23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 7 Eylül 2017 4 Özgür kıskandı mı adaşının ülkesini? Ağustos ayındaki başkanlık seçimleri yüksek mahkemece iptal edilen Afrika ülkesi Kenya 1887 yılında bir İngiliz şirketi tarafından Araplardan kiralanmış ve o tarihten itibaren 1963 yılına kadar tam bir İngiliz sömürgesi olarak yaşamış. Ülkenin yabancı boyunduruktan kurtulmasında başrolü oynayan Jomo Kenyatta 1964’te ilk cumhurbaşkanı da olmuş. Baba Kenyatta, oğluna Uhuru adını koymuş. Uhuru, Svahili dilinde özgür demek olduğuna göre Jomo Kenyatta’nın oğlu, Uğur Mumcu’nun oğlunun adaşı oluyor. Bizim Özgür’ün adaşı olan Uhuru 2013 yılında, ülkenin en genç Cumhurbaşkanı olarak sandıktan çıkıp başa geçmiş. Kenya, 45 milyonluk tipik bir Afrika ülkesi. Etnik farklılıklar ve bağnazlıklar diğer komşularına göre daha az. Ama yine de geniş çapta ölümlere neden olan siyasi çatışmalar eksik olmuyor. Nitekim ağustos ayında yapılan seçimlerden sonra patlak veren çatışmalarda 24 kişi yaşamını kaybetmiş. 2007 yılında patlak veren olaylarda ise 1200 kişi ölmüş. HHH 2013 yılında yapılan seçimleri kazanarak, başkanlık koltuğuna oturan Uhuru Kenyatta bir yandan ülkenin en genç başkanı olmuş kişisi unvanını taşırken öte yandan ülkenin en büyük servet sahiplerinden biri olarak da biliniyor. Yani Kenya tipik Afrika ülkelerinin kronik hastalıklarının bir bölümünü bağrında taşıyor. Şiddet, nepotizm, yolsuzluk gibi olaylara sıkça rastlanıyor. Sandığa gidildiği sırada iktidarda olan ve başlangıçta yüksek seçim kurulu tarafından oylamanın galibi ilan edilen Uhuru Kenyatta’nın kazandığı ilan edilen seçimler yüksek, mahkeme tarafından oylamada yolsuzluk gerekçesiyle iptal edildi. Yüksek mahkemenin altı yargıcından dördü, sonuçları tutanaklarca desteklenmeyen seçimlerin anayasa ve yasalara uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle iptal kararı lehine oy kullandı. Kararın ilan edilmesi üzerine devlet televizyonunda konuşan Uhuru Kenyatta, bizlere yabancı gelmeyen bir ifade ile “56 kişi 45 milyon insanın iradesini değiştiremez, ama 6 kişi insanların iradesini değiştirmiştir” diyerek, yüksek mahkemeyi halkın iradesini yıkmakla suçlarken yine de ölçüyü kaçırmayan tavrını açıklamıştır: Bu karara katılmıyorum. Ama saygı da gösteriyorum. Sonra da eklemiştir: Seçimden sonra geri döneceğiz ve yargı konusunu yeniden değerlendireceğiz. Görüldüğü gibi Uhuru Kenyatta ile yargı arasında çok tehlikeli bir gerginlik var. HHH Ama bu gerginliğe karşın, işler demokrasinin temel ilkeleriyle uyumlu yürüyor. Yüksek yargı, yürütmenin egemeninin karşısında boyun eğmiyor, sandık tutanaklarıyla kanıtlanmayan seçim sonuçlarını anayasa ve yasalara uygun görmeyince iptal edebiliyor. Kenya Yüksek Mahkemesi’nin kara derili yargıçları bağımsızlık sınavından alınlarının akıyla çıkıyorlar. Ve yürütmenin başı da, yüksek yargıyı eleştirmekle birlikte, normal olanı ilan ediyor: Karara katılmıyorum, ama saygı gösteriyorum. Kenya’daki seçimler ile igili olarak, Özgür Mumcu dün Kenyatta’nın kampanyasında çalışan Cambridge Analytica ile uluslararası bağlantıları ve kullandığı psikometrik yöntemleri de anlatan çok ilginç bir yazı yazdı, atladıysanız, mutlaka dönüp okuyun derim. Ben söz konusu yazıyı okurken hukukçu yazar Uğur Mumcu’nun yine hukukçu yazar olan oğlu Özgür Mumcu’nun, adaşı Özgür Kenyatta’nın ülkesinin yargı bağımsızlığını ve her şeye rağmen yürütmenin yargı kararlarına saygısını acaba kıskanmış mıdır, diye düşünmeden edemedim. Bana sorarsanız ne kadar kıskansa yeridir. Baksanıza, o Kenya kiralama yoluyla İngiliz sömürgesi haline geldiğinde bizim “bağımsız İmparatorluğumuzun(!)” bugünkü Danıştay’a denk gelen Şurayı Devlet’i 24 yaşını doldurmuştu. Geçen zaman içinde onlar nereden nereye gelmişler, biz nereden nereye gitmişiz... MHP Nazilli teşkilatını kapattı Aydın Nazilli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıldönümü etkinliklerinde, MHP Nazilli İlçe Başkanı Zafer Keskin’e yer ayrılmaması üzerine MHP ilçe yöneticilerinin Nazilli Belediyesi Kültür İşleri Müdürü Fatih Demir’i darp etmesiyle başlayan tartışmaya MHP Genel Merkez yönetimi son noktayı koydu. Yaşananların ardından MHP’nin Nazilli ilçe teşkilatı Başkanlık Divanı kararı ile kapatıldı. Kapatma kararını MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin duyurdu. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Adaleti sürekli gündemde tutun’ CHP, Adalet Kurultayı’nın ardından ilk MYK’sini topladı. Masaya yatırılan konular arasında CHP’nin kuruluş yıldönümü etkinlikleri ve kurultay değerlendirmesi vardı İKLİM ÖNGEL CUMHURİYET DAVASI’NA VURGU YAPTI MYK toplantısının ardından basının karşısına çıkan CHP Sözcüsü Tezcan, Cumhuriyet gazetesi davasının görüleceği pazartesi gününün, doğru karar vermek için bir fırsat olarak değerlendirilmesini ve tutukluların serbest bırakılmasını istedi. Tahliye bekliyoruz CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, pazartesi günü Silivri’de görülecek Cumhuriyet gazetesi davasının yargı için bir fırsat olduğunu söyledi CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK’nin ardından basın toplantısı düzenledi. Tezcan, pazartesi günü görülecek Cumhuriyet gazetesi davasında, arkadaşlarımız hakkında “tahliye beklediklerini” söyledi. Tezcan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: Ağzını kilitle: Bizim Adalet Kurultayımız iktidar çevrelerini rahatsız etti. Onları anlıyorum ama Danıştay Başkanı’nın rahatsız olması ilginç geldi. Bir Danıştay Başkanı düşünün ki ana muhalefet partisini siyasi hasım gibi karşısına alıyor. Danıştay Başkanı’nın açıklaması dahi bizatihi Türkiye’de yargının hangi noktada olduğunu gösterir. Başkanın geçmişte yargı bağımsızlığı adına hangi pozisyonlar aldığını biliyoruz. Bizim de bir çift sözümüz var, cüppede ilikleyecek ilik arayacağına ağzını kilitle ve yargıçlık görevini yap. Kadrajın dışı ne olacak: Adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı’nın bir sözü önemliydi. ‘Yargıya güven olmazsa bağımsız ve tarafsız yargı olmaz.’ Doğru söylüyor, yargıya güven yüzde 30’un altına düşmüş. Yargıtay Başkanı’nın sorması gereken bir soru var, ‘Niye yargıya güven yok?’ Toplum mu haksız yoksa yargının başındakiler ve iktidardakiler mi? Cumhurbaşkanıyla çay toplamaya giden yüksek yargıçların olduğu yargıya mı güvenecek? Hangi yargıya güvenecek, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın Cumhurbaşkanı önünde baş eğdiği yargıya mı güvenecek? Sayın Başkan açıklama yapmış ‘kadraj oyunu’ diye. Kadrajın dışındakiler ne olacak. Kadrajın dışı var bir de. Kadrajın dışında, OHAL KHK’lerini denetlemem diyen bir AYM var. Kadrajın dışındakilerle içindekileri yan yana getirdiğimizde hukukun içler acısı tablosu ortaya çıkıyor. Pazartesi bir fırsat: Gazeteciliği suç sayma anlayışı devam ediyor. Bir başka örneği Cumhuriyet gazetesinde yaşanıyor, pazartesi günü duruşması var Cumhuriyet gazetesi yazarlarının. Beklentimiz, arzumuz yargının aktörlerinin akıllarını başlarına almasıdır. Pazartesi gününün bugüne kadarki kötü tecrübeden dönüş için en azından bir fırsat olmasını temenni ediyoruz. Pazartesi günü yargının cesaretle hukukun arkasında duracağı bir karar bekliyoruz, tahliye bekliyoruz. Haksız yere içeride yatan gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını, gazetecilerin tutuklu olmadığı bir Türkiye bekliyoruz. Yargının bağımsızlığı demeç vererek olmaz, karar vererek olur. Demeç vermeyi bırakın, karar verin. Eğitim ticari, müfderat gerici: Önümüzdeki günlerde okullar açılacak ama Türkiye’nin eğitim sistemi fecaat. Servis taşımacılığı için okullar mafya alanına dönmüş, bahçede çatışma yaşanıyor. Bu ilişkiler okulların içine kadar nasıl girdi? Eğitim sistemi nasıl bu noktaya geldi? Türkiye’de eğitim ticarileşiyor, müfredat gericileşiyor. Müfredattan Atatürk’ü çıkardılar, cumhuriyeti çıkardılar, bizi biz eden ortak değerlerimizi silip atmaya ve bir cahiliye kültürünü, ihvan kültürünü okullar vasıtasıyla çocuklarımızın beynine yerleştirmeye çalışıyorlar. Referandum: Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu, ciddi bir problemdir. Hükümet bu meseleyi beyanatlarla geçiştirmektedir. Bu adım bölgenin istikrarına hizmet etmez, yeni istikrarsızlıklar yaratır. Sadece Irak ve Suriye değil, Türkiye’yi içine alacak yeni istikrarsızlıklar yaratacak bir adımdır, bir yeni çatışma daha ekleme riski yüksektir. CHP MYK, Çanakkale’de gerçekleşen 4 günlük Adalet Kurultayı’nın ardından ilk toplantısını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yaptı. Toplantıda “adalet”in gündemden düşürülmemesi, il örgütlerinin yapacağı organizasyonlarla, etkinliklerin Adalet Kurultayı’ndaki benzer başlıklarla illerde devam etmesi gerektiği belirtildi. Toplantıda Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin ocak ayında yapacağı olağan kongresine ilişkin olarak da “İç tartışmalar partiye zarar vermemeli. Tartışmalar büyütülmemeli” dediği öğrenildi. CHP MYK’nin Adalet Kurultayı’nın ardından ilk toplantısında, kurultay analizi yapıldı, bugün gerçekleşecek eğitim çalıştayı ve yeni müfredat, adli yıl açılışında yaşananlar ve partinin 9 Eylül’deki kuruluş yıldönümü etkinlik hazırlığı masaya yatırıldı. Edinilen bilgiye göre, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapılacak kutlamanın yanı sıra düşük bir bütçeyle ulusal ve uluslararası televizyon kanallarına kısa bir film yaptırılması gündeme getirildi. 9 Eylül günü CHP Kılıçdaroğlu önderliğinde önce Anıtkabir’i ziyaret edecek, ardından da genel merkezde Parti Meclisi’nin (PM) olağan toplantısı gerçekleşecek. Anıtkabir ziyaretinin halka çağrı yapılarak, halkla birlikte gerçekleştirilmesi de öneriler arasında yer aldı. Adalet Kurultayı’nın konuşulduğu toplantıda kurultayda tartışılan tüm başlıkların il örgütlerince düzenlenecek organizasyonlarda devamının getirilmesi gerektiği görüşü öne çıktı. Ayrıca Adalet Kurultayı’nın yarattığı toplumsal algının ölçülmesi ve bundan sonra ne yapılması gerektiğine ilişkin bir yol haritası hazırlanması gerektiği belirtildi. ‘Tehlikeli süreç’ uyarısı Ortadoğu ve Almanya kirizlerinin de ele alındığı toplantıda, Almanya’nın iktidar ve muhalefetiyle birlikte mutabık olduğu ortak konunun Tayyip Erdoğan karşıtlığı olduğu kaydedildi. Almanya’nın Avrupa’nın lokomotifi bir ülke olarak Türkiye’ye net tavır koymasıyla Türkiye’yi tehlikeli bir sürecin beklediği görüşü öne çıktı. Bu durumun Almanya’da yaşayan Türkleri de etkileyebileceğinin altının çizildiği toplantıda, CHP’nin Türkiye için belli adımlar atması gerektiği gündeme getirildi. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun da belli isimlerle telefon trafiğinin olması bekleniyor. Öte yandan Kılıçdardoğlu’nun okulların açılacağı hafta eğitimde fırsat eşitsizliğinden değişen müfredata kadar eğitimdeki her türlü sıkıntıyı dile getireceği bir basın toplantısı yapacağı öğrenildi. ABD’ye AOÇ protestosu AOÇ arazisinin bir bölümünün ABD’ye satışına tepki gösteren mimarlar elçilik önüne siyah çelenk bırakmak istedi. Polis, gruba biber gazı ile müdahale etti Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisinin bir bölümünün yeni ABD Büyükelçiliği yapılmak üzere satılmasına tepki gösteren Mimarlar Odası ve Başkent Dayanışması ABD Büyükelçiliği’ne yürüdü. ABD Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bırakılmasına izin vermeyen polis mimarlara biber gazı ile müdahale etti. TMMOB’ye bağlı Mimarlar Odası ve diğer meslek odaları ile bazı sendikalar ve Başkent Dayanışması temsilcileri, ‘ABD elini AOÇ’den çek’ yazılı siyah çelenkle ABD Büyükelçiliği’ne yürüdü. Büyükelçilik karşısında bulunan Çağdaş Sanatlar Merkezi önünde yapılan basın açıklamasında Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Alan da satan da hukuksuz bir sürecin parçası olmuş durumda. AKP hükümetinin, bu ülkenin kurucusunun emperyalizme karşı mücadelesinin herkes tarafından bilindiği bir Polis gruba sert müdahale etti. süreçte emperyalizmin babası ABD’ye AOÇ arazini satmasını biz kabul etmiyoruz. Hem vicdanen hem hukuken hem ahlaken bu satış doğru değildir” dedi. Açıklamanın ardından siyah çelenk ABD Büyükelçiliği önüne bırakmak istendi. Polis güvenlik gerekçesiyle izin verilmeyeceğini belirtince Can dan “Burası Türkiye toprağı, biz ABD elçiliğine siyah çelenk bırakmak istiyoruz. Görüyorsunuz, ABD’nin protesto edilmesine izin verilmiyor” diyerek tepki gösterdi. Polis kalkanlarıyla mimarlar uzaklaştırılmak istenirken müdahalede kullanılan biber gazından birçok kişi etkilendi. l ANKARA/Cumhuriyet KURZ ÇOK SERT ÇIKTI: Görüşmelere derhal son verin Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Gümrük Birliği’nin genişletilmesine karşı olduklarını açıkladı. Kurz, Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesine ilişkin ilişkin “AB Dışişleri bakanlarının gayri resmi buluşmasında Almanya’nın bu yöndeki talebini destekleyeceklerini” söyledi. Kurz, AB’nin Türkiye’ye yönelik tutumunda “daha kararlı davranmasını” istedi ve Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik görüşmelerine derhal son verilmesini talep etti. Almanya Başbakanı Angela Merkel de Almanya Yazıişleri Ağı’na verdiği röportajda, ekim ayındaki AB Zirvesi’nde AB liderleriyle Türkiye’nin üyeliğini masaya yatırmak istediğini belirtti. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle