13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Temmuz 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK . . haber 5 Bilemem! Türkiye’de çevre bilinci her geçen gün gelişirken, yüce devletimiz şimdilerde nükleer canavarını Akkuyu’ya soktu.... Unutmayın, sırada Sinop var! Ege ve Akdeniz’in bilinçli insanları, Karadeniz’in çevrecileri, avukatlar, yerel gazeteler HES’lere karşı savaş açtı: “Derelerimiz bizim!” Bu eylemler Köyceğiz’den Kaçkarlar’a, Erzurum’dan Artvin’e dek uzandı. Oralarda bir hukuk mücadelesi veriyor insanlar... Her türlü baskıya direniyorlar... Türkiye’de çevre, ekoloji eylemleri giderek ivme kazanıyor. Bir acının, hüznün, mücadelenin sarmalında yaşamı kucaklamaya çalışan genç, yaşlı, kadın, erkek insanlar aydınlık günler için, çocuklarımızın geleceği için yapıyor tüm bunları.... Cevat Şakir, Azra Erhat, Bedri Rahmi, Sabahattin Eyüboğlu’nun yolunda yürürken Sadun Bora’yı, Metin Şekerci’yi selamlarken... Berkin Elvan’ı, Ali İsmail’i, Ethem’i, Ahmet’i yıldızlarla buluştururken... Gezi ruhunu selamlarken! Çukurova’nın sarı sıcağından Yaşar Kemal’e kocaman “merhaba” derken... HHH İztuzu, Kalkan, Kargıca, Dalyan, Kissebükü, Aliağa, Foça, Karaburun derken, bir de baktık dünya markası Fethiye Ölüdeniz, Kumburnu ve Belceğiz çıktı karşımıza... Siyasal iktidarın yağma düzeninde devletin kurum ve kuruluşları “resmi aracı” oluvermiş ihalelerde... Yeme de yanında yat! Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü tarafından örneğin Muğla Valiliği bünyesinde buralar MUÇEV’e verilmiş... Oyun içinde oyun bunun adı... Şimdi sırada Datça Yarımadası var. Yörede kapatılan arsaların, arazilerin arkasında büyük sermaye gruplarının olduğu öne sürülüyor. Sözün özü Datça Yarımadası imara açılacak, o arsaları ve arazileri kapatan parababaları her zaman olduğu gibi köşeyi dönecek... Kıymayın Datça’ya, Sinop’a; kıymayın kuş cennetlerine, ormanlara, derelere, koylara ve büklere! Kıymayın!.. memura tabutlu, kefenli sürgün ntalya Büyükşehir Belediyesi’nin, İbradı ilçesine sürdüğü 12 çalışan, yeni hizmet biriminde, akıl almaz bir manzarayla karşılaştı. 12 kişi için ayrılan üç odanın birinde, biri HİLAL plastik iki sanKÖSE dalye, diğerinde ise tabutlar ve kefen bezi var. Şube müdürünün odası ise çalışanlara ayrılan bölüme göre, bilgisayarı, koltuğu ve çalışma masasıyla oldukça lüks ve konforlu. Sürülen 12 çalışan, atamanın iptali için mahkemeye başvurdu. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Menderes Türel’in, geçici görevlendirme adıyla, merkezden, şehrin en uç noktalarına, uzmanlık alanlarını hiçe sayarak sürgüne yolladığı işçi ve İs YEnİ of aRı: al manzaR vE TabuT zİ E KEfEn b Kıymayın koylara... üzel ülkemin üç bir yanı denizlerle çevrili. Dağların doruklarından yeşil fışkırır, denizlerinden mavi... O zaman sormak gerekmez mi: “Bu yağma, talan niye, kimin için?” Nedenini bilmeyen yok... Soygun ve vurgunun yaşam biçimi olarak göründüğü günümüzde çalmayana, yağmalamayana “enayi” diyorlar. Çünkü devlet bastırıyor: “Yağmala, çal, hırsızlık yap, bu memleket sizin!” Bodrum ve çevresinde 61 koy ve bük yağmalanmış. 18’i yapılaşma nedeniyle yok olmuş. Sıra Çökertme Koyu’na gelmiş. Ege ve Akdeniz’de 239 koy ve bük yapılaşma tehlikesi altında... Cennet koylar, bükler, o mavi derinlik hayatın kendisidir. O hayatı elimizden almak istiyor sömürü düzeninin soyguncuları. Tek amaçları ceplerini doldurmak, ağaçları katletmek, koylara moloz dökerek oteller yapmak. Onlar için doğa, havada kanat çırpan kuşlar, koylar, bükler, dağlar, ovalar hiç önemli değil... 70’li yıllarda koylar, bükler değil ormanlar yağmalanıyordu Ege’de. O güzelim karaçamlar, gürgen ve palamutlar... Oralara satsuma fidanı diken orman genel müdürünü tanıyorum... Yer İzmir’in Gümüldür yöresi... Orman genel müdürü çam ağaçlarını kesip yerine satsuma fidanı dikerken, köylüler ormandan kurumuş ağaç dallarını alıp götürmek istediğinde yakalanıyordu zaman zaman. HHH Köylüler o yıllar yürürlükteki yasalara göre ölüm cezası istemiyle yargılanıyordu orman memurlarınca yakalandıklarında... Karaçam, gürgen, palamut gibi ağaçları katleden orman genel müdürünün mirasçıları, şimdilerde sökmüşlerdir belki satsuma bahçelerini. Oraları konut yapıp satmışlardır belki... G İbradı ilçesine sürülen 12 belediye çalışanı hizmet binasındaki yeni odalarında plastik sandalyelerin yanı sıra tabut ve kefenle karşılaştı A memurlar, açtıkları davaları kazanmıştı. Türel, şimdi de geçici görevlendirme davasını kazanan 76 kişiyi, atama yoluyla yeniden gönderdi. Kalp hastası olan ve uzun yol yasağı olan bir zabıta, Kaş’ın Ova köyüne sürüldükten sonra bir hafta önce kalp krizi geçirdi. Tabut var masa yok Son atamalarla, merkezden 168 kilometre uzaklıktaki İbradı’ya sürülen 4 işçi, 4 itfaiyeci, 1 şoför, 1 tekniker, 1 sosyolog ve 1 kimyagerden oluşan 12 kişilik kadro, yeni görev yerlerine birkaç gün önce ulaştı. İki katlı binanın, ilk katı itfaiye için, ikinci kattaki üç oda ise belediye hizmet birimine ayrılmış. Memurlar binaya girdikleri andan itibaren karşılaştıkları manzarayı şöyle anlattılar: “Bize ayrılan 2. kata çıktık. Üç oda hizmet birimi diye geçiyor. Odanın birinde bir masa, biri plastik iki sandalye var. Diğerleri tabutlar, kefen bezleriyle ‘dekore’ edilmiş. Kefenli odada iki masa, üçü plastik 7 sandalye var. Belediye işlerinin yapılabileceği uygun şartlar ve teknolojik hiçbir donanım yok. Buraya bir de şube müdürü atamışlar. Müdürün odasında çalışma masası, bilgisayarı, koltuğu var. Oldukça düzgün bir oda... Hepimiz yeniden dava açtık.” Yeni anneler sütten kesildi TümBelSen Antalya Şube Başkanı İlhan Karakurt, zabıtanın kalp hastası olduğunu, uzun yol yasağının bilinmesine rağmen sürüldüğünü belirtti. İnsan hakkı ihla linin ciddi boyutlara ulaştığını anlatan Karakurt, şöyle devam etti: “Arkadaşlarımızdan biri, kalçasında protez olduğu için ‘yolculuk yapamaz’ raporuna rağmen, hamileyken İbradı’ya sürüldü. Doğum yaptı, süt iznini kullanamadı. Psikolojisi bozuldu. Sütten kesildi. Hiçbir dilekçesine yanıt verilmedi. Bir başka hamile çalışan, doğum uzmanının olmadığı Akseki’ye gönderildi. Eşi ise Manavgat’ta çalışıyordu. Çocuğu büyüme hormonu tedavisi gören bir arkadaşımız da ‘çocuk endokrinoloji bölümü olmayan bir yerde yaşayamaz’ raporuna rağmen sürüldü. Belediyeden, ‘Gündoğmuş Antalya ilimize bağlı bir ilçedir’ yanıtı verildi. Eşi ise İbradı’da.” l İSTANBUL ‘Şimdi adliyede yangın zamanı’ 1725 Aralık soruşturmalarını yürüten polis Saygılı, çarpıcı açıklamalarda bulundu 725 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını yürüten ve ardından cemaate yönelik “paralel yapı operasyonuyla” tutuklanan eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı, haklarında dava açıldığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da şüphelileri arasında olduğu kapatılan 25 Aralık soruşturmasının aleni hale geleceğini belirtti. Saygılı, dosyada yüzlerce tape ve delil olduğunu anımsatarak, “Şimdi adliyede yangın zamanı” dedi. Saygılı, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabında 45 maddede hakkında dava açıldığı zaman 1725 Aralık soruşturmalarının 7 Haziran seçiminde Meclis’e giren partiler tarafından yeniden gündeme getirileceğini belirtti. 10 aydır hakkında iddianame düzenlenmesini 1 beklediğini kaydeden Saygılı, “Dava açıldığı an 25 Aralık fezlekesi aleni olacak. Onlarca versiyonluk kitapları basılacak. Tam 1005 sayfalık fezleke, 100’lerce GB’lık dinleme ve izleme kayıtları alenileşecek” dedi. Saygılı, 25 Aralık soruşturması nedeniyle tutuklandığını ifade ederek, “25 Aralık soruşturması nedeniyle bizi tutukladıklarında aslında 25 Aralık dosyasının hiçbir zaman kapanmamasını kendileri sağlamış oldular. Çünkü 25 Aralık dosyasının fezlekesi ve tüm ekleri artık beni tutukladıkları dosyanın delilleri oldu. Artık kimse silemez” ifadelerini kullandı. 18 ay sonra... 25 Aralık dosyasına atanan savcının, tüm delilleri içeren harddiskin şifresini önceki savcıya 18 ay sonra sorduğunu iddia eden Saygılı, mesajında, “Harddisk açıldı. Bu işi ancak küçük çapta bir yangın temizler. 25 Aralık delil harddiski ve 17 Aralık öncesi ve sonrası Mali Şube kamera kayıtları. Korkunç deliller, fezlekeye yansımayan yüzlerce tape. Şimdi adliyede yangın zamanı...” diye yazdı. Saygılı, iddianame açıldıktan sonra muhatap herkesin duruşma salonuna geleceğini kaydederek, “Kimler mi? Paralarını sıfırlayamayanlar, Etiler Polis Okulu arazisini iç edenler, ‘Bu işi yaparsak bizi asarlar’ diyen Şehircilik Bakanlığı görevlileri” dedi. l İSTANBUL/ Yakub saygılı Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle