23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Nisan 2018 2 ‘Sabır’ çektirecekler MEB, tüm okulların kapısını, ‘sabır’ temalı ‘2018 Türkiye değer ödülleri’ projesi adı altında yeniden Ensar Vakfı’na açacak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Karaman’da “misafirhane” adı al tındaki kaçak yurtlarda erkek çocuklara istismar skandalıy la gündeme ge len, yandaş Ensar Vakfı ile işbirliği ni her alanda sür dürmeye devam ediyor. İlerici ka OZAN ÇEPNİ muoyunun tepkisini çeken “Türki ye Değer Ödülle ri” de bu yıl yine gündemde ola cak. Bakanlık 7’ncisi düzenle necek ödül törenleri için bütün okulların kapısını yeniden En sar Vakfı’na açacak. Etkinliğin bütün harcamaları vakıf tarafın dan yapılacak, MEB ise okulları Ensar için seferber edecek. Din ci vakfın bu yılki yarışma konu su “sabır” olarak açıklandı. Vakıf ‘değerlendirecek’ Bakanlığın illere talimatında Ensar Vakfı ile ilişki “değerlerimizin yaşatılması, öğrencilerimizle buluşturulması, okullarımızdan başlamak üzere tüm toplum ve insanlığa yayılması” olarak belirtildi. Yarışmada Ensar Vakfı’nın yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Değerler Eğitimi Merkezi (DEM) de proje ortağı ve sponsoru olarak yer aldı. Bu yıl “sabır” teması ile Ensar Vakfı’na emanet edilecek İstismar iddialarından, gerici etkinliklere kadar birçok skandalla gündeme gelen vakıf ile MEB’in yakınlığı, yurt genelinde protesto edilmişti. Çocukları MEB taşıyacak MEB, Ensar projesinde bu yıl da insan kaynağı yaratma rolüne devam edecek. İl milli eğitim müdürlüklerine okul müdürleri ile yapılacak toplantılarda projenin gündem yapılması talimatı veren MEB, bilgilendirilme görevini de okul yönetimlerine verdi. Organizasyonu MEB’e yükleyen Ensar Vakfı da tüm ödül organizasyonunun hazırlanması, yol ve konaklama ile diğer masraflarının karşılanmasını üstlendi. Türkiye birincilerine 6 bin TL, ikincilere 5 bin TL, üçüncülere de 4 bin TL ‘Ensar Bursu’, öğrencisini aday gösteren öğretmene de öğrencisi ödül alması durumunda 4 bin TL ‘Teşvik Ödülü’ verileceği açıklandı. çocuklar, yeniden dini vakfın değerlendirmesine sunulacak. Okul idaresi başkanlığında, okul rehber öğretmeni, din kül türü ve ahlak bilgisi öğretmeni, sınıf öğretmeni ve okul yönetimi ile yapılan değerlendirmelerle “aday öğrenciler”in belir leneceği vurgulandı. Ödül şartnamesinde, öğretmenlerin gözlemleri, öğrencinin örnek davranışları, diğer öğrencilerden ayırt eden özellikleri, öğrencideki bu değerin kendisi ve çevresine yansıması kriterlerine göre çocukların “aday” gösterilmesi beklenirken, belirlenen “sabır” teması konusunda öğrencilerin nasıl ve neye sabır göstermiş olduğunun belirtilmemesi de dikkat çekti. Ayrıca çocukların resim, şiir, hikâye, kısa film ve karikatür dallarında “sabır” değerini ifade etmeleri istenecek. l ANKARA haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Yazar kimdir, sanatçı kime denir? Çok derin ve geniş bir kültüre sahip olan sevgili Özdemir İnce, sadece çok iyi bir şair değil, çok iyi bir “düşünüryazardır” da! Bu bağlamda, belli kavram ve terimleri özel anlamlarla tanımlayarak kendine özgü bir dil yarattığını da söyleyebiliriz. Örneğin, bir dönem “köşe yazarlığı” yaptığı Hürriyet Gazetesi’ndeki yazıları için “yazarlığı” reddeder, “yazıcıyım” der: Bir gazetede yazı yazan herkese “yazar” denmesini eleştirir; gerçek yazar olarak gördüğü kişileri, dedikodu yazan köşe “yazıcılarından” ayırt etmek için onlara “gazeteciyazar” değil, “gazeteci ve yazar” denmesini önerir.  16 Eylül 2007’de Hürriyet’te yayımlanan “Yazar, yazıcı, yazman” başlıklı ilginç yazısında (ki internetten bulup tümünü okumanızı öneririm) kendisini şöyle tanımlıyor: “Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazılarım bir yazarın (‘ecrivain’) değil bir ‘redacteur’ ya da bir ‘chroniqueur’ün yazılarıdır. Yani Hürriyet Gazetesi’nde ‘yazar’ değilim, ‘yazıcı’yım!” HHH Kendisinin gazete köşesinde yazdıklarını, “yazarlık” değil, “yazıcılık” ürünü olarak gören Özdemir İnce, bakın sanat ve sanatçılar için, yolladığı bir mektupta neler diyor: SANAT NEDİR? Sanat bir insani faaliyettir. Bu faaliyetin ya da düşüncenin ürünü duyulara, heyecanlara, algılara ve akla hitap eder. Yoktan var olan ve doğada karşılığı bulunmayan bir üründür; anlamı kendisine dönüktür, kendisindedir. “Ars est systema præceptorum universalium, verorum, utilium, consentientium, ad unum eumdemque finem tendentium.” “Sanat; evrensel, gerçek, yararlı, tek ve aynı amaca yönelik bir öğretim sistemidir.” SANATÇI (L’ARTISTE): Bir yapıt yaratan, yaratıcı bir sanat, teknik, bir bilgi sahibi kimse. Yapıtları heyecan, duygu, duyu, düşünce ve aşkınlık yaratan kimse. Aşağıdaki on sanat dalında ürün veren kimse. SANAT DALLARI 1. Mimari (Katkıda bulunanların özel isimleri vardır) 2. Heykel (Heykeltraş, yontucu) 3. Resim (Ressam, ‘artiste’ sadece ressamlar için kullanılır) 4. Müzik (Besteci ve katkıda bulunanlar. Piyanist, kemancı, çelist, vb.) 5. Edebiyat (Şiir, roman, öykü, deneme. ‘Yazar’ sıfatı sadece bunları üretenler için kullanılır.) 6. Canlı gösteri sanatları: Tiyatro, dans, kukla, sokak gösterisi, opera, canlı müzik. 7. Sinema (Sinema sanatına katkıda bulunanların özel adları vardır: Yönetmen, senarist, aktör, aktrist, montajcı. vb.) 8. Televizyon 9. Çizgi Roman (bande dessiné) 10. Sayısal (numérique): Bilgisayar, dijital, video. Bu durumda Başyüce’nin Hatay şenliğine katılanların hiçbiri sanatçı değildir: Bunlara şarkıcı, türkücü, davulcu, zurnacı, oyuncu (‘Sinema sanatçısı’ denmez) falan denir. HHH Özdemir İnce’nin, bazı kavram ve terimleri kendine özgü biçimlerde tanımladığı bu iki yazısı da, tam anlamıyla “ufuk açıcı” ilginç yaklaşımlar içeriyor: Bir “yazıcı” elinden değil, bir “yazar” beyninden ve yüreğinden çıkmış metinler. CHP’li Karabıyık’tan Yıldırım’a eleştiri: ‘İstatistikler yalanlıyor’ CHP eğitim politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Başbakan Binali Yıldırım’ın “İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 100 oldu. Her yıl eğitime artan oranda bütçe ayırıyoruz. Bu yıl da yine 2018 bütçesinde eğitim en büyük payı aldı’’ sözlerini eleştirerek, ‘‘Başbakan Binali Yıldırım’ın bu konuşmasını talihsizlik olarak değerlendirmekteyiz. Görünen o ki, sayın Başbakan ilköğretim düzeyinde okullaşma oranlarından bile habersizdir. İlköğretimde okullaşma oranının yüzde 100 olduğunu söylemesine rağmen, MEB’in kendi sitesinde yayımladığı istatistikler Başbakanı açıkça yalanlamaktadır’’ dedi. 4+4+4 öncesi ilköğretim dü zeyinde yüzde 98.67 olan okullaşma oranının ilkokullarda yüzde 91.16’ya, ortaokullarda ise yüzde 95.68’e gerilediğini söyleyen Karabıyık, şöyle devam etti: ‘‘Okullaşma oranlarından yaptığımız hesaplamalara dayalı olarak ilkokul düzeyinde yaklaşık 481 bin 968, ortaokul düzeyinde ise 249 bin 216 öğrenci okullaşamamıştır. İlköğretimde okullaşamayan toplam öğrenci sayısı 731 bin 184’tür. İlköğretim düzeyinde kayıtlı olmasına rağmen 129 bin 314 öğrenci sürekli devamsızdır. MEB yatırımlarına ayrılan pay ciddi oranda azalırken, ailelerin eğitim harcamaları da olağanüstü artış gösterirken Sayın Başbakanın söylemleri kamuoyunu yanıltmıştır.’’ Direnme performansı Öğretmenlerin kariyerlerinin; müdürlerin, meslektaşlarının, velilerin ve hatta öğrencilerinin vereceği notlara göre belirleneceği “performans” sistemine karşı Eğitimİş’li öğretmenler dün yurt genelinde eylemdeydi. MEB’in getirmek istediği sistemin, okulda çalışma barışını yok edeceğini, öğretmenliği iti barsızlaştıracağını, iş güvencesini ortadan kaldıracağını söyleyen öğretmenler, dün Türkiye’deki tüm okullarda “Mesleğimiz onurumuzdur! Performansa Hayır!” yazan kokartlarla derse girdiler. Sendika, ayrıca 11 Nisan’da tüm il milli eğitim müdürlükleri önüne siyah çelenk bırakacağını açıkladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle