25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 7 Eylül 2017 EDİTÖR: NECDET ÇALIŞKAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Enflasyonda yeni zirvelere hazır olun Ağustosta yüzde 10.68 ile çift haneye çıkan enflasyonun ateşi gelecek 2 ayda daha da artacak. Tahminlere göre TÜFE ekimde yüzde 11.5 ile yılın zirvesine çıkacak Uluslararası yatırım kuruluşu Goldman Sachs, Türkiye’de önceki gün açıklanan ve ağustos ayında bir ay aradan sonra tekrar çift haneye çıkan enflasyon rakamının daha da artacağı uyarısı yaptı. Türkiye’deki fiyat artışlarını değerlendiren kuruluş, “Enflasyonun ekim ayında zirve yapmasını bekliyoruz ama arka arkaya iki sürprizden sonra zirvenin yıllık bazda yüzde 11 yerine yüzde 11.5 civarında olacağını tahmin ediyoruz” açıklamasını yaptı. Goldman Sachs’ın değerlendirmesinde enflasyon rakamların daki yükselişin, yüzde 9.5’lik yıl sonu tahmini için yukarı yönlü risk oluştur duğunun altı çizildi. Asıl sürprizin çekirdek enflasyonda görülen beklentinin üzerindeki artış olduğunu belirten kuruluş, çekirdek enflasyon rakamlarındaki artışın geniş tabanlı olduğuna değindi. mobilya, otomobil ve elektrikli alet fiyatlarında önemli artış olduğunun altı çizilerek, Tük Lirası’nın Avro karşısındaki zayıflığı vurgulandı. l Ekonomi Servisi Merkez temkinli Ağustos ayı tüketici fiyatla rı (TÜFE) enflasyonuna ilişkin aylık fiyat gelişmeleri raporunu Cari açıkta düşüş zor yayımlayan Merkez Bankası da çekirdek enflasyonda ana trendin ağustos ayında yükseldiğine dik kat çekti. Değerlendirmede ağus tos ayında, eğitim hizmetleri, enerji ve giyimin yanı sıra JP Morgan, Türkiye’nin 12 aylık cari açığının GSYH’nin yüzde 4’ü civarında olduğunu ve bu seviyenin altına kalı cı bir şekilde düşüşün yapısal reformlar olmadan muhtemel görünmediğini bildir di. Kuruluş, açıktaki artışın büyük oranda al tın ithalatından kaynaklandığını belirtti. Açlık sınırı 1760 TL’ye çıktı Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, dört kişilik bir ailenin açlık sınırının ağustos ayında temmuz ayına göre yüzde 3.1 oranında artarak bin 760 liraya yükseldiğini açıkladı. Geçen ay 52 lira artan açlık sınırı, 2017’nin ilk sekiz ayında yüzde 14.4 arttı. Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda ve gıda dışı harcamaları gösteren yoksulluk sınırı ise geçen ay yüzde 0.5 artışla 6 bin 747 liradan 6 bin 836 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırında artışı ilk sekiz ayda 8.2’yi buldu. ‘Düşer... düşer...’ Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Enflasyonun yıl sonunda tekrar tek haneye inmesi ihtimali yüksek” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise şunları söyledi: “Enflas yon her ne kadar bu ay çift hane ye çıktıysa da inanıyorum ki önü müzdeki aylarda tek haneye ine cek.... Öncü rakamlar büyümede ikinci çeyrekte yüzde 7 civarında bir performansa işaret ediyor.” Mehmet Şimşek ‘Zehirli yumurta istemiyoruz’ Avrupa Birliği Komisyonu sözcüsünün fipronilli (haşere ilacı) yumurtaların Türkiye’de de bulunduğunu söylemesinin ardından açıklama yapan Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Turhan Çakar, “Tüketiciler olarak fipronilli yumurta yemek istemiyoruz” dedi. İvedilikle, tüm Türkiye’de yoğun bir denetim başlatılması gerektiğini belirten Çakar, yumurtalarda yapılacak analizler sonucunda fipronil maddesinin görülmesi durumunda, zaman geçirilmeden kamuoyuna açıklama yapılması gerektiğini söyledi. Doğru Bilgilenme Hakkı ile Sağlık Hakkının tüketicilerin evrensel hakları olduğunu ifade eden Çakar, “En kısa sürede doğru olarak fipronil maddesinin varlığı hakkında bilgilendirilmek istiyoruz” diye konuştu. l Ekonomi Servisi İbrahim Bodur girişimcilik ödülü verilecek Kale Grubu, şirketlerinin kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur’un anısını yaşatmak amacıyla İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülü’nü düzenleme kararı aldığını duyurdu. Proje ile Türkiye’nin gelecek vaat eden sosyal girişimcilerinin ödüllendirilmesi hedefleniyor. İbrahim Bodur için, “Tüm hayatı boyunca insanı merkeze koyan anlayışından hiç ödün vermedi. Bizler de onun vizyonu doğrultusunda ilerliyoruz” diye konuşan Kale Grubu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay, bu sene ilki verilecek olan ödülün geleneksel hale gelmesini hedeflediklerini aktardı. Okyay, “İbrahim Bodur’dan devraldığımız sorumluluğu daha yükseklere çıkarma kararlılığımızı miras projeleri ile devam ettirmeye gayret ediyoruz. Bu nedenle, bu topraklardan sosyal fayda yaratacak nice yeni nesil sosyal girişimciler için bu ödülleri düzenleme kararı aldık” dedi. l Ekonomi Servisi Bu balon er veya geç patlar! Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) ucuz para sağlama politikasını değiştirmesi çağrısı yapan Deutsche Bank Üst Yöneticisi (CEO) John Cryan, hisse senetleri, tahvil ve emlak piyasalarında yaklaşan fiyat balonları konusunda uyardı. Cryan, “Güçlü Avro’ya rağmen, Avrupa’da ucuz para çağı artık sona ermelidir” dedi. Ucuz paranın getireceği sakıncaları vurgulayarak, güçlü Avro’nun daha fazla para basmak için mazeret olarak kullanılmamasını isteyen Cryan, “Artık sermaye piyasasının giderek daha çok alanında balon işaretleri görüyoruz” dedi. Avro bölgesinin ekonomisini, 20082009 finansal krizinden sonra canlandırmak için uygulanan politikada, düşük faiz oranları, para basma ve nakit stoklamanın cezalandırılması gibi yollara başvurulmuştu. Ancak ECB’nin 2 trilyondan fazla Avro basmasına yol açan bu politika siyasi açıdan bölünmelere yol açmıştı. l Ekonomi Servisi Ucuza al pahalıya satYTSütarrbakatinyecejıinsiı:n Türkiye’nin reel faizi gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında ilk sıralarda yer alıyor. Bu da yabancı yatırımcı için ucuza alıp pahalıya satma olanağı sağlıyor Türkiye’de reel faiz yukarı yönlü ivmesini korurken, bu durumun Türkiye’ye yönelik sermaye girişlerinin artırabileceği belirtildi. Ağustos ayı itibarıyla Türkiye’de 12 ay ileriye dönük beklenen reel faiz yüzde 3.03 oldu. Bu oranla Türkiye’deki reel faiz, gelişmekte olan diğer ülkelerin oldukça üzerinde kaldı. Business HT’de yer alan analize göre bu durum Türkiye’nin gelişmekte olan diğer ülkelere göre sermaye akımları açısından daha avantajlı olabileceğini gösteriyor. Finans Yatırım’a göre de re el faizin görece yüksek olması, “carry trade” (faizi düşük bir para biriminden borçlanıp, borçlanılan parayı daha yüksek faizli bir para birimine çevirerek faize yatırma işlemi) imkânı sağlıyor. Bu imkânı gören yabancı yatırımcılar yıl başından bu yana tahvil ve bono piyasasına 5.4 milyar dolar, hisse senedi piyasasına ise 2.8 milyar dolar getirdiler. Enflasyonda yükselişle Türkiye’nin reel faizi görece olarak yüksek kalacak ve bu durum sermaye girişleri açısından Türkiye’yi daha cazip hale getirecek. l Ekonomi Servisi Bankaların kârı yüzde 27 arttı Bankacılık sektörünün net kârı OcakTemmuz döneminde net faiz ve komisyon gelirlerinin desteğiyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27.5 artışla 29 milyar TL oldu. Sektörün geçen yılın aynı dönemindeki net kârı 22.7 milyar TL seviyesindeydi. 2015’te 26 milyar TL olan bankacılık sektörünün toplam dönem net kârı 2016’da yüzde 44 artışla 37.5 milyar TL olmuş tu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yılın ilk 7 aylık verilerine göre sektörün aktif büyüklüğü yüzde 20 artışla 3 trilyon TL’ye ulaştı. Sektörün kredileri de yaklaşık yüzde 23 artarak 1.94 trilyon TL’ye yükseldi. Bankacılık sektörünün temmuzda sermaye yeterlilik oranı yüzde 16.95 olurken, takipteki krediler oranı da yüzde 3.1 oldu. l Ekonomi Servisi Hibçoainzrçiinklaei na’dmdeıamn Hazine Müsteşarlığı, 2017 yılı dış finansman programı çerçevesinde, dolar cinsi Mayıs 2047 vadeli tahvilin artırımı için Citigroup, Goldman Sachs ve Nomura’ya yetki verdi. Hazine bu yıl geleneksel eurobond, Japon Yeni ve kira sertifikası ihraçları yo luyla uluslararası sermaye piyasalarından 6 milyar dolar karşılığında finansman sağlamayı öngörüyordu. Ancak bu rakamı ilk altı ayda yaptığı dış borçlanma ile aşan Hazine, haziran başında yaptığı eurobond ihracı ile uluslararası sermaye piyasalarından yaklaşık 7.4 milyar dolar finansman sağlamıştı. Hazine ayrıca Dünya Bankası’ndan Ülke İşbirliği Çerçevesi programıyla 5 yıllık dönemde 57.5 milyar dolar tutarında finansman sağlanmasının öngörüldüğünü duyurdu. l Ekonomi Servisi Otomobil pazarı daraldı Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, ilk 8 ayda yüzde 2.27 küçülerek 555 bin 991 seviyesinde gerçekleşti. Otomotiv Distribütörleri Derneği, ilk 8 ayda otomobil pazarının yüzde 3.38 azaldığını, hafif ticari araç pazarının ise yüzde 1.46 arttığını duyurdu. Buna göre otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2017’de sekiz aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2.27 azalarak 555 bin 991 adet oldu. Ağustosta otomobil ve ha fif ticari araç pazarı 72 bin 536 adet olarak gerçekleşti. Otomobil satışları yıllık yüzde 1.69 arttı ve 54 bin 890 adet oldu; geçen sene aynı dönemde 53 bin 977 adet satış gerçekleşmişti. Geçen sene 17 bin 579 adet satış yapılan hafif ticari araç pazarı ise bu yıl yıllık yüzde 0.38 arttı ve 17 bin 646 adet olarak gerçekleşti. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Süveyş olarak Kuzey Kore Süveyş krizi (1956), kapitalizmin, yaklaşık 40 yıldır gerilemekte olan İngiltere hegemonyası düzenine fiilen son noktayı, Ortadoğu (enerji kaynakları) “portföyünü” ABD’ye devrederek koymuştu. İçinden çıkılmaz bir hal almaya başlayan Kuzey Kore krizi, kapitalizmin ABD liderliğindeki düzeninin dağılma sürecinin son durağı olacak gibi görünüyor. Şimdilik üç olasılıktan söz edilebilir. ABD’nin güvenlik mimarisini, müttefiklerini koruma kapasitesini kaybetmiş bir “kâğıttan kaplan” olduğunun ortaya çıkması. ABD yönetiminin bu olasılığı önlemeye çalışırken bir nükleer savaşa yol açması. Krizin Çin’in inisiyatifiyle aşılması. Kâğıttan kaplan Clinton, Bush, Obama yönetimleri geldi geçti, hiçbiri Kuzey Kore (KK) rejiminin nükleer bir güç olma yolundaki ilerleyişini yavaşlatamadı. KK rejimi gittikçe hızlanan çabalarının bir sonucu olarak önceki hafta Japonya üzerinden aşarak denize düşen bir balistik füze fırlattı. Geçen hafta sonunda da, bir balistik füzeye yüklenebilecek boyutlarda olduğu iddia edilen bir hidrojen bombasının denemesini başarıyla gerçekleştirdi. Hafta başında Güney Kore istihbaratı, Kuzey’in yeni bir balistik füze denemesine hazırlandığını ileri sürüyordu. ABD açısından, topraklarına ulaşacak bir balistik füze yapılması bir kırmızı çizgi oluşturuyor. Trump’ın attığı fevri tweet’ler bir yana, Savunma Bakanı Mattis’in pazar günü yaptığı açıklama bu kırmızı çizginin, Trump yönetimi açısından, önleyici bir vuruş zorunluluğunu gündeme getirdiğini gösteriyor. Mattis’in açıklamasının ağırlığı, Beyaz Saray’da ve Genelkurmay Başkanı Joseph Dunbard’ın refakatinde yapılmış olmasından kaynaklanıyor. İkincisi, açıklama, “ABD’ye, Guam üssü de olmak üzere mülkiyetindeki topraklara, müttefiklerine yönelik herhangi bir tehdide etkin ve ezici bir askeri tepkiyle cevap verilecektir” (verilebilir değil E.Y.) diyor. ABD yönetimi bu kırmızı çizginin geçilmesini önleyemezse, Güney Kore ve Japonya, ABD ile ittifakın erdemlerini ve risklerini yeniden değerlendirme durumuna gelecekler. Çin, ABD’yi bölgeden çıkartma projesi doğrultusunda çok daha rahat hareket edebileceğini düşünecek. Hesap hatası ABD ve Kuzey Kore liderliklerinin olası tutumlarına ilişkin belirsizlikler bir hesap hatası, nükleer savaş riskini artırıyor. Örneğin, bir tarafta, ABD yönetimi, bütünlüklü ve tutarlı bir dış politika çizgisi sunamıyor. Trump, KK’ye baskı yapmaya çalışırken, Güney Kore’yi alttan almakla suçluyor, işbirliği yapmak durumunda olduğu Çin’i (dünyanın ikinci büyük ekonomisi) dünya ekonomisi üzerindeki olası sonuçlarını düşünmeden ticaret savaşıyla tehdit ediyor. Öbür tarafta KK yönetimi, Batı istihbarat örgütleri açısından adeta bir “kapalı kutu”. Varlığını korumak için silahlandığı varsayılan bir rejimin, aynı anda, Japonya ve Çin’i tehdit eden adımlar atması kafaları karıştırıyor; ABD tarafında, bir önleyici vuruşu tetikleyebilecek bir yanlış yorumlama riskini artırıyor. Kritik ülke Çin Bu risk arttıkça ABD’nin bölgedeki ittifaklarının bir nükleer savaşın, KK’nin silahlanmasından daha büyük bir risk olacağını düşünerek, ABD ile aralarına mesafe koymaya, Çin üzerinden diplomatik ya da başka türlü çözümlere yatırım yapmaya başlamaları gündeme gelebilir. Bu yönde bir gelişme, bölgedeki stratejik dengeleri değiştirmeye başlar. “Süveyş” anını anımsatacak değişiklikler ise, Pekin yönetiminin, ekonomik ve askeri baskıyla Kuzey Kore rejimini, silahlanma projesini terk ederek, Çin’in nükleer şemsiyesi altına girmeye ikna etmesi durumunda gündeme gelecektir. O zaman Çin, askeri tehdit kapasitesini, düzen getirme becerisini kanıtlamış, bir nükleer savaşı önleme “hizmeti” sunmayı başarmış, belki, Kuzey Kore’de bir üs kurma olanağı da elde etmiş, güvenilir bir hegemonya adayı olarak bölgede yükselecektir. ABD, bölgedeki stratejik üstünlüğünü kaybedecektir. Bu noktadan sonra ABD’nin, dünyanın en dinamik ekonomik bölgesindeki stratejik konumunu koruyabilmek için, Çin ile askeri bir çatışmayı göze alması gerekecektir. TL ile ihracat ikiye katlandı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, dış ticarette ocaktemmuz döneminde gerçekleştirilen ihracat 90 milyar doları, ithalat 129 milyar doları aştı. Türk Lirası ile ihracat, bu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 118 artarak, 4 milyar 119 milyon dolardan, 8 milyar 987 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde gerçekleştirilen toplam ihracatın 42 milyar 452 milyon dolarlık kısmı Avro, 35 milyar 384 milyon dolarlık kısmı dolar ve 2 milyar 597 milyon dolarlık kısmı da sterlin ile yapıldı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle