18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Pazartesi 4 Nisan 2016 İtalya’da yolsuzluk skandalı bakanı istifa ettirdi Federica Guidi İtalya’da Ekonomik Kalkınma Bakanı Federica Guidi, petrolcü sevgilisinin çıkarlarına uygun yasa değişikliği yaptırmış. Kadın bakan ile sevgilisi Gianluca Gemelli’nin telefon görüşmelerinin kayıtları sızdı. Gemelli’ye yeni petrol sahaları açıl TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ [email protected] masını kolaylaştıran yasa değişikliği sözü veren, Anayasal Reformlardan Sorumlu Bakan Maria Elena Boschi’nin değişikliği yapmayı kabul ettiğini söyleyen Guidi, istifa etti. Muhalefet, Boschi ve Başbakan Matteo Renzi’nin de istifasını istiyor. 13 Panama Belgeleri’nden 72 liderin yolsuzluğu çıktı Panamalı hukuk firması Moses Fonseka’ya ait olduğu iddia edilen 11 milyon belge sızdırıldı. Belgelerde dünya liderleri ve ünlülerin, vergi kaçırmak ve kara para aklamak için başvurduğu yollar gözler önüne seriliyor. Tarihin en büyük sızıntısı Alman gazetesi Süddeutsche’de tümüyle yayımlandı ve 78 ülkeden 107 medya kuruluşuyla paylaşıldı. Panama Belgeleri’nde eski ve hâlâ görevde 72 lider var: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Azerbay can Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Suudi Kralı Salman, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Ukrayna lideri Poroşenko, eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, devrik Mısır lideri Mübarek, öldürülen Libya lideri Kaddafi... Putin’in yakın çevresi aracılığıyla off shore hesaplarda 2 milyar dolarının olması, Rossiya Bankası’nın 1 milyar dolar aklaması aktarılıyor. Devletin fonlarından milyonlarca dolarını off shore hesaplara aktaran İzlanda Başbakanı S. D. Gunnlaugsson’un istifanın eşiğine geldiği belirtildi. Karabağ durulmuyor Karabağ’da 1994 sonrasının en şiddetli çatışmaları yaşanıyor. Baku’nun tek taraflı ateşkes ilanına Ermeni tarafı ‘yalan ve tuzak’ derken, top ve roket atışı şiddetlendi Azerbaycan ile Ermenistan arasında 1991’de savaş sebebi olan Dağlık Karabağ’da 1994’teki ateşkesten beri en şiddetli çatışmalar patlak verdi. Rusya Devlet Başkanı Vla dimir Putin‘in araya girmesinin ardın dan dün Azerbaycan “iyi niyet gösterisi olarak tek taraflı ateşkes ilan ettiğini” açıkladı. Azeri Savunma Bakanlığı saldırı halinde misilleme tehdidini ihmal et mezken, “kurtardığı” tepelerle yerleşim lerde güçlerini takviye ettiğini duyurdu. Ermeni güçleri ise stratejik Lala Tepe’yi geri aldıklarını ileri sürdü. Resmen Azerbaycan’a bağlı ama Ermenistan’ın desteğiyle işgal edilen topraklarda tek taraflı ilan edi len “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti” dün Baku’nun ateşkes ilanına rağmen “cep he hattında şiddetli çatışmalar yaşandığını” duyurdu. Ermenistan Savunma Bakanlığı, Azerilerin ateşkes ilanını “yalan ve tuzak” diye niteleyip “tank ve toplarla hem Karabağ ordu mevzilerini hem de Ermeni köylerini vurmaya devam ettiğini” ileri sürdü. Ardından Azeri Savunma Bakanlığı “Ermeniler bütün gün aralıksız top ateşi açtı” dedi. ‘Büyük zafer kazandık’ Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan 1994’ten beri “en geniş çaplı savaş hali yaşandığını” belirtti. 12 Azeri askeri, 2 Azeri sivil,18 Ermeni askeri ve bir Ermeni çocuk öldü. Güvenlik Konseyi’ni toplayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 100 Ermeni askeri öldürdüklerini iddia ederken “Büyük askeri zafer kazandık. Azeri halkı vatan uğruna şehit olur” dedi. Carnegie Europe analisti Thomas de Waal “Çatışmaların yeniden başlaması Azerilerin çıkarına. Ama kontrolden çıkabilir” yorumunu yaptı. Azerbaycan’a ait toprakların yüzde 20’si işgal altında. Çatışmalarda 12 yaşındaki Gevorg Grigoryan da yaralandı. Erdoğan’dan Azerilere coşku, Erivan’dan ırkçılık uyarısı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Dağlık Karabağ’da Azeri tarafına başarılar dileyerek sivilasker pek çok can alan çatışmaları destekler açıklamaları dikkat çekerken, Ermeni tarafı krizden Ankara’yı sorumlu tutuyor. ‘İnanıyorsak üstünüz’ Washington’da Azeri kanalı ANS’ye demecinde Azerbaycan’a “sonuna dek destek” açıklayan Erdoğan “12 Azeri kardeşimiz şehit olmuş, Ermenilerden de 100’ü aşkın öldürülen var. Dualarımızı yaptık. İnşallah bu çatışmalarda Azeri kardeşlerimiz en az oranda kayıp vermek suretiyle bu işi başarırlar” dedi. “Tüm Azeri kardeşlerime Allah’tan yardımlar niyaz ediyorum. Üzülmeyeceğiz, mahzun olmayacağız. İnanıyorsak muhakkak üstünüz” ifadelerini kullanan Erdoğan, Ermenistan’ı nükleer silah geliştirmekle de suçladı. Çatışmaları, arabuluculuk yapan AGİT Minsk Üçlüsü’nün “işi hafife almasıyla” gerekçelendirdi. ‘Ölümlere uyruğuna göre üzülmek olmaz’ Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Şavarş Koçaryan ise Ankara’nın açıklamalarını “ırkçı” olarak tanımlayarak, Azerbaycan’ın saldırgan tutumunu sürdürmesini teşvik ettiğini belirtti. Koçaryan “Türkiye için insani kayıpların öneminin kişilerin uyruklarına göre belirlenmesi çok üzücü” dedi. “Dağlık Karabağ Cumhurbaşkanlığı” Sözcüsü David Babayan da gerilimin ardında Türkiye’nin bulunduğunu öne sürdü. Çatışmaların tek sorumlusunun Azerbaycan olmadığını savunan Babayan “Aslında Azerbaycan’ın arkasında başka güçler var. Örneğin Türkiye” diyerek ekledi: “Bu gelişmeler endişe verici. Washington’da bu konuyla ilgili ciddi temaslarda bulunuyoruz.” Suriye hükümet güçleri Karyatayn’ı IŞİD’den kurtardı Suriye hükümet güçleri, Palmira antik kentinin ardından Hıristiyanların tarihi kasabası Karyatayn’ı da IŞİD’den kurtardı. Rusya’nın havadan desteklediği hükümet güçlerinin dün girdiği Karyatayn’da devlet televizyonuna göre tam kontrol sağlandı. IŞİD militanlarının çoğu kaçtı. Stratejik konumda Muhaliflerin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göreyse, doğu ve güneydoğu bölgelerinde çatışmalar devam ediyor. Karyatayn’ın kontrolünün hükümete geçmesiyle Humus’ta IŞİD’in elindeki tek nokta olarak Suhna’nın kaldığını belirten Gözlemevi’ne göre, Karyatayn’ın geri alınmasıyla ordunun Suriye çölünün tamamını yeniden ele geçirmesinin ve Irak sınırına dek ilerlemesinin yolu açıldı. Devlet televizyonu da Şam’a doğudan petrolgaz getiren rotaların garantiye alındığını kaydetti. Palmira’nın 100 km batısındaki Karyatayn, antik kenti Kalamun’a bağlayan yol üzerinde bulunması nedeniyle de stratejik öneme sahip. IŞİD ağustosta ele geçirdiği Karyatayn’da tarihi Süryani manastırını yıkıp halktan 200 kişiyi rehin alarak Rakka’ya götürmüştü. Halep’in Şam yoluna bakan stratejik Tel Ais köyünü ele geçiren Nusra, intihar saldırılarıyla girdiği köyü istila eden asker görünümlü militanlarının fotoğraflarını yayımladı. 12 Hizbullahçı, 13 asker ve 16 militan öldü. IŞİD’in turuncu tulumları Türkiye’den mi geliyor? Elmas Topcu IŞİD’in propaganda, tehdit ve kafa kesme videoları tutsaklara giydirdiği turuncu tulumla özdeşleşti. Peki, ABD’nin 11 Eylül saldırıları sonrası Guantonamo’da yasadışı biçimde tuttuğu Müslüman esirlere giydirdiği tulumlara benzeyen bu turuncu elbiseler nereden geliyor? Bu soruya cevap arayan Almanya’nın Die Welt gazetesi, bir araştırma yaptı. Videolarda tutsaklara giydirilen tulumların kesimleri ve marka isimleri büyüteç altına alındı. “Screenshot” görsellerde tulumların kapaklı cepli ve sol cebin üzerinde de etiketi bulunan, pamuklu kumaş üretimi olduğu saptanmış. Sol cepteki etiketlerde ise iki marka dikkat çekiyor: “Prime Captain” ve “Taha”. Gazete, tulumların izini Ortadoğu ve Asya’daki bazı şirket ve toptancılara dek takip etti. Bunların Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Hindistan ve Bangladeş’te bulunduğunu ileri sürdü. “Prime Captain” marka tulumlar, Dubai’deki “Al Baqeh Building Materials” isimli şirkete bağlı bir sitede satılan ve Pakistan’da üretilenlerle büyük benzerlik gösteriyor. Tulumlar 10 dolara satılıyor. Amerika seferi Güzel Türkçemizde boşu boşuna “zorla güzellik olmaz” demezler. İcabında fazla ısrarla “kaş yapayım derken göz çıkartırsın”. Cumhurbaşkanı’nın “Amerika seferi” ve ABD Başkanı’yla tercümanlı 25 dakikaya tekabül eden gayriresmi 50 dakikalık temasının öyküsü, vecizelerimiz alt alta sıralanarak da anlatılabilir. Lakin biz, memleketimizin ahvali şeraiti için kara komediye dönüşen bu seferin manalarına bakalım. Malum, “Kırmızı Oda” fotoğrafından Türkiye’de devşirilecek “sandıkçı çoğunlukçuluk”, Obama’nın azarıyla duygusal “N’ayıııır, N’olamazzz” teessüfüne dönüştü. O zaman seferin “ederini” belirlemek şart oldu. HHH Türkiye kamu diplomasisi, Rusya ve İran’ın yokluğunda havada kalan bir nükleer zirveyi, beş günlük sefere dönüştürerek şu konjonktürde en ciddi hatayı yaptı. Misal Batı’da İslamofobiyle iştigal eden Obama’nın meşhur caminin açılışını Erdoğan’la yapmak istememesini idrak edemediler. “Ilımlı İslam” yatırımından kendi çıkarlarına da işleyecek bir demokrasi devşiremeyen Batılılar, artık bizim diyarlarda nihayet siyasal İslamcılıktan kaynaklanan “sekülarizm/laiklik sorunu” görüyorlar. Trendleri de bu belirleyecek. Dolayısıyla PR’a kalkışacaksanız, CNN’den Christian Amanpour’la söyleşi mekânına Atatürk resmi koymak yetmez. Zaten İslamcı soslu idarenizde, güdümlü yargınız, ifade ve basın özgürlüğüne vurduğunuz prangalarla estirdiğiniz fırtına ortada. Demokrasiyi “liberal iklimde yola çıkılarak yeni model şeriat havalarının estiği durakta inilecek bir tren” gördüğünüzü idrak günleri de yakındır. HHH CNN söyleşisi tek başına halkla ilişkiler faciası olmaya aday. Türkiye’nin “Sultan”a biatçılık, çoğunlukçuluk ve hukuk devletinden uzaklık ile kurumsal demokrasiden nasibin alınmadığı bir sistemle yönetildiği, bu kadar iyi anlatılabilirdi! Bilmezsiniz ki, Batı’daki sistem “yönetici mevkilerdekilerin yeterince korunup kollanabildiği” değil “yeterince korunup kollanamadığı” bir sistemdir (namükemmellik ayrı yazının mevzusu). Dolayısıyla PR mülakatınızda “Bana hakaret ediyorlar” diyerek, açtığınız 1800 küsur davayı izah edemezsiniz. Gazeteci, akademisyen, çoluk çocuk demeden insanların içeri atılmasına akıl erdirmelerini bekleyemezsiniz. Eli kalem tutan akademisyenleriniz sırf bir barış bildirisine imza attıkları için tutuklanacaklarını bile bile ülkelerine dönmektedirler zira... HHH Oradaki sistemin köşe taşları gayet iyi bilirler; “terör”, bedelini insanların ödediği siyasal bir mefhumdur. Birilerinin politikalarının sonucudur. Dolayısıyla korumalarınızın gazetecileri tartakladığı 100 yıllık Brookings Enstitüsü’ndeki “terör” söyleminizle “sağır kulaklara” hitap edersiniz. Sonra “Kırmızı Oda”da, Obama’dan, Suriye’de ABD’nin elinde IŞİD’e karşı en etkili güç olan Kürtlerin öncülüğündeki SDG’nin Menbiç ve Rakka’yı alması için kenara çekilmeniz talebini işitirsiniz. IŞİD ve diğer radikal İslamcı örgütlere el altından yardımlarınız dünyanın gözüne girmişken, “koalisyondaki zoraki üyeliğiniz” dikkatlerden kaçmayacaktır. Kendi ülkenizdeki Kürt sorununu getirdiğiniz nokta da öyle. HHH Obama ziyarete son noktayı “altın vuruşla” koyarken, acizliğiniz “çamur medyanızın” başlıklarına sirayet eder. Reza kaptırıldığı için manşetlerinden ABD Başkanı’nı “stratejik düşman” ilan ederler. “Kırmızı Oda” fotoğrafıyla “şer ittifakını ters köşe” yapmaya kalkışırlar. ABD Başkanı’nın demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü azarı karşısında “Obama yanlış yaptı” başlığına dökülen gözyaşlarıyla, kendi ahalilerinin gözüne batacak hale düşerler. Sözde antiemperyalizm çereziyle kendi öksürüğünde boğulmak işte böyle bir şeydir. “Kırmızı Oda”nın resmi budur. Amerika seferi siyasal İslamcı rejimin resminin iyice netleşmesine yaramıştır. Türkiye’nin İslam âlemine model gösterildiği günler çok geride. Bu artık siyasi muhaliflerini yok etmeyi hedefleyen bir dikta rejiminin 21. yüzyılın yeni anayasalı/anayasasız Ortadoğu sultanlığının resmidir. Barışa karşı yürüdüler Kolombiya’da önceki gün 20’den fazla şehirde sokaklara dökülen on binlerce kişi devlet başkanı Juan Manuel Santos’un Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile barış görüşmelerinde anlaşmaya yaklaşmasını protesto etti. Protesto çağrısı, savaş suçlarıyla tanınan eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe’den geldi. Uribe’nin başını çektiği protestocular, Kolombiya bayrağının renklerine bürünerek Santos’un resminin altında “vatan haini istifa et!”, “Daha fazla dokunulmazlık istemiyoruz!” yazılı dövizlerle yürüdü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle