18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 4 Nisan 2016 EDİTÖR: YENER KARADENİZ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ambI.raarng’oayguiddeereldkiHgaelAdknsbinelaallennmmky’üıeandsmeüaisrkşüki 1725 Aralık yolsuzluk soruşturmasının önde gelen isimlerinden Halkbank’ın eski genel müdürü Süleyman Aslan’ın operasyondan 1 ay önce yasaklı olmasına rağmen İran’a gittiği ortaya çıktı Halkbank’ın eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın 1725 Aralık yolsuzluk operasyo nundan 1 ay önce ekonomik ambargo uygu landığı halde İran’a gittiği ve İran İslam Cum huriyeti Ulusal Kalkınma Fonu Şehriban Kıraç (NDFI) Yönetim Kurulu Başkanı Safdar Hosseini ile bir araya gel diği ortaya çıktı. 1725 Aralık yolsuzluk ope rasyonunun kilit isimlerin den ve evinde ayakkabı kutu larında 4.5 milyon dolarla ya kalanıp tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Süley man Aslan’ın İran ile ekono mik ilişkiler yasak olmasına rağmen bu ülkeye neden gitti ği ise merak konusu. Şu anda ABD’de tutuklu olan 17 Aralık Operasyonu’nun merkezindeki isimlerden İran asıllı işadamı Rıza Sarraf’ın, Halk Bankası’ndan yaptığı yüklü para transferleri ile al tın ticareti ve meselenin İran bağlantısı gündemdeki yerini koruyor. 1 ay önce İran’daydı İran’da yolsuzluk suçlamasıyla yargılanıp idam cezası alan işadamı Babek Zencani’nin duruşmasında Zencani’nin Türkiye’deki paralarını işadamı Rıza Sarraf’ın Türkiye’de kurduğu döviz bürosu hesaplarına aktardığı ileri sürülmüştü. Zencani’nin adı 17 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sırasında gözaltına alınan ve 70 gün tutuklu kalan Rıza Sarraf’ın patronu olarak geçiyor. Süleyman Aslan’ın 1725 Aralık Yolsuzluk operasyonlarından 1 ay önce İran’a gittiğinde Rıza Sarraf ve Zencani’nin para transferleriyle ilgili bir görüşme yapıp yapmadığı da merak konusu. Daha fazla işbirliği NDFI’nın internet sitesinde yer alan habere göre 10 Kasım 2013’te Halkbank’ın Genel Müdürü Süleyman Aslan ve NDFI’nin Yönetim Kurulu Başkanı Safdar Hosseini ilk toplantılarını gerçekleştirdi ve bir işbirliği başlatma amaçlarını dile getirdiler. Sitedeki açıklamada “İran’a yönelik yaptırımların başlamasından bu yana Türkiye’de İran ile en yakın ilişkilere sahip banka Halkbank. İran’la ve özellikle de İran bankalarıyla işbirliğini daha da genişletmeye de kararlı” ifadeleri yer alyor. Ticaretin yüzde 90’ı Açıklamada, Halkbank’ın, 30 yılı aşkın süredir İran Merkez Bankası, Saman Bank, Parsian Bank gibi İran bankalarıyla işbirliği yaptığına işaret edilerek, “Türkiye’de 870’i aşkın şube ve 50 bin çalışanla hizmet veren Halkbank, Bor Süleyman Aslan Safdar Hosseini Süleyman Aslan İran’da 10 Kasım 2013’te NDFI Yönetim Kurulu Başkanı Safdar Hosseini ile görüşerek Halkbank ile işbirliğinin artırılması için görüş alışverişinde bulundu. sa İstanbul’da işlem görüyor ve ana hissedarı Türkiye hükümeti. Bu banka Türkiye’de 11 milyonu aşkın müşterisine aralarında sigortacılık, aracılık faaliyetleri, gayrimenkul ve bilgi teknolojileri hizmetlerinin de bulunduğu geniş bir yelpazede hizmetler sunuyor. Ayrıca Makedonya, Bahreyn ve Kıbrıs’ta şubeleri var. Türkiye ve İran arasındaki ticaretin yüzde 90’dan fazlası Halkbank aracılığıyla gerçekleşti riliyor” denildi. İşbirliği sözü Safdar Hosseini ile yapılan görüşmede Süleyman Aslan da, nükleer enerji programına ilişkin olarak İran ve 5+ 1 Grubu (Rusya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasındaki müzakereleri takip ettiğini dile getirerek İran üzerindeki yaptırımların gevşetilmesi konusunda bir anlaşmaya varılacağı ihtimalini düşü nerek yakın gelecekte İran’la daha yakın işbirliği olacağını vurguluyor. Safdar Hosseini, Halkbank’tan Türkiye’deki yatırımcıları İran’a yatırım konusunda teşvik etmesini ve projelerin fizibilite çalışmalarında sorumluluk üstlenmesini isterken, Süleyman Aslan NDFI ile işbirliği başlatılabilecek enstrümanlar olarak yatırım ortaklığı, Avro/dolar cinsinden bono ve mevduatları öneriyor. Harçlara 17.3 milyar TL gitti Yurttaşın cebinden geçen yıl pasaporttan tapuya, trafikten notere kadar tüm harçlar için yaklaşık 17.3 milyar lira çıktı. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre, bu rakam, 2014’te 14 milyar 806 milyon 475 bin lira olarak kaydedilmişti. Yurttaş, harç kalemleri içerisinde en yüklü ödemeyi tapu harçları için yaptı. 2015’te 1 milyon 289 bin 320 konutun satıldığı Türkiye’de yeni ev sahipleri, ‘tapu masrafı’ olarak da adlandırılan bu ücret için kesenin ağzını açarak 9 milyar 577 milyon 653 bin lira ödedi. Ödenen tutarın büyüklüğü açısından tapu harçlarının ardından 2 milyar 956 milyon 902 bin lira ile yargı harçları, 2 milyar 164 milyon 30 bin lira ile de ‘diğer harçlar’ başlığındaki kalem geldi. Aynı dönemde pasaport ve konsolosluk harçlarına ödenen meblağ ise 1 milyar 70 milyon 75 bin lira düzeyinde gerçekleşti. Trafik harçları için 755 milyon 709 bin lira, noter harçları için de 690 milyon 385 bin lira ödendi. Harç kalemleri arasında en düşük toplam ödeme 330 bin lira ile vergi yargısı harçları için yapılırken, gemi ve liman harçları ile imtiyazname, ruhsatname ve diploma harçları da ödeme tutarlarının en az olduğu diğer harç kalemleri oldu. l Ekonomi Servisi İranlı milletvekili: Zencani’nin paraları Sarraf’ın elindeESbmuüliytrüaAnkbi’iddbedasnia ‘Sarraf İran’a getirilmeli’ diyen Sultani, Zencani’nin zimmetine geçirdiği paraların büyük bölümünün yurtdışında Sarraf’ın kontrolünde tutulduğunu anlattı İran meclisinde oluşturulan yolsuzluk komisyonunun üyesi Emir Abbas Sultani, dolandırıcılıktan idama mahkum olan işadamı Babek Zencani’nin zimmetine geçirdiği paraların büyük bölümünü yurtdışında Rıza Sarraf’ın kontrolünde tuttuğunu ileri sürdü. Sultani “Karmaşık Zencani dosyasının kilit ismi Sarraf’tır. Kör düğümler ancak Sarraf’ın konuşmasıyla açılabilir. İran’a getirilmesi için her fırsat değerlendirilmeli. Sarraf ile Zencani birlikte çalışıyor. Zencani dosyasının arka planının çözülmesi için Sarraf’ın İran’ın elinde olması şart” dedi. İdam kararı bugün İran medyasına konuşan Sultani “Zencani’nin malvarlığının küçük bölümü İran içindedir. Bu yüzden Sarraf’a ula Babek Zencani şılması çok önemlidir. Acaba bu olayların arkasındaki isimlerin belli olmaması için mi Sarraf’a ulaşılması istenmiyor” diye sordu. Rıza Sarraf Öte yandan İran’da yargılandığı yolsuzluk davasından idama mahkum olan Babek Zencani hakkındaki karar resmi olarak bugün (4 Nisan) mahkeme tarafından açıklanıyor. Zencani’nin avukatı Resul Kuhpayezade, 20 gün içinde karara itiraz etme haklarının bulunduğunu söyledi. Müvekkilinin yurtdışında ortak ve yedieminler kullandığını kabul eden Kuhpayezade “Zencani’nin yurtdışındaki malvarlığı ve paralarını ellerinde tutan bazı ortakları, idam kararının ardından tamahkâr olmuş. Birileri, Zencani’nin bu durumdan kurtulmasını asla istemiyor. İkilinin İran’a yaptırımların aşılması konusunda ortak çalıştığı inkâr edilemez” dedi. İran devleti kendisini 2.8 milyar dolar dolandırmaktan idamına hükmettiği Zencani’den paralarını geri almak için ünlü işadamının yurtdışındaki malvarlığını bulmaya çalışıyor. l TAHRAN/Cumhuriyet CHP’liler ABD’ye gitmedi ABD’nin Miami kentinde İran’a yaptırımları ihlal ettiği suçlamasıyla tutuklanan Rıza Sarraf’ın Florida mahkemesinde kefaletle tahliye talebinden vazgeçmesi üzerine CHP Cezaevi Komisyonu programını iptal ettiğini duyurdu. Rıza Sarraf’ı tutuklatan savcı Preet Bharara’nın Sarraf’ın kefalet ödemekten vazgeçtiğini ve yargılamanın New York’ta devam edeceğini duyurması nedeniyle Miami’ye gitmesi planlanan CHP heyetinin programını iptal ettiği bildirildi. Daha önce yapılan açıklamada Grup Başkanvekili Özgür Özel başkanlığında Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan ve avukat Yegane Güley’den oluşan heyetin dün saat 13.00’te ABD’ye gideceği bildirilmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Gündeş ilk kez sahnede ABD’de tutuklanan Rıza Sarraf’ın eşi şarkıcı Ebru Gündeş, eşinin tutuklanmasının ardından döndüğü Türkiye’de ilk kez konser verdi. Gündeş, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun (TUSAF) Antalya Belek’teki Sueno Hotel’de düzenlenen 12’nci Uluslararası Kongre ve SergisiGlobal Ticaret ve Değirmen Teknolojileri kongresi kapsamında sahneye çıktı. Gündeş Antalya’ya ABD’de hakkında 75 yıl hapis cezası istenen Rıza Sarraf’ın özel uçağıyla geldi. Basına kapalı konseri sadece kongre üyeleri izleyebildi. ekonomi 9 Sıra muhafazakâr partilerde Yaklaşık 35 yıldır, kapitalizmin küresel çapta egemen ideolojisi neoliberalizm, serbest piyasa (serbest ticaret) en ileri demokrasiden daha özgürlükçüdür, kaynakların en optimum, riskin en etkin biçimde dağıtılmasını sağlar diyordu. Neoliberalizmi benimsemek sosyal demokrasiye çok pahalıya mal oldu. Seçmen bu partileri terk edince, Avrupa’da sosyal demokrat partilerin toplam oyunun ağırlıklı ortalaması, 2008 mali krizinden sonra çöktü (The Economist, 02/04/16). ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin, İngiltere’de Muhafazakâr Parti’nin krizleri, şimdi sıranın muhafazakâr partilere geldiğini gösteriyor. Trump’tan Brexit’e Amerika’da muhafazakâr partinin (GOP) seçmeni, partinin geleneksel çizgisini savunan adaylardan uzaklaşıyor. Donald Trump partinin geleneksel çizgisinin çok daha sağında, açıkça ırkçı, yabancı, kadın düşmanı, sağ popülist bir söylemle başkan adayı olarak yükseliyor. GOP liderliği, bir taraftan bu adam aday olursa asla seçilemez, başkanlığı demokrat partinin adayı alır diye korkuyor, öbür taraftan da ya seçilirse diye... Emekli generaller, “ordu, nükleer bombaların şifrelerini değiştirir” demeye getiriyorlar, istihbarat örgütlerinin eski başkanları, Trump’ın bir güvenlik riski olduğunu anlatıyorlar. Mali piyasalar risk primlerinin aniden yükselmesinden korkuyor... GOP liderliğinin son umudu, Trump’ın adaylığını konferansta delege oyunlarıyla engellemek. O zaman da Financial Times’dan Tony Barber’in işaret ettiği gibi “son 150 yılın en başarılı muhafazakâr partilerinin parçalanması gündeme gelebilir”. Barber’in “partiler” derken kastettiği öteki parti İngiltere Muhafazakâr Partisi. Bu partinin seçmeni de, partinin geleneksel çizgisinden uzaklaşıyor. Avrupa Birliği’nden çıkmak isteyenlerin “Brexit” kampanyası, parti liderliğini böldü. Bir tarafta Avrupa Birliği içinde kalmak isteyen büyük sermaye, Başbakan, Maliye Bakanı, bakanların çoğunluğu, karşı tarafta da partinin eski başkanlarından Ian Duncan Smith’in liderliğinde tabanın, göçmenlere terörist saldırı olasılıklarına ilişkin korkularını yansıtarak AB’den çıkmak isteyenler. Muhafazakâr parti liderliğine aday olmak isteyen oportünistler de Brexit trenine atladı. İngiliz muhafazakâr partisinin Thatcher’den bu yana izlediği “neoliberal” politikalar da tepki çekiyor. Parti’nin en muhafazakâr kesimleri bile, Maliye Bakanı’nın 2016 bütçesindeki kemer sıkma politikalarına karşı çıktılar. Bu kesimin de başını I.D. Smith’in çekmesi tabii ki rastlantı değil. İşçi Partisi’nin Jeremy Corbin’in kimliğinde nihayet adına layık bir liderliğe kavuşması Muhafazakâr Parti’nin krizini derinleştiriyor. Başlangıçta Corbin’e kuşkuyla yaklaşan NewStatesmen dergisinde geçen hafta yayımlanan bir yorum, “Corbin altı ay içinde, tarihin belki de en etkili muhalefet lideri olmayı başardı” diyordu. Corbin’in liderliğinde İşçi Partisi, Maliye Bakanı’nı en yoksul kesimlerin aldıkları yardımları, engellilerin ödeneklerini hedef alan kesintileri, Muhafazakâr Parti içindeki muhalefetten de yararlanarak geri çekmeye mecbur bıraktı. Bunlar olurken, Hindistan şirketi Tata, İngiltere’deki çelik kombinalarını satıyor. “İşçilere, İngiltere çelik sanayiine ne olacak” sorusuna hükümet bir cevap üretemezken, İşçi Partisi hemen sendikalarla birlikte işçilerden, sanayiden yana tavır aldı. Çelik kombinasının devletleştirilmesi, Çin’in çelik piyasalarındaki damping uygulamalarına karşı olası korumacılık önlemleri, “küresel rekabet karşısında yeni bir sanayi politikası gerekir mi?” gibi neoliberalizmin dışladığı tartışmalar yeniden gündeme geldi. Uluslararası finans medyasının saygın yorumcularından, ekonomist, Anatol Kaletsky, “Bugün, bir dönemin bittiğine, bugüne kadar istikrarını koruyabilen toplumlarda bir dağılmanın gelmekte olduğuna ilişkin bir önsezi dünyada yayılıyor” diyor; “mali serbestliğe, merkez bankası bağımsızlığına, maliye ve para politikaları ayrımına, devletin ekonomiye müdahalesine ilişkin varsayımların (neoliberalizminE.Y) giderek sorgulanacağını” düşünüyor (Project Syndicat, 31/03). İSO enerji ödülleri için başvuru zamanı Sürdürülebilir kalkınmaya yönelik enerji kaynaklarının verimli kullanılması amacıyla İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen “İSO Enerji Verimliliği Ödülleri” için başvurular başladı. Ödüllere, İSO üyeleri dışındaki sanayi firmaları, kamu ve sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve akademisyenler de başvurabilecek. Adaylar, başvurularını 29 Nisan’a kadar web sitesi üzerinden yapabilecek. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle