19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Kasım 2018 EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Safeviler ve Perslere Dünyanın yarısı,başkentlik yapan İsfahan, farklı inançların bir arada yaşadığı bir İran’ın aynası kent İsfahan, 2 milyon nüfusuyla İran’ın en büyük üçüncü şehri. Safeviler ve Pers imparatorluğuna başkentlik yapan İsfahan’a, dünyanın yarısı deniliyormuş. Şehrin kalbi olan Nakşı Cihan İmam Meydanı’nda durup etrafınızda döndüğünüzde bu benzetmenin oldukça yerinde olduğunu hissediyorsunuz. İsfahan, tarihi ve farklı inançların bir arada yaşandığı bir kent olarak İran’ın aynısı gibi. Kullanılmayan isim UNESCO’nun dünya kültür miraslarından olan Nakşı Cihan, Çin’deki Tiananmen’den sonra dünyanın ikinci en büyük şehir meydanı. Meydanın adı İslam Devrimi’nden sonra Humeyni Meydanı yapılmış ancak kimse bu ismi kullanmıyor. Meydanda, Şah Abbasi Camisi, Âli Gapu Sarayı, Şeyh Lütffullah Cami’si olmak üzere üç tarihi yapı var. Meydanı saran büyük kapalı pazarlar, açık hava müzesi gibi. İran halısı veya hediyelik eşya almak için doğru adres de bu pazarlar. 20 sütunlu ama önündeki havuza yansımasıyla 40 sütun görünen Çehel Sütun Sarayı ve Heşt Beheşt Sarayı meydana oldukça yakın. Tarihi Çehar Bağ Mesire Alanı’ndaki Zayende Nehri, İsfahan’ın ortasından geçiyor. 400 yıllık Siosepol Köprüsü ile Khaju Köprüsü’nün mimarisi oldukça etkileyici. Ancak nehir beş yıl önce kurumuş. Farsçada yaratmak anlamında olan Zayende, artık akmıyor. İsfahan halkı önceden nehir kıyısında günbatımını izlermiş. Nehir kuruyunca, insanlar da gelmez olmuş. Şarkı söyleyen adamların gölgesinin vurduğu köprüaltı buluşmaları her perşembe yapılıyor. Bu etkinliğe yaşlısından gencine, işsizinden çalışanına, kadın erkek pek çok insan katılıyor. Polisin gelmesine rağmen şarkı şöleni geç saatlere dek devam ediyor. Polis, bazı şarkıların söylenmemesi için teftişte... Ermeni mahallesi Ertesi gün otogarın içindeki otelimden sabah erkenden ayrılıyorum. Taksiyle Ermeni mahallesine gidiyorum. İki Ermeni mahallesinden biri olan Colfa, modern görüntüsüyle dikkatimi çekiyor. Gezerken kapısına vurduğum kiliseden elinde ekmekle yaşlı bir kadın çıkıyor. Kedilerin yemesi için ekmeği yere bırakırken, İran’da yaşayan yaklaşık 200.000 Ermeniden yarısının İsfahan’da olduğunu söylüyor. Gündüz sakin olan mahalle gece canlanıyor. Colfa’daki Vank Katedrali ile Ali Gholi Agha Hamamı, İsfahan Ateş Tapınağı ve onlarca enstrümanını tanıtıldığı İsfahan Muzik Müzesi, İsfahan’da mutlaka görülmesi gereken tarihi yapıların başında geliyor. Sessiz çığlık: Beyaz Çarşamba Azeriler ile Kürtlerin ortak kaderi, baskı Ve turumun son şehri, Kürdistan Eyaleti’nin yönetim merkezi olan Sanandaj’deyim. Sabahın ilk dakikalarında geldiğim otogardan taksiyle otele doğru gidiyorum. Cadde başlarının ve şehir meydanlarının polislerce tutulmuş olması hemen göze çarpıyor. İran rejiminin Tebriz’de Azerilere uyguladığı sosyoekonomik ayrımcılığın benzerinin burada da Kürtlere yapıldığı ifade ediliyor. Otelde iki saat dinlendikten sonra yöresel yemeklerin sunulduğu bir lokantaya gidiyorum. Azadi Meydanı’na uğradıktan sonra her akşam kurulan pazarın kalabalığından yürünemeyen Sanandaj’ın ana caddesini adımlıyorum. Tezgâhında, Kürtçe muzik dinleyen bir çaycıyla sohbete başlıyoruz. Muhabbet ilerliyor, bizi akşam evinde misafir ediyor. İran’da, insanların, ambargoyla boğuşurken, daha da kötüsünün günlük yaşamdaki baskılar olduğunu dile getiriyor. Umudu özgür sinema Ertesi gün yönetmen H.A. ile buluşup, sinema üzerine söyleşiyoruz. “Umudum bir gün özgür bir şekilde film yapabilmek. Şu an, benim gibi birçok yönetmen kendi halkına dokunmuyor. Yalnızca festivalerde tanınıyorlar. İran’da şu an kimse filmleri mi bilmiyor çünkü gösterime koyamadım. Buna çok öfkeleniyorum” diyor. İran sinemasını ise şöyle anlatıyor: “Dünyada keyifle izlenen, tanınmış çok büyük bir sinema. Yüzyıllık birikimi var. Sinemanın okulu, özgür ve özgün sinema bilinci oluşmuş. Bahman Ghobadi, Emir Nadiri ve Behram Benzai filmleri nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar ve İran’a gelemiyor. İran sinemasında önemli bir yeri olan Mahbalbaf ailesi de Londra’da. Gülşifte Ferahani, İran’a dönemiyor. Cafer Panahi, halkın hükümete karşı yaptığı ayaklanmaları belgesele aldığı için 2011’de cezaevine girdi ve bir yıl tutuklu kaldı. Panahi, bu yıl Cannes Film Festivali’nde ödül aldı ama İran hükümeti ödülünü almasına izin vermedi. Hükümet, ‘yanımdaysan para veririm ama beni eleştirirsen cezaevine atarım’ diyor. Sansür Türkiye’de de var. Bu konuda çalışırken daha net görüyorsunuz...” Otogardan altı saatlik yolculuktan sonra Urmiye’ye ulaşıyorum. Urmiye’den Türkiye’ye doğru başka bir otobüse yola koyuluyorum. Van, Kapıköy sınır kapısından ülkeye girerken, sigara ve çay satan çocuklara el sallıyorum... Bitti İran’lı kadınlara yönelik başörtü baskısı 40 yıldır sürüyor. Tahran İnkılap Meydanı’nda iki yıl önce, bir akşam, genç bir kadın başörtüsünü çıkarıp bir sopanın başına asarak, ‘zorunlu başörtüsüne’ itiraz etti. O genç kadın tutuklandı. Sonraki gün başka bir kadın aynı meydana çıkıp aynı tepkiyi verdi. Sonraki gün bir başka kadın... Bu şekilde İran’ın tüm şehirlerine yayılan bir kadın hareketi başladı. Kadınlar, o gün bugündür akşam saatlerinde bu eylemi sürdürüyor. “Çaharşanbe Sipi (Beyaz Çarşamba)” ismi verilen başka bir protestoda ise kadınlar siyah yerine beyaz başörtü takarak itirazlarını haykırıyorlar. Bu eylem daha yaygın çünkü sonunda tutuklama olmuyor. İran’da kadınların dans etmesi de yasak. Kadınlar, zaman zaman, dans ederek de yasakları protesto ediyor. Kadın sanatçılar da sadece kadınlar için şarkı söyleyebiliyor... ABD’nin gücü sadece İran’a yetiyor İran’a yaptırımlara başlama kararı alan ABD, sekiz ülkenin İran yaptırımlarından muaf tutulacağını açıkladı. Tamamı Asya ülkesi olan bu sekiz ülkeden şimdilik belli olanlar Güney Kore, Japonya ve Hindistan. Daha önce ABD’ye yaptırımlardan muaf tutulmaları amacıyla başvuran Avrupa Birliği’ne üye 28 ülke ise muafiyet kapsamına alınmadı. Bu beklenmedik bir gelişme değil. Çünkü ABD son zamanlarda iyi ilişkiler içinde olduğu Hindistan’la, İran kaynaklı bir sorun yaşamak istemiyor. Bölgesinin önemli ülkesi Hindistan ABD çıkarları açısından yaşamsal önem taşıyor. Hindistan’a verilen muafiyet İran’dan aldığı petrolü üçte bir oranında indirmesi koşuluna bağlı tabii. Çin ile girilen ticaret savaşında Güney Kore ile Japonya’nın desteği de ABD için çok önemli. Bu ülkelerin İran’a yaptırımlardan muaf tutulmalarının nedeni anlaşılabilir. Söz konusu muafiyet geçici bir süre uygulanacak. Hindistan’a olduğu gibi muafiyet kapsamına alınan diğer ülkeler de İran’dan petrol alımını azaltacaklar. Muafiyet kararı neden alındı? ABD’nin bu kararı almasının birkaç nedeni var. 1) Tüm önlemlere rağmen İran’a yönelik yaptırımı delme girişimleri konusunda alınan duyumlar. ABD, bu girişimleri suiistimal olarak değerlendiriyor, tespiti durumunda söz konusu girişimi yapan ülkelere uygulayacağı olası cezalandırmalar bir siyasi krize yol açabilir. ABD bunu istemiyor. 2) Yaptırımlar nedeniyle petrol fiyatlarındaki artışı kontrol altına alma çabası. 3) Olası bir petrol arzı sıkıntısını gidermek. ABD yatırım bankası Goldman Sachs, İran’ın 2018’in ortasında günlük ortalama 2.5 milyon varil olan ham petrol ihracatının yıl sonunda günde 1.15 milyon varile düşmesini öngörüyor. Bu ciddi bir petrol azlığına yol açabilir. 4) Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya’nın İran’a yönelik yaptırımlara uymayacak oluşları. 5) İran’ın yaptırımlar nedeniyle uranyum zenginleştirme faaliyetine yeniden başlayacağı endişesi. Yaptırımların sözde amacı İran’ı nükleer silah yapımından caydırmaktı, oysa yaptırımlar ABD’nin isteğinin tam tersine İran’ı nükleer silah üretimine iterse Trump, anlaşmayı bozma gerekçesinin tam tersi sonuca yol açan bir lider olarak eleştirilerin hedefi olacak. Bu iç politikadaki konumunu da sarsan bir sonuca yol açabilir. Bu nedenlerden ötürü ABD bazı ülkelere muafiyet uygulamak zorunda kaldı gibi görünüyor. ABD içinde de yaptırımların etkisi olumsuz olacak. Bazı yerlerde bir galonu 4.50 dolara fırlayan petrolün fiyatı, İran petrolü olmazsa daha da artabilir. Trump, petrol kaynaklı bir iç itirazla karşılaşmak istemiyor doğal olarak. Yaptırım uygulanacağı kararı ilk açıklandığında, İran ile yapılan nükleer anlaşmanın devamından yana olan AB üyesi ülkeler, kendilerinin yaptırım kararı uygulayacak ülkeler dışında tutulmalarını ABD’den istemiş, ancak ABD’nin buna yanıtı olumsuz olmuştu. Sekiz ülkeye uygulanan muafiyetten, örneğin AB üyesi Fransa’nın yararlandırılmayışı İran’la iş yapan Fransız şirketlerin kendi hükümetlerine baskı yapmasına yol açabilir. Fransız enerji şirketi Total, eğer İran’a uygulanacak Amerikan yaptırımlarına karşı muafiyet alınmazsa, İran’daki milyar dolarlık doğalgaz projesinden çıkacağını açıklamıştı. Total, İran’ın Güney Pars doğalgaz alanındaki 11. fazın işletmesi için ilk yatırım tutarı 1 milyar dolar olacak bir anlaşmayı 2017’de imzalamıştı. Bu durumda şirket İran’daki faaliyetini dün itibarıyla sonlandırmış olacak. Benzeri bir durum Almanya için de geçerli. Pazarlık diplomasisi Kendi şirketlerinin baskısıyla karşı karşıya kalacak olan AB ülkelerinin ABD ile bu konudaki “pazarlık diplomasisi” kolay bitmeyecek. Donald Trump’ın İran’a uygulayacağı yaptırımlar ilk kez bu kadar ciddi bir itirazla karşılaşıyor. Yaptırıma gerekçe olarak ileri sürdükleri konusunda Trump’ın inandırıcı bulunmadığı anlamına geliyor bu. Barack Obama döneminde İran’la yapılan anlaşma petrol piyasasına istikrar getirmişti. Başta anlaşmayı hâlâ tanıdığını söyleyen AB olmak üzere, birçok ülke bu nedenle yaptırım kararlarına uyma konusunda istekli değil. ABD’nin geçici de olsa sekiz ülkeyi İran yaptırımlarından muaf tutması güçsüzlüğünün bir göstergesi sayılmalı. haber 7 Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Karadavi’ye hat tablo hediye etti. Müslüman Kardeşler’in Karadavimanevi lideriNDEN ÖVGÜ İslam sancağı istedi Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır’ın terör listesine aldığı Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) ev sahipliği yaptığı toplantıda Türkiye’nin İslam dünyasının yönetim merkezi olmasını istedi. Katar’ın desteklediği Karadavi’nin bazı Avrupa ülkelerine girişi engellenmişti. Dünya Müslüman Âlimler Birliği Beşinci Genel Kurul Toplantısı Şişli’de düzenlendi. Toplantıya Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Dünya Alimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi, Dünya Âlimler Birliği Genel Sekreteri Ali Karadaği ve sekseni aşkın ülkeden bin 500 kişi katıldı. Toplantıda konuşan Karadavi, Türkiye’ye ilk kez 1967’de Arapİsrail Savaşı döneminde geldiği o günkü Türkiye ile bugünkü arasında büyük fark olduğunu söyledi. Karadavi, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönlendirme sorumluğunu üstlendikten sonra yurtiçinde ve yurtdışındaki faaliyetlerini takip ediyoruz. Köklü bir değişim var. Belki bunu içeride olanlar çok net fark edemeyebilir ama dışarıdan gelenler çok rahat fark ederler. Tarihte önemli rol oynayan Türkiye’nin yeniden İslam dünyasının yönetim merkezi olması için dua ediyoruz. İslam sancağı yeniden göklerde sallansın. Selçuklulardan itibaren bu topraklar geçmişte âlimlere, ilim insanlarına ev sahipliği yaptı. İslam sancağı burada bir kez daha dalgalanacak ve hizmet kaynağı olacaktır. Bunu böyle bilelim” dedi. S.Arabistan’ı eleştirdi Konuşmasında Suudi Arabistan yönetimini de Müslüman Kardeşler’i hedef yaptığı için eleştiren Karadavi, öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkcı için de “Ne oldu bu kardeşimize? Konsolosluğa girişini hepimiz gördük ekranlardan. Şer gücü diyebileceğimiz Suudi Arabistan Konsolosluğu’nun kapısından girmesiyle başına gelenleri hepimiz biliyoruz. Türkiyeli yetkililer, olayın açığa kavuşturulması için mücadele ediyorlar” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Muhalif’ Suudi prens serbest İstanbul’da Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın vahşice öldürülmesi üzerine gözlerin çevrildiği Suudi Arabistan’da hükümeti eleştirdiği için 11 aydır gözaltında tutulan Prens Halid Bin Talal serbest bırakıldı. Kral Selman’ın yeğeni olan Talal’ın gözaltına alınması için gerekçe gösterilmemişti. Ancak Talal’ın, veliaht prens Muhammed bin Selman’ın çok sayıda prens ve üst düzey ismi gözaltına aldığı yolsuzluk operasyonunu eleştirdiği biliniyordu. Talal’ın serbest bırakılması “Suudi yetkililerin Kaşıkçı cinayeti nedeniyle oluşan baskıyı hafifletme girişimi” olarak yorumladı. Pompeo: İlişkiler sürecek Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Kaşıkçı’yı öldürenlerden hesap soracaklarını belirterek, ülkesinin Suudi Arabistan’la stratejik ilişkilerini devam ettireceğini bildirdi. Fox News kanalına açıklama yapan Pompeo, cinayetle ilgili bakanlığının çalışmalarına devam ettiğini aktarırken ABD ile Suudi Arabistan ilişkilerinin, İran’ın yayılmacı politikalarına karşı önemine vurgu yaptı. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle