28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 12 Mayıs 2015 EDITÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: ZARİFE SELÇUK ekonomi 11 S&P’den kırılganlık uyarısı Daha önceleri nerelerdeydiniz? elevizyon kanalından arayıp Evren’in ölümü ile ilgili görüş almak istediklerini söylediklerinde, dönem tanıklıklarına ilişkin çağrılara hiç ret cevabı verme alışkanlığım olmadığı halde, tepkili ölümün hemen ardından kötü konuşmak istemediğmi söyledim. Geleneğe, inanca saygılı olarak helallik isteme hakkına saygılı olmanın ötesinde bir tepkinin, 12 Eylül ile yüzleşmenin kötü bir senaryo ile ucuz tiyatro oyununa çevrilmiş olmasının, Evren’in ölümü üzerinden de ucuz kullanımlara açık olacağını öngörmenin içgüdüsü sayabilirsiniz... Öncelikle İktidarlarının, darbeler, hele de insan hakları suçları, toplumsal örgütlülük, birikimlerini, ülkenin iç dinamikleri ile gelişme sürecini yıkma boyutu en ağırı olanı, 12 Eylül ile ilgili hesaplaşması, kendi sivil diktatoryal rejim değişikliği yürüyüşlerinde önlerini açma hesapları içinde kullanılmıştı. Propogandası çok, 12 Eylül’ün yol açtığı yaralarla gerçekten hesaplaşma içeriği bonboştu. Yargılamanın, 12 Eylül’ün bu toplumda açtığı yaralar, insan hakları dramları ile yüzleşmesiyle, uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığından, siyasal İslam kimlikli sivil, otoriter rejim değişikliğinin önünü açabildiği oranda, vitrinde kullanılması gibi bir sonuç kaçınılmazdı... ABD onaylı, TSK’nin emir komuta zincirinin kullanıldığı 12 Eylül darbesinin, Türkiye’nin toplumsal birikimleri ile kazandığı, sol siyaset, sendikal, meslek örgütleri, sivil toplum örgütlenme dinamikleriyle.. insan hakları, demokrasi, sendikal haklar, sosyal devlet, çağdaş uygarlığa doğru yürüyüşünün kırılması projesi gerçeği, gerek toplumsal, gerekse hukuksal yargılamanın gündeminden uzak tutulacaktı. Hani şu Evren’in ölümü üzerine sayılan acı sonuçları ile, 650 bin kişinin gözaltına alınması, 1 milyon 683 bin kişinin fişlenmesi, 210 bin davanın açılması, 6 bin 353 kişi için idam istenmesi, 171 kişinin işkencede, 299 kişinin cezaevinde, 14 kişinin açlık grevlerinde ölmeleri... İdam kararı verilen 517 kişiden 50’sinin infaz edilmesi.. verileri var ya... HHH Türkiye’nin uygarlık yolunda yürümesi yerine, AB aday üyeliğinde arka bahçeye çekilmesi, Ortadoğu, İslam dünyasına yönelik hesaplarda, ılımlı İslam ya da yeni Osmanlıcılık markalarıyla rol model oluşturması.. hesaplarında, seçimle gelen çoğunluk sivil iktidarlar sağliberal kimlikli olsalar da istenen sonuç alınamıyordu. Çok açık, sorgulamasız darbenin yaşandığı yıl gündeme gelen 24 Ocak liberal ekonomik kararlarının sol siyaset, sendikal, meslek, demokratik örgütlenmelerin direngenliğinde uygulanması söz konusu olamamıştı. Yukardaki acımasız insan hakları katledilmesi vahşi darbe icraatlarıyla 12 Eylül soltoplumsal direngenliği, örgütlülüğü katlederken, ırk ve özellikle din üzerinden örgütlenmelerin güçlenmeleri, keskinleşmelerin önünü açtı... Ağır insan hakları ihlalleriyle, PKK terör örgütünün yaratılmasından doğrudan sorumlu olduğu kadar, özel uzlaşma eğitime ilişkin destek kararları, korumalarıyla, ılımlı siyasal İslami örgütlemeleri, cemaatleri, dahası aşiretleri.. sol örgütlülüklerin yerine palazlandırmada etkili rol oynadı. 12 Eylül’e yürünen yolda bugünün penceresinden bakılınca en etkin provokasyon eylemi kanlı 1Mayıs 1977 değil mi? 12 Eylül’ün önünü açan sağsol çatışmaları gerekçelendirmelerinde, dönemin iktidarları başta hangi, toplumsal kurum, örgütlenme üzerine düşeni yaptı? Saklanamayan; polis, dönemin derin devleti, doğrusu İktidarları sorumluluğunda, içdış gizli örgütlerinin cirit attıkları provokasyonların ortalığa saçılan suç kanıtlarının, eylemlerinin hesabını sormayanlar, darbeden çıkış bekleyenler, destek verenler darbenin suç ortakları değiller mi? Bir tek benim gazetecilik tanıklıklarımdan, suç provokatörlüklerinin yüzlerce örneği çıkacağına göre, ülke çapında suç ortaklıklarının varın siz hesabını yapın... Evren’in başında olduğu askeri güce “dörtlü çete” diyen AB siyasi liderliğinin bile, “Cunta” tanımını yaptıkları yönetime, Cumhuriyet’in kuruluşundan 1980’e kadar yapılmış dış borç yardımının 7.5 katını üç yıl içinde cömertçe sunmaları ikiyüzlülük değil de ne? Sözün özü, zamanında arazi olanların, bugün ortalıkta ucuz kahramanlıklarını hiç ama hiç sevmedim... Kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin Türkiye Başanalisti Frank Gill, “Biz büyük bir açık, büyük bir borç görüyoruz. Kırılganlık yüksek. ABD faiz artırdığında daha zor olacak” uyarısında bulundu. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Türkiye Başanalisti Frank Gill, Türkiye ekonomisinde yapısal zayıflık ve yüksek kırılganlık gördüklerini söyledi. Gill, “Türk ekonomisinin doğrudan yabancı yatırımı çekmesi son derece önemli, büyüme için önemli. Genç bir ekonomiden bahsediyoruz, tasarruf oranları düşük. Seçimlerden sonra ekonomi yönetiminde kimlerin olduğundan çok kalkınma planının devam edip etmediğine bakacağız. Önemli olan uygulama” dedi. Gill, Türkiye’yi neden negatif görünümde değerlendirdikleriyle ilgili, “Biz ekonominin yapısal zayıflığını görüyoruz. Büyük bir açık görüyoruz, büyük bir borç görüyoruz. Cari açık var, dolar cinsi kısa dönemli borçlar var. Yüksek cari açık ve enf İhracatçıya 7.5 milyar dolar yük geldi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, paritenin ihracat maliyetlerini artırdığına işaret etti. Büyükekşi, “Doların tüm para birimlerine karşı son 11 senenin rekorunu kırması, Avro/dolar paritesinin gerilemesi ile tüm dünyada fiyatlar indi. lasyon nedeniyle Türkiye’nin kırılganlığı yüksek. Özel sektörün açık pozisyonu yüksek. ABD’de faiz arttığında genel finansman daha zor olacak” diye konuştu. Türkiye’deki mali görünümün olumlu olduğunu belirten Gill, “Endişemiz şu: Eğer büyüme bu şekilde sürerse bunun mali bir etkisi olacaktır” uyarısında da bulundu. Birim fiyatların inmesinin ihracatımıza ilk 4 ayda tam 7.5 milyar dolarlık maliyeti oldu” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ekonomiyle ilgili tüm bakanların da katıldığı TİM Sektörler Toplantısı’nda koGill, S&P’nin 8 Mayıs’ta Türkiye’nin yerel para cinsinden notunu düşürülmesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Merkez Bankası’nın (MB) bağımsızlığıyla ilgili endişeler var. Türkiye’de oldukça olumlu reel faiz oranları var ama MB’nin politikaları sıkılaştırması sorgulanmalı” dedi. Ucuz petrol büyümeye destek Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), Türkiye’nin de aralarında olduğu Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa (CESEE) ülkelerine ilişkin “Bölgesel Ekonomik Sorunlar” raporuna göre, bölge ülkeleri, jeopolitik gerilimler, Avro bölgesindeki iyileşmenin etkisi ve petrol fiyatları gibi dış faktörlerden farklı etkilendi. Dış faktörler, Baltık ülkeleri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Slovakya, Slovenya ve Türkiye’de büyümenin güçlü kalmasını destekliyor. Ancak kalıcı yapısal zayıflıklar Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Romanya, Sırbistan’ın olumlu rüzgardan tamamen yararlanmasını önledi. Beyaz Rusya, Moldova, Rusya ve Ukrayna’nın ise düşük petrol fiyatları ve yaptırımlar nedeniyle daralması bekleniyor. T Teşvik artmalı nuşan Büyükekşi “Hükümetten ihracata yönelik devlet teşviklerinin toplam ihracatımıza oranı geriliyor. Bu oran yüzde 1’e çıkarılmalı. İstihdamda etkinlik ve esneklik artırılmalı. Hakka ve hukuka dayalı yeni bir Anayasa ile yargıya güvenin yeniden temini önem taşıyor” dedi. ‘Mülkiyet’ sorunlu Gill, “Yargı dahil olmak üzere kurumların bağımsızlığı, taraf olmadan yasaları uygulayabilmeleri ve örneğin mülkiyet hakları konusunda soru işaretleri var. Bu başkanlık sistemiyle alakalı değil. Bu, denge ve fren mekanizmalarının olup olmamasıyla ilgili” diye konuştu. Yargıda gizlenenler Halka arzda art arda gelen hayal kırıklığı Global Yatırım Holding’in bağlı ortaklığı Global Liman’ın 78 Mayıs’ta gerçekleştirilen halka arzı iptal edilirken, geçen hafta halka arzından vazgeçilen Ak Gıda ile birlikte uzun bir aradan sonra Borsa İstanbul’da beklenen iki büyük arz gerçekleşememiş oldu. Global’in halka arz büyüklüğü 642770 milyon lira arasında olacaktı. Global Liman’dan yapılan açıklamada “Global Liman, borçlanma piyasalarındaki imkanlarını da göz önüne alarak, inorganik büyümesinin başarılı şekilde devamının sadece sermaye katkısına bağlı olmadığını düşünmekle beraber, stratejik yatırımcılar ve/veya özel sermaye fonları ile işbirliğini değerlendirmeyi planlamaktadır” denildi. Daha önce de benzer şekilde Ak Gıda, Fransız Lactalis’e devredilmişti. Yılın ilk büyük ertelemesi Finansbank’tan gelmişti. Finansbank’tan yapılan açıklamada piyasa koşullarının uygun olmadığı ifade edilmişti. 2014’te halka arz sürecini ileri bir tarihe alan TUSAŞ’ın halka arzı da 2015’te bir kez daha ertelenmişti. Borsa İstanbul’un halka arz verilerine göre yılbaşından bu yana sadece iki şirket hisse senedi ihracı yaptı. Piyasalardaki belirsizlik halka arz süreçlerini olumsuz etkiliyor. Ak Gıda’dan sonra Global Liman da halka arzdan vazgeçti. Koç’un kârı 459 milyon TL oldu oç Holding, 2015’in ilk çeyreğinde konsolide bazda toplam 13.8 milyar TL gelir elde ederken, 459 milyon TL net dönem kârı açıkladı. Finansman giderleri Koç’un ilk çeyrek net kârını baskılayan en önemli unsur oldu. Holdingin 1.47 milyar lira olarak gerçekleşen finansman giderleri içinde ilk sırada, 1.16 milyar lira ile kur farkı giderleri yer aldı. Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu “2015’in ilk çeyreğinde Koç Topluluğu faaliyetlerini başarıyla sürdürdü. Yılın geri kalanında da büyük ölçekli yatırımlarımızın olumlu sonuçlarını almayı sürdüreceğiz. Tüpraş’ın, 3 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihimizin tek seferde gerçekleşen en büyük yatırımı olan, ülkemiz cari açığını yılda 1 milyar dolar azaltacak Fuel Oil Dönüşüm Tesisi’nde test üretim çalışmaları devam ediyor” dedi. Levent Çakıroğlu, Koç Topluluğu’nun, temkinli bir yaklaşımla risk yönetimine ağırlık verirken, sürdürülebilir büyüme stratejisine devam ettiğini, inovasyon ve ArGe odaklı çalışmalara odaklanmaya devam ettiğini belirtti. Diğer yandan Koç Holding bilançosundaki önemli belirleyicilerden Tüpraş’ın ilk çeyrek net kârındaki sert gerileme de Koç’un bilançosunu baskıladı. Tüpraş’ın ilk çeyrek net kârı, finansman giderlerinin de etkisiyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46 düşüşle 275.2 milyon lira olmuştu. K Ucuz kahramanlar Doğan’ın zararı yüzde 30 azaldı Doğan Holding ilk çeyrekte medya ve enerji segmentlerinde yazılan zarar ve döviz bazlı kredilerden kaynaklanan finansman giderlerinin etkisiyle 42.9 milyon lira zarar etti. Ancak holdingin zararı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 azaldı. Holdingin satış gelirleri ise yüzde 17 artışla 977.8 milyon lira oldu. Doğan Holding geçen yılın ocakmart döneminde 61.2 milyon lira zarar etmiş, satış gelirleri 835.2 milyon lira olmuştu. Holdingden yapılan açıklamada “Medya yatırımlarımızın konsolide gelirleri yılın ilk üç ayında yüzde 4 azalarak 567.4 milyon lira seviyesine geriledi. Şirketin konsolide reklam gelirleri 2015 yılının ilk çeyreğinde bir önceki senenin yüzde 9 altında kalarak 238.3 milyon lira oldu” denildi. Gümrük Birliği’nde yeni dönem başlıyor Yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1996’dan bu yana Türkiye’nin aleyhine işlediği eleştirilerine hedef olan Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi için mutabakat zaptı, bugün Brüksel’de imzalanıyor. Türkiye’de üretilen malların önünü açacak adımlarla hedef, 150 milyar dolarlık ticaret hacmini 300 milyara çıkarmak. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, AB ile Gümrük Birliği anlaşması kapsamında talep ettikleri dört konuda Türkiye’nin istediği gibi uzlaştıklarını belirterek, Belçika’da ilgili AB komiseriyle bu dört madde üzerinde mutabakat zaptı imzalayacaklarını söyledi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle