23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Haziran 2015 haber EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 4 Rüzgâr eken... uriye sınırındaki yürek paralayıcı sahneleri TV ekranlarından izliyor musunuz? Hoş, oralara kadar gitmeye gerek yok. Türkiye’nin her yanında, Suriyeli göçmenler dramı yaşanıyor. Türkiye’ye göçmüş Suriyelilerin arasına kim bilir ne kadar IŞİD’li karışmış durumda? Konunun uzmanı Hüsnü Mahalli dünkü Cumhuriyet’te yayımlanmış söyleşisinde aynen şöyle diyordu: Türkiye’deki 1.5 milyon Suriyeli arasında 200 bin uyuyan hücre var. 20 yıl sonra 50 bin IŞİD’li karşınıza çıkarsa ne yapacaksınız? Evet, IŞİD artık içimizdedir. Şu anda sınırda durum vahim, ölümden kaçanlar sınırları zorluyor, insanlar IŞİD ile PYDPKK arasında sıkışıp kalmış durumdadırlar. Etnik temizlik politikası yürürlükte. Bütün bu gelişmeler Tayyip ErdoğanAhmet Davutoğlu politikasının sonucudur. Baskıcı Esad rejimini yıkıyor, ülkeye demokrasi getiriyoruz bahanesiyle Suriye’nin istikrarsızlaştırılması ve etnik mezhepsel parçalara ayrılarak parçalanması politikasının baş destekçisi Tayyip Erdoğan, yangına körükle gitmiştir. HHH ErdoğanDavutoğlu ikilisi, gidici olduğunu sandıkları (oysa olaylar hiç de öyle olmadığını gösterdi) Esad’ı tasfiye için, karşıtlarına ve bu arada IŞİD’e binlerce TIR dolusu silah ve malzeme gönderdiler, militanlar kevgire dönmüş sınırlardan ellerini kollarını sallayarak geçip gittiler, yaralananlar Türkiye’de tedavi gördüler. Suriye’nin istikrarsızlaştırılması ve parçalanması yolunda yapılan bütün yardımların, Türkiye aleyhine sonuçlar yaratması ve dönüp sınırlarımızdan içeri terör olarak sızması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. Suriye’nin parçalanması, bölgede etnik ve mezhepsel ayrışmaların keskinleşerek, bu temele dayalı S ‘O kitaba sıcak bakmadım’ Yandaş medya ve AKP’lilerin eleştirdiği Gül, hakkındaki kitap için ‘Ben yazdırmadım’ dedi Yandaş medyanın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Ahmet Sever’in anılarından yola çıkarak kaleme aldığı “Abdullah Gül ile 12 Yıl” isimli kitabına tepkisi sürerken Gül yaptığı açıklamada “Kitabın yazılmasına sıcak bakmadığımı Ahmet Sever’e aktarmıştım” dedi. Gül, Sever’in kaleme aldığı “Abdullah Gül ile 12 Yıl” isimli kitabın bazı çevreler tarafından farklı mecralara çekilmeye çalışıldığını bildirdi. Gül, uzun yıllar danışmanlığını yapan Sever’in kitabına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Söz konusu kitabın benim tarafımdan yazdırıldığı, dikte ettirildiği, onaylandığı veya aynen görüşlerimi yansıttığı gibi yanlış bir algının kamuoyunda oluşturulması yönünde çaba harcayanlar bulunmaktadır. Bu kitabın hazırlığında herhangi bir yönlendirmem veya müdahalem söz konusu olmadığı gibi kitabın yazılmasına sıcak bakmadığımı Ahmet Sever’e de aktarmıştım.” Gül, açıklamasında kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne saygının en büyük hassasiyeti olduğunu belirtti. Kitabın yazarı Sever ise Abdullah Gül’ün kitabı baştan sona okuduğunu ve bazı düzeltmeler yaptığını açıklamıştı. Yandaş medya yazarlarının kitapla ilgili eleştirisi ise sürüyor. Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya dünkü köşe yazısında Ahmet Sever’in kitabının, 7 Haziran’da “düşürülemeyen” AKP’nin “ Abdullah Gül eliyle” tamamen indirilmek amacıyla tezgahlanmış bir oyunun parçası olduğunu savundu. Kitapla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “karizmasının çizilip” “halkın gözünden düşürülmek” istendiğini de savunan Karakaya “Abdullah Gül de, maalesef bu “oyun”a alet oluyor, bu “tezgâh”a çanak tutuyor!..” diye yazdı. Kitabın ‘HaçlıSiyonist İttifakı’na mensup Doğan medyası’ tarafından tasarlandığını iddia eden Karakaya, Abdullah Gül için “onu Çankaya Köşkü’ne taşıyan bir Tayyip Erdoğan’a bu yapılır mı? Yapmayın Abdullah Bey! Bu gidişle olsanız olsanız; İkinci Abdüllatif Şener olursunuz! Yeni bir parti, kurmaya kalkarsanız; Abdüllatif Şener’den de, Erkan Mumcu’dan da beter olursunuz! Bu uyarılarımızı; Orta Kulak ıstırabınızdan dolayı duyamasanız bile; lütfen dikkatle okuyun!” dedi. Star gazetesi yazarı Murat Çiçek, ‘Sever yazdı, Doğan bastı’ isimli yazısında “11. Cumhurbaşkanı Gül’ü yöneten Ahmet Sever’in ve ona destek veren Doğan Medyasının bu girişiminin tutmayacağı aşikâr” diye yazdı. Ethem Sancak’ın gazetesi Güneş ise dünkü manşetinde Hayrünnisa Gül’ü hedef aldı. Abdullah Gül’ün Köşk’e veda ettiği resepsiyonda “Asıl intifadayı ben başlatacağım” diyen Hayrünnisa Gül’e “Bu muydu intifadanız” diye soran Güneş, Ahmet Sever’in “Erdoğan’ı itibarsızlaştırmak için yazdığı kitaptan önce Hayrünnisa Gül, veda resepsiyonunda sinyal vermişti” diye yazdı. yeni sınırların oluşması, bir yandan etnik temizlik politikalarnın yürürlüğe girmesine, öte yandan terörün bölge çapında yayılmasına, bir de Kürt sorununun yeni boyutlara ulaşmasına yol açacaktı. Olayları kendi çıkar hesaplarıyla başlatan ABD, zamanla bu politikanın öngördüğünün aksine kendi çıkarına olmadığını görüp uyanmış ama ErdoğanDavutoğlu diplomasisi yanlış yaklaşımını sürdürmeye devam etmiştir, hâlâ da vazgeçmeye niyetli görünmemektedir. Erdoğan’ın bu politikasının altında bölgeye ihvancı mezhepçi yaklaşımı yatıyor. HHH İhvancılık, bunların öylesine iliklerine işlemiştir ki, Suriye sınırında baskıların arttığı, TSK’nin önlemlerini birbiri ardına yürürlüğe koyduğu, etnik temizliğin doruğuna vardığı ortamda, hükümetin en büyük dış politika kaygısı, Mısır’daki askeri dikta yönetiminin Mursi hakkında verdiği yeni idam kararıydı. Dünyanın en netameli bölgelerinden birinde yer aldığının her zaman bilincinde olan Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış şeklinde ifade edilen politikası gereği, bölgedeki gelişimlere hep laik bakış açısıyla yaklaşmış, yıllarca bölgeyi saran tehditlerin dışında kalmayı bu şekilde başarmıştır. Bu politika hoş ve boş bir slogan değil, Osmanlılar zamanından beri edinilen tecrübelerden çıkarılan bir sonuçtu. Cumhuriyet’in bütün kurumlarını ve ilkelerini tasfiyeyi şiar edinen ve bu misyonla işbaşına gelen, Tayyip Erdoğan, yurtta barış dünyada barış politikasının yerine, yurtta mezhep, dünyada mezhep ilkesini koyunca, Ortadoğu’da her mezhepsel takışma ve çatışmaya maydanoz olarak, Türkiye’yi bugün karşı karşıya bulunduğu tehditlere açık hale getirdi. Erdoğan rüzgâr ekti, bugün Türkiye fırtına biçiyor, ne yazık ki daha da biçecek. Gül olmadı, beyaz Türkler başka kapıya erkes bir gün AKP yandaşı basının ve kalemlerinin “saldırısına” uğrayacaktır. Kesin bilgi. Bir süredir Tayyip Erdoğan fedaileri, Abdullah Gül’e karşı harekete geçtiler. Sebep; 12 yıllık danışmanının, Ahmet Sever’in yazdığı kitap. Ve o kitaptan ortaya çıkan sonuç: Meğer kardeş değillermiş. Erdoğan, Gül’ün önünü 3 kez kesmeye çalışmış, ikisinde başarılı olmuş. Aslında bildiğimiz ama en yakınındaki isimden okuyarak emin olduğumuz hadiseler. Seçimden önce yayımlanması 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından istenmeyen ve hafta başı piyasaya çıkan kitap. Kitapla ilgili iki cepheye kulak verelim. Önce AKP içi. Diyorlar ki, Erdoğan kitaba bozuldu ama bunu hâlâ “Ahmet Sever kitabı” olarak görüyor. Onun da arkasında Doğan Grubu var diye düşünüyor. (Star yazarı Murat Çiçek de dün buna benzer cümleleri köşesinde kurdu.) Kitabın Doğan Kitap’tan çıkması ilk söyleşinin grubun Hürriyet gazetesine verilmesini de böyle okuyor. (Doğan Kitap’tan çıkan hemen her kitap siparişle önce Hürriyet’te çıkar. Sanırım bunu bilmiyorlar. (MH) AKP’de bir de “zamanlama manidarcı”lar var ki onlara her gün manidar. Seçimden önce yayımlansa “kitap oyları düşürmek için” diyeceklerdi, şimdi “partinin başına geçmek için” diyorlar. Sahi Gül “partinin başına geçip liderlik yapar mı?” Emin olun Beyaz Türkler uzun süre bunun için dua ettiler. Hatta yüzde 40’lara inen seçim sonucundan sonra “bu kez mutlaka” dediler. Sonuç, danışmanının yazdığı, söyleyemediklerini söyleyen kitap, eşi Hayrünissa Hanım’ın hâlâ unutulmayan “intifada başlatma” çıkışı ve dün Gül’ün 4 gün sonra yaptığı “herkesi idare eden, Gül bildiğiniz gibi” dedirten açıklama: “Daha önceki cumhurbaşkanlarının basın müşavirlerinin görevleri sonrası tecrübeleriyle ilgili kitaplar yazdırdıkları bilinmektedir. Uzun yıllar danışmanlığımı yapan Ahmet Sever de aynı şekilde kendisinin gözlemlerine, tanıklıklarına ve çevresinden edindiği izlenimlere dayanan bir kitap yazmıştır. Bu kitabın bazı çevreler tarafından farklı mecralara çekilmeye çalışıldığını üzülerek görmekteyim. Söz konusu kitabın benim tarafımdan yazdırıldığı, dikte ettirildiği, onaylandığı veya aynen görüşlerimi yansıttığı gibi yanlış bir algının kamuoyunda oluşturulması yönünde çaba harcayanlar bulunmaktadır. Bu kitabın hazırlığında herhangi bir yönlendirmem veya müdahalem söz konusu olmadığı gibi kitabın yazılmasına sıcak bakmadığımı Ahmet Sever’e aktarmıştım. Kamuoyunun çok iyi bildiği gibi benim inançlarımda ve dünya görüşümde sansüre, baskıya yer yoktur. Kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı en büyük hassasiyetlerimden birisidir. Bunun bir gereği olarak danışmanım dahi olsa kitap yazması ya da yazmaması şeklinde bir telkinim olmaz. Bu sebeple hiç kimse bu kitaba farklı anlamlar yüklememeli, buradan farklı siyasi sonuçlar çıkarmamalıdır.” Bu açıklamaya ne demeli ki? Abdullah Gül basılmadan kitabı gördü mü? Evet. Seçim sonrasına kalsın diye istekte bulundu mu? “Evet.” Peki şimdi niye “kitapla arasına mesafe” koyuyor? Dün bunu Gül’e yakın isimlere sordum. Dediler ki: Gül’ün açıklamasında kitaba yalanlama yok, daha ne olsun? 4 gün sonra açıklama yaptı, çünkü “tabana mesaj vermesi gerekti.” Sadece bu iki cümleyi alabildim “yakınlardan”... Tabana mesaja takıldım. “İktidar yanlısı kalemler” her geçen gün dozu arttırıyordu, herhalde ondan diye düşündüm. Dün Star ve Akit işi Gül’ün hastalığına kadar getirmişti. Abdüllatif Şener, Erkan Mumcu göndermeleri ise “vakayi adiyeden” olmuştu. Gül dünkü açıklamayla “tabana kuvvet” verdi. Bunu istediğiniz şekilde okuyabilirsiniz. İster er ya da geç partinin başına geçeceğini düşünerek parti tabanının kendini yapılan haberlerle yanlış anlamaması. İster giderek artan belaltı vuruşların önünü kesmek için “olay yerinden hızla uzaklaşması...” (kendini kurduğu vakfa vermesi) Son söz beyaz Türklere: Gül olmadı başka kapıya... H ‘Düzeltme yaptı’ ‘Alet oluyor’ Eşi de hedefte Abdullah Gül İki yıl tutuklu kalan Emrah Oğuz’a 9 bin TL tazminat ödenecek AYM’den ‘tahliye etmedin’ cezası Anayasa Mahkemesi, terör örgütü üyesi olmak iddiasıyla yaklaşık 2 yıl tutuklu kalan Emrah Oğuz’un tahliye taleplerinin mahkeme tarafından görmezden gelinerek karara bağlanmamasının hak ihlali olduğuna karar verdi. Yüksek Mahkeme, Oğuz’a 9 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Mersin’de yaşayan Emrah Oğuz, terör örgütüne üye olmak iddiasıyla 6 Haziran 2012 tarihinde Mersin 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla tutuklandı. Dosya, terör suçu olduğu için Adana’ya devredildi. Tutuklamaya itiraz, Adana 8. ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından 28 Haziran ve 3 Temmuz 2012 tarihlerinde reddedildi. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Temmuz 201220 Kasım 2012 tarihleri Oğuz’un tahliye taleplerinin hiçbirini karara bağlamadı. Hatta mahkeme, sanığın başka bir suçtan tutuklu olduğunu iddia etti. Terörle mücadele mahkemeleri kaldırılınca dosya Mersin’e gönderildi. Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Oğuz’u 12 Haziran 2014’te tahliye etti. Dosyayı görüşen Anayasa Mahkemesi, tutukluluk durumu ve tahliye talebi konularında karar verilmediği gerekçesiyle anayasanın 19. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. lALİCAN ULUDAĞ / ANKARA Tüm halkımızın ve İslam Aleminin Mübarek Ramazan Ayını kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim. Opr.Dr. Mehmet ÖZCAN Keşan Belediye Başkanı ‘Benimle sohbet etmesi normalleşme konumum için kırılma anıydı” eraltı âleminin ünlü ismi, Ergenekon sanığı Sedat Peker, geçen Cumartesi “Ak Troll” Taha Ün ile Emine Erdoğan’ın özel kalem müdürü Sema Silkin’in düğününde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisiyle yaptığı sohbet hakkında açıklama yaptı. Erdoğan’a minnettar kalacağını söyleyen Peker “Sayın Cumhurbaşkanı’nın insanların içinde beni kabul ederek elimi sıkıp sıcak bir şekilde birkaç kelime söylemesi birileri tarafından siyasi bir risk olarak görünebilir. Ancak benim fikrimi sorarsanız Sayın Cumhurbaşkanımız şahsımla ilgili bazı art niyetlilerin özellikle görmek istemediği toplumdaki yerimi görmüştür. Bu fotoğraftaki an, benim toplumdaki normalleşme konumum için önemli bir kırılma anıydı” dedi. Peker: Erdoğan’a minnettarım Y Ak Gençlik’ten garip eylem Amasya’nın Taşova ilçesinde AKP Gençlik Kolları üyeleri HDP’nin Meclis’e girmesini gece saat 02.30’da protesto etti. AKP Gençlik Kolları Başkanı Samet Erkoç ile AKP eski gençlik kolları başkanı Selim Şahin’in de aralarında bulunduğu grup Atatürk Anıtı önünde toplandı. lMEHMET MENEKŞE C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle