28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 12 Mayıs 2015 yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 24 ar c A n e g z Ö Kavşak on günlerde “uçuş güvenliği” konusunda olumsuz haberlerin basınımıza yansımaları sürüyor. THY’nin Milano uçuşunu yapan uçağın motorunda yangın çıktı. Bereket 97 yolcunun burnu bile kanamadan uçak yere indirildi. Bu olayın ardından İstanbul’da yapılan 3. havaalanının, kuşların göç yolu üzerinde oluşunun büyük tehlike yarattığı saptandı. HHH Çıkan yangının, bir önceki uçağın geride bıraktığı “türbülans (basınç burgacından)” oluştuğu bildirildi. Dünya havaalanlarında uçakların kalkışlarında aralarında genellikle pistte 58 deniz mili uzunluğunda güvenlik sınırı Uçuş güvenliği... S Motoru yanan uçak... bırakılır. Ancak bundan 23 yıl kadar önce THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun İstanbul Atatürk Havaalanı kontrol kulesine çıkarak, kendi görevlileri olmadığı halde, bu uzunluğun 3 mile indirilmesini emrettiği anımsatılıyor. Eski bir “hava trafik kontrolörü” olan DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, THY Yönetim Kurulu üyesi de olduğu için Topçu’nun müdahalesine ses çıkarmadı. Uçağın motorundaki yangına bu daralmanın yol açtığı belirlendi. 12 yıllık görevinden ayrılan Topçu, seçimlerde AKP’den milletvekilliğine aday oldu. Sultan emretti. Adaylığı da başkanlığı da gitti. 8 yıldır bu görevde olan Birdal da şubatta görevden alındı, bakanlık danışmanlığına getirildi. HHH Türkiye’de hava güvenliğini tek elden sağlamak önemli bir sorun. Hava sahasında yalnızca özel uçak şirketlerinin ve Hava Kuvvetleri’nin uçakları ve helikopterleri dolaşmıyor. Kuzeyden güneye, güneyden kuzeye; batıdan doğuya, doğudan batıya pek çok yabancı uçak da geçiyor. Bu arapsaçı hava trafiğini güvenlikle düzenlemek amacıyla, 2007’de “Systematic Modernisation of Air Traffic Resources in Turkey (SMARTakıllı) – Türkiye’de Hava Trafik Kaynaklarının Düzenli Modernleştirilmesi”ni amaçlayan bir ihale açıldı. Ankara Esenboğa Havaalanı’nda öngörülen bu yapılanma 2009’da teslim edilecekti! İhaleye Fransız Thales firması 131, İspanyol Indra 107 ve İtalyan Seleks 88 milyon Avro önerdiler. Sultan’ın kankası ve Bilal oğlanın nikâh tanığı olan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin önerdiği İtalyan şirketi kazandı! ennet mi, cehennem mi, bilemeyiz... Ama, Tayyip Erdoğan için de İçtihat Kapısı açıldı. Gireceği son seçimi kaybedip de Saray’ı elinden alınsa, topluma, devlet hazinesine ve kamu varlıklarına karşı işlediği suçlar hükme bağlanıp mahkum da olsa, Allah ona da uzun ömürler verirse... Sonunda o da “Devlet Töreni” ile yolcu edilecek. Çünkü Türkiye bir “Önce Devlet Ülkesi”dir. Bakmayın arada bir gevelenen “İnsanı yücelt ki devlet yüceltsin!” gibi yavelere. Bu ülkede her şey devlet içindir. Allah’a bile devlet için inanılır! Devleti arkanıza almadan Allah inancınız bile yarım kalır. Devlete dayanmasa Kuran sayfalarını mızraklara geçirip savaşan cahiliye devri komutanları gibi elde Kutsal Kitap meydanlarda dolaşabilir miydi? HHH Diyanet İşleri Başkanı’nı savunmak için bakın ne diyor? “O makam, böyle bir arabaya fazla C Milli irade şüphesi!.. sıyla layıktır!” “Makam”dan kastettiği “Diyanet” yani “dinden imandan” çok “devlet”tir. Diyanet, din ile iman ile ilgili işler olduğuna göre... Oturulan bina, binilen araçlar da demek ki “din ve imanla ilgili işler”in önemini yansıtıyor!! Eğer öyle ise Kaçak Saray’ını, makam araçlarını ve Jumbo Jet’ini derhal, Diyanet İşleri Başkanı’na devretmelidir! Devletin itibarından tasarruf olmaz ise... Dinin, imanın, diyanetin yüceliğinden hiç olmaz. “Olur!” diyen varsa, dine imana karşı “darbeye teşebbüs” suçu işlemiş demektir. Ki, “Erdoğan’ın haberim olsaydı arabayı iade etmesine engel olurdum!” demesi bundandır. HHH Davutoğlu, Erdoğan’dan daha cerbezeli çıktı. Diyanet Başkanı’nı doğrudan kendisine bağladı. Böylece devlet protokolünde Başkanı bakanların bile önüne çıkarttı! “İmamet” eğitimli Erdoğan’ı, mugalatada, palavrada ve “destansılıkta” solladığı gibi din iman konusunda da solladı. Örneğin, ihtiyaç molası verir gibi, kampanya ortasında sınır ötesinde, sinir ötesi bir türbe ziyareti yaptı. Bİr haYVan Bİr üTOPYa Bu ayakkabı beni 20 yıl idare eder. KIRKAYAK TOPUS Rakip kaleye giderken çay molası verme! TEMEL SORU Dünya mı tepsi, adam mı? FİKS MÖnü Mobese çorba Algı buğulama Yalan kavurma OFF THE RECORD Sosyal patlama olursa ne yapıcaz usta? Teknik arızadan deriz. arGODan aL haBErİ Abliyi bırakmak: Soğukkanlılığını kaybedip davranışlarını kontrol edememek. Fiyat artışlarından kolayca kurtulabilirsiniz. PraTİK BİLGİLEr Bunun için fön makinesini etiketin üzerine tutun istemediğiniz rakamların uçtuğunu göreceksiniz. Cevap bekleyen sorular Yıl 2015... Şimdi soralım: güvenliğine herhangi bir katkı 1 SMART (akıllı) denilen sağlayabilecek mi? Bu olumsuzluk en çok bu yatırımın bugünkü Türkiye’nin en büyük “akılsız” durumu acaba ne ve en yoğun trafiğine aşamadadır? sahne olan Atatürk 2 2007’nin teknolojik yeniliklerine göre şartnamede Havalimanı’nı etkileyecek. Yanlış planlama ile öngörülen yazılım ve çok sayıda hava trafik donanımlar günümüzde kontrolörünün Ankara’ya bayatlamadı mı? atanmaları nedeniyle 3 Seleks firması ihaleyi İstanbul’da sıkıntının baş ne kadara kazandı? İşi gösterdiği belirtiliyor. zamanında teslim etmeyen Ankara’ya atananların firmaya ne gibi yaptırım geçici de olsa İstanbul’da uygulandı? görevlendirilmelerine 5 Ön çalışmaları 1995 “psikolojileri bozulur” 1996 yıllarında başlatılan gerekçesi gösteriliyor. SMART’a göre Türk hava Günde 250 kadar uçak sahasının tek merkezden inen Esenboğa bağlantılı, yönetileceği planlanırken, yaklaşık 4500 yabancı ya çok özen gerektiren “hava da askeri uçuş yaşanıyor. trafik kontrolörü” istihdamı planlaması, neden o plan doğrultusunda yapılmadı da, son 3 yılda yeterli eğitimleri görmeden mesleğe alındılar? 6 Niceliksel artışın yanı sıra niteliksel artış neden göz ardı ediliyor? 7 Son 3 yılda mesleğe başlayan 500’den fazla kontrolörün yıpranması ve yaşlanmasıyla 1520 yıl sonra hava trafik kontrol hizmet sunumunda ya da bu kişilerin aynı dönemde topluca emekli Türbülans olduklarında büyük bir “kontrolör” açığına SMART’ta Esenboğa’da neden olunacağı neden 300 civarında kontrolör düşünülmüyor? görevdeyken, günde en Ama bu arada ne oldu? azından 1300 uçağın iniş Esenboğa Havaalanı’nda kalkış yaptığı Atatürk 12 mescit yapıldı, teslim Havaalanı’nda yalnızca 90 süresinin üzerinden 6 yıl geçmesine karşın SMART bir kontrolör hizmet veriyor. Hava kontrolörü bir türlü yaşama geçirilemedi. anlamda orkestra şefi HHH gibidir. Hava kontrolörlüğü Son olarak Nisan 2015 trafik ışıkları niteliğindedir. yılı başında kullanılacağı Yanlış bir işaret ya THY açıklanan SMART, temel uçağının motorunun özelliği olan tek merkezden yanmasındaki gibi olaya yönetimin sağlanması neden oldurabilir ya da düşüncesi hâlâ yaşama gökyüzümüzde çeşitli geçirilemedi. yüksekliklerdeki Türk ve SMART planlandığı gibi yabancı uçakların kırmızı hava sahası Ankara’dan ışıktan geçirilerek havada tek merkezden değil, üst çarpışmalarına yol açabilir. geçişlerin yoğun olduğu HHH İstanbul, Ankara ve İzmir Airbus ve sigorta kendi hava sahalarını yeni şirketinden gelen uzmanlar inşa edilen sözde SMART ilk incelemeyi yaptı. Uçağın binalarını kullanacaklar, “kal edildiği” belirtildi. ancak üst yapı olarak Türkçesi ile ağır hasar kontrolü yeni araçlarla, eski gördüğü için uçak hizmetten sistemlerle yapacaklar. Bu çıkarıldı! uygulama hava sahasının HARBİ SEMİh POrOY stanbul sanat dükalığının 2015 Venedik seferi pazar günü sona erdi. Paris’in tüm trafiğini nasıl metrolar sağlıyorsa, burada da aynı işlevi gören, Büyük Kanal üzerindeki “vaporetto”larda yaşanan sanatsal kitle ile yerel halkın zoraki sarmaş dolaşı durulmuş oldu. Sanat ciddi ve kalıcıdır. Bu köşede bazen sanat yazılarım oluyor ama böyle dev bir uluslararası bienalin ciddi eleştirisini buradan size taşıyamam! Bunu yapmaya kalkışmak, evinizin salonunda Dünya Şampiyonası finali oynatmaya benzer. Zaten her şeyi 35 günde görmeniz, hele aynı anda siz de sergi açıyorsanız, imkânsız. Tekrar dönmek lazım. Dolayısıyla şimdilik sizlere Venedik Bienali etrafında uçuşan bilgi veya “dedikodular” hakkındaki kısa iğnelemeler iletmekle yetineceğim. Nasıl ünlülerin sempatik tenis oynayışlarını profesyonel tenis turnuvaları ile karıştıranlar olduysa, aynı şekilde, sanatı bir para ve iktidar hırsının aracı olarak görenlerin hamlelerini de sanat dünyasının ciddi buluşmaları ile bütünleştirmeye çalışanlar var. Hırsı nedeniyle kimilerinin dikkatini çeken ve egosu güneşe ulaşmış beyefendinin hükümet ve Saray ailesi destekli davetiyle Venedik’i gören bazı gazetecilere soralım: Nereye hangi vesileyle gittiğinizi hiç mi bilmeden koşuverdiniz 4 gün oralara? Konu dedikodu yazarlığı olsa bile, insan meraktan herkesin ağzında dolaşan o Bienalin bir kataloğunu alıverir! Orada Türk olarak kimler var, bir bakar. Bienale katılmamak tabii ki ayıp değil. Ama basının katılmış algısı yaratması sağlıksız ötesi. Öte yandan Bienale resmi olarak katılmış Türk sanatçılardan da “katılmamış” havasıyla bahsetmek veya hiç bah Venedik’ten iğnelemeler Sahra dürbünü ve sanduka başında dua pozu vermeyi de ihmal etmedi... HHH Örtülü ödeneklerle “yürütülen” ölçüsüzlüğün, har vurup harman savurmanın, arkasında “itibardan tasarruf olmaz” zihniyeti yatıyor. Bu zihniyeti besleyen de Suudi Ailesi ile Körfez sultanlarına olan hayranlık. 1.150 odalı Saray’ın gerekçesini açıklarken “İtibardan tasarruf olmaz!” diye kestirip atması bundandı. İtibardan tasarruf olmaz hem narsisizm, hem de yolsuzluktan uğursuzluğa savrulabilecek bir tür “devlet felsefesi”. Bu felsefede her şey mevzuata göre yapılıyormuş gibi gösterilir. İşlemler, eylemler, söylemler, hep genelgeler, yönetmelikler ve hatta muhtar ilmühaberine göre gerçekleştirilir. Devlet nasıl olsa ele geçirildiği için her şey “mevzuat” ile halledilir. Çiğdem Toker de yazdı. Bu kez işi “Devlet Cenaze Töreni Yönetmeliği” çözdüler. Bu yönetmeliği kim yapmış? AKP Hükümeti. 2006 yılında. Cenazeyi defin biçimine, devlet törenine kim karar verdi? AKP Hükümeti! Şimdi çıkmış, Başbakan Yardımcısı Arınç’tan, Bakan Zeybekci’ye bilcümle zevat “Anti Evrencilik Maskeli Demokratlık” sergileme çabasında. Yenisini çıkartın. Cenazeyi de ailesine teslim edin! HHH Ama bunun da haksızlık olacağının farkındalar. Evren’in nesi eksik? Milli irade ise fazlası ile var. Tarihin yazdığı en yüksek desteğe sahipti: Yüzde 92... HHH Ama bizimki “Milli İrade arkamda” demeyi bile bir yana itti. “Milli İrade benim!” diyor. Oysa yüzde 52 bile değil! Allah ülkemizi korudu da Evren’in oranına yaklaşamadı. HHH Tüm çabası Evren’i bile hayırla anılmasını sağlamak gibi... Evren yüzde 92’nin desteğini aldı. Ama ne kendi ne de çocukları adına bir tek üniversite veya vakif kurmayı aklından bile geçirmedi. İlime irfana önem verdiğini her fırsata dile getirdiği halde! Rant işlerine ise zinhar bulaşmadı. Müteahhitlerle enseye tokat ilişkiye girmedi! İmam hatip okullarına destek oldu belki. Ama ülkedeki yüz yıllık liselerin bile tabelalarını indirip İmam Hatip’e çevirmeyi aklından bile geçirmedi. HHH Bu yüzde 92, “Milli İrade” edebiyatçılarının kulağına küpe olmalıdır. Yüzde 52’ye dayanarak, “milli irade biziz devleti de düzenleriz yargıyı da!” diyene bundan böyle “makul şüpheli” gözü ile bakmak gerekir. “Milli irade” edebiyatçıları “halk yanılmaz fetişizmi” ile dilbazlıkmadrabazlık düzenbazlık yapıyorlar. Halklar da bal gibi yanılır, yanıltılır. Demokrasi ve seçimler bu gerçek üzerine kuruludur. Halk yanılır ve yanıltılabilir olduğu için de... Her seçimler 4 yılda bir tekrarlanır, yenisi yapılır. Yüzde 92’nin yanılgısının ortaya çıkması için çok yıl geçti. Yüzde 52 için o kadar yıl geçmesine gerek kalmadı. İ setmemek de ayrı bir gazetecilik iflası. Araştırmadan kaleme alınan her yazı faturadır. Örneğin geçen hafta ülkemizden katılanları size aktarmıştım. Ardından yayımlanan Bienal kataloğunda ise bu isimlere ek olarak Glasstress Gotika sergisinde heykeltıraş Erdağ Aksel’in bulunduğunu memnuniyetle öğrendim. Ayrıca Makedonya Pavyonu’nun küratörlüğünü de Başak Şenova üstlenmiş. Güzel bir başarı. O şöhretli gazetecilerimiz Aksel veya katıldığım Jump sergisinde olan Denizhan Özer gibi gerçek katılımcılara neden hiç değinmedi veya ancak bazen değinmekle yetindi? Umarım Türk gazeteciler iki lüks davete katılmak için bir daha kendilerini bu tuzaklara düşürmezler: Bienalin, küratörlü sergisi, ülke pavyonları ve Bienalin resmi programında yer alan “Collateral Events”leri var. Bunlar dışında Venedik’te o tarihlere “denk getirilerek” yapılan sergiler Bienal parçası olmadığını basının tabii ki(!) bilmesi gerekirdi. Lütfen siyasetimizin dejenere yapısını, sanat alanına da taşımayalım. Sanat, kimilerinin sandığı gibi para, iktidar ve şaşaalı gösteriş alanlarının gözü dönmüşlüğünden başka bir şeydir. Sanatsal duygular, kimi zaman bir başka yüzyıl sanatçısıyla girilen diyalogda, haftalarca okunan bir kitabın sararmış sayfalarında ya da boyası bitmiş bir ressamın tuvalini beyniyle gözden geçirişinde belki aranabilir... Dersin sonu. Bienale gelince, ana küratör Okwui Envezor, siyasi göndermeleri pek eksik olmayan bir bütün oluşturmuş. Le Monde gazetesi de sergi hakkında yazdığı ilk geniş değerlendirmede, Sarkis’in Türkiye pavyonunda yaptığı çarpıcı serginin fotoğrafını kapaktan verip yazıda da farklı bir soruyu çekinmeden dile getirmiş: Bu kadar siyasi iyi niyetli ağırlığı olan bir buluşmada, Gezi’nin hemen ardından hapiste yatan onca laik gazeteci ve aydın varken, bu yazarlar aleyhine açık demeçler veren Kutluğ Ataman’ın sergide işi ne? Aynı sergide, mesela Brezilya adına katılan üç sanatçı, Andre Komatsu, Antonio Manuel ve Berna Reale, 2013’te Brezilya’da Gezi’nin devamı gibi yaşanan ağır olayları mercek altına alabilmişler! Bu tabii Türkiye adına yapılamaz bir şey, çünkü maalesef sansür ve daha önemlisi kapitalin otosansürü, ortaya hep farklı yaklaşımlar taşıyor. “Politically correct” sayılacak garantili tavırda işler geçer akçe hep! Brezilya sergisinin adı da “O kadar çok ki, buraya sığmıyor!”. AKP iktidarında böyle bir Türkiye Pavyonu olsa, Saray, MGK’yi toplayıp İtalya’ya savaş açmaya kalkar! Venedik Bienali bu sene “Altın Arslan”ı San Lazarro adasındaki Mekhitarist Manastırı’nda açılan Ermeni Pavyonu’nun “Armenity” sergisine verdi. Uzaklığı nedeniyle nispeten çok az kişinin gezdiği bu serginin ödülü, tabii ki politik. Yani karar önceden alınmış; aynı Eurovision oylamaları gibi... Bu davranış biçiminin sanat alanına da sızması üzücü. Yoksa kimse saptırmasın, Ermeni kardeşlerimizle barışı bizlerden daha çok isteyen yok. Ama hangi demokratik temel üstünde, ne pahasına, hangi diyalog(suzluk)la? Yanıtsız sorular ileriki günlerde sevgili okurlar... İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı AKIN ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen hakan akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim altuğ l Spor: arif Kızılyalın l Grafik: ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak l Gece: ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt arcayürek, ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. naMaZ VaKİTLErİ İmsak İstanbul 03.57 Ankara 03.47 İzmir 04.17 Güneş Öğle 05.43 13.08 05.30 12.52 05.56 13.15 İkindi 17.00 16.43 17.03 Akşam 20.20 20.02 20.21 Yatsı 21.57 21.36 21.52 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle