12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Temmuz 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK Dalan’dan j ilk röporta t’e Cumhuriye Yurda döndüğünden beri her gün kurucusu olduğu Yeditepe Üniversitesi’ne giden Dalan, şu sıralar 2016’da açacağı ‘mikrop Hastanesi’nin heyecanı içinde urtdışında yaşadığı 7 yıl boyunca en çok vatanını özlemiş Bedrettin Dalan. İkinci özlediği başka hiçbir şey yok. Çünkü, “Vatanın içinde her şey var. İnsanı da var, kurdu da var, kuşu da var, taşı da var, toprağı da var, havası da var” diyor. Biatçı eğitim kabul edilemez İlk mikrop hastanesi Yeditepe Üniversitesi’nin ikinci hastanesi 2016 yılının Ocak ayında Koşuyolu’nda açılacak. Bunun, dünyadaki ilk Mikrop Hastanesi olacağını söyleyen Bedrettin Dalan, “Hastanelerin en büyük belası hastane mikrobudur. Yakalanıldığında ölüm oranı yüzde 100’e yakındır. Konsept hastane olacak. Yeryüzündeki mikroba karşı en fazla korunmuş hastane olacak. HastaneBuluşlar, patentler devam etti. Dolayısıyla galiba burayı frenleyen kişi benmişim! İşin şakası bir tarafa gerçekten üniversite içinde çalışan herkes; yöneticiler, oğlum Barış Dalan, yönetim kurulu üyeleri, rektörler, herkes elinden gelen her şeyi fazlasıyla yaptı. Hepsine sizin vasıtanızla kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.” Dalan, eğitim sistemi, üniversite eğitimi üzerine şunları söylüyor: “Üniversiteler bilgi yüklemek yerine bilginin nasıl kullanılacağını öğretmeli. Bilgi yükleme çok demode, hatta insan nesline zarar verici bir faaliyettir. Aşırı bilgi yükleme insanı aptallaştırır. Bu da tabii biat kültürünü ortaya çıkarır. Dünyayı yöneten büyük güçler ya da ülkeyi kolayca yönetmek isteyen siyanin kendisi sterilizasyon cihazı gibi çalışacak, devasa bir sterilizasyon cihazı gibi. İçeri giren herhangi bir mikrop 10 saniyede ölecek. Duvarına herhangi bir mikrop değdiği, birinin ayağıyla bir mikrop geldiği anda ölecek. Dünyada ilk defa olacak. Teknolojiyi de Yeditepe Üniversitesi Biyoteknoloji Bölümü geliştirdi. Bitince bütün dünyaya hastane teknolojisi satacağız” diyor. sal çevreler, bilgi yüklenmiş ama bilgiyi kullanmayan, sorgulamayan, sebepnetice ilişkilerini araştırmayan insanlar yetiştiriyorlar. Hatta bazıları o kadar ileri gittiler ki bir şahsa tapınırcasına bağlı insanlar yetiştirdiler ki bu insanlığa yapılacak en büyük zulümdür. Çünkü Allah insanı özgür iradesiyle yaratmıştır. Kuran’da özgür düşünce temel esastır. Hatta bilgiyle aklını tamamen düşünemez hale getirenler için Kuranıkerim’de aynen şu ayet vardır: ‘Onlar bilgi yüklenmiş eşekler gibidir.’ Eğitim ciddi ve kutsal bir iştir. Eğitimde Atatürk’ün ifade ettiği gibi aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür kişiler yetiştirme mecburiyeti vardır. Aksi takdirde bütün insanlığı yok eder, koyun haline getirirsiniz. Biatçı eğitim hiçbir şekilde kabul edilmemesi gereken yıkıcı bir eğitimdir. Bizim okullarımızın hiçbir yerine biatçı eğitim giremez. O yüzden de okullara kendi adımı vermedim, bu üniversiteye de ‘Dalan Üniversitesi’ demedim, İstanbul’un 49 adından birini koydum. O tarz insanlara ‘yağcı’ derler. Allah onlardan hepimizi, ülkemizi korusun.” Dalan, “Tercih yapacak adaylar neden Yeditepe’yi seçsin?” sorusuna da şu yanıtı veriyor: “Bu üniversite bilgi yüklenmiş eşekler yetiştirmez, bilgiyi kullanan çağdaş insanlar yetiştirir. İnsan gibi insan yetiştirir. Öğrenci olsaydım birinci tercih sebebim bu olurdu. İkincisi bu üniversite tamamen, yüzde 100 kamu yararına çalışan İstek Vakfı tarafından kurulmuştur. Kâr değil öğrenci odaklı bir üniversitedir. Bu üniversite yaşamak için öğrenciden para almak zorunda çünkü devletten bir kuruş aldığımız yok. Hatta şehit çocuğu okuttuk diye zamanında ceza da ödedik. Devletle bizim bir alışverişimiz yok. Ancak buna rağmen Yeditepe’de burslu öğrenci oranı yüzde 40. Yasal zorunluluk yüzde 10’dur. Ayrıca ciddi oranda 0 faizle dolar bazında kredili öğrenci de okutuyoruz. Mezun olduktan, işe girdikten sonra aşırı zorlanmadan küçük taksitlerle geri ödüyorlar. Burası kâr kurumu değil ar kurumudur. Ar, şeref, haysiyet aynı zamanda sanat kültür anlamına geliyor. Hiçbir çocuğumuz, ailesinin başına gelebilecek felaketlerden, hastalıklardan dolayı okuldan çıkarılmaz. En kötü kredilendirilir. Yeter ki notları 4 üstünden 2 olsun, hatta 1.90’a da yapıyoruz.” haber 9 SYRİZA ve liberallere takmak ugün Yunanistan’da “yetmez ama evet”çilerle “hayır”cıların kapışacağı bir referandum yapılıyor. Aslında SYRİZA’nın Avrupa’nın vahşi kapitalistleriyle pazarlığı sürdürme niyetinin bir ifadesi olan “hayır” gerçek anlamda bir kafa tutma değildir ama “evet”çilerin tam ve hemen teslimiyeti savundukları ortada. Halkın muhafazakârlara, sosyal demokratlara birikmiş tepkisinin, düzene isyanının sonucuydu SYRİZA’nın iktidara gelişi. Ama tepki ile yeni iktidar arasında tam bir çakışma, paralellik yoktu. Geniş bir yelpazeden oluşan SYRİZA sağcı bir partiyle koalisyon kurdu; KKE’den ayrılma “karizmatik” lideriyle AB’nin sivri dişli politikacılarının karşısına geçti. HHH Avrupa’nın neoliberal sisteme sıkıca bağlı politikacılarının “hayat alanları”nda bırakın solu, en küçük belirtisini bile görmek istemediğini bilenler SYRİZA’nın başına gelenlere şaşmadılar. SYRİZA’yı slogan düzeyinde yerden yere vuranlarla bu partinin başına gelenleri analize tabi tutan, politikalarını eleştirenleri birbirinden ayırmakta yarar var. Daha önemlisi, Yunan halkının düzene sert tepkisi ile bu parti arasındaki uyumsuzluğu iyi görmek gerekiyor. HHH Aslına bakarsanız “evet” de “hayır” da Yunan halkının SYRİZA’yı iktidara getiren radikal iradesini yansıtmayacak. Çünkü Yunan halkının sistemi sorgulayan duruşu ile SYRİZA’nın “idarei maslahatçı” politikaları çelişiyor. İlk başlardaki Yunan halkını, hatta Türkiye’deki solu, sosyalistleri umutlandıran söylem, geri çekilmelerle eridi. Geriye kalan, acı ama gerçekten yararlı bir ders oldu. O ders Korkut Boratav Hoca’nın referandumu irdeleyen Sendika.Org sitesinde okuduğum yazısında belirttiği gibidir: “Referandum sonuçları ne olursa olsun, SYRİZA minimum hedeflerine dahi ulaşamamış olacaktır. Yine de altı aylık mücadelesi, en azından emperyalizmin gaddar, paragöz ve çirkin özünü, içyüzünü bir kez daha teşhir etmiştir.” HHH Bu sonuç Dünya Bankası kökenli, “sonradan muhalif” Stiglitz’in itiraflarına da yansıyor. Stiglitz, 29 Haziran’da Guardian’da yayımlanan makalesinde “meselenin para olmadığını, Yunanistan’ın dize getirilmek istendiğini, demokrasinin antitezi sahneye konarak Avrupalı liderlerin solcu SYRİZA hükümetini bitirmeye çalıştığını” yazdı. Bitirebilirler mi? Evet bitirebilirler. Ama bitiremeyecekleri başka bir şey var. Yıllardır süren kriz neoliberallerin can havliyle sistemlerine sarılması sonucunu doğurdu. Başka çareleri de yoktu. Ama anlaşılıyor ki, sistemden ve onları sürekli yokuşa süren liberallerden sıtkı sıyrılmış halkların çaresizliğinin de sonu geliyor. HHH “Evet”lerin, “yetmez ama evet”lerin, ehveni şeri seçen “liberal sol” “hayır”ların sonu yakındır. Arkadaşlar soruyor; “Neden her yazıda liberallere takıyorsun, başka derdin yok mu?” Doğrusunu isterseniz en büyük hasım kapitalizmdir; onun güleç yüzlü avukatları da döne döne başları dönmüş, her renge girebilen, ikna gücü yüksek liberallerdir. Onlarla nerede olurlarsa olsunlar tartışmak yaşamsaldır. Nedeni budur takıntımın; yoksa severim aslında muhteremleri! B Y İki rekat namaz Bir de yurtdışındayken kendine tek bir söz vermiş: Türkiye’ye dönünce Selimiye Camii’nde iki rekat namaz kılmak. Bu sözü de geçen hafta yerine getirmiş. Ergenekon davasının “firari sanığı” olarak yargılanan, hakkındaki yakalama kararı kaldırıldıktan sonra 10 Mart’ta Figen y yurda dönen Bedretla a t A tin Dalan ile kurucusu olduğu Yeditepe Üniversitesi’ndeki odasında görüştük. Ziyaretçilerle dolu odasında önce, “Üniversiteyi bıraktığınız gibi buldunuz mu” diye soruyor ve şu yanıtı alıyoruz: “Bu hicret günlerinde Yeditepe Üniversitesi’nde çalışan herkes bir yumruk gibi oldu. Çok enteresan bir şey, üniversite benim olduğumdan daha ileriye gitti. 16 bin 500 öğrenciyle bıraktım burayı. Şu an 23 bin öğrenci var. ‘Şehit çocuğuna burs verdik, ceza aldık’ Bilgi yüklenmiş eşekler! YÖK sAvunuLAmAZ “Burası çok barışçıl bir üniversitedir” diyen Dalan şöyle devam ediyor: “Kurulduğundan bu yana 20 yıl geçti, hemen hemen ciddi hiçbir öğrenci kavgası olmadı, olmaz da. Üçüncü neden, kampus şartları Türkiye’de hiçbir üniversitede yok. Burası Selçuklu Külliyesi’nin postmodern şeklidir. Burayı 23 genç kıza çizdirdim ama baş mimar bendim. Felsefesi, kimliği olan bir kampustur, kendi köklerimizi ifade eder. Külliye mantığı çok önemlidir. Bir üniversite içinde yaşam için gerekli her şey öğretilmeli ve içinde dışarıya çıkmadan yaşam için gerekli her şey olması lazım.” Üniversitelerden söz ederken YÖK’ü atlamak olmaz! Dalan’a göre, 1980 darbesinden sonra bir tepki kurumu olarak ortaya çıkan ve 82 Anayasası’nın bir parçası olan YÖK’ü savunmanın mümkünü yok! Dalan, “Ancak YÖK’ün yeni baştan derlenip toplanıp üniversiteler üstünde vesayet kurumu olarak değil yol gösterici bir kurum olarak yeniden düzenlenmesi gerekir. Planlayıcı bile demek yanlış, piyasa zaten eğitimi planlıyor. Değişen teknolojik şartlar, değişen meslek ilgileri karşısında eğer bir üniversite ayakta kalmak istiyorsa YÖK’ün söylemesine gerek yok. Dalan, ‘Eğer bir üniversite ayakta kalmak istiyorsa YÖK’ün söylemesine gerek yok. YÖK’ün derlenip toparlanması lazım’ diyor Kendisini değiştirmek zorunda. Değiştirmeyen de batar” diyor. 2 sandalye 1 masayla üniversite Bedrettin Dalan’ın, üniversite sayılarının artmasıyla ilgili görüşü de şöyle: “Ben ondan çok memnunum. Açılsın mutlu olurum çünkü bir ailenin en kıymetli varlığı çocuğudur. Bir gencin de en kıymetli varlığı aklıdır. Aklını kullanan bir genç ve aile mukayese yapmak mecburiyetindedir. Orada farkımız çıkar. 2 sandalyeyle bir masa koy, hiçbir imkânı olmadan apartman dairesinde üniversite kur. Buna da üniversite deyip gidiyorlarsa buyursunlar gitsinler.” Baş mimar benim Öğretmenler için rotasyon 15 yıla çıktı Rotasyon süresinin uzatılmasında sendikaların tepkisi etkili oldu ğretmen sendikalarının büyük tepkisinin ardından rotasyon süresi 8 yıldan 15 yıla çıkarıldı. Buna göre, bir öğretmen bir okulda en fazla üst üste 15 yıl görev yapabilecek. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılırken, ikinci ve üçüncü fıkraları değiştirildi. Buna göre, il ve ilçe milli eğitim müdürleri, görev alanlarındaki eğitim kurumlarında performans değerlendirme sürecinin sağlıklı olarak yürütülebilmesi için gerekli tedbirleri alacak. İl milli eğitim müdürlüğü, nihai performans değerlendirmesinde başarılı ve başarısız olanların listelerini, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’ne bildirecek. Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen fıkra uyarınca da aday öğretmenlere uygulanan sınav, ihtiyaç duyulması halinde coğrafi şartlar göz önünde bulundurularak birden fazla il için bir ve Ö ya birden fazla merkezde gerçekleştirilebilecek. Yönetmeliğin 23. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişikliğe göre de sözlü sınavın bakanlık merkezinde yapılması halinde; sınav komisyonu, sınav koordinasyon komisyonu başkanının görevlendireceği bir daire başkanının başkanlığında, insan kaynakları genel müdürlüğü, ölçme, değerlendirme ve sınav hizmetleri genel müdürlüğü, rehberlik ve denetim başkanlığı ve hukuk müşavirliğinden katılacak birer daire başkanından oluşacak. İhtiyaç duyulması halinde üyelerden birinin yerine bir öğretim üyesi görevlendirilebilecek. Birden fazla komisyon kurulması durumunda, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında farklı birimlerden daire başkanı, şube müdürü, milli eğitim uzmanı veya şahsa bağlı eğitim uzmanı da komisyonlarda üye olarak görevlendirilebilecek. Aynı usulle birer yedek üye belirlenecek. Asıl üyenin bulunmadığı Karar oyçokluğuyla toplantıya komisyon başkanının çağrısı üzerine yedek üye katılacak. Komisyon, başkanının belirlediği tarih ve gündemle toplanacak. Kararlar oyçokluğuyla alınacak. Komisyonun sekretarya hizmetleri öğretmen yetiştirme ve geliştirme genel müdürlüğünce yürütülecek. Yönetmelikte, kamuoyunda “rotasyon” olarak bilinen öğretmenlerin aynı eğitim kurumunda azami çalışma sürelerini düzenleyen hükümlerinde de değişikliğe gidildi. Aynı eğitim kurumunda adaylık dahil toplamda daha önce 8 yıl olarak belirlenen görev yapabilme süresi, 12 yıla çıkarıldı. Geçici maddeye göre, rotasyona tabi olacak öğretmenlerin görev süreleri de yeniden belirlendi. 20142015 öğretim yılı için daha önce 12 yıl olarak belirlenen aynı eğitim kurumunda çalışma süresi, 15 yıl olacak. Rotasyon, aynı eğitim kurumunda; 20142015 öğretim yılında 15 yıl, 20152016 öğretim yılında 14 yıl, 20162017’de 13 yıl görev yapan öğretmenler hakkında uygulanacak. l ANKARA / Cumhuriyet Engelli genç LYS’de il birincisi oldu enüz 3 yaşındayken kas erimesi hastalığına yakalanan ve 7 yıl sonra da yürüyemez hale gelen Soner Durmaz, LYS’de 501 puan alarak Tunceli birincisi oldu. Okuluna annesinin yardımıyla, tekerlekli sandalyeyle gidip gelen Durmaz, LYS’deki başarısıyla takdir topladı. Anne Asliye Durmaz, yaptığı açıklamada, oğluyla gurur duyduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Oğlum kas erimesi nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Birinci sınıftan beri hep birlikte okula gidip geldik. Sonra üniversite sınavına girdi ve yüksek puan aldı. Oğlumun çalışma azmi çok yüksekti, dershaneye gitmedi, özel ders almadı. Kendi çabalarıyla bugüne kadar geldi” diye konuştu. LYS sonuçlarına göre Tunceli birincisi, Türkiye 1446’ncısı olduğunu kaydeden Durmaz, “Bazı üniversitelerden aradılar, ‘en yüksek puanı senin aldığını tespit ettik’ dediler. Normalde il sırası yazmıyordu, okulda araştırıp öğrenmişler. Ankara’da bilgisayar mühendisliği okumak istiyorum” dedi. l TUNCELİ/AA H Rotasyon süresi 8 yıldan 15 yıla çıkarıldı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle