18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 4 Nisan 2016 14 ABD’den beklentiler haftası Geçen hafta Türkiye kamuoyu kendinden geçercesine ABD’den gelecek haberleri bekledi. Üst üste gelen iki nedenle. Birincisi, Türkiye, İran ve ABD üçlüsünde adı yolsuzluklara karışmış bulunan bir kişinin ABD’de tutuklanması; ikincisi de aynı günlerde gerçekleşen Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyaretiydi. Umudumuz tutuklu mu? Yargılanacak kişi konuşur ve kimi AKP’li siyasetçileri suçlar mıydı? Bu durum AKP iktidarını derinden sarsar mıydı? AKP yandaşları ya konuşursa korkusu yaşarken, AKP karşıtları arasında da tutuklunun konuşacağı umutları tavan yaptı. CHP genel başkanı tutuklunun şakıyacağını öne sürdü; yargılamayı izlemek üzere bir milletvekili heyeti gönderileceği açıklandı. Yalnız AKP iktidarı yolsuzluklar konusunda seçmenin gözünde bağışıklık kazanmış olduğundan yargılamanın AKP iktidarının yıkacağı beklentisi tümüyle boştur. Daha da önemlisi Türkiye’de yapılan yolsuzlukların yargıya taşınması gereken yer bu ülkenin mahkemeleridir. Gerçekleştirilmesi gereken de budur! ‘Görüşmeyecek’ dileği! Geçen hafta Cumhurbaşkanı’nın ABD Başkanı ile görüşüp görüşmeyeceği kamuoyunda yoğun bir papatya falı konusu oldu. Oysa fala gerek yoktu, tarihin gerçekleri görüşmenin olacağını; görüşme gerçekleşmezse de bunun önemsiz olduğunu söylemekteydi. Kurtuluş Savaşı, bu ülkenin kimi okumuşlarından gelen Türkiye ABD mandası altına girmeli önerileri reddedilerek başarıldı. ABD Senatosu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nı onaylamaması nedeniyle iki ülkenin ilişkileri II. Dünya Savaşı sonuna kadar hiç de yakın olmadı. Aşırı yakınlaşma, 1945 sonrasının Soğuk Savaş yıllarıyla başladı. ABD, komünizmden korumak gerekçesiyle, CIA’sı, IMF’si ve Dünya Bankası’yla Türkiye’ye bir girdi ki, giriş o giriş. Ülkenin siyaseti, ekonomi politikaları ve askeriyesi ABD’ye bağımlı kılındı; eğitimi ve kültürü etkilendi; yaşanılan üç askeri darbenin, kapalı ya da açık, tetikleyicisi oldu. Kimi zaman inişliçıkışlı olsa da bu sımsıkı ilişki sürecinde her zaman bu ülkenin solcuları ve Cumhuriyetçileri ezildi. ABD’nin Türkiye’deki en büyük destekçileri ise her zaman sağcılar oldu. Soğuk Savaş 1990’da sona ererken dünyada ve Türkiye’de ABD’nin komünizmi durdurmak amacıyla besleyip büyüttüğü siyasal İslam yükseliyordu. Şimdilerde Türkiye’de siyasal İslamcı AKP iktidarı işbaşındadır. ABD de komünizmle değil İslamcı terörle savaşıyor. İslamcı terörle savaşında yanında yer aldığı ve küresel sermayenin çıkarlarına dokunmadığı sürece Cumhurbaşkanı ve ona yapışık siyasal İslamcı AKP iktidarıyla ABD’nin bir sorunu olmaz; hele de seçeneği yoksa! Geçen hafta gözlerini ABD’ye çeviren ve giderek ağırlaşan iç sorunlarını iyice unutan Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve düşünce özgürlüğü yerlerde sürünüyor. Bu durum karşısında ABD ve AB yönetimleri ve dış basında özellikle de Can ve Erdem bağlamında sergilenen güçlü küresel duyarlılık kuşkusuz çok değerlidir. Ancak bunlar o ülkelerin siyasetlerinin ana eksenini değiştirmeye en azından kısa dönemde yetmiyor. Türkiye’yi hukuk ve özgürlük alanlarında daha fazla karanlığa yuvarlanmaktan kurtaracak ve demokratikleşmesini sağlayacak olan ABD’den beklenen ve hiç gelmeyecek olan iyi haberler değildir. İyi ki de değildir! Başkalarının eliyle kurtuluş olmaz olsun! Çünkü o kurtuluş ne güçlü, ne de kalıcı olur! Türkiye’yi demokrasi düzlüğüne çıkaracak olan er ya da geç yine bu ülkenin özgürlükçülerinin vereceği uğraştır. 4 NİSAN 2016 SAYI: 33052 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.06 04.53 05.20 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı 06.35 13.14 16.48 19.40 21.02 06.22 12.59 16.32 19.24 20.44 06.45 13.22 16.54 19.45 21.04 yorum Alparslan Çelik tutuklandı Savcının sorusuna “Pilota ateş etmeyin diye uyardım” yanıtını verdi TürkiyeSuriye sınırında Türk hava sahası ihlali gerekçesiyle düşürülen Rus uçağından paraşütle atlayan pilotu öldür düğü idda edilen ve 14 kişiyle gözaltına alı nan Alparslan Çelik, tutuklandı. İzmir Adliyesi’ne sevk edi len Alparslan Çelik’e savcının, Rus pilota ateş edilmesiyle ilgi li görüntüleri sorduğu öğrenil di. Çelik’in yanındakilere ateş etmemeleri konusunda uyarı da bulunduğunu söylediği öne Çelik sürüldü. Çelik ile beraberindeki 14 kişi, “6136 sayılı Ateşli Si lahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hak kında Kanun’a muhalefet” suçundan tu tuklanmaları talebiyle İzmir 3. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Çelik’in de bulun duğu 7 kişi mahkemece tutuklanırken, zan lılardan 2’si adli kontrol şartıyla 6’sı da tu tuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Çelik’in tutuklanma nedeninin “harp silahı bulundurmak” olduğu belirtildi. Geçen çar şamba, Çelik ve arkadaşları 1’i Kalaşnikof, 2’si Thomson marka 3 otomatik silahla ya kalanmıştı. l İZMİR / DHA Canpolat CHP İstanbul’da seferberlik İktidar olmayı hedefleyen CHP’de İstanbul İl Başkanlığı tarafından 39 ilçede eğitim seferberliği başlatıldı. Silivri’deki eğitim çalışmasına katılan İl Başkanı Cemal Canpolat, Türkiye’de iktidar seferberliğini İstanbul’dan başlattıklarını belirterek “Bugün Türkiye’nin 1920’lerde olduğu gibi yeni bir ruha, yeni bir anlayışa, yeni bir seferberliğe ihtiyacı var. Biz bugün burada bir kurtuluş seferberliği başlattık. Yarın seçim varmış gibi çalışacağız” dedi. Partililere CHP’nin tarihi, sosyal demokrasi ilkeleri gibi başlıklarda eğitim verildi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Eleştirilerden Sonuç Çıkarmak Eleştirilerin gazete yönetimini düşünmeye, harekete geçmeye yönelteceğine olan inancımı yitirmedim. Ayrıca kimi eleştirilerin genellenebilir olduğunu, aktarılan konular dışında da fikir verebileceğini düşünüyorum. Bu hafta okurlardan gelen iletilerden birisini ille de uygulanır diye değil, ama düşünmeye sevk eder anlayışı ile biraz özetleyerek aktarıyorum: Lise yıllarımdan beri (yani 1940’lı yılların ikinci yarısından beri) Cumhuriyet okuyucusu olduğum için biraz eleştiri yapmaya hakkım olduğunu sanıyorum. Bununla beraber Gazetenin bugün uğraşmak zorunda kaldığı heyula gibi sorunların yanında belki de kozmetik sayılabilecek bazı konuları gündeme getirecek olmaktan mahcup olmuyor değilim. Konu Sevgili Can Dündar’ın gelişi ile gazetenin geçirdiği başkalaşma süreci ile ilgili. Çok kısa bir zamanda pek çok değişiklik yapıldı. Anlaşılan gazetenin tirajını layık olduğu ve aynı zamanda ülkenin de ihtiyacı olan düzeye çıkarılması amaçlanıyor, bunun yolunun da gazeteye biraz renk ve hareket getirmekten geçeceği düşünülüyordu. Umarım bu amaç biraz gerçekleşmiştir. Sevinilecek ve teşekkür edilecek nokta şu ki bu değişikler sonunda gazetenin karakteri ve duruşunda önemli bir fark doğmadı. İş te sorularım: İkinci sayfaya ne oldu? Bu değişikliklerin bazılarını çok beğendim, bazılarını pek sevmedim. Bir ikisi çok hoş oldu. Bir ikisi de beni epey üzdü. Örneğin Cumhuriyet’in 2’nci sayfasının düşünce yazılarına ayrılması, gazetenin başta gelen özelliklerinden biriydi. Güzel bir gelenekti. Bunun yitirilmesi iyi olmadı. Burada bir parantez açarak bir anımı paylaşmak isterim. Ünlü The Times gazetesinin birinci sayfasında, gazetenin başlık logosu vs. dışında, yalnız “Hatch, Match, Snatch” şeklinde ironik bir ad takılmış olan doğum, evlenme ve ölüm haberleri yer alırdı. İngilizlerin dünya olaylarına ne kadar soğukkanlı yaklaştığını gösteren bu uygulamaya son verilip de bu haberler, formatı değiştirilmeden bir iç sayfaya taşınınca yer yerinden oynamıştı. Oysa Cumhuriyet’in ikinci sayfasının geleneksel yapısından vazgeçilmesi hiçbir tepki doğurmadı. Gazetemizde şimdi de düşünce yazılarına bol bol yer veriliyor, ama sayfalara gelişigüzel dağıtıldığı için adeta gözden kayboluyor. Şu soruları sormak istiyorum: Akşam sayfa bağlanırken editörler bir tür köşe (sayfa) kapmaca oyunu mu oynuyorlar? Bütün gazetelerde her içerik türünün ve her yazarın yazısının han gi sayfaya konulacağı baştan saptanmıştır. Okuyucu neyi nerede bulacağını bilir. Çok müstesna durumlarda biraz kayma olsa da okuyucuya her gün sürpriz yaşatılmaz. Acaba oldukça rahatsız edici bir nitelik kazanmış olan içeriklere sayfa tahsisi konusuna biraz özen gösterilemez mi? Tarihte bazı günler kayda değer hiçbir olay olmamış olabilir mi? Yeni dönemde başlayan güzel uygulamalardan biri olan “TARİHTE BUGÜN”ün bazı günler konulup bazı günler konulmaması beni rahatsız ediyor. Bu köşe ancak yer kalırsa okuyucuya sunulacak kadar önemsiz ise hiç konulmaması daha iyi olmaz mı? Daha önceleri “40 yıl Önceki Cumhuriyet’ten” daha sonra da “50 yıl Önceki Cumhuriyet’ten” başlığını taşıyan ama son zamanlarda kaldırılmış olan kutucuk vardı. Buna benzer bir içerik pek çok süreli yayında yer alır. Bu tür uygulamalar ile içinde bulunulan zaman ile geçmiş arasına bir köprü kurup, okuru düşünceye sevk etmek, belki de geleceğe yönelik bazı çıkarımlarda bulunulmasına yardımcı olmak gibi amaçlar güdüldüğü düşünülebilir. Dört gazete sayfası iki gazete yaprağına sığmaz mı? Hafta sonu ekine SOKAK adıyla yeni bir format verildi. Önceleri ayrı olarak konan ek sonradan gazetenin ortasına yerleştirilmeye başlandı. Bu değişikliğin herhalde teknik veya ticari bir nedeni vardır. Ama SOKAK’ın sayfalarının gazeteden ayrı olarak saklanmasına elverecek düzenlemeden vazgeçilip, gazetenin diğer sayfaları arasına sokuşturulmasının yararını veya nedenini kesinlikle anlayamıyorum. Yoksa SOKAK’ın içeriğinin geçerliliğinin bir hafta boyu sürmesi amaçlanmıyor mu? Daha güzel günlerin mutlaka geleceği inancıyla. Sevgiler, saygılar... Necdet Kesmez Emekli Sayıştay Üyesi ‘Alıntı aydınlar’ üzerine bir çeşitleme... Bütün zamanlarda, aydın olmanın temel kaynağını bildiklerini paylaşmada, özgün düşünce üretmekte ve öğrendikçe daha bir alçakgönüllü olmakta bulan gerçek aydınların yanı sıra, “alıntı aydınlar” diye adlandırılabilecek bir tür de varlığını hep korumuştur. Bu aydınların kendilerini çevrelerine bir otorite olarak benimsetme şansları, yaşadıkları çevrenin genel bilgi ve düşünme düzeyiyle doğrudan orantılıdır. Bu düzeyin düşüklüğü ve “düşünme özürlü” insanların fazlalığı, alıntı aydınlar için bir varlık koşuludur. Bu nedenle böyle aydınların genel söylemi hep: “Gel, sen de öğren ve bil!” değil, ama: “Sen beni dinle ve oku, yeter!” tarzındadır. Benmerkezci tutumun umarsızlığı… Bu ölçülere varan bir benmerkezci tutum, gerçekte “başkalarının aynı konuda onlardan daha çok bilmeleri” olasılığını kafalarında bir karabasana dönüştüren alıntı aydınlar bakımından doğal bir savunma içgüdüsünün dışlaşmasıdır. Çünkü alıntı aydınları için birincil önem taşıyan nokta, bilgiyi paylaşmak değil, fakat çevresinde belli bir ya da birkaç alanda herkesten çok bilir görünerek sağladığı ayrıcalıklı bir konumu ve temelsiz bir saygınlığı ne pahasına olursa olsun koruyabilmektir. Öğrenme sürecinde yanlışlar da yapmayı doğal sayan, gerçek bilginin yanlışların da yaşandığı bir serüvenli yolculukta kazanılabileceğini iyi bilen gerçek aydınlardan farklı olarak, alıntı aydınların birinci hedefi başkalarının yanlışlarını yakalamaktır. Böyle bir yanlışı bulduğu anda alıntı aydın, önce kendince yanlış yapana, çoğunlukla bu yanlışın sınırlarını çok aşan, onun kimliğini de hedef alan bir saldırı yöneltir, ardından da örneğin : “Keşke benim yazdıklarımı okusaydın!” diyerek, kendine atıfta bulunur. Atfın mutlaka somut konuyla ilgili olması da gerekli değildir; önemli olan, ilintili ya da ilintisiz, alıntı aydının yazdıklarını bir yerlere sıkıştırıvermesidir. Alıntılardan oluşma kişilikler… Her fırsatta kendine atıfta bulunmak, böylece de yukarda sözü edilen ayrıcalıklı konumu ya da üstünlüğü vurgulamak, alıntı aydın için her şeydir. Yazdıklarının özgünlüğü ya da salt başkalarından çoğunlukla da elbet yabancı yazarlardan! yapılma alıntılardan oluşma bir kolaj niteliğini taşıması, alıntı aydın için hiç önemli değildir; zaten alıntı aydının başkalarından alıntıladığı düşüncelerle ortaya özgün bir sentez koymak gibi bir kaygısı da yoktur. O, çoğunlukla genelde ne ölçüde bildiği de tartışmaya açık olan bir yabancı dilde okuduklarını kendi ortamına kendisininmiş gibi tanıtma peşindedir. Alıntı aydının kişiliği bu bakımdan büyüteç altına alındığında, aslında bu kişiliğin de yalnızca alıntılardan oluştuğu gibi, ilk bakışta şaşırtıcı bir manzarayla karşılaşılır. Gelgelelim şaşırtmaması gereken bir manzaradır bu; çünkü alıntı aydının büründüğü kişilik, alıntı merakı ve düşünüp senteze varmaktaki yetersizliği nedeniyle, yalnızca başkalarının düşünüp söylediklerinden ariyet alınmış, elden düşme bir kişiliktir. Alıntı aydının bu kişiliği, kendini en açık biçimde iş, özgün düşünce üretmeye geldiğinde açığa vurur. Örneğin bu kişi, kendine uzmanlık(!) dalı olarak sanat eleştirmenliğini seçmişse, en verimli(!) olduğu alan, o sanatın “Batı’daki” durumu olacaktır; çünkü Batı’da, o sanat üzerine zaten çok yazılmıştır ve oralardan yapılacak alıntıları “benim” diye buraya getirmek, bir ayrıcalık sağlamaya yetecektir. Ama iş o sanatın “bizdeki” durumu üzerine değerlendirme yapmaya geldiğinde, bu değerlendirme ancak bizdeki eserlerden yola çıkılarak ilk kez üretilen düşüncelerin yardımıyla gerçekleşebileceğinden, alıntı aydın ancak cehaletin suskunluğuna bürünebilecektir! Çetinkaya mağazası: Her inançtan çalışanımız var Gazetemizde dün yayımlanan “Alevileri çıldırtan ayrımcılık” başlıklı haberde, Çetinkaya mağazasına iş başvurusunda bulunan D.Y’nin, “İş görüşmesinde bana ‘Alevi misin’ diye sordular” şeklindeki açıklamalarına yer verilmişti. D.Y’ye soruyu soran mağaza yetkilisi Sevda G.’nin de Alevi olduğu, genç kıza yakınlık duyduğu için böyle bir soru sorduğu ve olayın bir yanlış anlamadan kaynaklandığı öğrenildi. Çetinkaya mağazası da habere ilişkin yaptığı açıklamada, çok sayıda Alevi çalışanın olduğu ve iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Açıklamada, “Çetinkaya mağazaları olarak ırkçı, dini ayrımcılığa toleransımız yoktur. Bizim için insan ve aile tüm değerlerin üstünde gelir. Çetinkaya ailesinde her dinden ve ırktan vatandaşımız çalışmaktadır” ifadelerine yer verildi. Antalya Barınaklar Bulvarına, Anadolu Hastahanesine, Güzeloba Çarşıya, denize çok yakın, 2134 sokakta 2012 yapımı, 4+1+ 2 banyolu dublex. Satın al hemen taşın. Sahibinden Tel: 0532 200 66 52 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle