28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Temmuz 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 22 V en sosyal medyada yazmaktan bıktım, onlar çok önemli bir iş yapar gibi sayfalarına almaktan, insanların beğenisine sunmaktan bıkmadılar. Neden mi söz ediyorum? Hemen açıklayayım: Sosyal medyanın bir huyu var, gözünü açan hemen bir paylaşım yapıp hayata başlıyor. Ancak bu paylaşımların büyük bir bölümü nasıl da muhteşem tembeller olduğumuzu ve ne yazık ki nasıl da cahil cühela olduğumuzu ele veriyor. Hâlâ tam açıklayamadım. Efendim bendeniz Nâzım Hikmet’e ve Can Yücel’e ve daha pek çok yazara yapılan bir saygısızlıktan söz ediyorum. Arkadaş, Nâzım Hikmet imzasını kullanarak dünyanın en kötü satırlarını paylaşıyor ve ardından metin Nâzım Hikmet’e ait yazıyor ya.. gelsin beğeniler. Nereden buluyorlar bu kötü satırları, bu kötü şiir dizelerini! Çok basit. Bir aklıevvel, Tanrı Google’ın hizmetine sunuyor. Ardından gelsin fotokopiler. Üstelik sözünü ettiğim, kendi şiir dünyalarını yaratmış çok önemli şairler. Bu ne biçim bir saygısızlık ve ne biçim bir kolaycılık ve tembellik! Yani üşenmeyip çarşıya çıksalar, bir günlük sigara parasından, CocaCola’dan ya da biradan vazgeçip bu şairlerin tüm kitaplarını değil, tek bir kitabını alsalar ve telefonlarına bakmayı bir süre için bırakıp kitabın içindeki şiirleri okusalar, vallahi de billahi de o kötü dizelerin, o muhteşem şairlere ait olamayacağını anlayacaklar. Benim gibi bu işe takmış arkadaşlarım var, örneğin İzmir’de ya B İneklerin meleği! ayılmadan bitirebilirsem, okuyacağınız bu yazıyı size bir cehennemin tam ortasından, Paris’ten yazıyorum, sevgili okurlarım. Cehennemin güzeli de varmış; çünkü güneşle yıkanan Paris, gece ona kadar kararmayan masmavi göğünün altında “dünyanın en güzel kenti” tanımını en çok hak ettiği yaz günlerini yaşıyor. Ama yanıyor. Çatır çatır yanıyor! Havanın rengi, sarı sıcak. Bir haftadan beri 37 derece deniyor, 44 hissediliyor. Herkes, her şey ağda kıvamında. Yapış yapış. Ölenler, bayılanlar ibadullah. Dayananların hepsi, kaynar suda haşlanmış istakoz suratlarıyla her an patlayabilir kan basıncı sınırlarında geziniyor. Tabii eğlenen de çok. Kentin tüm çeşme ve havuzlarında “Dolce Vita” manzaraları yaşanıyor. Tüm yasaklara kar B alır, merkez ili Amiens’tir ve sakinlerine, Türkçe okunuşuyla “Samaryen” denir. Çünkü Somme Nehri’nin eski Gal dilinde söylenişi, Samara’ymış... ??? Doğaya saygılı bir halk olan Samaryenleri iyi tanıyorum, çünkü iki yıl önce çevreyi mahvedecek entansif bir sığır üretim çiftliğinin eyaletlerinde kurulacağını öğrendiklerinde dünya başlarına yıkılmıştı. Hemen örgütlenmiş ve Fransa’yı ayağa kaldırmışlardı. Bölgenin toprağını, suyunu, havasını kirletecek ve antibiyotikle zehirlenmiş hayvanlar üretecek bu “inek fabrikası”nı istemiyorlardı! Gerçekten de “inek fabrikası”ydı söz konusu çiftlik. Çünkü Amerikan çiftliklerini taklit eden 1000 büyükbaşlık tesiste, sanayi yemleriyle kapalı mekânlarda ve suni ışık altında kıpırdatmadan tavuk gibi yetiştirilecek zavallı sığırların eti, sütü ve suni döllenmeyle doğur Muhteşem tembelliğimiz şayan ve şu günlerde edindiği yüzlerce kitapla birlikte evine kapanarak yeni bir Şeyh Bedrettin oyunu yazmaya çalışan Semih Çelenk üşenmedi, sosyal medyada Can Yücel adıyla yazılan şiirleri tek tek işaretledi. Sanırım kırk iki sahte Can Yücel şiiri dolaşıyor. Bir başka örnek: Nail Çakırhan’a ait bir şiir var. “Kadın Telakkisi.” Şöyle başlar, “Kimi der kadın uzun kış gecelerinde sarılıp bir döşek gibi yatmak içindir” ve devam eder. Bu şiir Nâzım Hikmet’e mal edildi. Nail Çakırhan, muhteşem bir mimar olabilir ama bu şiir ne yazık ki vasat. Ve Nâzım Hikmet okuyan herkes bilir ki, Nâzım asla böyle bir şiir yazmaz. Yazamaz! Ben de bunu iş edindim, her gördüğüm yerde söyledim. Edebiyat blogları bile hatayı devam ettirdiler. Yahu sizi bu saygısızlığı yapmaya iten ne? Uzatmayın, tembelsiniz, şiir okumuyorsu nuz ama havalı görünmeyi pek bir seviyorsunuz. Elinizden gelen bu! Devam edelim, bu sosyal medyada kimse burnundan kıl aldırmıyor. Hayatında tek bir gün sokağa çıkmamış insanlar, yağıp gürlüyorlar. Örneğin Temmuz’un 2’sinde herkesin canı pek bir acıyor. 37 insan öldü, failler serbest, onları savunan avukatlar teker teker AKP milletvekili yapıldı. Biz ne yaptık? Mesela, aklıma geliyor, o lanetli Madımak Oteli yeniden açıldığında en az yüz aydın, kapıda oturup açlık grevine başlayabilirdik. Kimseleri içeri sokmayabilirdik. Hiçbirimizin paçası yemedi. Şimdi “Her 2 Temmuz’da içimiz yanıyor” diyoruz, yağıp gürlememiz bu kadar olduğuna göre, içimiz her daim yanacak. Bugün yağıp esme günüm, sosyal medya kaynıyor, “MHP Millet Meclisi Başkanlığı’nı AKP’ye verdi ” diye. Kimsenin aklına şöyle bir şey gelmiyor, CHP neden parti başkanına bile haber vermeden gidip, kasetlerini ortaya saçan Tayyip Erdoğan’la görüşen (Bu görüşmede neler konuşuldu, bu konuşmalar da bir zamanlar Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan Genelkurmay Başkanı Yaşar BüyükanıtTayyip Erdoğan konuşması gibi mezara kadar mı sürecek?) Debehicak@yahoo.com.tr O yaparsa ben haydi haydi yaparım. resmin adı ‘aldatmaya az kaldı’. resmi yapan benim şişman sever ressamım Bodero. niz Baykal’ı aday gösterdi? Sonra ne oldu? CHP MHP ile müşterek cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekmeleddin Bey’den neden birden soğudu? Yani biraz da bu soruları sorun? Şimdi gelelim neredeyse gülünç bir duruma. Ah çok üzgünüz Yunanistan iflas etmiş. Millet neredeyse para toplayıp Yunanistan’ı kurtaracak! Bize ne oluyor? Yunan emeklisi için üzülenler kendi emeklilerinin nasıl süründüğünü bilmiyorlar mı? Ya paraları çok ya da istekleri az. Geçenlerde en zenginlerle en yoksulların hayatlarında ortak bir payda olduğunu ansızın keşfettim. Havaalanındayım, sabahın erken saatleri ama alan Harem Otogarı’na benziyor. Korkunç kalabalık ve kalabalığın büyük çoğunluğu ne yapacağını bilmiyor. Kuyruklar birbirine karışıyor, iş görenler beceriksiz, yirmi dakika da bilet kesen çalışan gördüm. Kavga çıngar. Bir an durup bakıyorum, en zenginler özel uçakları olduğu için bu kargaşadan uzaklar, en fakirler de yerlerinden kımıldayamadıkları için bu kargaşayı hiç görmüyorlar, bizim gibi ortadakiler karmaşanın tam göbeğinde! Keşfim nasıl ama. Bu arada Türkiye’nin turizm gelirinin bu yıl yerlerde sürüneceğini söylemek istiyorum. Turist milleti Türkiye’de savaş olduğunu sanıyor. Yahu sınır ticareti bitti, turizm gelirleri düştü, ihracat yerlerde; ne o biz Yunanistan’a üzülüyoruz! Dostlarım Yunanistan Avrupa kapitalizmine karşı bir savaş veriyor, keşke biz de öyle bir durumda olsak, elbette fedakârlık yapacaklar, çünkü bir misyon üstlendiler. Tüm dünyaya karşı başka yönetim alternatifleri olduğunu göstermek istiyorlar. Tam Küba ipe un sermişken Yunanistan’ın yıldızı yükseliyor. Gurur verici bir durum. Üzülmeyin! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Bin inek Çiftliği şın Seine Nehri’ne ve özellikle Villette’teki su havzasına “korsan dalış”lar düzenleniyor. Sosyal medya üzerinden örgütlenen gençler, nehrin ya da havzanın son anda belirledikleri noktasında buluşup derin ve serin sulara atlıyor, sahil güvenlik botları gelene kadar birlikte yüzmenin keyfini çıkarıyorlar. ??? Şık kahvelerin müşterileri, düzenli aralıklarla sıkılan soğuk buharla ferahlıyor. Yelpaze, vantilatör ve klima satışları patladı. Ben de nane limon satışını patlattım. Kaseler dolusu naneli limonata içmekten, sarı sıcakta yeşilimsi bir renk aldı suratım. Herkesin alı al moru mor dolaştığı bir ortamda yeşil ten, ferahlık farkı olarak hiç de fena durmuyor! Aslında yanan salt Paris değil. Tüm Fransa aşırı sıcakların etkisi altında ve on yıl önce böyle bir sıcak dalgasının binlerce can aldığı henüz unutulmadı. Dolayısıyla medyanın bir numaralı gündemi, halkı serinletmeye ve ferahlatmaya yönelik haberler. İşte bu haberlerden biri, ülkenin kuzeybatısındaki Picardie bölgesinin denize nazır Somme eyaletinden geldi. Somme, 571 bin 154 nüfusu ve 6170 km2 yüzölçümüyle bir dünya cennetidir. Adını ortasından geçen Somme Nehri’nden tulan süt danalarını “işlemenin” yanı sıra, kabalığımı bağışlayın, osuruklarıyla salacakları metan gazından da 1.3 megavat elektrik üretimi öngörülmüştü... Tesis özel mülkiyet üstüne inşa edildiği için Samaryenler, tam değil de yarı yarıya kazandılar dişe diş verdikleri “istemezük” savaşını. Devlet, yöre halkıyla yatırımcı arasındaki anlaşmazlığı ikiye böldü ve 1000 değil, 500 baş hayvan barındırmasına izin verdiği fabrika, 2014’te açıldı. Ama adı “Bin İnek Çiftliği” kaldı... ??? Meğer Samaryenlerin savaşımı, için için yanan bir közmüş, katiyen sönmemiş. Somme’un hanım kaymakamı Nicole Klein da çevreci çiftçilerden yanaymış meğer! Hafta başında, daha bir yılını doldurmayan inek fabrikasının “ölçülere uygunluğu”nun denetlenmesini emretmiş. Denetçiler bir de ne görsün? “Bin İnek Çiftliği”, 500 sığıra izin almışken 794 sığır barındırıyor! Sen misin talimata uymayan inek fabrikası? Kaymakam Nicole Klein, çiftliğe 15 bin Avro ceza kesti. Sahibi şirket, 15 gün içinde fazladan barındırdığı 294 sığıra yol verecek ve yasal sürece uymakta geciktiği her gün için de 1500 Avro ceza ödeyecek. Gelin de ferahlamayın! HARBİ SEMİH POROY SAYISAL LOTO 2, 4, 20, 22, 26 ve 29 6 BİLEN: 3 milyon 60 bin TL, (DEVİR) 5 BİLEN: 4 bin 222’şer TL, 4 BİLEN: 52’şer TL, 3 BİLEN: 7’şer TL 5 TEMMUZ 2015 SAYı: 32778 T Ekşi Sözlük ürkiye’de internet üzerinde gerçekleştirilmiş başarılı projelerin listesini çıkarsak, Ekşi Sözlük bu listede mutlaka yer alır. Ekşi Sözlük, Türkiye’de kullanıcı tarafından oluşturulan ilk sözlük. 15 Şubat 1999’da yayına girdi. O zamanlar ne Wikipedia var, ne Facebook. Yaratıcısı 1978 doğumlu Sedat Kapanoğlu o zamanlar 21 yaşında. Ekşi Sözlük’ü eğlence olsun diye yapmış. Zaten bir işte aşk ve eğlence varsa, o iş başka türlü oluyor. Zamanla keyifli bir grup oluşmaya başladı Ekşi Sözlük çevresinde. Eğlenceli, nitelikli yazılar okumaya başladık. İlgi her geçen yıl arttı. Fikirlerin özgürce tartışıldığı bir platform haline geldi. Gençlerin soluk aldığı bir alan oldu. Arada, keskin dilli yazarları yüzünden eleştirilere hedef oldu. Ancak ilgi azalmadı. Aksine, bir Ekşi Sözlük kültürü oluşmaya başladı. Ekşi Sözlük yazarı olmak gençler arasında “havalı” bir şeydi. Üniversitedeki öğrencilerimden biliyorum. Oraya madde yazacağım diye internet üzerinde araştırma yapmaları hoşuma gidiyordu. Ekşi Sözlük’e ilgi artmaya devam ederken, tepkiler yoğunlaştı. Ekşi Sözlük’çüler hu İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına T NLARA “HAYVA ra insanla , n e d e z.” zulm anama r v a d i iy Hi a Gand m T a H a m G NOKTASI kesim hayvanına kucak açan FBB’nin (Brigitte Bardot Vakfı), bu zavallı haydan sonrası, tüm vancıkları ecelleri geFransız çevrecilinceye kadar mutlerini serinlettilu ve özgür yaşatmaği gibi Parislilere ya talip olduğunu bilde dondurma gidirdi. bi geldi: Şimdi Tarım Brigitte BarBakanı’nın BB’ye vedot, Fransa Tareceği cevap beklerım Bakanı Stepniyor. hane Le Foll’a Ben de birkaç yayazdığı nane tazılık tatile çıkıyorum, Brigitte dında mektupsevgili okurlarım. Bardot’nun la “1000 İnek Sigortalarımı attıran Çiftliği”nin fazla mektubu. gerçeklerden uzakdan beslediği için laşmaya ihtiyacım kurtulması gereken 297 sıvar. Serinleyince ğıra sahip çıktı ve pek çok dönerim. aber, sıcaktan bunaH lan Samaryenlerin yüreğini soğuttu. Ama bun kukçularla tanışmaya, özgürlük mücadelesi vermeye başladılar. Ekşi Sözlük’ün özgürlüğü Türkiye’ye fazla gelmişti. Gezi olaylarından sonra baskılar iyice arttı. Ekşi Sözlük belli çevrelerin hedefi haline geldi. Sonunda sözlüğün kurucusu Sedat Kapanoğlu ve 40 sözlük yazarı hakkında, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla 9 aydan 1.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Sedat Kapanoğlu, on ay hapis cezası aldı. Cezası ertelendi. Kapanoğlu, bir ay sonra Türkiye’den ayrıldı. Amerika’ya gitti. Artık Ekşi Sözlük’te herhangi bir sorumluluğu yok. Tüm görevlerinden istifa etti. Ekşi Sözlük onsuz yoluna devam edecek. 16 yılda, Türkiye’de en çok ziyaret edilen web sayfalarından biri oldu Ekşi Sözlük. Her ay 21 milyon kişi tarafından ziyaret edilen bir web sitesi düşünün. Ne Facebook, ne Twitter Ekşi Sözlük’e olan ilgiyi azaltamadı. Bu bir başarı. Türkiye’de de Bill Gates’lerimiz, Steve Jobs’larımız, Larry Page’lerimiz olsun istiyoruz. Neden? Çünkü Türkiye’de Microsoft, Apple, Google gibi üç şirket olsa, ülke ekonomisi bambaşka hale gelir. Siyaset bile başkalaşır. Fakat olmuyor. Gates’ler, Jobs’lar yetiştiremiyoruz. Özgürlüğün olmadığı yerde yaratıcılık da olamıyor. Dünya çapında beyinler yetiştirmeyi bırakın, var olanlara sahip çıkamıyoruz. Onları yurtdışına kaçırıyoruz. Dünyaca ünlü sanatçılarımıza yaptıklarımız ortada. Sonra 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağız diyoruz. Hem de çocuklarımıza doğru dürüst eğitim bile veremezken. PISA sonuçlarına bakmışsınızdır. Son olarak çocukların bilgisayar kullanma becerisini ölçmek amacıyla The International Association for the Evaluation of Educational Achievement (IEA) tarafından uluslararası bir araştırma gerçekleştirildi. Türkiye 20 ülke arasında sonuncu oldu. Dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmayı nasıl başaracağız? Ekşi Sözlük’ün yaratıcısı Sedat Kapanoğlu ve onun gibileri ülkeye dönmeye ikna edemediğimiz sürece, bu hedefe ulaşılabilir mi? ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKın ATAlAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 03.30 Ankara 03.23 İzmir 03.38 nAMAZ VAKİTlERİ Güneş Öğle İkindi 05.31 13.1 6 17.13 05.18 13.00 16.55 05.46 13.27 17.22 Akşam 20.48 20.30 20.48 Yatsı 22.38 22.15 22.37 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle