18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Nisan 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / TAMER KAYAŞ TASARIM: ECE KURTULUŞ PTT’de Varlık Fonu oyunları haber 7 20 milyon TL sermayeli şirket kuran PTT A.Ş.’nin ortağı, merkezi İzmir’de olan 100 bin TL’lik bir şirket. 10 milyon TL ödemeyi taahhüt eden sahibi ise Ankara Çankaya’da yaşıyor Varlık Fonu’na devredilen PTT Ano TL sermayesi olan BRSE Anonim Şirketi’nin olması nim Şirketi, birçok alan dikkat çekti. da faaliyet göstermek Şirketin kuruluşuyla il üzere Anadolum Des gili dikkat çeken nokta ise tek Lojistik Hizmetle ikinci ortağı oldu. Ticaret ri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ni kurdu. 20 ALİCAN ULUDAĞ Sicili kayıtlarında şirketin ikinci kurucusu olarak milyon sermayeye sa BRSE İnşaat Sanayi ve Ti hip Anadolum A.Ş.’nin bir diğer caret Anonim Şirketi’nin adı yer kurucusunun sadece 100 bin aldı. Merkezi İzmir Bayraklı’da Folkart Towers’ta gözüken şirketin sahibi Recep Katırcı’nın adresinin Çankaya/Ankara olması ise dikkat çekti. Recep Katırcı, BRSEşirketini 29 Eylül 2017’de kurdu. Şirketin toplam sermaye değeri 100 bin TL olarak kayıtlara geçti. Recep Katırcı’nın, İzmir’de BRSE’yi kurduğunda Ankara’da başka bir şirkette çalışması ise soru işaretine neden oldu. Katırcı, bu şirketle ilişiğini 16 Ekim 2017’de kesti. Emanetçi mi? Anadolum A.Ş’nin toplam sermayesi 20 milyon TL olarak Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandı. 100 bin TL’lik şirketi olan Recep Katırcı, bunun 10 milyon TL’sini kurucu ortak olarak ödemeyi kabul etti. Diğer 10 milyon TL’yi ise PTT’nin ödemesi kararlaştırıldı. Anadolum A.Ş’ye ortak olan BRSE şirketinin arkasında kimlerin olduğu, Recep Katırcı’nın emanetçi olup olmadığı ise bilinmiyor. Anadolum A.Ş’nin faaliyet alanının oldukça geniş olması dikkat çekti. Şirketin ayrıca Toygar Güvenlik adlı bir yan şirketi daha var. l ANKARA CHP VE HDP’LİLER SALONU TERK ETTİ Genel Kurul’u yönetme sırası Mithat Sancar’da olmasına karşın dünkü birleşimi Kahraman’ın kendisi yönetti. CHP ve HDP, Kahraman’ın tavrını ve öneriyi protesto ederek genel kurul salonunu terk etti. Divanda görevli CHP ve HDP’li kâtip üyeler de yerlerini bıraktı. Meclis’e de kayyım TBMM Genel Kurulu’nda, önceki gün HDP’li Sancar muhalefetin sesini kısmaya yönelik önergeyi kabul etmeyince, dün Kahraman kürsüye oturdu AKP, grup önerisiyle TBMM Genel Kurulu’nda uluslararası sözleşmelerin görüşmelerinde siyasi parti gruplarının konuşma sürelerini 5 ve 3 dakikayla sınırlandırdı. HDP’li TBMM Başkanvekili Mithar Sancar’ın işleme almadığı ve muhalefet partilerinin içtüzük ve anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıktığı önerinin kabul edilmesi için birleşimi TBMM Başkanı İsmail Kahraman yönetti. CHP ve HDP, Kahraman ve AKP’nin tavrını protesto ederek genel kurul salonunu terketti. AKP, önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda uluslararası sözleşmeleri hızla geçirebilmek için siyasi parti gruplarının sözleşmelerin geneli üzerindeki konuşma süresini 20 dakikadan 5 dakikaya, maddeler üzerindeki konuşma süresini 10 dakikadan 3 dakikaya düşürmek için grup önerisi verdi. CHP ve HDP’li milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak öneriyi protesto etti. Oturuma ara veren TBMM Başkanvekili Mithat Sancar, içtüzükte yer alan konuşma süreleriyle ilgili maddeleri anımsatarak, içtüzüğe aykırı olduğunu yine laikliği hedef aldı Meclis Başkanı İsmail Kahraman, 28 Mart’ta TBMM Tören Salonu’nda düzenlenen “Meclis Sohbetleri” toplantısında “kadın tiyatrocuların sahneye çıkartılmaması” ile ilgili kendisini savundu. Ancak Kahraman konuşmasında konuyu yine laikliğe getirerek “Yeni bir anayasa yapılıyor, laiklik olabilir, olmayabilir. Dünya üzerinde 193 ülkenin 4 tanesinde laiklik var. Olabilir, olmayabilir” dedi. Kahraman, CHP ve HDP milletvekillerinin kadın tiyatrocuları sahneye çıkarmamasına dönük tepkileri üzerine, “Sahne var, eser var, oynanıyor ve kadınlar o sahneden çıkartılı yor. Yalan, iftira, tezvir, asılsız ve tam bir provokasyon. Çok ayıp” dedi. Kahraman’ın sözleri üzerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Özeleştiri yaparsınız, özür dilersiniz baştacı. Göz göre göre bir hakikate iftira demek de doğru bir şey değildir” dedi. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu da Kahraman’ın “laikliğin anayasadan çıkarılmasına ilişkin eski açıklamalarını” da anımsattı. Bunlara yanıt veren Kahraman, “Yeni bir anayasa yapılıyor, laiklik olabilir, olmayabilir. 193 ülkenin 4 tanesinde laiklik var. Olabilir, olmayabilir” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet vurguladığı öneriyi işleme almadı. Bunun üzerine genel kurulda iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında karşılıklı atışmalar ve tartışma yaşandı. AKP grup yönetimi de, komisyon ve hükümet sıralarına bakan oturtmayarak genel kurulu kapattı. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, grup başkanvekilleriyle yaptığı görüşmede bir uzlaşma sağlanamadı. Genel Kurul’u Kahraman’ın yönetmesinin normal bir durum olmadığını belirten Sancar, “Bu tablo, kayyımlık bir tablodur” dedi. Kahraman da içtüzüğe göre TBMM Başkanı’nın Genel Kurul görüşmelerini yönetttiğini belirterek, kayyım ifadesini kabul etmediğini dile getirdi. Tartışmaların ardından AKP, aynı öneriyi yeniden verdi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Her yere kayyım atayanlar bugün de Meclis Başkanvekilliğine kayyım atadılar. Anayasa Mahkemesi’ni ivedilik talemizle birlikte bu konuda karar vermeye çağıracağız” diye konuştu. sancar: şantaj yaptılar TBMM Başkanvekili Mithat Sancar, AKP’nin grup önerisiyle içtüzük değişikliği yapma girişimini engellemesi üzerine AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın kendisini “Sizin yönetmenize engel oluruz” diye şantaj yaptığını belirtti. Bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Sancar, AKP’nin söz konusu grup önerisini getirme gerekçesinin “Meclis’i istedikleri gibi yönetme hırsı” olduğunu ifade etti. CHP ve HDP’nin içtüzükten kaynaklı engelleme hakları olduğunu söyleyen Sancar, bunun demokratik parlamenter geleneğin bir yansıması olduğunu ifa de etti. AKP’nin ise “Biz istediğimizi yaparız” mantığını göstermek için bu yönteme başvurduğunu söyleyen Sancar, “Uluslararası sözleşmeleri geçirerek önümüzdeki günleri rahatlatmak istiyorlar” dedi. Sancar, kendisinin yönetmesi gerekirken AKP’nin önerisine engel olduğu için Kahraman’ın dünkü birleşimi yönettiğini belirterek, yaşananlar konusunda şu bilgileri verdi: “Ben tutumumda ısrar edeceğimi söyleyince Elitaş, ‘Meclis Başkanına başvurur, sizin yönetmenizi engelleriz’ dedi. Ben de ‘Bu şantajdır’ diye karşılık verdim.” l ANKARA / Cumhuriyet Usul tartışmasının ardından Kahraman, AKP’nin grup önerisini işleme alınca CHP ve HDP, genel kurul salonunu terk etti. Öneri, AKP’lilerin oylarıyla kabul edildi. MHP millletvekilleri çekimser kaldı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Bir kamuflaj da o giysin, Mehmetçik’e destek versin” sözlerinin sorulması üzerine, “Kerem Kılıçdaroğlu, kendisi gitti, kamuflajı giydi. Erdoğanlardan neden Bilal Bey, Burak Bey giymiyor? Bak babaya yakışmış, Allah sana da nasip etsin” dedi. Özel, Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu hakkında 500 bin liralık tazminat davası açmasına ilişkin “Artık muhalefet etmek de parayla. Ne söylersen 100 bin lira. Ana muhalefet liderinin eleştirileri 1 milyon TL, televizyonda konuşursan 500 bin TL, majestelerinin oğlanlarına laf söylersen 250 bin TL, Meclis Başkanına itiraz edersen 100 bin TL. Berber tarifesi gibi” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Ankaralı hekimler sandık başında Ankara Tabip Odası’nda bu hafta sonu seçim var. Dr. Necdet Güçlü’nün katlinden hüküm giyen eski ülkücü de iktidar güdümlü grubun listesinde ŞEYMA PAŞAYİĞİT Ankara Tabip Odası’nda bu hafta sonu seçim var. Doktor Necdet Güçlü’nün katlinden hüküm giyen eski ülkücü de iktidar güdümlü grubun listesinde. Ankara Tabip Odası, Olağan Seçimli Genel Kurulu’nu bu haftasonu yapacak. Yarın, odanın çalışma raporları ile mali raporları genel kurul masasına yatırılacak. Pazar günü ise yönetim kurulu başta olmak üzere onur kurulu, denetleme kurulu ve üst kongre delegeleri için sandıklar kurulacak. Üst kongre delegeleri, Türk Tabipleri Birliği’nin kaderini be lirlemede oldukça önem taşıyan Haziran’da yapılması planlanan Büyük Kongresi için yarışacak. Yarın yapılacak olan genel kurul, İbni Sina Hasan Ali Yücel Konferans Salonu’nda; sonraki gün yapılacak olan seçimler ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda yapılacak. Üç grup yarışıyor Ankara Tabip Odası Başkanı Profesör Doktor Vedat Bulut, “Çağdaş Hekimler” grubu adına yönetim için yeniden adaylığını koydu. AKP, MHP ile BBP’nin desteklediği “Türk Hekimleri Birliği” grubu ile çoğunluk Vatan Partisi’nden ulusalcıların destek verdiği “Hekimiz Biz” grubu da yönetim için aday oldu. Türk Tabipleri Birliği’nin savaşın halk sağlığı sorunu olduğu bildiri yayınlamasıyla birlikte Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP’li bürokratların hedef tahtası haline gelmesinin ardından aday “Türk Hekimleri Birliği” ve “Hekimiz Biz” grubu da mevcut yönetimde olan “Çağdaş Hekimler” grubunu “Türklüğe sahip çıkmamak” ile suçla dı. Çağdaş Hekimler ise “halkın sağlığı için halkın yanında olma” ilkesiyle “iyi hekimlik” değerlerini benimsediklerini belirtti. “Uçan profesör ler” olarak adlandırılan bir üniversite kadrosunda profesör olarak atandıktan sonra o üniversitede en az iki yıl fiili hizmet vermesi gerekirken yeni kurulan üniversitelere atanıp bir günde profesör olan isimlerin “Türk Hekimleri Birliği” tarafından onur kurulu adaylığında gösterilmesi tartışma konusu oldu. l ANKARA Cinayet hükümlüsü onur kurulunda H acettepe Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve asteğmen Dr. Necdet Güçlü’nün katledilmesinden sorumlu tutularak 24 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 1974 affıyla tahliye edilen dönemin Ülkü Ocakları başkanlarından Dr. İbrahim Doğan’ın yine “Türk Hekimleri Birliği” tarafından onur kurulu üyeliği için aday gösterilmesi de ayrıca dikkat çekti. Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un da aralarında olduğu 12 ülkücünün Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni basarak sol görüşlü Güçlü’yü öldürmesinin ardından İbrahim Doğan’ın silahın sahibi olduğu belirlenmişti. Aftan sonra okula dönüp mezun olan Doğan, 15 yıl önce çalışmaya başladığı Meclis’te tartışma konusu olmuştu. Karamsarlığa Reddiye İktidar blokunun en iyi yaptığı iş, kazanacağı zaferin kesinliği konusunda “muhalefet cephesinde” etkisi giderek artan bir algı yaratmaktır. Bu algının, “muhalefette” dile gelişi “çoğunluğu kazansak da iktidarı bize vermezler” şeklindedir. Gerçekte her koşulda iktidar blokuna oy vermeye yeminli kesim de baskısız, hilesiz bir zafere inanmıyor. Bunu da kendi kapalı dünyalarında sık sık dile getiriyorlar. HHH İlginç olan muhalefetteki “ne yapsak vermezler” algısı ile yeminli blokçuların “kaybetsek de vermeyelim” düşüncesizliğinin gerçeklerle ilgisinin olmamasıdır. Çünkü temel ilke “iktidar verilmez alınır” ilkesidir. “Her yolu deneyelim vermeyelim” diyenlerin bilmediği budur. “Peki, kazansak da vermezler” diyenler duymuşlar mı bu temel ilkeyi? HHH Duymadıkları, yan gelip yatmanın kendini haklı gören teorisiyle, olası bir olumsuz sonuçta temize çıkmak, teslimiyetçiliğin geçici huzuruna bir an önce kavuşmak istemelerinden bellidir. Bu işe yaramaz anlayışın arkasında yatan temel düşünce, zaman içinde kötüleşen, daha da kötüleşecek koşullara kendilerini adapte etmenin, boyun eğmenin sinik bir “rahatlık” vaat etmesidir. Çizilen çerçeve, sürekli daraltılacak alan, isteklerinizi sürekli azaltmanız koşuluyla size yetecektir. Burada denetlenecek hayatın peynir ekmekle sınırlı olmadığını, eğitimi öğretimi ile, medyasıyla, sanatı, kültürü, sokağıyla her türden zihinsel faaliyetin kısıtlanmasını, gittikçe daralan bir bilinçle, otlaşarak yaşamayı kabul etmek olduğunu bilmek gerekiyor. HHH Böyle bir rejimin siyasi literatürde coğrafyasına, karakterine, egemenlerin ihtiyaçlarına göre değişik adları var ama özü değişmiyor: Otoritenin mutlaklığı. Kuşkusuz boyun eğdiğiniz dünya ne birey olarak sizin, öteki bireylerin ne de toplumun çıkarınadır. Bireyin, toplumun düşünsel alanda da, eylem alanında da silahsızlandırılmasına dayanır. Söz biter, yazı susar, eğitim toplumun uzunca bir süre için geleceğinin elinden alınmasına hizmet eder. Yok edileni yerine koymak uzunca bir süre için zorlaşır, hatta imkânsızlaşır. HHH “Muhalefetin” cepheleşmesi, iktidar karşıtlığında buluşmak açısından önemlidir, ancak bu fikri birliğin plana, programa, ortak adaya dayanmaması daha önemlidir. Bunun anlamı, cephenin somutlaşmasının ilk turda zarar vereceğidir. O nedenle de ilk turda küçük partiler arasında bloklaşma yararlı olsa da isimler düzeyinde “ortak aday” çıkarmak, seçmenleri yanıltacak, oyların farklı nedenlerle dağılmasına yol açacaktır. İktidar karşıtlığında oluşacak birlik, ilk değil, ikinci turda kendiliğinden somutlaşabilir, sonuç alabilir. Öyleyse seçim sürecinde iktidara karşı “muhalefet” edebilmek, mümkünse ikinci turda ortaya çıkacak ortak adayla “cepheleşmek” iktidar değişikliğini sağlayabilecektir. HHH Bu çerçevenin genel olarak düzen partileri arasında geçecek gerçek temsili yansıtmayan demokrasinin sınırları içinde bir seçim için çizildiğini hepimiz biliyoruz. Peki, parlamento dışındaki parti ve hareketler ne yapacak? Onlar gerçek anlamda kendiliğindenliğin zincirini kırmayı, kimi zaman hızla oluşabilecek koşulların dışında kalmamak için politikanın içinde etkin bir şekilde yer almayı, bir araya gelebilmeyi, seçimlerde etkin bir şekilde varolmayı, sürece geleceğin damgasını vurmayı başaracaklardır. Solun, iktidar adayı olmadığı seçimleri etkileyebilme gücü sanıldığından daha fazladır. Seçimlerde solun etkin çabasıyla elde edilecek “olumlu sonuç” solun hareket alanını genişletecek, düzen partileri karşısında güçlendirecek, sistemi değiştirebilme olanaklarını, olasılıklarını artıracaktır. Delilsiz ihraca 15.5 ay sonra iade 4bin 416 başvurudan sadece 100’ünde işe iade kararı veren OHAL Komisyonu’nun bir kamu görevlisi hakkında FETÖ üyeliğine ilişkin, hiçbir delil olmadığı gerekçesiyle 15.5 ay sonra karar aldığı ortaya çıktı. Kasım 2016’da çıkarılan 677 sayılı KHK ile ihraç edilen bir kamu görevlisi OHAL Komisyonu’na başvurdu. Memur başvurusunda FETÖ bağlantısını reddetti ve iadesini istedi. OHAL komisyonu, memur hakkında FETÖ üyeliği ile ilgili belge olup olmadığını çalıştığı kurumlara sorup UYAP üzerinden de araştırdı. Komisyon memurun terör örgütleri ile ilişkisi olmadığına karar vererek, başvurusunun kabul edilmesine karar verdi. Memurun iadesine ilişkin karar Devlet Personel Başkanlığı’na gönderildi. Başvurusu kabul edilen memur, ihraç edildiği kuruma değil, başka bir memuriyet kadrosuna atanacak.SİNAN TARTANOĞLU /ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle