19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER eposta: [email protected] 2 Berin Nadi’yi özlemle anıyoruz Pazartesi 5 Kasıım 2018 Yaşamını Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet Devrimi’ne adayan Cumhuriyet Vakfı Kurucu Başkanı, gazetemiz eski İmtiyaz Sahibi Berin Nadi’yi aramızdan ayrılışının 17. yılında anıyoruz. Berin Nadi için bugün Edirnekapı Şehitliği’nde saat 14.30’da Cumhuriyet Vakfı Başkanı, gazetemiz İmtiyaz Sahibi Alev Coşkun’un katılımıyla mezarı başında tören düzenlenecek. Atatürk’ün yakın arkadaşı Şair Celâl Sahir Erozan’ın kızı, Nadir Nadi’nin eşi (Ya digar) Berin Nadi, Nadir Nadi’nin sağlığının bozulduğu yıllardan itibaren sorumluluğunu üstlendiği Cumhuriyet gazetesinin yaşatılabilmesi, Cumhuriyet ilkelerinden ödün verilmemesi için çaba göstermişti. 1991’de Nadir Nadi’nin ölümünden sonra Cumhuriyet Vakfı’nı kuran ve İmtiyaz Sahibi olan Berin Nadi, mal varlığını Cumhuriyet gazetesinin bağımsızlığını koruyarak sürdürebilmesi için vakfa bağışlamıştı. Berin Nadi, 5 Kasım 2001 günü 91 yaşında hayata veda etti. Atatürk’ün Cumhuriyeti, Cumhuriyet’in Yunus Nadi’si 2 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılmış, 17 Kasım’da Vahdeddin kaçmış, 18 Kasım’da Abdülmecid Efendi halife seçilmiştir. Ancak saltanat yetkisi kaldırılan halife, köy imamına dönmüştür... OSMAN SELİM KOCAHANOĞLU Araştırmacı Yazar Mustafa Kemal 28 Ekim akşamı Çankaya’da noktayı koymuştu. Kanun teklifi 29 Ekim 1923 sabahı CHF grubuna getirildi. Abdurrahman Şeref Bey şöyle konuştu: “...Arkadaşlar... Hükümet şekillerini saymaya hacet yoktur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Kime sorarsanız sorunuz, bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarının hoşuna gelmezmiş, varsın gelmesin...” Anılan teklif aciliyet önergesiyle genel kurula getirildi. Gündemin ilk sözünü Kanunu Esasi Encümeni Reisi Yunus Nadi aldı. Cumhuriyete geçişin gerekçelerini açıkladı: “.. Teşkilatı Esasiye Kanunu hâkimiyeti bilâkaydüşart millete vermiş, milletin idaresiiçin hükümet şekli kabul etmiştir. Bu hükümetin adı Cumhuriyyet usulüdür. Binaenaleyh dünyada, beynelmilel hayatımızda, unvanı sahihamızı almak için bu maddenin zımnındaki Cumhuriyeti, Teşkilâtı Esasiye Kanununa ilâve ediyoruz, ikinci madde ile de, ‘Türkiye Devletinin dini; Dîni İslâmdır, resmî lisanı Türkçedir’ diyoruz... (...) Teşkilâtı Esasiye’deki tekâmül dikkata alınarak İcra Vekillerinin teşkili düzenlendi. Hükümet şekli Cumhuriyet olunca bu vazifeyi şimdiye kadar ifa eden TBMM Reisi’nin bu vazifeye intihabı lâzımdır. O zat Reisicumhur olacaktır. Reisicumhur, hükümeti teşkil için bir Başvekil intihap edecek, başvekil kabineyi kuracak, bu zevat TBMM’nin itimadına mazhar oldukça vazife yapacaktır... Encümeniniz; Teşkilâtı Esasiye üzerinde yaptığı tetkikatta istimrar esasını kabul etmiştir...” Üç kere yaşasın Cumhuriyet Yunus Nadi, değişikliklerin teknik ve hukuki boyutlarını açıklamıştı. Ardından Afyon Mebusu milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz aldı. Balkan Harbi’nde yazdığı “ Ben bir Türküm dinim cinsim uludur/Sinem özüm ateş ile doludur” dizeleri herkesin hafızasındaydı. Gür sakallı nurani yüzünden gür sesi yayılıyordu: “Arkadaşlar 14 asır evvel Peygamberin Mekke duvarlarında kurduğu hükümeti bugün de Türk milleti Ankara’da kurmuştur. Bu aziz saatte ben ihtiyar arkadaşınız, Allahım’dan bu hükümeti takdis ederim... Cumhuriyetin ruhu önünde tazimen kıyam ederek üç kere Yaşasın Cumhuriyet diye hükumeti taziz etmelerini arkadaşlardan temenni eylerim” dedi. Bu teklif üzerine ayağa kalkılıp üç kez Yaşasın Cumhuriyet diye bağrıldı. Teklif kabul edildikten sonra TBMM Başkanı Mustafa Kemal, 158 üyenin oybirliği ile reisicumhur seçildi. Alkışlar arasında kürsüye gelerek bir teşekkür konuşması yaptı. Cumhuriyetin ilan günü TBMM’nin önü ana baba günüydü. Meclis Muhafız Tabur Komutanı İsmail Hakkı Tekçe’nin emrine 8. Tümen’den iki batarya verilmişti. Topları Meclis’in önüne yerleştirip namluları İstasyona doğru çevirdi. Ateş emri verince top seslerinden yer gök inlemeye başladı. Yeni bir devletin doğuşunu ilan ediyordu. Üç beş şakşakçı, iki fırıldakçı Cumhuriyetin nabzı Ankara’da teokrasinin kalbi İstanbul’da atıyordu. Uluslararası sermaye orada, ilim irfan matbuat orada, para pul şan şöhret orada, Bizans entrikası da oradaydı. Cumhuriyetin ilanına ilk tepki Velid Ebüzziya, Hüseyin Cahid (Yalçın) ve Baro başkanı Lütfü Fikri’den geldi. Ebüzziya şöyle yazıyordu: “... Beyler acele ediyorsunuz, bu kadar mühim bir kararı bu Meclis’in almaya hakkı yoktur, ancak Meclisi Müessisan verebilir. Üç beş şakşakçı, iki tane fırıldakçı, bir tane hilekâr Ankara’da toplanıp meclisi kandırmışlardı...” İttihatçı Hüseyin Cahid Tanin’de kükrüyordu: “ ... Bir idareye cumhuriyet demekle işler çözülmez, Latin Amerika diktatörlükleri de cumhuriyettir... Cumhuriyet alkışla yaşayamaz, cumhuriyet bir tılsım değildir, Meclis’e bir afsun yapılmıştır.” Lütfi Fikri’ye göre, “teravih namazı kılar gibi acele kanunlar çıkarılıyor, bir günde Cumhuriyet ilan ediliyordu. Kısacası muhaliflerin sloganları belliydi: “...Kırmızı Cumhuriyet paçavrası, Koridor Kanunları, Latin Amerika diktatörleri...” Saltanat hilafet lobisinin çıkışları nı Ankara’da Yeni Gün ve Hâkimiyeti Milliye karşılıyordu: ... Yunus Nadi Bey, Hüseyin Cahid’i “kapkara irtica hezeyanından gelen ve Derviş Vahdeti ruhunu hortlatan adam” diye suçluyor, tartışma uzayınca sertleşiyordu: “ Sözümüz Hüseyin Cahid Bey’in ve Halifenin hoşuna gitmemişse geri alınacak lafımız yoktur. Vahdeddin piçi de onlara mübarek olsun!” Hâkimiyeti Milliye gazetesi de asker dilinden cevaplıyordu: “... Beyler böylesi kararlar bir günde alınır, Büyük Taarruz’a da bir günde karar verilmedi mi?” Cumhuriyetin ilan günü Rauf Bey İstanbul, Karabekir Trabzon’daydı. Atılan topları Karabekir Trabzon’da duyunca Fırka Kumandanı Kazım Bey’e (Orbay) “Bunu bana söylemediler” demişti. Rauf Bey İstanbul’da1 Kasım 1923 tarihli Vatan ve Tasviri Efkâr gazetelerine verdiği demeçte, cumhuriyetin aceleye getirildiğini söylüyor, hayırlı olsun diyemiyordu. Rauf Bey’in bu demecinin hesabını 22 Kasım 1923 tarihli 8 saatlik görüşmede verecekti. Ancak hakimiyeti milliye ile cumhuriyet arasına sıkışmış, yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıktı, bilmecesini çözememişti... Cumhuriyet ve İmam Gazali Cumhuriyet İslam tarihinin en büyük siyasal reformu, Tanzimat’tan beri yaşanan kısırdöngülerin realize edilmesiydi. Ya Cumhuriyete geçilecek, ya eskiye dönülecekti. Eskiye dönüş imkânsızdı. Bu kısır döngüyü ilk defa kıran Atatürk oldu. Cumhuri yet de onun eseri olacaktır... Batı’nın kültür bütününden derin şekilde esinlenen Atatürk, daha önce değişime yönelenlerin aksine bir bütünden hareketle yeni Türk devrimini yaratmıştır....” Günümüze gelince, ileriyi geride arayan medrese öğretisi Cumhuriyet devrimlerini halen anlamamış, içine sindirememiş bir zihin yapısıdır. Laik eğitim medrese ve tarikatlara bırakarak Cumhuriyetten intikam alınmaktadır. Sayın Erdoğan’ın 2018 eğitim yılı açılış konuşması: “...Eğitim öğretimi bütünleştirerek geleceğe yürüyecek, teoriyle pratiği birleştireceğiz. Tek tipçi, yasakçı, öğrencinin tekamülü yerine formatlanmasını esas alan eski eğitim mantalitesini bir daha geri gelmemek üzere rafa kaldırdık...” Bu ifadedeki mantalite değişikliği laik modern eğitimin rafa kaldırılması anlamına gelir. Derslerde “tekbir” getirilerek yaratılan mantalitenin ilkel bir beyin formatlamasından farkı yoktur. Bir türlü normalleşemeyen geri kültürlerin zihinsel kök paradigmalarını, isterseniz İmam Gazali’den (10581111) okuyalım: “...İlahları heva ve heves... mâbudları emirler, âmirler, sultanlar...kıbleleri para pul... Beriatleri benlik, ahmaklık, yobazlık...arzuları makam ve şehvet... ibadetleri zenginlere hizmet... zikirleri vesvese ve desise... hazineleri kurnazlık... düşünceleri meşrep ve çıkarlarının icab ettirdiği hilebazlık.... Böylesi bir güruhun kalplerine, melekutun (melekler) sırları nasıl tecelli etsin ki! ...Bunlar küfür karanlığını, iman aydınlığından nasıl ayırt edecekler ki?...” Bu kampanya; CUMOK’un (Cumhuriyet Okurları), Atatürk devrimlerine inanmış Atatürkçü Düşünce Derneği, kadın kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıdır. Bu tüm halkımıza “son kale”nin korunma için imece çağrısı sı için önemli, içten ve açık yürekli bir çağrıdır. Bu çağrıya Atatürkçü sivil toplum örgütleri, kuruluşlar destek vereceklerini Cumhuriyet Vakfı’na bildirmişlerdir. Vakıf senedimize göre, CUMOK’ların çağrısıyla başla yan kampanyayla bağış almaya vakfımız yetkilidir. Bağışlarınızı “26 Ekim26 Kasım 2018” tarihleri arasında bir ay süresince gazetemizden ve internet sitemizden duyurulan hesap numaralarına yatırabilirsiniz. l TL Iban numarası: TR67 0006 4000 0011 3980 0074 52 l USD Iban numarası: TR69 0006 4000 0021 3980 0112 91 l Euro Iban numarası: TR28 0006 4000 0021 3980 0118 35  l Bağışlarınızı IBAN he sapları dışında ayrıca Türkiye İş Bankası Şişli Ticari Şube, Şube Kodu: 1398 Hesap No: 7452 No’lu hesaba da yatırabilirsiniz. lCumhuriyet Vakfı’nın web sitesi www.cumhuriyetvakfi.org.tr adresi üzerinden de bağış yapabilirsiniz. Bizi ayakta tutan güç... Cumhuriyet’in yazıişleri toplantısını yaparken birbiri ardına siyah beyaz fotoğraflara bakıyoruz. Tüm masada büyük bir hayranlık, içten bir özlem var. Fotoğraflara yansı yan o sıcak gülümseme bir pazar günü içimizi ısıtıyor. Onun, elinde tuttuğu “Cumhuriyetimizi ve Cumhuriyet’i seviyoruz” yazısı, hepimi zi duygulandırıyor. Çok şey borçlu olduğumuz Berin Nadi’yi, aramızdan ayrılışının 17. yılında kurucusu olduğu Cumhuriyet Vakfı’nın “ilkeleri ışığı altında” bugün büyük bir özlemle anacağız. Cumhuriyet’i yaşatmak için İlhan Selçuk’la birlikte verdiği mücadeleyi elinizde tuttuğunuz gazeteyi çıkardığımız her gün aklımızın bir köşesinde tutacağız. O mücadele ruhu gazetemizi, bizleri dimdik ayakta tutan gücümüz olacak... 10 Kasım’a özel gazete Bu hafta gazetemize adını veren, laik demokratik Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 80. ölüm yıldönümü. Cumhuriyet 10 Kasım’da gazetenin gerçek sahibi okurlarının karşısına özel bir gazeteyle çıkacak. Arkadaşlarımız dizi, röportaj ve yazılarla Atatürk aydınlanmasını sayfalara aktaracak. Sendikalar ve emek dünyası... Bir süredir eğitim, çevre ve sağlık sayfalarımız okurlarımızla buluşuyor. Yerel yönetimler sayfamıza ilgi büyük. Sendikalar ve emek dünyası ise Cumhuriyet’in vazgeçilmezi. Emekten yana çizgisinden taviz vermeyen gazetemiz, her hafta “Sendikalar ve Emek Dünyası”nı okurlarımızla buluşturacak. Yazıişleri Müdürümüz Olcay Büyüktaş ve Ekonomi Şefimiz Şehriban Kıraç’ın hazırlayacağı “sendikalar ve emek dünyası” sayfalarını okurlarımız gibi ben de büyük bir heyecanla bekliyorum... Okurlarımızdan bir rica... Yaklaşık iki hafta önce gazetemizi siz değerli okurlarımıza ulaştıran dağıtım şirketi değişti. Okurlarımızdan “gazeteye ulaşamıyoruz” mesajları sıklıkla gelmeye başladı. Dağıtım şirketi tüm çalışma ekibiyle birlikte yaşanan problemleri gidermeye, çözmeye çalışıyor. Bu süreçte okurlarımız Cumhuriyet’e ulaşamadıkları satış noktalarını gazetemiz santralından yetkili arkadaşlarımıza telefonla bildirebilirler. (0212) 343 72 74/ 20 hat, dahili: 495496 Maaşımın aslan payı kampanyaya CUMHURİYETİ YAŞATMAK İSTİYORSAN CUMHURİYET’İ YAŞATMALISIN! Cumhuriyet okurlarının imece kampanyasına okur, kurum ve kuruluşların destek kampanyaları sürüyor. Okur ve kurumların görüşleri özetle şöyle: n Gazetemizden bir yazarımızı arayan okurumuz, “Maaşımın yatması için hiç bu kadar sabırsızlıkla beklememiştim. Maaşımı alır almaz, aslan payını Cumhuriyet gazetesinin ‘imece kampanyası’na katılmak için ayıracağım”değerlendirmesini yaptı. n Şevket Çorbacıoğlu Teknopolitikalar Platformu: Atatürk’ün, Anadolu insanıyla oluşturduğu evrensel Kurtuluş felsefesi, Cumhuriyet rejimini kurumsallaştırdı.  Böylesi Cumhuriyet rejiminde, cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini savunan gazete ile bilgilenmek hangi ülke insanına kısmet olmuştur!? Ben o gazeteyi; fötr şapkalı, yakaları kaldırılmış bej paltonun dış cebine gazete yazısı görünecek şekilde katlanmış haliyle tanıdım. O kişi, Samsun TİP İl Sekreteri  babam Nihat Çorbacıoğlu, o gazete “Cumhuriyet” idi. Sevgili babam ömrünün sonuna dek o’nu bırakmadı. Samsun’un 19 Mayıs mahallesi ve 56’lar semtinde sıradan insana, esnafa Cumhuriyet gazetesini okuması hâlâ gözlerimin önünde duran vazgeçilmez  en kutsal anılarımdandır.. Ailece Cumhuriyet okumayız, katkı olsun diye ailenin 3 bireyi olarak Cumhuriyet alır okur ve okuturuz, okur kazandırırız. İşte bu Cumhuriyet’i yaşamayı bırak, yaşatmalıyız. Ayakta kalan tek olgu olan ve sizi yerelden ulusala, ulusaldan evrensele taşıyacak ve de Cumhuriyet devrimlerini yaşatacak olan Cumhuriyet gazetesinin İMECE’sine katılmak ve onu yandaş egemen havuz medyasına karşı korumak, yerel ve ulusal değil, evrensel zorunluluktur.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle