23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 9 Putin karşıtı lider Boris Nemtsov, Kızıl Meydan’ın dibinde suikastla öldürüldü. Parmaklar Rus lideri gösterdi Dış Haberler Servisi Rusya, Ukrayna krizi, Batı yaptırımları ve düşük petrol fiyatları eşliğinde ekonomik krize gömülmüşken, önde gelen muhalif lider Boris Nemtsov’un suikastla öldürülmesiyle sarsıldı. 1990’larda Boris Yeltsin döneminde başbakan yardımcılığı yapmış, 2000’lerin başından itibaren Devlet Başkanı Vladimir Putin’li yıllarda muhalefet safına katılmış Nemtsov, cuma gecesi Moskova’da Kremlin’in yanı başında öldürüldü. Uluslararası kınamalar eşliğinde parmaklar Putin’i işaret ederken, Kremlin “komplo” kurulduğunu söylüyor. 55 yaşındaki Nemtsov’un öldürülmesi, pazar günkü muhalefet mitingi öncesine denk geldi. Nemtsov, Kızılmeydan’da bir restoranda yemek yedikten sonra Bolşoy Moskvoretsky köprüsü üzerinde 23 yaşındaki Ukraynalı model Anna Duritskaya ile yürürken hedef oldu. İki kişi olduğu sanılan saldırganların beyaz bir otomobilden Rus güvenlik güçlerinin kullandığı Makarov tipi olduğu sanılan silahla 78 el ateş açtığı, Nemtsov’un sırtından 4 kurşunla vurulduğu belirtildi. Duritskaya yaralanmadı. Nemtsov, saatler önce Echo Moskova radyosunda, kilit siyasi taleplerini Ukrayna savaşının bitmesi ve Putin’in istifası olarak koymuştu. Ukrayna’daki Rus birliklerinin varlığını ifşa edeceği söylentileri olan Nemtsov, Putin’in kendisini “ölü görmek isteyebileceğini” söylemişti. Moskova’yı sarsan suikast Perestroyka’nın yükselttiği liberal reformcu PROFİL Renzi Devrimi: Gençlik, Umut Aşısı Avrupa solunun genç liderlerinden Matteo Renzi, hükümette bir yılını doldurdu. Yunanistan’da çiçeği burnunda 40 yaşındaki yeni Başbakan Aleksis Çipras; İspanya’da kamuoyu yoklamalarında ilk parti görünümünde olan Podemos’un 40’ına varmamış, 36 yaşındaki lideri Pablo Iglesias ve İtalya’da 39 yaşında, Çizme tarihinin en genç başbakanı olarak rekor kıran Matteo Renzi, hep yenilenen ve kuşak değişiminden geçen Avrupa solunun yeni profilini temsil ediyorlar... Bu genç kuşak liderlerden Renzi henüz daha bir “iftihar nişanı” almadıysa da, iktidardaki ilk yılını geçer notla kapattı. “Avrupa’nın en yorgun ekonomisi” olarak tanımlanan ve üç yıldır hiç büyümeyen Çizme ekonomisine Renzi henüz somut bir ivme vermedi. Ama emek piyasasını canlandırması beklenen iş yasasını sendikaların direnci karşılığında çıkardı... Siyaseti krize sokmadan cumhurbaşkanlığı seçiminin üstesinden gelmesi, Renzi’nin iktidardaki ilk yılının en büyük başarısı sayıldı. Basit bir başarı kazanmanın ötesinde Renzi, muhalefetin tecrübeli ve kurt tüm politikacılarının aksi yöndeki çabalarına karşın, tereyağından adeta kıl çeker gibi “Köşk’e” “kendi adayını” (Sergio Mattarella) yollamayı becerdi… Kurumsal reformlar bağlamında, üzerinde epeydir konuşulan ama bir türlü kotarılamayan (yüzde 3 barajlı!) yeni seçim yasasını senatodan geçirdi. İlerde senatonun ağırlığını azaltacak bir parlamento reformunu da bu meyanda “pipeline”a soktu… Dış politikada, kendi hükümetinden bir bakanın Federica Mogherini AB dışişleri yüksek temsilciliğine atanmasını sağladı. Uluslararası alanda Roma’ya daha yüksek bir profil sağlaması beklenen bu atama, kamuoyunda hoşnutluk yarattı. Bunların yanında Renzi, ilk günden parti ve hükümetteki lider kadrosunu yeniledi. “22” olan bakan sayısını “16”ya düşürdü, yaş ortamalası 37 olan kabinenin yarısını “kadınlara” verdi. Kalabalık koruma ordularını ve resmi arabaları minimuma indirdi. Atıl kalan eski resmi araba filolarını, internetten satışa, müzayedeye çıkardı…. Hükümet ve genel manada yönetimde gerçekleştirdiği bu “ekonomikleşme”, “sadeleşme”, “modernleşme”, “yenilenme” atağının yanında; partisi Demokrat Parti’nin içinde fosilleşmiş olan eski yöneticileri de devre dışı bıraktı. Taşların kolay yerinden oynamadığı, oynatılamadığı, geleneksel bir ülke olan İtalya’da, bir yılda kotarılan bu hamleler; Renzi’ye “dinamik başbakan” sıfatını kazandırdı. En önemlisi bu süreç içinde İtalyanlara, başlarında “enerjik bir lider” olduğu duygusunu verdi. Yedi yıldır etkisini sürdüren kriz nedeniyle yaygın umutsuzluk psikolojisini Renzi kırabildi ve yendi. Krizin çok ağır darbesini yiyen orta sınıfa, özellikle gençlere bir umut dopingi yapmayı başardı. İtalyan halkına tünelin sonunda ışık olduğu fikrini, ışığa yaklaştıkları izlenimini verdi. Kamuoyunda ilk günden oluşan ve zamanla güçlenen bu “ihtiyatlı iyimserlik” dalgası; Çizme’de giderek popülizmlerin yükselişine bir fren getirdi… 2013’teki son seçimlerde “İtalya’nın öfkelilerini” yanına çekerek yüzde 25’lik bir oy patlaması yaşayan Beppe Grillo’nun Beş Yıldız Hareketi örneğin, Renzi’nin başa gelmesiyle düşüşe geçti! Eski bir komedyen olan ve politikaya girdiği ilk günden itibaren sürekli yükseliş yaşayan Beppe Grillo; Renzi’nin başbakanlığa çıkmasından sonra, son bir yılda parlamentodaki temsilcilerinin dörtte birini kaybetti. Grillo’dan kaçan vekillerin kimi siyaseti bıraktı, kimi parlamentoda ayrı grup kurdular... İnternette “blog”uyla siyasette kendisini yoktan yaratan ünlü komedyen politikacının sitesi de çöküş sürecinde, takipçilerini yitirdi. O kadar ki dünya çapında rekor popülariteye sahip “fenomen on siteden biri” olan Grillo’nun blogu, tepetaklak bir kayıpla son aylarda İtalya’da 154. sıraya indi. Muhalefet cephesinde Renzi tarafından ezberleri bozulan Grillo “öfkelileri”nin yanı sıra, İtalya’nın bu yükselen yeni yıldızı karşısında Berlusconi de ofsayta düştü. Yargıdaki davalarından zaten darbe üzerine darbe alan yaşlı politikacının partisi çözülme sürecine girdi. “İtalya’nın Sultanı” hiç alışılmadık biçimde; “Her şeyi bırakıp, Antigua’daki villama çekilmek istiyorum” demeçleri vermeye başladı. Renzi’nin özetle İtalyan politikasının bugün tek hâkimi olduğunu söyliyebiliriz… Bu hâkimiyette, Renzi’nin attığı adımların kararlılığı kadar, iletişimdeki başarısının rolü büyük. Bundan böyle medya imparatoru Berlusconi’ye taş çıkartacak kertede bir iletişim markası olan Matteo Renzi’yi, gazeteciler seviyor ve kolluyor. “Renzi devrimini” bu yüzden önemli ölçüde uzmanlar, liderin sıradışı bir medya ve twitter/ facebook fenomeni olmasına bağlıyorlar. Daha yeni 40 yaşına giren politikacıyı bu sebeple “İtalya’nın ilk 2.0 Başbakanı” olarak anıyorlar. Yanında manken vardı Muhalefet aktivistleri ve liberaller yasta. Yüzlerce insan Nemtsov’un öldüğü yere çiçekler koydu. Suikast esnasında Nemtsov’un yanında olan Ukraynalı model Duritskaya yaralanmadı. (AFP/REUTERS) Putin’in ilk tepkisi suikastı kınayıp “provokasyon” demek oldu. Sözcüsü Dimitri Peskov, suikastın “kiralık katillerin damgasını taşıdığını” söylerken, Rus liderinin soruşturmayla “bizzat ilgilendiğini” duyurdu. Putin de Nemtsov’un 86 yaşındaki annesi Dina Eidman’a mesaj yollayarak katilleri yakalama sözü verdi, “Bu alçak ve sinik cinayetin failleri ve planlayıcılarının hak ettikleri cezayı almaları için her şey yapılacak” dedi. Rus lideri Nemtsov için, “Rusya’nın tarihi, siyaseti ve siyasi hayatında iz bıraktı” ifadelerini kullandı. Başbakan Dimitri Medvedev de Nemtsov’u “ilkelerin insanı” diyerek övdü. Soruşturma komitesi ilk açıklamasında, cinayetin arkasında “devleti istikrarsızlaştırma girişimi, Nemtsov’un Charlie Hebdo katliamını kınamasından ötürü İslamcı aşırılıkçılık, Ukrayna çatışması ve kişisel hayatı” gibi olası motivasyonları sıraladı. Ama muhaliflerin parmakları 3. döneminde kendilerine göz açtırmayan Putin’i işaret etmekte gecikmedi. Putin’e başbakanlık yapmış ve son dö Annesine özel mesaj yolladı nemde muhalefete geçmiş Mikhail Kasyanov, “21. yüzyılda bir muhalefet lideri Kremlin duvarlarının dibinde öldürülüyor. Bu tahayyülümüz ötesinde. Sadece tek bir versiyonu olabilir: Doğruyu söylediği için vurulduğu” dedi. Muhalif siyasi İlya Yaşin, “Boris sosyal medyadan ölüm tehditleri alıyordu. Kaygılıydı ama ek güvenlik istememişti, ‘isterlerse zaten öldürürler’ diyordu” diye konuştu. Ünlü muhalif blogcu Aleksey Navalni, Facebook hesabından “Bu devasa bir trajedi ve kayıp” tepkisini gösterdi. Satranç dehası Garry Kasparov, “Putin’in yarattığı nefret ve şiddet atmosferinde, Rusya içinde ve dışında kan dökülmesi bağlılığı kanıtlamanın önşartıdır” yorumuyla emrin Putin’den gelmese bile yarattığı iklimle “azmettirici” olduğunu ima etti. Putin’in halk desteği yüzde 80’lerdeyken suikasttan ne çıkarı olacağını sorgulayanlar eksik olmadı. Sovyetler’in son lideri Mikhail Gorbaçov “Belli bazı güçler bu cinayeti avantajlarına kullanmaya çalışacak. Putin’den nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlar” diyerek cinayeti “ülkeyi istikrarsızlaştırmak isteyenlerin komplosu” diye niteledi. Komünist Parti lideri Gennadi Züganov da “provokasyon” tespiti yaptı. Muhalifler Moskova’nın merkezinde yas gösterisi çağrısı yaptı. Moskova yönetimi gösteriye hemen onay verdi. Putin döneminin en karanlık suikastı 2006’da Çeçen savaşına eleştirileriyle tanınan gazeteci Anna Politkovskaya’nın Putin’in doğum gününde öldürülmesi olmuştu. Gorbi: İstikrarsızlaştırmak için Boris Nemtsov, Sovyetler Birliği’nin “Perestroyka” denen son döneminin siyasete kazandırdığı genç bilim insanlarından birisiydi. Aslen fizikçi olan Nemtsov, 1990’ların başında 32 yaşında Rusya’nın orta kesimlerindeki sanayi bölgesi Nizhny Novgorad’ın valisi olmayı başarmıştı. 6 yıl bu görevi yaptıktan sonra Moskova’ya geldi, 19971998’de Boris Yeltsin’in başbakan yardımcılığını yaptı. Liberal ekonominin baş savunucularındandı, Yeltsin’in de “haleflerinden” biri olarak görülüyordu. Ancak tercih Putin olunca, ona en başta “sorumlu ve dürüst” diyerek destek veren Nemtsov, ardından muhalefete geçti. Rusya’nın Sağ Güçler Birliği isimli liberal partinin kurucusu ve 2000’lerin başında lideri oldu. 2003’e kadar vekil olarak görev yaptığı parlamentodan ayrılınca da muhalif saflarda yer almayı sürdürdü. Kot pantolonları, “rock yıldızı” görünümüyle kadınların ilgisini çeken Nemtsov, aşk hayatıyla Rus basınının gündeminden düşmedi. 20112012 döneminde Moskova’da Putin karşıtı gösterilerin namlı konuşmacılarından olsa da Aleksey Navalni gibi gençlere “yol veriyordu”. Vurgusu 2013 Soçi Olimpiyat Oyunları’nda kaybolan 30 milyon dolar dahil yolsuzluklar ve kötü yönetimdi. Nemtsov, Moskovalı aydınlar ve orta sınıftan destek alsa da diğer kentlerde tabanı pek azdı. Resmi arabaları satışa çıkarttı Parmaklar Putin’i işaret etti Obama kınadı, McCain ‘yıkılmış’ Suikastın şok dalgaları dünyaya yansıdı. Suikastı “hain cinayet” diyerek ilk kınayan 2009’daki Moskova ziyaretinde Nemstov ile görüşmüş ABD Başkanı Barack Obama oldu. Obama Nemtsov’u “Rus vatandaşlarının haklarını yılmadan savunan biri” diyerek andı, tarafsız ve şeffaf soruşturma ile sorumluların hesap vermesinin sağ lanmasını istedi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “şoke olduğunu” söyleyerek, “Boris Nemtsov hayatını daha demokratik, müreffeh ve ABD dahil komşuları ve ortaklarıyla güçlü ilişkileri olacak açık bir Rusya’ya adamıştı. Yokluğu hissedilecektir” dedi. Amerikalı senatör John McCain, “yıkıldığını” söylerken, “Boris, Putin’in Rusya’da yarattığı cezasızlık iklimi yüzünden öldü” dedi. Ukrayna Devlet Başkanı Petro Paraşenko Nemtsov’u “Ukrayna ve Rusya arasındaki köprü” diye niteleyip ölümünün kaza olmadığını söyledi. Fransa ve Almanya liderleri de cinayeti kınayıp katillerin adalet önüne çıkartılması çağrıları yaptı. Dinamizm ve enerji dopingi Kahire Hamas’a terörist dedi n Mısır yargısı, Müslüman Kardeşler’in (İhvan) Filistin kolu olan Hamas’ı Sina Yarımadası’ndaki şiddet saldırılarını gerekçesiyle “terörist örgütler” listesine aldı. Hamas karara “Şoke edici ve tehlikeli. Bu Filistin halkını ve direniş gruplarını hedef alıyor” diyerek sert tepki gösterdi. Mısır’da 2013 Temmuz’undaki halk isyanını fırsat bilip İhvancı iktidarı deviren Abdülfettah el Sisi yönetimi, şiddet eylemlerini gerekçe göstererek İhvan’ı “terör örgütü” olarak nitelemişti. Son karar Hamas’a Mısır’da bütün kapıların kapatılması anlamına geliyor. Hamas’ın da İsrail ile ateşkes görüşmelerinde çoğu kez arabulucu olarak gördüğü Mısır’ın artık bu rolde kabul edilmeyeceği belirtiliyor. PEGIDA Manş’ı da geçemedi (REUTERS) Almanya merkezli İslam ve göçmen karşıtı PEGIDA (Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) hareketinin Britanya’daki ilk gösterisi karşıt eylemlerin gölgesinde kaldı. Yabancı nüfusun düşük olduğu Newcastle kentinde düzenlenen PEGIDA eylemine 400 kişi, karşıt gösteriye ise 2 bin kişi katıldı. Hareketin İslam değil radikallik karşıtı olduğunu savunan PEGIDA Britanya sözcüsü, “Müslümanları da bize katılmaları için davet ettik. Terörizme karşı çıkmanın yanlış olduğunu düşünmüyorum” dedi. Geçen ay Alman kentlerinde düzenlenen PEGIDA yürüyüşlerine 25 bin kişi katılsa da, hareketin doğum yeri Dresden dışında faşizm karşıtlarının yürüyüşleri hep daha kalabalık oldu. 2,7 milyon Müslümanın yaşadığı Britanya’da, PEGIDA’nın Britanya kolunun Facebook sayfasını 17 bin kişi beğenmesi endişe doğurmuştu. Muhalefetin ezberini bozdu Macar Başbakan: Çokkültürlülük bir yanılgı Dış Haberler Servisi Liberal sosyal politikaları açıkça reddederek otoriter eğilimleriyle öne çıkan Macaristan Başbakanı Victor Orban bu kez çokkültürlülüğü hedef aldı. Geçen yıl Batı yerine “Rusya, Türkiye veya Singapur’u başarı modeli” olarak sunan çıkışıyla AB’nin tepkisini toplamış Orban, ulusa sesleniş konuşmasında, liberalizm ve çokkültürlülüğü kınayıp, ülkeyi “mülteci kampına dönüştürme” tehdidi taşıdığını savunduğu göçmen dalgasıyla mücadele çağrısı yaptı. Çokkültürlülüğü “bir yanılgı” diye sunan Orban, liberal sosyal politikaların Hıristiyan kültürüyle de bağdaşmadığını da söyledi. Orban’ın hedefinde Almanya gibi ülkelere geçmek üzere Kosova’dan gelen yoksul göçmenler olduğu belirtiliyor. Orban’ın “yerli, doğuştan Macarları” övücü konuşmasında “Bir Macar erkeği, doğal olarak, doğrucudur. Yani sağduyusunu kaybetmemiştir” sözleri de dikkat çekti. İslamcı yönetime isyan Dış Haberler Servisi Siyasal İslamcıların iktidarda olduğu balayı cenneti Maldivler’de muhalif lider ve eski Devlet Başkanı Muhammed Naşid’in “terörizm” ithamıyla yargılanmasını protesto eden binlerce kişi sokağa döküldü. Naşid’in yerde sürüklenerek mahkeme salonuna götürülmesi büyük tepki uyandırırken, başkent Male’de toplanan yaklaşık 10 bin kişi Devlet Başkanı Yemin Abdül Gayyum’un istifasını istedi. Eylemcilere sopalı çetelerin saldırmasıyla çıkan olaylara müdahale eden polis 33 kişiyi gözaltına aldı. Naşid, görevdeyken “üst düzey bir yargıcı haksız yere tutuklatarak devlete karşı terör suçu işlemekle” yargılanıyor. Tutuklama emrini silah zoruyla imzaladığını Zimbabve liderine muhteşem parti nMilyonlarca insanın sefalet içinde yaşadığı Zimbabve’de Devlet Başkanı Robert Mugabe’nin 91’inci doğumgünü partisine 1 milyon dolar harcandı. Victoria Şelaleleri yakınlarındaki bir golf otelinde düzenlenen görkemli kutlamalarda davetlilere fil ve timsah eti ikram edildi. Dünyanın en yaşlı lideri olan Mugabe, sömürgeci Britanya’ya karşı verilen mücadelenin gerilla lideriydi. Ancak 1980’de bağımsızlığın kazanılmasıyla oturduğu başkanlık koltuğunu hiç terk etmedi. Zimbabve’de 13 milyonluk nüfusun yüzde 80’i yoksul, işsizlik oranı ise yüzde 95. Sosyal medyanın hâkimi (AFP) savunan Naşid ise istifasıyla sonuçlanan süreci “darbe” olarak tanımlıyor. 30 yıl iktidarda kalan, şu anki başkanın da üvey kardeşi olan Mamun Abdül Gayyum’u 2008’deki seçimde bozguna uğratan Naşid, 400 bin nüfuslu Maldivler’in demokratik yollarla seçilen ilk devlet başkanı olmuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle