ifadelerine yer verdi. ‘Kadın hareketine güveniyoruz’ Metnin devamında şu açıklamalara yer verildi: “Sesimizi çıkarabildiğimiz mecraların, tepkimizi ifade edebildiğimiz, birbirimizi duyabildiğimiz, haklarımızı talep edebildiğimiz alanların bir bir kapanışına seyirci kalmayı kabul etmiyoruz. Her şeye rağmen bulunduğumuz her yerde kadınlar ve LGBTİ+lar olarak birliktelik zeminlerini çoğaltmaya, sesimizi çıkarmaya, bir arada olmaya, birbirimizden güç almaya devam ediyoruz. Çünkü birbirimize, kadınlara, kadın hareketine güveniyoruz. Bunu yeniden hissetmek, hatırlamak, hatırlatmak ve birbirimize güç vermek için; temasımızı artırmak, sözümüzü büyütmek, dayanışmamızı daim kılmak için hangi yöntemleri kullanabileceğimizi konuşmak adına Türkiye kadın buluşmasında bir araya geliyoruz.” l İSTANBUL / Cumhuriyet The Ortak’ta, 15 Temmuz öncesi ve sonrası var. Küçükkaya’nın Cumhuriyet’te yaptığı haberler, daha detaylı olarak kitapta yer alıyor. Küçükkaya, “Biz unutkan bir toplumuz, o bir gerçek. Ama yaşadıklarımızın unutulmaması için de birçok insan bir şeyler yapıyor. Okur kitapta hem bunu, hem siyasi ayağı, hem de FETÖ’nün son 18 yılda nasıl büyüdüğünü bir kez daha görecek. Kitap, olanın bitenin unutulmaması için önemli bir araç” diyor. Biz yazdık, siz unutmayın diye ‘AKP, HİÇ Ders almadı’ “Cumhuriyet’te güzel işler yaptık. Hem geçmişte, hem de bugün. AKP hiç ders almadı. 1725 Aralık’ta yazıişleri müdürüydüm. Ertesi gün bunun bir cemaat operasyonu olduğunu yazmışız. Belki o tarihte bunu yazabilen hiçbir gazete yoktur. O süreçte ortaya saçılan kirli para ilişkisinde de gazeteciliğimizi yapmaya çalıştık. 15 Temmuz’un arkasında FETÖ’nün olduğunu biliyoruz ama FETÖ’yle hesaplaşma adı altında AKP’nin bütün muhalifleri ezmesine de karşı çıkmaya çalıştık.” Aykut Küçükkaya son kitabı ‘The Ortak’la ‘hafızayı tazeliyor’ HİLAL KÖSE Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan son kitabı “The Ortak” ikinci baskıyı yaptı. Ali Sirmen, kitabın sunuş yazısında , “The Ortak aslında, sahte bir merak tebessümü ile Gülen’in siyasi uzantıları kim diye sormaktan hâlâ fütur etmeyenlerin suratlarında patlayan bir tokattır” diyor. Kitabı okuyunca bundan daha güzel bir niteleme olamayacağını görüyorsunuz. “The Ortak”, AKP’liller dışında neredeyse herkesin ‘FETÖ’cü olma’ tuhaflığıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde, hafızayı tazelemek için çok önemli bir kaynak. FETÖ’nün devleti hangi milatlarda ve nasıl ele geçirdiğini akıcı bir dille ortaya koyuyor. Küçükkaya, “FETÖ’nün siyasi ayağının bir türlü ortaya çıkmaması üzerine bu kitabı yazmaya karar verdim. Aslında, siyasi ayakla, FETÖ’nün, 15 Temmuz sonrası da ilişkilerini sürdürdüğünü gösteren bir kitaptır bu” diyor. n Kitapta FETÖ’nün güçlenmesini sağlayan önemli tarihlerin altını çiziyorsun... Kitaba, 2000 yılında yaptığım haberimle başladım. Manşet olmuştu. ‘Fethullah Gülen’in şeriat özlemi’ diye yazmıştık. O zaman ortada ne AKP vardı ne de cemaat devleti bu kadar ele geçirmişti. O haberi özellikle koydum. Devlet yetkililerinin FETÖ ile ilgili sözlerini koydum ki kimse unutmasın. Biz unutkan bir toplumuz. Cumhuriyet, hiç korkmadan, AKP kurulmadan önce de FETÖ’yü yazdı, kurulduktan sonra da, birlikte devleti yönetirlerken de, kavga ettiklerinde de... Ben, 20 yıldır AKP FETÖ ilişkisini yazıyorum ama bir türlü siyasi ayak bulunamıyor. n Kitabın AKP çevresinde etkisi olur mu? Hiçbir yazımda belgesiz tek bir ifade yok. Yazdığım belgeleri yalanlayabilen bir siyasetçi çıkmadı daha. n Gülen’le fotoğraf çektiren isimler hâlâ AKP’nin yetkili isimleri... Her zaman şunu söyledim. AKP ile cemaatin kavga etmesi Türkiye için çok hayırlı olmuştur. Keşke 15 Temmuz travmasını bu topluma yaşatmasalardı. Düşünsenize, kendi savaş uçağınız, kendi insanlarınızı bombalayacak noktaya geliyor. Bu noktaya getirdiler Türkiye’yi. n Nasıl getirdiler? AKP, 3 Kasım 2002’de iktidara geldikten, 2012’ye kadar 10 yıla yakın bir süre ülkeyi cemaatle yönetti. AKP’de de kimse Erdoğan’a ‘yanlış yapıyorsun’ diyemediği için Türkiye 15 Temmuz’u ve FETÖ’nün darbe girişimini yaşadı. Bu travma belki yıllarca sürecek. ‘AKP özür dilemeli’ n İktidarın FETÖ’yle hesaplaşmasını nasıl değerlendiriyorsun? Öyle bir noktaya geldi ki ‘hesaplaşma’, siyasi ayak neredeyse CHP’ye gelecek. Buna kimse inanmaz. AKP’nin önemli isimlerinin başta Erdoğan’ın ‘Size 15 Temmuz’u yaşattığımız için özür dileriz’ demesi gerekiyor. Cemaatin bu kadar güçlenmesini sağlayan şey, AKP iktidarının ona verdiği destektir, başka hiçbir şey değil. Kandırıldık diyerek Türk toplumunu kandırmasınlar. n Bu söz de tarihi bir itiraf değil mi? Erdoğan, 2016 yılında FETÖ için ‘aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapı’ diyor. FETÖ’ye ne kadar güvendiğinin göstergesi bu ifade. “Ne istediniz de vermedik” dedi sonra biliyorsunuz. Her şeyi vermişsin zaten. Gülen aslında 2000’de devleti ele geçirmek istediğini yazıyor zaten. n Cumhuriyet görevini yapıyor... Hep uyarmış... Bir gazete ne yapabilir haberden başka? Maalesef ne kadar haklı oldu Arkadaşımız Hilal Köse’nin sorularına samimi yanıtlar veren Küçükkaya: Sevdiğim gazetede çalışıyorum, mutluyum, daha ne isterim? Muhabirlerimden iyi haber... Ama zaten bu işi iyi yapıyorlar. Aykut Küçükkaya, 25 yıllık gazeteci. 45 yaşında. Bir çocuk babası. Muhabirlik, editörlük, yazıişleri müdürlüğü, haber müdürlüğü, haber koordinatörlüğü yaptı. 7 kitap yazdı. TGC Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü, Milliyet Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü dahil 15 ödül aldı. En son, Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin 2018 Şeffaflık Ödülleri’nde medya dalında ödüle layık görüldü. ğumuz ortaya çıktı. Dini bir cemaat yapılanması laik demokratik bir ülkede devlet yapısına girdiği zaman o devleti çökertiyor bunu gördük. n Şimdi ders alındı mı peki? Ders alındığını çok düşünmüyorum. Her yerden haber geliyor. Bu sefer de başka tarikatların, bir bakanın ya da siyasi figürün yakın olduğu tarikatların bazı bakanlıklarda, bazı teşkilatlarda çok etkin olduğunu okuyoruz. Biz yine gazetecilik yaparak uyarılarımızı yapacağız. n Türkiye’nin geleceğine baktığında ne görüyorsunuz? Ben hayatımda hiç karamsar olmadım. Hep iyiyi düşünerek önüme baktım. Karamsar olduğunuzda kaybediyorsunuz. Ülkemi çok seviyorum. Gazeteciliği de zaten birlikte yaşadığım insanların mutluluğu için yapıyorum. Mumcu hayranı n Keşke dediğin bir şeyler yok mu? Bazı ufak insanları hayatıma soktum diye pişmanlık duyuyorum ama hayatta böyle şeyler var. İnsanlığımdan taviz vermediğim için içim rahat. Cumhuriyet’teki arkadaşlarım beni biliyor. Tek derdimiz gazetecilikti bunu ispatladık, tüm Cumhuriyet çalışanları olarak. Cumhuriyet dünyanın en özel gazetesi bence. n Neden? Kuruluşunda kurtuluş mücadelesini yürütmüş en önemli ismin harcı var. Zonduldak’ta büyüdüm. Babam maden işçisiydi. Yanlarında Cumhuriyet gazetesi vardı. Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Işık Kansu, Ali Sirmen, Şükran Soner, kol kola en önde yürüyordu. Bu isimlerle gazete yapıyorum şimdi. Maalesef birini bombalı suikastla, birini Ergenekon gözaltı zulmüyle kaybettik. n Öğrencilere tavsiyen var mı? Fikirlerinizle örtüştüğünü düşündüğünüz bir gazetede çalışmak istiyorsanız, o gazeteyi en az altı ay, bir yıl öncesinden takip edin. Sonra da uzmanlaşın... Ben hep yolsuzluk yazdım. n Niye? Uğur Mumcu’yu çok sevdiğim için. Cumhuriyet’te çok örnek aldığım isim var tabii hepsinin üzerimde etkisi oldu. CUMHURİYET’İ ÇOK SEVDİM, O DA BENİ... n Cumhuriyet konuşsak... Cumhuriyet zaten hayatımız. n Gazeteci olmasaydın ne olurdun? Hiç düşündün mü? Yok. Haberle yatıp haber le kalkıyorum. Lise yıllarında başlamıştı bu istek. Yaşadığım kentten, kentin o an yaşadıklarından... Habercilikten önce Cumhuriyet gazetesi vardı aklımda... n Nasıl yani? Gazetecilik yapacağım ama bunu sadece Cumhuriyet’te yapacağım diye bir hayalim vardı, 15 16 yaşlarındayken. Şahidim liseden sınıf arkadaşlarım (6 MAT F). 20 yaşında hayalimi gerçekleştirdim. Kapıdan içeri girdim. Bir ay sonra maaş almaya başladım. En iyi gazete... n Oooo çok şanslısın... Bu bir rekor, evet... :) n Cumhuriyet seni kayırmış. Ben Cumhuriyet’i çok sevdim, Cumhuriyet de beni çok sevdi. Kayırma değil de... n Bilmem artık... Staj bir ay sonra bitti, devam etmek istiyorum... n Staj bir ay sürer mi Cumhuriyet’te? Düpedüz kayırılmışsın işte :) Ama çok beğenmişlerdi haberciliğimi, o yüzden :) n Şefin kimdi? Yalçın Çakır’dı. Bir yıl maaş veremiyoruz deseler yine kalacaktım zaten :) Yalçın Abi dedi “sana para verelim” diye. Askerden sonra 1997’de kad rolu muhabirleriydim artık. n Sonra... Gece muhabirliğiyle başla dım. 90’lı yıllarda gece muhabirliğini iyi yapan bir gazeteci her zaman iş bulurdu. Sahadasın, uzun süre çalışıyorsun, her gün bir şey oluyor... Sabah, beş haber bırakırdım şefin masasına. n Haberle yatıp kalk mak dedin ya, kaldı mı böyle gazetecilik sence? Bu meslek başka türlü yapılmaz. Uyursun ve uyku dışında kalan zamanda çalışırsın... n Muhabirlere mesajlar var sanki satır aralarında :) Muhabirlerimi çok seviyo rum. Cumhuriyet’teki en mutlu dönemim, Haber Müdürlüğü yaptığım dönem. n E o zaman geri dön. Biz de çok mutluyduk :) :) O dört yıl farklı bir yıldı. n Genel yayın yönetmeni ol duktan sonra... Her gün en iyi gazeteyi çı karmak için çalışıyoruz. Arkadaşlarımla huzurlu ve mutlu bir şekilde çalışmak istiyorum. Gazetede insanların yüzleri gülüyorsa ben de gönül rahatlığıyla yöneticilik yapacağım. Gazeteyi çok seven bir ekiple yapıyoruz. Cumhuriyet’te büyümüş ve yetişmiş insanlarla yapıyorum gazeteyi. Muhabirlerimizin de çoğunluğu Cumhuriyet’te yetişti. Hepsinde az çok emeğim var. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle