18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 4 Nisan 2016 4 muhbirleBraişsbaahknaend’ıenDemSadeevilnunetnihsoaemğkliuukfthı’nnibrduairnaliedsyrdoaiiyrhauısbmşıaytlaruladremsıtğutaıiç,gbodeanunşlyealaurltgcrıluaedsdöı.ueğEyrtğeaaitptriitmfı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalı şanları” hakkındaki genelgesin de tarif edilen muhbirler harake te geçti. İhbar sonucu İstanbul’da onlarca öğretmen hakkında, adli ve idari soruşturma başlatıldı Başbakanlık İleti şim Merkezi’ne (Bİ MER) 11 Şubat’ta gönderilen ihbar lardan birine Cum HİLAL KÖSE huriyet ulaştı. İhbarın, İstanbul Bağcılar’dan li se mezunu bir er kek tarafından gönderildiği anla şılıyor. Gönderenin kimlik bilgi leri gizli. BİMER kaydında başvu ruların e posta adreslerine sistem üzerinden yanıt gönderildiği be lirtiliyor. “Başvuru metni” deni len şikâyet, “Selamün Aleyküm. Her hayrın başı Selamdır. Hayır ve şer Allah’a (C.C.) aittir. Muhakkak her şeyin iyisini O (CC) bilir” diye başlıyor. 4 ilkokul öğretmenini “PKK taraftarı” olmakla itham eden muhbir şöyle devam ediyor: “Hem bu devletten maaş alıp hem devlete hainlik yapmak her zaman kanımıza dokunmuştur. İşte bu zihniyette dört ilkokul öğretmeninin adını size bildirmek vatan borcudur. İstiklal Marşı okumayan bu öğretmenler çocuklara ne öğretebilir? Kürt milliyetçiliğinin, hem de etrafı Kürt vatandaşlarla çevrili bir topluluğun içinde, PKK’yi destekleyen ilkokul öğretmenleri o fidanlara ne verebilir? Molotof atmayı mı? İşte adres, işte kimlikler. Facebook geçmişlerine bakın. Düzelirler diye sabrettik ama yok. Allah (C.C) rızası için gerekeni yapın.” BENZER SUÇLAMALAR: MELEK YOK, EVRİM VAR Görevi kötüye kullanıyor Eğitim Sen’in avukatlarından Metin İriz’in önüne gelen dosyaların tümünde, şikâyetler birbirine benziyor. Öğretmenlerin, ‘derse girme Eğitim Sen’in avukatlarından Metin İriz, bu dikleri, sendikal eylemlerle aslında terör örgütü propagandası yaptıkları, Cumhurbaşkanı’na tarz ihbarların genelgeden sonra arttığını belirterek, “Her soruşturmanın ardından, iftira nedeniyle suç duyurusun hakaret ettikleri, melek yok dedikleri, Evrim Teorisi’ni anlattıkları’ gibi iddialar söz konusu. Bir öğretmen de ev aldıktan sonra okulda dağıttığı baklava nedeniyle soruşturma geçiriyor. Çün da bulunuyoruz. İdare, kü, muhbir, baklavaların HDP’nin seçim başarı öğretmenini iftiralardan sını kutlamak için dağıtıldığına kanaat getirmiş. korumak zorunda. Ama görevini kötüye kullanıyor. ‘Kasten iftira’ söz konusu olduğunda idare, ihbarcı hakkında da İris, “İstenmeyen öğretmenler iftiralarla görevden uzaklaştırılmak isteniyor. Bizdeki bir dosyada, azmettirmeden şikâyet ettiğim bir müdür vardı. İfadeye çağrıldı. Dosyaları birleştirmişler. va açılmasını isteyebilir. Hiç beklemiyordu. Bu işin peşini bırakmayı dü Bugüne kadar hiç yapıl şünmüyoruz” dedi. l İSTANBUL madı” dedi. O soruya beraat akademisyenlere emsal olabilir EMO’dan Can Dündar ve Erdem Gül’e Onur Ödülü KEMAL GÖKTAŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Barış Ünlü’nün öğrencilerine sorduğu sınav sorusu nedeniyle yargılandığı davada verilen beraat kararının gerekçesi tamamlandı. Mahkeme kararında şöyle denildi: “Bir terör örgütünün işlediği suçları meşru saymak, düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğü sınırlarını aşan, şiddet kullanmaya ve suç işlemeye tahrik eden bir eylemdir. Sanığın iddianameye konu eylemi ise sınava giren öğrencilerden Abdullah Öcalan’ın 34 yıl arayla yazdığı iki yazıdaki düşünce farklılıklarının aradan geçen sürede dünyada ve Türkiye’de yaşanan değişimleri ve Kürt hareketini, Kürt toplumunun yasadığı değişimleri içerecek sekilde kıyaslanmasının istenmesinden ibarettir. Sanık, terör örgütü elebaşısının bu iki yazısı ve yazılardaki düşüncelerle ilgili olumlu ya da olumsuz herhangi bir yorumda bulunmamıştır. Sanığın terör örgütünün cebir siddet veya tehdit yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere basvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapması söz konusu değildir. Sanığın anılan eylemi ne örgüt liderini ne de onun eylemlerini övücü, yüceltici, sempatikleştirici nitelikte bir yorum içermektedir.” Savcılığın temyiz etmemesi nedeniyle kesinleşen kararın, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri nedeniyle 4’ü tutuklanan akademisyenlerle ilgili yargılamada da emsal olması gerektiği belirtildi. Hukukçular, kesinleşen kararın Barış Için Akademisyenler ile ilgili dava ve soruşturmalarda da emsal olması gerektiğini belirtti. l ANKARA GÖnözebgeüzrtliiü’dk eSnudrueçs,tAeknkkaurvavveet Suruç ve Ankara’da yaşanan patlamalar ile Gezi olaylarında yakınlarını kaybedenlerin aileleri, tutuklu akademisyenler için tutulan ‘Barış Akademisyenleri İçin Özgürlük Nöbeti’ne destek verdi. ‘Barış İsteyen Akademisyen lere Özgürlük’ pankartının asıldığı eyleme LBGTİ üyeleri ve bazı kadın örgütleri de destek verdi. Renkli pankartlar ve balonların da yer aldığı nöbette grup, cezaevinde bulunan akademisyenlere uçurtma uçurarak destek verdi. l DHA Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül “Türkiye’de yapılacak daha çok iş var” dedi. Can Dündar adına verilen onur ödülünü ise Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın (sağ başta) teslim aldı. Özgürlükler konusunda kıskanç olmalıyız Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Hasan Balıkçı Onur Ödülü’ne bu yıl Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül layık görüldü. Ödül töreninde konuşan Gül, “Halktan ve elimizden alınmak istenen özgürlükler konusunda kıskanç olmamız gerekir. Düşünce ve basın alanında geriye gidişler, geriye götürme çabaları var. Bunlara karşı elbirliğiyle net olarak tavır almamız gerekiyor. Türkiye’de daha çok yapılacak iş var” dedi. Dündar adına verilen onur ödülünü de Cumhuriyet Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın teslim aldı. Ödün yok Seçici Kurul’un ödülün verilmesi gerekçesini ise “mesleklerini, gazeteciliği, halkın haber alma hakkını, kamuoyunun gerçekleri bilme hakkını savunmaları ve tutuklanmaya varan baskılara karşı mesleki değerlerinden ödün vermemeleri” olarak açıkladı. Kendisine takdim edilen Onur Ödülü’nün ardından konuşan Gül, “Türkiye, çok uzun zamandır çatışma ve şimdi yaşamımızda hissettiğimiz katliamlar ülkesi olma durumuyla karşı karşıya. Halka yönelik bu silahlar tehlike taşıyor olabilir anlamında, halka uyarı görevini yerine getirme anlamında iyi bir haber olabilir diye düşündük” dedi. Geri götürme çabası Türkiye’de yapılan haberler nedeniyle gazetecilere karşı istenen cezaların çok yüksek olduğunu ve bunun bütün basına yönelik bir tehdit ve otosansür girişimi olduğunu belirten Gül, “Halbuki yaptığımız; işimizi iyi yapma çabası. Türkiye’de daha çok yapılacak iş var. Haltan ve elimizden alınmak istenen özgürlükler konusunda kıskanç olmamız gerekir. Teslim etmememiz gerekir. Düşünce ve basın alanında geriye gidişler, geriye götürme çabaları var. Bunlara karşı elbirliğiyle net olarak tavır almamız gerekiyor. Bir cinayetle hayatını kaybetmiş bir elektrik mühendisi adına bu ödülü almak da çok onur verici. Silivri’ye geldiniz, bizim için oksijen, hava, su gibi çok önemliydi, yalnız kalmamamız açısından. Haberlerde buluşmayı düşünüyorum. Sizin adınıza kendi işimi haberlerle sürdürmeyi düşünüyorum” ifadelerini kullandı. l ANKARA haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Darbe mi bekliyorsunuz? Öyle laflar mı duyuluyor? Silahlı Kuvvetler’de iktidara karşı bir hazırlık mı varmış? Hiç inanmam, hiç ihtimal vermem. Hiç de istemem. Askeri darbeler (27 Mayıs hariç) ülkenin önünü açmamış, tersine kapatmıştır. Ama fark edilmeyen bir şey olmalı: Türkiye’de darbe çoktan yapıldı. Yaşadığımız her alan darbe etkisi altındadır. Bakın bakalım “hukuk” alanına!.. Yargıya, yargıçlara, savcılara, tutuklamalara. Bakın bakın. Can Dündar Erdem Gül davasına bakın. Tutuklanmadılar diye seviniyoruz. Evet, seviniyorum. Ama dava sürüyor. Ne olacağı da belli değil. Akademisyenler tutuklu. Sayıları artıyor. Bir arada olurlar diye sevinmemiz bekleniyor. Nedir suç? Bildiri imzalamak. Düşünce açıklamak. Bu suçlama ancak “darbe dönemi” suçu olabilir. Öyle de. Hukuk darbesi çoktan yapıldı. Ergenekon davası, Balyoz davası. Casusluk davaları. Neydi bunlar? Cemaat ile AKP’nin hukuk darbesiydi. Şimdi darbe AKP ile sürüyor. Basın özgürlüğü ortadan kalkmış durumda. Düşünceleri açıklama özgürlüğü ortadan kalkmış durumda. Eğer Başkanı ve AKP’yi övecekseniz her şey serbest. Bakın bakalım “eğitim” alanına. Eğitim darbe altında. Laik eğitim yasaklandı, din eğitimine, ibadete sonsuz özgürlük. Anaokulları, ilköğretim, bütün eğitim kademeleri. Programlar, amaçlar, yapılar dine dönüyor. İnanç ve ibadet. Ancak darbe ile yapılacak bir zorunluluk. “Medya basın haber alma özgürlüğü.” Bakın bakalım. Darbe döneminin baskısı altında. Davalar. Tutuklamalar. Darbenin niteliği değiştiği için farkına varmıyorsunuz. Darbenin niteliği değişti. HHH Alışıldık darbe nasıl olurdu? Askerler, generaller yönetime el koyardı. Sokağa çıkma yasağı konurdu. Sonra da ülkenin çıkarları, geleceği üzerine nutuklar atılırdı. Değil mi? Böyle olmadı. Olmadığı için de anlaşılamadı. İktidara bir parti tarafından seçimlerle el kondu. Bu, demokrasiye uygun olarak böyle oldu. Ama sonra, yavaş yavaş yasal yapılar zorlanmaya başlandı. Kimi zaman sokaktan zorlandı, kimi zaman Meclis’ten. Ama her zaman iktidarın eliyle zorlandı. Bu arada toplum da “kapitalist darbe” ile borçlanmaya zorlandı. “Din görüntülü iktidar” hiç güçlük çekmeden “kapitalizm” ile anlaştı, el ele verdi. Sesi çıkacakları darbe ile bastırdılar. Toplumun geri kalanını borç ile susturdular. Böylece yerli yerinde bir “sandık darbesi” sürüp gitti. Sürüp gidiyor da. İlk “darbe” sözünü söyleyeni Ataol Behramoğlu olarak biliyorum. Hakkını verelim. Sürüp gidecek mi? “Hayır. Sürüp gitmeyecek.” Kullanım süresi bitti. Miadı doldu. Yerine kim mi gelecek? Siz kimi düşünüyorsunuz acaba? Biliyorsunuz. “Doğa boşluk bırakmaz.” Gök gürledi mi yağmur yağar, havayı temizler. Sıfırla çarpılan her sayının sonu “sıfırdır...” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle