23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Charles Pasi ilk kez Türkiye’de Fransız sarkıcı, şarkı yazarı ve armonikacı Charles Pasi (Şarl Pazi), kasımda Türkiye’ye geliyor. Fransız Kültür Merkezi’nin bu yıl beşincisi yapılacak olan müzik festivali “XXF: Very Very French Festival” kapsamında iki kon ser verecek olan Pasi, 23 Kasım’da Ankara If Performance Hall’da, 24 Kasım’da da İstanbul Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde çalacak. Blues, caz, soul, funk ve rock’ı; hayatın içinden şarkı sözleri, güçlü vokali ve armonikadaki virtüözitesiyle harmanlayarak, kendine has bir füzyonla sunan Charles Pasi, şarkılarını İngilizce yazıyor. 14 EDİTÖR: emrah kolukısa TASARIM: şükran işcan Boğaziçi’nde büyük ödül ‘Halef’inFes6t.ivBasoolğinöaanzeicçreidkFiiilgmece Bu yıl 6.’sı düzenlenen Boğaziçi Film Festivali’nin kazananları belli oldu. Cemal Reşit Rey’de gerçekleşen Kapanış ve Ödül Gecesi’nde Murat Düzgünoğlu’nun yönettiği “Halef” adlı film ulusal uzun metraj yarışmada En İyi Film seçilerek 100.000 TL değerindeki Altın Yunus Ödülü’ne ulaştı. Festivalin uluslararası yarışmasında Filistinli yönetmen Bassam Jarbawi’nin “Screwdriver” adlı filmi En İyi Film seçilirken, Bosphorus Film Lab’in destek vereceği projeler de belli oldu. Çok sayıda konuğun katıldığı gecede, Norveçli yönetmen Bent Hamer’a da Onur Ödülü verildi. Başkanlığını yönetmen Serdar Akar’ın yaptığı ve oyuncu Begüm Birgören, yönetmen Andaç Haznedaroğlu, senarist Ercan Mehmet Erdem ile görüntü yönetmeni Mehmet Aksın’dan oluşan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jürisi Murat Düzgünoğlu’nun yönettiği Halef’i yılın en iyi yerli filmi seçti. 100.000 TL değerindeki Altın Yunus Ödülü’nün sahibi olan Halef ayrıca, En İyi Senaryo (Murat Düzgünoğlu, Melik Saraçoğlu) ve En İyi Erkek Oyuncu (Muhammet Uzuner) dallarında da ödüller aldı. Yarışmada En İyi Yönetmen Ödülü “Anons” filmiyle 4 ödül alan ‘Halef’ filminin ekibi (üstte) ve Mahmut Fazıl Coşkun (sağda). Mahmut Fazıl Coşkun’a verilirken, filmdeki çalışmasıyla Krum Rodriguez de En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü’nün kazandı. Gecenin kazanan bir diğer filmi ise “Borç” oldu. Filmdeki performansıyla İpek Türktan Kaynak, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü, Naim Kanat da En İyi Kurgu Ödülü’nün sahibi oldu. Festivalin bu yıl ilkini verdiği 10.000 TL değerindeki FİYAB Yapımcı Ödülü için ilk ya da ikinci filmini çekmiş yapımcılar değerlendirildi ve Metin Tunçtürk, Nazif Tunç ile Sinan Sertel’den olu şan jüri, “Güvercin” filmi ile Mesut Ulutaş’ı yılın yapımcısı seçti. AyöltnınetYmuennues Filistinli Bu yıl Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda 50.000 TL değerindeki Altın Yunus Ödülü ise Filistinli yönetmen Bassam Jarbawi’nin “Screwdriver / Tornavida” adlı filmine gitti. İranlı yönetmen Parviz Shahbazi’nin başkanlığında ve oyuncu Belçim Bilgin, yapımcı Marc Baschet ve görüntü yönetmeni Iris Ng’den oluşan Ulusla rarası Uzun Metraj Film Yarışması Jürisi ayrıca, İran yapımı “Bomb: A Love Story / Bomba: Bir Aşk Hikâyesi”nin yönetmeni ve aynı zamanda oyuncusu Payman Maadi’yi En İyi Yönetmen seçti. Yarışmada En İyi Kadın Oyuncu “The Queen Of Fear / Korku Kraliçesi” ile Valeria Bertuccelli, En İyi Erkek Oyuncu “Cold November / Kasım Soğuğu” filmiyle Kushtrim Hoxha seçilirken, Jüri Özel Ödülü de “Land / Memleket” filmiyle İranlı yönetmen Babak Jalali’ye gitti. kultur@cumhuriyet.com.tr Pazartesi 5 Kasım 2018 Ressam Yusuf Katipoğlu yaşamını yitirdi Trabzon Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin kurucusu ünlü ressam Yusuf Katipoğlu dün yaşama veda etti. Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden yetişen ve bugüne kadar yurtiçinde ve yurtdışında sayısız sergiye imza atan Katipoğlu 77 yaşında yaşamını yitirdi. Katipoğlu’nun cenazesi yarın öğlen Kuzguncuk’tan kaldırıldıktan sonra salı günü memleketi Trabzon’da öğle namazını müteakiben İskenderpaşa Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Yusuf Katipoğlu, çok kısa bir süre önce eşi Ursula Katipoğlu ile beraber ‘Birikim’ adlı sergisini açmıştı. 1941 yılında Trabzon’da doğdu. DGSA Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden 1968 yılında mezun oldu. 1975’te Trabzon Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’ni kurdu. Ressam Ursula Katipoğlu ile evli olan sanatçı 1981 yılında eğitim kurumlarındaki görevlerini bırakarak Kuzguncuk’a yerleşti. Çalışmalarını Kuzguncuk’taki atölyesinde sürdürdü. Yusuf Katipoğlu Ursula Katipoğlu Pınar Sur, hikâyelerini çocuklar için imzaladı Viyana’da ‘cool’ bir festival 58. Viyana Film Festivali, namı diğer Viennale bu yıl da kısası uzunu 300 film ve aralarında Gürcan Keltek’in de bulunduğu konuklarıyla başladı ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR Şahane bir kültür başkentinin sinema etkinliği olarak klasik incelikleri baştacı eden ama yüksek beğenilerin ağırlığı altında da kalmayan ve bilakis ‘seyirci festivali’ olmasına rağmen ortalama zevki sarsacak eski ve yeni keşifleriyle anaakımın dışına çıkma cüreti gösteren festival az bulunur. 58. Viyana Film Festivali, namı diğer Viennale bu yıl da kısası uzunu 300 filmlik programı ve dünyanın sinemacısını ağırlıyor. En önemlisi de, illa çizgidışı olmak için çabalamaması Viennale’yi ‘cool’ bir festival yapıyor. Geçen yıl aniden aramızdan ayrılan benzersiz insan ile festival direktörü Hans Hurch’un ‘Mahalle konforunda uluslararası bir etkinlik’ yapma hedefi yani kimseleri kasmadan filmlere ve starlara ulaşabilme olanağı baki. Bu yıl da “Suspiria” vesilesiyle gelen Tilda Swinton ve ülkemizde de bu hafta gösterime giren “Climax”ın buradaki gösteriminden sonra DJ kabinine geçen Gaspar Noe gibi ‘hip’ isimler burada, etrafta rahatça takılıyorlar. İşin keşif bölümü ise Gürcan Keltek, Viennale’de gösterim sonrası soruları yanıtladı. epey dallı budaklı. Yeni direktör Eva Sangiorgi bu ilk yılında hazırladığı ‘In Focus’ bölümünde Gürcan Keltek’in tüm filmlerini bir araya getirerek özel bir yer ayırmış. Kısa filmi “Fazla Mesai”nin (2012) de aralarında olduğu, “Koloni (2015), Locarno’dan ödülle döndüğü ilk uzun metrajı “Meteorlar” ve yine bu yıl Locarno’da açtığı “Gülyabani”nin gösteriminde seyirciyle buluşan Keltek, çektiği bütün filmleri Viyana’da ilk kez paylaşma firsatı bulmaktan elbette çok hoşnut, “Yüzyıl ba şından kalma sinemalarıyla, sinefil geleneğinin olduğu bir şehirdeyiz. Sinemanın yeni anlatım olanaklarına, deneysel diline de açık bir festival. Sinema konuşuluyor habire, o nedenle gösterimlerden sonra uzun soru cevaplar oldu. Böyle güzel bir programın içinde yer almak müthiş bir deneyim” diyor. Yeşim Tabak jüride 25 Ekim’de Alice Rohrwacher’ın Cannes’dan ödüllü “Lazzaro Felice” filmiyle açılan Viennale, 8 Kasım akşamı ödül töreniyle sona eriyor. Ana yarışması olmayan festivalin baştacı ettiği Fipresci yani Uluslararası Eleştirmenler jürisinde bu yıl bizden Yeşim Tabak var. Festivali özel yapan yan bölümlerden birisi ise Hollywood’da 1935–1959 arasında düşük bütçeyle çekilen yapımların gösterildiği “B Filmleri” başlığı. JeanLuc Godard’dan Tarantino’ya sayısız sinemacıyı etkileyen, mevcut stüdyo sistemi içinde ama az parayla çekildiği için gözardı edilen ve dolayısıyla görece özgürlüğe sahip ve mecburen yaratıcılığa açık filmlerin sayısının tam tamına 51 olduğunu söylersem Viennale’nin adanmışlığı ancak anlaşılabilir. İzleyiciden de ilgi büyük; diyelim ki Joseph H. Lewis’in kara film örneği “So Dark the Night” (1946) gibilerine bilet bulmanın kolay olacağını düşünüyorsanız, muhtemelen gişeden öteye geçemeyebilirsiniz. Aynı şekilde yeni filmler için de ilgi büyük, müthiş “Extraordinary Stories” filmiyle tanıdığımız Mariano Llinás’ın tam 14 saatlik “La Flor” adlı yeni filmi kapı baca kırmasa da doluluk oranıyla şaşırtabiliyor. Uwe Ommer İstanbul’da Meslekte 52. yılını kutlayan Alman asıllı fotoğraf sanatçısı Uwe Ommer’ın “Fifty Years & More to Come” (Elli Yıl ve Dahası) başlıklı bireysel sergisi Gama Art Gallery’de ziyaretçilerini bekliyor. Nü fotoğraf sanatçıları arasında yaşayan en ünlü birkaç sanatçıdan birisi olan Uwe Ommer daha önce de “1000 Families” (Bin Aile) ve “Families & Teens” (Aileler ve Ergenler) serileri için Türkiye’deki pek çok aile ile çalışmış, ülkenin hemen hemen her köşesine gitmiş ve daha önce eserleri sergilenmiş bir sanatçı. Uwe Ommer’in retrospektif içerikli son çalışmalarından bazı örneklerin de ilk defa sanatseverler ile buluşacak olan “Fifty Years & More to Come” adlı bireysel sergisi Cüneyt Ayral’ın küratörlüğünde açılıyor. Uwe Ommer’ın en önemli özelliklerinden birisi ünlü isimlerin fotoğraflarını çekmiyor oluşu. “Ünlülerin fotoğraflarını çeken çok sanatçı var, oysa benim derdim yarına bugünü bırakmak” diyen Uwe Ommer fotoğrafları ile hiciv de yapmaktan geri durmamış ve özellikle politik figürleri hicveden fotoğraflar da çekmiş. İlk kez düzenlenen Bilkent Kitap Günleri, yazar Pınar Sur’u ağırladı. Yazar Pınar Sur, Peren ile Dedesi serisini Ankara’da Bilkent Center’da düzenlenen Bilkent Kitap Günleri’nde imzaladı. Sur’un hikâye serisi Peren ile Dedesi, 26 Ekim 4 Kasım tarihleri arasında, Bilkent Kitap Günleri’nde miniklerle buluştu. Sur kitaplarını çocuklar için imzaladı. Kitap, yazar Sur’un kızı ve dedesinin maceralarını anlatıyor. Kuzey Işığı Yayınları’ndan çıkan ilk serinin hikâyeleri de Peren ile Dedesi, Alışverişte, Çiftlikte, Evde, Karda ve Mutfakta... Peren ile Dedesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından tüm kütüphanelere dağıtılmak üzere 1200 adet satın alındı. Ayrıca Sur, “Okullarda da tanıtımlar yapıyoruz, interaktif söyleşiler gerçekleştiriyoruz, hikâyeleri karşılıklı okuyoruz, ufak çaplı imza günlerimiz var. Daha çok kişiye ulaşmak istiyoruz. Hikâyeleri Doğu’daki köy okullarına ileten yardımsever, kitapsever dostlarımız okuyucularımız oluyor. Peren ile Dedesi birçok köy okuluna ulaştı. Bu konuda şanslıyız” bilgisini de verdi. Peren ile Dedesi hikâyeler serisinin ilk kitabı olduğunu dile getiren Sur, “Bilkent Kitap Günleri’nde olmaktan dolayı çok mutluyuz. Çocuklarla, annebabaları ile buluştuk. Satışlar da çok iyi gidiyor. Hatta şöyle bir müjde verebilirim. Yakında yeni kitabımız da raflardaki yerini alacak. Peren ile Dedesi okul öncesi çocuklar içindi. Bu kez seri değil, farklı bir kitap olacak. Yine çocuk kitabı ama biraz daha üst sınıflara yönelik olacak” dedi. Bu yıl ilk kez düzenlenen Bilkent Kitap Günleri’nde 40’ın üzerinde yayınevi okuyucuları ile buluştu, etkinlik alanında sahaflar da yer aldı, 100’ün üzerinde yazarla imza günleri ve söyleşiler düzenlendi. Bilkent Kitap Günleri’nde ayrıca; Üzeyir Gündüz, Mehmet Ali Çatal, Şeref Pınarbaşı, Mesut Özcan, Yahya Türkeli, Murat Tufan Duman, Oğuz Selim Yazıcı, Şevval Altan, Melissa Ayça Yıldıran, Aylin Bendis, Sema Ateş, Leyla Arsal, Emin Gürdamur, Faruk Uysal, Burcu Kırmızıgül, Mihrap Altıntaş, Hilal Erdoğan ve Engin Dinç de kitaplarını imzaladı. l ANKARA/ Cumhuriyet Maltepe’nin tarihi bu kitapta İstanbul’un eski ilçeleri arasında yer alan Maltepe’nin tarihi, “Toplumsal Hafızada Zamanda ve Mekânda: Maltepe” adıyla kitaplaştırıldı. Belediyenin destekleriyle, geniş bir akademisyen ve araştırmacı grubunun hazırladığı kitap, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen kitap lansmanı ve panelle okuyucuların beğenisine sunuldu. Büyük ilgi gören kitabın tanıtımı öncesi konuşan Belediye Başkanı Ali Kılıç, “Biz hep diyoruz ki Maltepe’de koşullar ne olursa olsun, daima sevgi kazanacak. Bu kitap sevginin ışığı olsun. Bu çalışma Maltepe’nin geleceğini şekillendirecektir. Kitabın sonraki kuşaklara ışık olmasını temenni ediyorum” dedi. 2 yıllık titiz bir çalışmanın ürünü olan kitap, ilçenin tarihine ışık tutarken, ilçenin kuruluşuna dair önemli belgeleri de bir araya getirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle