23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 12 Mayıs 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: AYNUR ÇOLAK Türk şirketine ait gemi, Libya tarafından vuruldu. Dışişleri Bakanlığı geminin Tobruk’a gittiğini, Libya makamları ise IŞİD’e silah götürdüğünü iddia etti ibya’daki yönetim kargaşası sırasında İslami grupları desteklediği için Tobruk yönetimi tarafından dışlanan ve Libya’daki faaliyetlerine son vermek zorunda kalan Türkiye’nin, bu defa da bir ticari gemisi IŞİD’in kontrolünde Derne bölgesine silah taşıdığı iddiasıyla Tobruk yönetimi tarafından vuruldu. Dışişleri BakanDUYGU GÜVENÇ lığı, Türk şirketine ait Cook Islands bayraklı, Tuna1 isimli kuru yük gemisinin İspanya’dan aldığı alçıpan yükünü teslim etmek üzere Tobruk’a giderken, Tobruk’un yaklaşık 13 mil açığında, uluslararası sularda karadan topçu atışına maruz kaldığını duyurdu. Uzaklaşmaya çalışan gemiye karadan yapılan bu saldırı daha sonra da hava saldırılarıyla devam etti. Saldırıda geminin 3. kaptanı İlker Büyükdere hayatını kaybetti. Reuters’a konuşan, Libya’nın uluslararası toplum tarafından tanınan hükümetine bağlı askeri güçlerinin sözcüsü Muhammed Hicazi ise “Gemidekileri Derne’ye Vurulan Türk gemisi silah mı yüklüydü? L Şirket, Suriye’ye gemi sattı una Holding İNC’ye ait ve Bergen Denizcilik tarafından işletilen geminin sahipleri olan HayYaşamını yitiren rettin Yakut ve Buhari İlker Büyükdere Kaçan’ın geçen ay adı yaklaşmamaları yolunda uyarmıştık” dedi. Cumhuriyet’in ulaştığı Libya kaynakları da geminin Derne’ye doğru ilerlediğini ve IŞİD’in kontrolü altındaki bu bölgeye yönelik uzun süredir her türlü tedbirlerin alındığını belirterek, “Derne’ye silah götürmelerine izin veremezdik” açıklamasını yaptı. Türkiye ise uyarı atışı yapılmadığını savunurken, Türk kaynaklar, bir geminin ancak yanarak tehlikeli bir halde gelmesi halinde vurulabileceğini aksi takdirde gemiyi uyarmak için birçok yöntem olduğunu belirterek, “Türkiye’nin de karşılık verme hakkı doğar” dedi. Türkiye Mavi Marmara’dan farklı bir tutum takındı ve geri adım atarak, “müdahale hakkını” kullanmadı. Gemiyi kurtarmak için TCG Gemlik fırka haber 15 12 Eylül’den değil, otoriterizmden çıkmak enan Evren’in ölümü ile 12 Eylül devri kapanmadı. Askeri cunta ve onun sivil destekçilerinin elbirliğiyle hazırladıkları anayasanın birçok temel ilkesi, kuralı ve kurumu bugün hâlâ yürürlükte. 12 yıldan fazla bir zamandan beri iktidarda olan AKP’nin şefi, cunta lideri ve halefleri için öngörülmüş yetkileri şimdi suiistimal derecesinde kullanıyor. MGK’nin kurumsal gücünü büyük ölçüde törpülemişken, yeniden MGK destekli siyasal temizlik operasyonlarına sarılıyor. 12 Eylül’ün siyasal felsefesiyle özünde örtüşen bir otoriter güç yoğunlaşmasını AKP iktidarı son yıllarda yeniden tahkim ediyor. Bu durum 12 Eylül rejiminden öteye, Türkiye’de otoriterizmin sürekliliğini sorgulamayı elzem kılıyor. 12 Eylül anayasasının seçmenlerin yüzde 92’sinin onayıyla yürürlüğe girmiş olmasını, sadece hayır kampanyasının yasaklanması ve hayır oyu vermeyi caydıracak önlemlerle açıklamak başını kuma gömmek anlamına gelir. 12 Eylül öncesinde yaşanan büyük siyasal ve toplumsal çalkantının toplumda cunta rejimine güçlü bir destek yarattığı inkâr edilemez. Bu çalkantının bir kısmı darbe ortamını olgunlaştırmak için kasıtlı olarak devlet içi güçlerce yaratılmış olsa da, dönemin belli başlı siyasal partileri ve siyasal liderlerinin de ortamın hazırlanmasında sorumlulukları büyüktü. Bu konuda anlamlı küçük örnek, Meclis’te 114 turda yeni cumhurbaşkanı seçilememesidir. Sıkıyönetim uygulanmasına rağmen giderek artan cinayetler, toplu katliamlar, kısmi iç savaş manzarası arz eden siyasal kutuplaşma karşısında merkez siyasi partilerin iflasının sonucudur 12 Eylül. T açıklanmayan Suriyeli bir alıcıya 4 milyon dolara kuru yük gemisi sattığı kaydedildi. Şirketin ayrıca, 2010’da da bir gemisi kaçırılmıştı. efelenenler bugün ‘O gemiyi gelir alırız, gereğini yaparız’ diyemiyor. Bir zamanlar aslan kesilenlerin sesleri çıkmıyor. Libya’nın şüphesinin nedeni ortada; Suriye gibi Libya’ya da silah gönderilmesinden endişe ediyorlar” dedi. Tobruk hükümetinin Türk gemisini vurması üzerine Ankara’nın vazgeçemediği sözde Trablus hükümetinin bakanları Ankara’da ortaya çıktı. Basın toplantısı düzenleyen Trablus hükümeti Petrol Bakanı Mashala Agoup Said, mürettebattan 1 kişinin öldüğünü 5 kişinin de yaralandığını açıkladı. Said, Türklere Tobruk hükümetinin verdiği ültimatoma karşın “Libya’nın inşası için Türkiye firmalarının orada olmasını isteriz ve en büyük hisse inşallah Türkiye’nin olacak” dedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, saldırıya ilişkin soru üzerine “Ölen mürettebatın ailesine başsağlığı diliyoruz” dedi. ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Steve Warren da “Müttefiklerimizin çalışanlarının hayatını kaybetmesi her zaman trajiktir” ifadesini kullandı. l ANKARA K 1960’lardan beri uygulanan iktisat politikasının çöküşüne “şok terapisi” ile çözüm bulmayı amaçlıyordu 24 Ocak kararları. Darbe, bu kararların uygulanması için gerekli toplumsal ve siyasal alan temizliğini radikal biçimde yaptı. Sürpriz bakanlar! Sermaye alkışladı teyni gönderildi. Geminin bugün Türkiye’de olması bekleniyor. Türkiye, Tobruk yönetimin atadığı İstanbul’daki Başkonsolosluğa faksla nota vererek tepkisini iletti. Ankara, “Tazminat dahil her türlü hakkımız mahfuzdur” dedi. Türkiye, BM ve Uluslararası Denizcilik Örgütü nezdinde de girişimde bulundu, konuyu BM’nin Libya Özel Temsilcisi’ne iletti. Dışişleri “Bu suçu işleyenlerin BM Şartı ve ilgili BMGK Kararları çerçevesinde sorumlu tutulması hayati önemdedir” açıklamasını yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik “Bir zamanlar Faksla nota ‘Aslan kesilenler sustu’ Goss’un görevi enerji güvenliği Dünya Tinni Türkiye Hasi diyor 12 Eylül darbesi hem NATOVarşova Paktı çatışma hattında Soğuk Savaş’ın son darbesiydi hem de 1980 sonrası egemen olan neoliberal dalganın çevre ülkelere dayattığı otoriter piyasacılığın ilk örneklerinden biriydi. TİSK, MESS, TÜSİAD gibi işveren örgütleri darbe ortamını destekleyen girişimlerde bulundular. Darbe sonrasında geniş bir sermaye dostu çevre 12 Eylül cuntasını alkışladı. Yeni muktedirlerin emrine girme yarışı başladı. 12 Eylül darbesinin yönetim felsefesinin kaynağında sağ Kemalizm veya daha sonra Atatürkçülük ideolojisi olarak adlandırılacak yaklaşım vardı. Bunu Meclis’te Turhan Feyzioğlu’nun küçük Güven Partisi temsil ediyordu. Hatta darbe sonrasında hükümet kurma gündeme gelince, Evren’in aklına gelen ilk isim Feyzioğlu oldu. Feyzioğlu’nun partisi darbeden birkaç ay önce, “Atatürkçülüğe Çağrı” olağanüstü kongresini toplamıştı. Yeni Forum dergisi bu yeni otoriterizmin propagandasını yapıyordu. Darbeden önce bu dergide yayımlanan yeni anayasa önerisi, 1982 Anayasası’nın temel ilham kaynağı oldu. 12 Eylül toplumu Atatürkçülük ideolojisi, gericilik ve anarşiyle mücadele adı altında, bir yandan iktisadi liberalizmin önünü açarken diğer yandan özgürlükleri çok katı biçimde daraltıp, “milli manevi değerlere sahip” bir toplum yaratmayı hedefliyordu. Otoriter laiklik uygulamaları, etnik vurgusu çok güçlü bir milliyetçilikle pekiştirilmişti. Sonuçta 12 Eylül rejimi bir 12 Eylül toplumu yarattı. Bugün Kenan Evren, darbe yaptığı için müebbet hapis cezasına çarptırılmış olarak vefat etmiş olsa da, 12 Eylül rejimiyle gerçekten hesaplaşmaya ne AKP iktidarının, ne MHP’nin, hatta ne CHP’nin niyetleri oldu. Aslında Türkiye toplumunun çoğunluğunun da buna pek niyeti yok. Unutmak, olmamış varsaymak, riyakâr bir sessizlik tercih ediliyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın Evren’in ölümü ile ilgili yaptığı açıklamada, “emekli orgeneral”in 19801983 arasında yönetime el koyan MGK’nin başkanı olduğu, kendini “devlet başkanı” ilan ettiği ve bu nedenlerle yargılandığı “unutulmuş”. Ya da bu yapılanlar yok sayılmış! 12 Eylül rejiminden çıkış demek, hem dinci muhafazakârlığın, hem Atatürk milliyetçiliğinin hem de piyasa toplumu liberalizminin beslendiği otoriter zihniyetin etkisiz kalması demektir. Bunun ne denli zor olduğunu yaşayarak görüyoruz. ABD bekliyordu 12 Eylül darbesine zemin hazırlayan etmenler ülke içi gelişme ve aktörlerdir. Ama bunu mümkün kılan uluslararası konjonktür ve dönemin ruhudur. ABD yönetiminin Türkiye’deki kaos karşısında “bizim çocuklar”ın yönetime el koymasını sevecenlikle karşılamış olduğunu biliyoruz. İran’da İslami devrim, Afganistan’da Sovyetler Birliği’nin askeri müdahalesi ile telaşlanan Carter yönetimi için NATO üyesi Türkiye’de istikrarsızlık kabul edilemez bir hal almıştı. Uluslararası Hukuk ve Politika dergisinin 40. sayısında (2014) yayımlanan ve ABD’nin gizlilik derecesini kaldırıp, tasnif ettiği belgeleri inceleyen Mehmet Akif Okur’un yazısı, ABD yönetiminin darbe hazırlığını nasıl beklediği ve aktörlerini bildiğini daha açık biçimde gösteriyor. Ama darbe emperyalizmden önce Türk muktedirlerinin eylemiydi. Nurettin Ersin ve Haydar Saltık’ın Bayrak Harekât Planı’nı Demirel hükümetinin neoliberal politikalara geçişin uvertürü olan 24 Ocak kararlarının ilan edildiği dönemde hazırlamaya başlamaları bir rastlantı değildi. Yaşanan iktisadi krize ve Porter Goss ürriyet Gazetesi’nden Tolga Tanış, CIA’nın eski direktörlerinden Porter Goss’un Türkiye’ye Washington’daki lobi faaliyetlerinde danışmanlık yapacağına ilişkin dün bir yazı yayımladı. Goss’un Türkiye’ye lobi hizmetlerinin enerji güvenliği ve terörle mücadele konularında olacağı belirtilen yazıda, Goss hakkında bilgiler yer aldı. 11 Eylül saldırılarından üç yıl sonra CIA’in başına atanan Goss’un, kişisel özgürlükleri ihlal ettiği gerekçesiyle Amerika’da tartışma yaratan Vatanseverlik Yasası’nın da hazırlayıcılarından biri olduğu kaydedilen yazıda, CIA’deki görevine 2006’da istifa ederek son verdiği belirtildi. Tanış yazısında şu ifadeleri kullandı: “Goss’un Türkiye adına bulunacağı faaliyetler dört maddede sıralandı: 1) Ticaret, enerji güvenliği, terörle mücadele, Avrupa ve Ortadoğu’da bölgesel istikrar inşa etme çabaları dahil, Kongre’de tartışma konusu olan bir dizi önemli konuda TürkAmerikan ilişkilerini geliştirip güçlendirmeyle bağlantılı danışmanlık. 2) Kongre ve yönetim mensuplarını Türkiye’nin önemli gördüğü konularda eğitmek 3) Kongre ve yürütme organlarında Türkiye’nin önemli gördüğü konulardaki her türlü icraattan Türkiye’yi haberdar etmek 4) Kongre ve yürütme organlarında Türkiye’nin önemli gördüğü gelişmelerin analizini yapmak.” l Haber Merkezi H eçen yaz Fecri Libya (Libya Şafağı) adı altında birleşen, Türkiye ile Katar destekli Müslüman Kardeşler taraftarlarının da bulunduğu İslamcı gruplar Trablus’u ele geçirdi. Libya Şafağı destekli Ömer Hasi kendini başbakan ilan edip Trablus’taki meclisi bastı. Uluslararası top G lum tarafından tanının hükümet ülkenin doğusuna, Tobruk’a çekilmek zorunda kaldı. Ankara bu süreçte Tinni’yle değil, Hasi’yle temas kurdu. Türkiye’nin Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler, geçen aylarda resmi temaslarda bulunmak için gittiği Libya’da Hasi’yle bir araya geldi. Gerilime Libya Hava Kuvvetleri’ne ait olduğu belirtilen bir sosyal medya hesabı üzerinden paylaşılan Türk uçaklarına yönelik tehdit içerikli mesajlar da tuz biber ekti. Ankara önce THY’nin Libya’ya yaptığı uçuşları durdurdu, ardından Türk vatandaşlarını tahliye etti. l Dış Haberler Suriye’de ‘MİT destekli darbe planı’ iddiası Suriye’nin istihbarat teşkilatı Muhaberat’ın şefi Ali Memlük’ün, Türk istihbaratıyla iletişime geçip darbe planı yaptığı şüphesiyle ev hapsine alındığı öne sürüldü. Britanya’nın Telegraph gazetesinin haberine göre, Temmuz 2012’de göreve gelen Memlük, Nusra Cephesi’nin İdlib ve Cisr el Şuğur’u ele geçirdiği günlerde bir aracı vasıtasıyla MİT’le görüştü. Halepli bir işadamının yardımıyla da, 1980’lerde darbe girişiminde bulunmakla suçlanmasından beri sürgündeki Rıfat Esad’a ulaştı. Suriye lideri Beşar Esad’ın amcası Esad yorum yapmayı reddederken, isim vermeyen bir kaynak Suriye rejimi ve ordusunda Esad’ın dönmesi için büyük bir istek olduğunu savundu. Haberde, Memlük’ün ev hapsine alınmasından önce de Muhaberat’ta çalkantıların yaşandığı, teşkilatın siyasi güvenlik birimi şefi Rüstem Gazali’nin geçen ay askeri istihbaratçı mevki Suriye istihbarat teşkilatı Muhaberat’ın şefi Ali Memlük ev hapsinde H Suriye’den Türk jetlerine taciz Suriye’ye ait bir helikopterinin, sınıra yaklaşması üzerine bölgeye sevkedildi. Helikopter, sınıra 2.6 deniz mili kala dönüp bölgeden uzaklaştı. Bu uçuş sırasında, Suriye’de konuşlu SA5 füze sistemi tarafından, radar kilidi 30 saniye muhafaza edilerek Hatay üzerindeki Türk jetlerine tacizde bulunuldu. l ANKARA / Cumhuriyet değişiklik gerektiğini düşünüyordu” diyor. Gazali’nin de aynı görüşü dile getirdiği belirtilirken, iki istihbaratçının da Sünni olduğu vurgulanıyor. Konuyla ilgili görüşü alınan Suriye uzmanı Charles Lister, “Artık İran’ın sözü geçiyor gibi görünüyor. Bu biraz da, rejimin içeriden çökebileceği korkusundan kaynaklanıyor. Tahran rejimin etrafına duvar örmeye çalışıyor” diyor. l Dış Haberler ava Kuvvetleri Komutanlığına ait 2 savaş uçağına, Suriye’de konuşlu SA5 füze sistemleri tarafından tacizde bulunuldu. Genelkurmay Başkanlığının internet sayfasındaki bilgi notuna göre, İncirlik’ten kalktıktan sonra HatayOsmaniyeGaziantep bölgesinde “Hava Muharebe Devriye Görevi” yürüten 2 adet F16 uçağı, Davutoğlu: Necdet Özel emekli olmayacak enelkurmay, prostat ameliyatı nedeniyle raporlu olan Orgeneral Necdet Özel’e ilişkin basında çıkan haberler üzerine açıklama yaptı. Başarılı bir tıbbi operasyon geçiren Özel’in sağlık durumunun iyi olduğu belirtilen açıklamada, Özel’in yerine Kara Kuvvetleri Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın vekalet ettiği anımsatıldı. Açıklamada, “Bazı basın yayın organlarında konu ile ilgili çıkan spekülatif haberler gerçeği yansıtmamaktadır” dendi. Başbakan Davutoğlu, Hatay ve Mersin’deki mitinglerin ardından Özel’in hakkında gün G İran rahatsızlığı daşı Refik Şahada’nın adamları tarafından öldürüldüğü, Şahada’nın da görevden alındığı belirtildi. Telegraph’a göre, Şam’daki tartışmaların temelinde İran’ın Suriye savaşında oynadığı rol yatıyor. Esad’ın yakın çevresi, merkez bankasından savaş stratejilerine dek geniş alanlarda komutayı İranlı yetkililerin almasından rahatsız. Kaynaklar, “Memlük, Suriye’nin egemenliğini İran’a vermesinden nefret ediyordu. Bir deme gelen iddialara yanıt verdi. Özel’in emekliliğinin söz konusu olmadığını belirten Davutoğlu, “Genelkurmay Başkanımız hem demokratik kurallara riayet eden hem de TSK’nin profesyonel kabiliyetini demokratik sistem içinde geliştirmeye özen gösteren bir komutanımız. Perşembe günü haftalık olağan görüşmemizde rahatsız olduğunu, hastaneye kaldırılması gerektiğini ifade etti. Perşembe günü mitingden sonra Sare Hanım ile birlikte evine ziyarete gittik. İzin almasının tek gerekçesi sağlıkla ilgili bir konudur” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle