19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Kasım 2018 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] Aile içi kavgalar şirketi ekonomi 11 iflasa sürüklüyor TAİDER Başkanı Aydın Öğücü: Aile içinde ne problemler varsa şirket içine de aynı problemler taşınıyor. Bu da şirketleri bir süre sonra yok ediyor ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye ekonomisinin yüzde 95’ini aile şirketleri oluşturuyor. GSYİH’den aldıkları pay yüzde 75. Şirketlerin yüzde 85’i daha birinci nesildeyken yok oluyor, dördüncü nesile ise sadece yüzde 3’ü kalıyor. Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Öğücü, aile şirketlerinde risk olarak hep şirket tarafına bakıldığını vurgulayarak, “Doğru yatırım yaptık mı, doğru finansal modeller kurduk mu, vergi boyutunda doğru hesaplar mı yapıyoruz? Hep buraya bakılıyor. Halbuki yüzde 80’i ilişki sorunları. Gelinler ve damatlara gereğinden fazla söz hakkı tanınması. Çok değerli üniversitelerde çocuklarımızı eğitiyoruz, onlar dönüp geldiklerinde, onların ne kadar az bildiğini düşünüp onlara yeterli söz hakkı vermeyebiliyoruz, ya da tam tersi en iyi okullarda okuyabilirler ama onlarca yıldan gelen tecrübe yaşanmış, onlarca kriz bunla Kuşak farkı var n Ekonominin büyük bölümünü oluşturuyorlar, peki, neden uzun ömürlü olamıyorlar? Aile dediğimizde bütün bireyler dede, neneden başlıyor amca, dayı, babaevlat ilişkisi... Ama büyük zorluğu nesiller arasındaki geçişte görüyoruz. Kuşak farkı var. Çok değerli üniversitelerde çocuklarımızı eğitiyoruz, onlar dönüp geldiklerinde az bildiklerini düşünüp onlara yeterli söz hakkı verilmeyebiliyor. Ya da tam tersi oluyor, gençler onlarca yıldan gelen bilgi birikimini, tecrübeyi yok sayıyorlar. Mesela Amerika’da okuyan, ordaki sistemi buraya uygulayıp hatalar yapabiliyor. Gençler çok sabırsızlar, hemen yarın sonuç almak istiyorlar. Gençler aile büyüklerinin deneyimlerinden yararlanmalı. Büyükler de sabırlı olmak ve gençlerin fikirlerine değer vermek zorunda. Önemli olan birlikte görev dağılımı yapılması. rın hiçbirini kabullenmeyip kendi bildikleriyle işe koyuluyorlar. Asıl sorunlar buralarda başlıyor” diye konuştu. Aydın Öğücü, ile aile şirketlerinin sorunlarını ve ayakta kalmaları için atılması gereken adımları konuştuk. Aydın Öğücü, Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. Firmaların yüzde 95’i n Aile şirketleri Türkiye ekonomisinin yüzde kaçını oluşturuyor? Türkiye ekonomisinin yüz de 95’ini aile şirketleri oluş turuyor. Gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 75’ini oluş turuyorlar. Aile şirketlerinin iyi yönetilmesi lazım. Her şeyde olduğu gibi kurallara ihtiyacımız var. Doğru uygu lamalar yapıldığında çok etkili işler yapan kurumlar ortaya çıkıyor. n Kural dediğinizde aile 563 üye 500’den 43 aile şirketi olmak üzere toplam 563 üyeye ulaştığını söyledi. sanların artık sevmeye, sevilmeye, ait olmaya ve değerli hissetmeye ihtiyacı var. Ye anayasalarını mı anlamalıyız? Şirketi aileden koruma sözleşmesi desek daha doğru olur. Bizim derneğin logosunda da var, üç tane iç içe geçmiş halkayla ifade etmek istiyoruz. Hissedarlar var ai TAİDER Başkanı Aydın Öğücü, amaçlarının ekonomik işletmelere, paydaşlarına değer yaratan ve huzur veren işletmeler olmaları için yol göstermek olduğunu belirterek TAİDER’in İSO Öğücü, “Son yüzyılda yaşayan insanlar, temel ihtiyaçlarını temin etmek için çaba harcıyordu. Bugün dünyamızda bazı bölgeler dışında insanın temel ihtiyacı olan beslenme, barınma ve güvenlik ihtiyacı görece azaldı. İn ni nesilleri anlamak, insanın doğasını anlamaktan geçiyor. Yeni nesillerin geçmiş nesillerden farkı, kendi becerilerini geliştirmek, toplumun saygısını kazanmak ve yaptığı işle kendi değerleri arasında anlam ilişkisi aramasıdır” dedi. le bireyleri ve çalışanlar var. şirkette çalışacak aile birey Gelin ve damat yıkıcı olabiliyorlerinin hangi hakla nasıl gi rebileceklerini bunların yazı lıp çizilmesi hem aileyi hem n Gerçekten aile içindeki her yutunda doğru hesaplar mı ya Bugün yaşadığımız ekonomik şirketi daha sürdürülebilir kavga şirkete yansıtılıyor mu? pıyoruz. Hep buraya bakılıyor. sorunlar sürpriz değil, kendini his hale getiriyor. Aile ile şirke Tabii ki. Eğer bireyler arasın Halbuki yüzde 80’i ilişki sorunla settiren, ayak seslerini duyduğu tin bambaşka değerlere sa daki ilişkiler sağlıklı değilse bu, rı. Gelinlerin, damatlara gereğin muz gelişmelerdi. İyi yöneticiler hip olması gerekiyor. Aile şirkete yansıyor. Aile içinde ne den fazla söz hakkı tanınması... bunları fark edip tedbirini aldılar. dediğimiz zaman duygular, problemler varsa şirket içine de Gelinler ve damatları asla red Burada aile ya da kurumsal ne8si5lYd’iüebzbidraientcıyi or Cüzdanla kasayı karıştırmayınitalgryazo1arctTlblnmryybasnmnaiılaiiuiııaikrilüoöaua9üeouidlrynllrullraiişacrsnrikılkmeen6ırşkıaldbrrkkışauynı.ra,ek.ıe,0mdbfk,tdae.unyiiaBzsanrıtKiuti’lenüabannnBeeylıiolauşsıeuagdmurmaşozilirğkaarieıyuirtanrnafeınriülaçlşuek,’aaabyekşnddgltabnbrszutbrsavgmiueiaeleliegieuçk.,araeeleelrlmeuiveaklndtrlnaElilg,dailveeoreğaciialelırl,yirimngirtmkisiüeİşilil.atGeukmra,çliaiaraseryikzriüöikdikylnanlÇrkglayde,neearnauocağılavoeekclt,ırzirşaş’aüzikvdüa.oungçeivnirhlnşrirsmakrŞ.,ıeefkaklnkaikiaouaerJkşilrse2oeeAlıakrpera.rdyriımli3ıtzretskelkuipAnıhoedlalblıillerentenoaeolnıaadrbedeoiprlbtsırdknlenşaizidhinerillurynanesiiyıraeobauzryv,onziiikğankonernlkdeoğafıukma’eneıiesardşmelurzzylş.itdkotorsısiseano,yyaüMeldbeauayneelşaylaeoyoruuzifneatonior.eylrmyfadrarysrzaşliştnurenaksa.nanuaoekey.maiçızfeeeyddnpiddnaUannrsıp.tı8illkioöuiı.şeşalızllellAzrieöğkie5ıbaY?lrkıimioyğcemyTaridrnım’aiiiülbiioleiiyşelü.nütyaadzeltdbhirtüieAıroşrynaknd.şieaeitabkralmtriük,ceOımlehlntikneşiüerykbtslzüaladitiğeniae1üeçdrsuölyçş2naikrllybtkrı’eiranuoo’drereeostitrlkrobkraeaa3irts.ıseldu.mşrr.aotaınoDsrninfkauğayvskyzoııdrsvunylarakneiaiamğeınetubomrapytrkrğdhkvbddryliöairgaıutefalgefboa.iaeiuıoemaitenmğlrktrniraardyrBpmnkkliçıil.gkıöbaenaakmteeümuşEaişımAeıaranrostiıılrymlrniBllmliiıaddlılliseıiierzolm,eeuldiümagaiöeınrrren,ayy.eangiyoaiabnmaönrkAeeemliaenmlmicrebihmlekiesehdkllkoiBkdaeühaeiyiileattuakzlkenröyauzbiştşioraeisdsnimidrzotliiizninaliyzlbmgiinmdymrııeşempıarylşeaeekiebraoe.cinTlnoekbibcilmçitaraierzşyearİılyürıiyarieıandekidky?ntorkio.ndierb,vkşdrllasila.ilerirkeBnrıenaşaeiimakenukB?d.nzyiuiirrsdnntnzşityşrneioue.aabeunaki.lgbiiedgyrnagŞdrriansdetÖ.erukkokaükredüieyaiutaşyÇrıraneraneçnninİkrkşalilehblnteolmratiidıiıleyodiaktaycarlyamcğnrişeaeetknuahe.dşeooriuesulrleamkiştkotKzragıiriçkitilmz.tzaa,amyeiveaoeehgailnlauŞslleeaeartrğlriaaldtdeaiiandariçkislirdsnreeainneeirokie.rşnsndiazBşlvooaeodeeiarnrrmaşşurçsdvltdlsBllgtpdıaüa.vrbianeoeoueeeıoknuiornerbkhikrlbknılanırkyilmziulbanatieddlüunnkiaanltnakiızezğğreaeşlımaaüeraiııtdmçglnbşşrlsrtsrns,rnnaeazzbıauüıeöıaiaieıeişkameerrarrrjiznibaznatatkkariıdlhmggoingküiarçelıdeerrvmyteotydözaâlredrlmıdraiaattmaam,akğilatıysralelzaermnrlümpeafdpiimyeaıebta.llbeişndrrka.aıaizıçktbesgeşy,ldüeiadsiöreilEelbıiermliölgsiysvyidearelniğyriğbbiye,oreoaaannolaoeaeaieeasiaişrhnlnrrdtğryirmlrdbizde.r.çipepaednırye.rrıaazaaçseİoAarıkrurlaieHşlmystkenşidiglkmpmeupznmizşaıadlaremöeanitıaaytiiipaykayraleltyrfnntdiıdengmeanğıamalkmiouliğşdedrıakfurrıszb.errbiiilalnityeıekaryşllilıu.annaitÖiadğağiniaırkyidottldzmzial,mieiaieepnbmosarnkreaiçadbyn.lsı.üornaıbekneslçoaiaö.uytamŞÜrlrrşoliiloaektoyİnudtrleydiatifıcernkiararrryenulraüleimvdukraskeımçıetömlşrmraehmşoneeıaeri,.unntıı,ğtnrzslıı KPMG: Ek önlemler şart Pancarda düşüş uyarısı Özelleştirilen şeker fabri kalarının olumsuz etkilerinin görülmeye başladığını anlatan Şekerİş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, “Özelleştirmenin en net sonucu gelecek yıl şeker pancarı üretimindeki ciddi düşüşle görülecek” diye konuştu. 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesine dair ihale oluru kararının iptali istemiyle Danıştay’a başvurduklarını aktaran Gök, “Özelleştirme İdaresince sektörel gerçekler ile mevzuata aykırı bir şekilde yürütülen özelleştirme işlemleri, kamu ve ülke zararına yol açabilecek noktaya geldi. Devri gerçekleşmeyen fabrikalarla ilgili hukuka aykırı süre uzatım kararlarının iptali, istemiyle Danıştay’da davalar açıldı” dedi. l Ekonomi Servisi büyüme beklentileri, yüksek kur ve enflasyon nedeniyle aşağıya çekildi Patatesin kilosu 25 lira Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC), rekoltenin düşük olması nedeniyle patatesin kilosu 25 liraya kadar yükseldi. KKTC Tarım Bakanı Erkut Şahali, üreticinin 1 lira 20 kuruş ve 1 buçuk lira arasında ürününü pazarladığı halde ürünün az olması nedeniyle toptancıların patatesi piyasaya daha yüksek fiyatla sürdüğünü ifade etti. Öte yandan patates üretimiyle ünlü İzmir’in Ödemiş ilçesinde kış patatesinin söküm günleri yaklaşıyor. Kasım ayı ortalarından mart ayına kadar sürmesi beklenen kışlık patateste ilk sökümler 1.5 TL ile başladı. Üreticiler, bu yıl tüm Türkiye’de üretimin az olduğunu belirterek fiyatların sezon içinde yükselmesini beklediklerini ifade etti. l Ekonomi Servisi KPMG danışmanlık şirketi Türkiye’nin dünya ve Türkiye ekonomisinde makroekonomik gelişmeleri değerlendirdiği Bakış’a göre, 2018’in üçüncü çeyreğinde dünya ekonomisi, küresel ticaretteki korumacılık eğilimlerinin yayılması ve Fed’in faiz artırma kararının etkisiyle yavaşlama trendine girdi. 2018 ilk çeyrekte yüzde 7.3 büyüme ivmesini koruyan Türkiye, ikinci çeyrekte yüzde 5.2 büyüme ile bir miktar yavaşladı. Üçüncü çeyreğe ilişkin büyüme beklentileri de, yüksek döviz kuru ve enflasyon nedeniyle aşağıya çekildi. Bakış’ın 12’nci sayısına göre, bu yılın ikinci çeyreğinde artışa geçen enflasyon, üçüncü çeyrekte de hız kazandı. Hükümetin, başlattığı enflasyonla mücadelenin başarılı olması için Merkez Bankası’nın ilave destek vermesi gerekiyor. l Ekonomi Servisi En tehlikeli seçimler Yarın yapılacak ABD ara seçimlerinin sonuçları yalnızca ABD halkının değil, dünya halklarının geleceğini etkileyecek. Sonuçlar bir yönde olursa, İklim Değişikliği, orta menzilli nükleer füzeler gibi yaşamsal önemde anlaşmalardan ABD’yi çıkaran, ticaret savaşları başlatan, ırkçı, LGBT düşmanı Trump’ı azletme şansı doğacak. Bir başka yönde olursa, ABD’de faşizm, uluslararası alanda bir “Büyük Savaş” olasılığını da güçlendirerek tırmanmaya devam edecek. Ara seçimler... ABD’de Başkanlık döneminin ortasında, Temsilciler Meclisi’nin 435 üyesini, Senato’nun 100 üyesinden 35/39’unu yenileyen bir “ara seçimler” yapılır. Bu seçimler, vatandaşlara, iki yıl önce seçtikleri Başkan’ın ve partisinin performansını değerlendirme, hoşnut değillerse, Mecliste veya Senato’da hatta ikisinde birden çoğunluğu muhalefete vererek, Başkanı dengeleme fırsatı tanır. Başkan’ın partisinin her iki mecliste çoğunluğa sahip olduğu koşullarda, Başkan parlamentodan istediği yasayı çıkarabilir. Yüksek Hâkimler Kurulu’nun başkanı da iktidar partisinden ise güçler ayrılığı, bir dahaki seçimlere kadar zayıflar. Başkan son derece radikal, sistemin doğasını etkileyebilecek kararlar alabilir, hatta anayasayı değiştirmeye kalkabilir. Başkanlar ve partiler merkez sağ ve merkez soldan geldiği sürece bu, her iki meclisin Başkanın partisinin elinde olması rejim ve düzen açısından bir sorun yaratmaz; Trump’a gelene kadar da yaratmamıştır. Ancak bu ara seçimlerde durum farklı. Trump, merkez sağdan uzak ve hızla daha da uzaklaşmakta olan bir Başkan. Halen iki mecliste çoğunluğu elinde tutan Cumhuriyetçi Parti gittikçe artan bir hızla Trump’ın siyasi çizgisinin etkisi altına giriyor. ‘F’ ile başlayan sözcük ABD halkı seçimlere, derin bir siyasikültürel kutuplaşma ortamında giriyor. Bir tarafta ABD’nin, yabancılarla, solcularla, ahlaksız politikacılarla, eşcinsel haklarıyla “kirletilmemiş eski günlerine” geri dönmek isteyen, beyaz üstünlüğüne inanan, şoven milliyetçi, Evanjelik Hıristiyan bir seçmen (Trump’a oy vermiş olanlar). Karşısında da toplumun geri kalanı. Bu ortamda, ana akım medyada faşizm sözcüğüne bugüne kadar görülmemiş bir sıklıkta rastlıyoruz. Seçimler yaklaşırken bu kutuplaşma ABD tarihinde görülmemiş ürünler vermeye başladı: Tüm toplumsal kurumsal muhalefete karşın, Yüksek Hâkimler Kurulu’nun başında adı bir kadın taciz olayına karışmış, aşırı sağcı, partizan bir adam atandı. Beyaz üstünlüğünü savunan ırkçı militanlar terörist eylemlere başladılar: Demokrat Parti’nin liderlerine postayla 14 bombalı paket gönderildi. Bir sinagoga yapılan silahlı saldırıda 11 Musevi öldü, 20’den fazlası yaralandı. Siyahların gittiği bir kiliseye saldırmaya kalkan bir adam içeri giremeyince sokaktaki iki siyahı öldürdü. New York’ta Manhattan’ın ortasında, faşistlerle, AntiFa (anti faşist hareket) arasında bir meydan kavgası patlak verdi. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı kavgayı polis çok zor kontrol altına alabildi. Tüm bunlar olurken, ABD ekonomisi, iddiaya, göre “Trump” etkisiyle bir toparlanma yaşıyor. Ancak ilginçtir, New York Times’ın dikkat çektiği gibi, ne Trump ne de Cumhuriyetçi Parti kampanyalarını bu konu üzerinde kurdular. Trump ve Cumhuriyetçi adaylar, “bu güzel haberler” yerine negatif, kötü haberler üzerinde duruyorlar. Trump ve Cumhuriyetçi adaylar, artık iyice kutuplaşmış siyasi ortamda, tehlikeleri, kaybedilmesi olası ayrıcalıkları vurgulayarak taraftarlarında, varoluşsal korkuları, karşı tarafa yönelik nefreti besleyen bir dil kullanıyorlar. Bu, açıkça ırkçı, yabancı düşmanı dil, rakiplerine yönelik şiddeti onaylıyor; ana akım basını, Nazi Almanya’sının Lügenpress (yalancı basın) kavramını anımsatan biçimde “sahte haber basını” olarak tanımlıyor. Trump, içinde Ortadoğulu teröristleri barındıran bir sığınmacılar konvoyundan söz ederken hiç çekinmeden yalan söylüyor. ABD’ye gelmekte olan bu sığınmacıları işgalciler olarak tanımlıyor, Meksika sınırına “gerektiğinde vur emriyle 15 bin asker” göndermekten, toplama kampları, çadır kentler kurmaktan, doğumla elde edilen vatandaşlık hakkını kaldırmaktan söz ediyor. Böylece, hem orduyu seçim kampanyasına dahil ediyor, hem de Başkanlık kararnameleriyle anayasa değişikliği olasılığını gündeme getiriyor. The Atlantic’te bir yazarın vurguladığı gibi, tüm bunlar bu seçimlerin kampanyasıyla sınırlı değil. “Trump’ın seçim kampanyasını belirleyen kadronun seçimlerin çok ötesinde, uzun erimli bir planı olduğu anlaşılıyor.” Düne kadar ağzına faşizm sözünü aşırı buldukları için almak istemeyen liberal demokrat çevreler de ilk kez bu sıklıkta Trump ve faşizm sözcüklerini birlikte kullanıyorlar. Bosna kökenli Amerikalı yazar Aleksandar Hemon da, “Faşizm tartışılacak bir düşünce değil, savaşılacak bir eylemler kümesidir... Faşist, ortaokuldan arkadaşın bile olsa, tartışma artık bitti, şimdi mücadele zamanıdır” diyor. Milyonerler 190bineçıktı Hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan mudi sayısı eylül sonunda 190 bine ulaşırken, milyonerlerin toplam mevduatı da 1.2 trilyon liraya yaklaştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, yurtiçinde ve dışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı eylül sonu itibarıyla 187 bin 225’e çıktı. 2017 sonunda 138 bin 980 olan milyoner sayısı, 9 ayda 48 bin 245 kişi arttı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle