19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 öyküler geldi aklıma... Dağılmış bir aile dramının ortasında kalan yalnız bir çocuk. Öykü onun 15 yıl süren kısa yaşamıyla bitiyor aslında... O ölüyor, bize yazmak düşüyor! Ölüm olayında kuşkulu olanlar hep şunları 13 yaşındaki çocuğa Erdoğan’a hakaret sorgusu BALIKESİR (DHA) Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’nde, 13 yaşındaki ilköğretimokulu öğrencisi U.R.E., Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Facebook üzerinden hakeret ettiği iddiasıyla Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade verdi. Savcılık, öğrencinin ifadesini aldıktan sonra Balıkesir Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Servisi’nden rapor isteyerek serbest bıraktı. Ayvalık’taki ilköğretim 7. sınıf öğrencisi 13 yaşındaki U.R.E.’nin babası İ.E.’ye önceki gün telefon eden Ayvalık Emniyet Müdürlüğü Çocuk Bürosu ekipleri, oğlunun Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğini, savcılığa ifade vermesi gerektiğini söyledi. Baba okulda buluştuğu polislerle birlikte oğlunu da alarak önce Ayvalık Devlet Hastanesi’ne gitti. Psikiyatri Polikliniği’nden U.R.E. için rapor alındıktan sonra, polisler eşliğinde adliyeye adliyeye gidildi. Savcılıkta uzmanlar gözetiminde U.R.E.’nin ifadesi alındı. Savcılık, Balıkesir Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Servisi’nden rapor isteyerek öğrenciyi serbest bıraktı. Savcılığın dava açıp açmayacağı buradan verilecek olan rapor doğrultusunda belirleneceği öğrenildi. ri sürülen paylaşım 2014 yılının mayıs ayının 5’inde yapılmış. Ne yazdığını, ne paylaştığını ben de görmedim. Savcılarımız ve emniyet böyle incir çekirdeğini doldurmayacak işlerle uğraşacağına, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirenlerle, ayakkabı kutularıyla kasalarla memleketi soyanlarla uğraşsın” dedi. Çocuğunun okul arkadaşlarının gözü önünde suçlu muamelesine tutulduğuna da dikkat çeken baba İ.E. “13 yaşındaki bir çocuğu sınıfından çıkarıp, polis ekipleriyle birlikte savcılığa götürmek, çocuğun psikolojisinde ne tahribat yapar? Yetkililerimiz bunu bilmiyor mu? Bu yüzyılda bizim ülkemizin ayıbıdır” diye konuştu. İlköğretim okulu öğrencisi Facebook’taki paylaşımı nedeniyle polis tarafından savcılığa çıkarıldı Onur’u Kim Öldürdü? Kimi zaman bir şairin dizeleri, kimi zaman bir gazete haberi, sizi tek başınıza bir yerlere götürür... Acının suyu olur o dizeler, satırlar! Yağmur olur, bulut olur! Işık olur her yanı, eğer vicdanınız varsa yeniden doğarsınız. Karanlığın içinde bulursunuz kendinizi bir gün, ikinci kez doğarsınız. Ben böyle olurum kimi günler... Bir bakarım dünyaya düşüvermişim yeniden. Elsiz kolsuz, tam her şeyin içine... Yıpranmış! Yıkılmış! Sevda güneşinde arınmış, derin bir sadelik içinde... Arkadaşımız Hilal Köse’nin “Böyle vahşet görülmedi” haberi beni “elsiz kolsuz, tam her şeyin içine, yıpranmış ve tüm” bırakıp çekip gitti. İstanbul Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan 15 yaşındaki Onur Önal... Biliyorum adını hiç duymadınız, kim olduğunu bilmiyorsunuz! Cinsel istismar suçundan tutukluydu, mescitte öldüresiye dövüldü. Onur’un koğuş arkadaşlarının uyarısına karşın gardiyanlar bu vahşeti görmezden geldi. 31 Ağustos 2014 tarihinde dövülen Onur, bir gün sonra 1 Eylül sabahı hastaneye kaldırıldı. Cezaevi yönetiminin tutanağı şuydu: “Mescitte namaz kılarken fenalaşarak yere düşmüştür...” Oysa arkadaşları dövüldükten sonra fenalaştığını söylüyor. Beyin kanaması geçiren 15 yaşındaki Onur’un kesin ölüm nedeni Adli Tıp raporuyla açıklık kazanacak... HHH Onur, 27 gün yoğun bakımda kaldı hastanede ve ölümden kurtulamadı... Hiçbir gazete ve televizyon bu haberi duymadı. Cumhuriyet muhabiri Hilal Köse, doğum izninden dönüp kolları sıvadı, haberi yakaladı, dün ve önceki gün “zindanda vahşet” gazetemizin manşetinde yer aldı. Onur’un ölümünden bu yana beş ay geçmesine karşın, gardiyanların ifadesi bile alınmadı... Onur’un 15 yıllık yalnızlık öyküsünü okuyunca hayatın sayfalarında buldum kendimi... Daha önce yazdığım nice aba: Savcılar ülkeyi soyanlarla uğraşsın Oğlunun sosyal paylaşım sitesi Facebook’taki sayfasında hakaret unsuru taşıyan ne paylaştığını bilmediğini söyleyen baba İ.E. “Cumhurbaşkanına hakaret içerdiği ile B Okula gelen polisler U.R.E’yi savcılığa götürdü. Sarıgül, ‘Kendimi partililerin kararına emanet ediyorum’ diyerek adaylığını açıkladı Önseçime girecek İstanbul Haber Servisi Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, 7 Haziran’daki genel seçimlerde milletvekilliği aday adaylığı için CHP İstanbul 2. Bölge’den önseçime gireceğini açıkladı. Sarıgül, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile arasındaki gerilime ilişkin soruları ise “Ana konumuz Türkiye, teferruat ile ilgilenmek bize bir şey kazandırmaz” şeklinde yanıtladı. Mustafa Sarıgül’ün, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Borsa Restoran’da düzenlediği basın toplantısına küçük oğlu Ömer Sarıgül de katıldı. Sarıgül, partisinin çok önemli bir karar alarak önseçim sandığını partililerin önüne koyduğunu vurguladı. Kendisini partililerin kararına emanet ettiğini söyleyen Sarıgül, “İnanıyorum ki önseçim sürecinde bütün partili arkadaşlarımız her konuyu bütün ayrıntılarıyla kendi aralarında konuşacak, partimizi ileriye taşıyacak adayları demokratik ve katılımcı bir anlayışla belirleyecektir. Önseçim parti içi birliğimizi, kardeşliğimizi pekiştireSarıgül cek” diye konuştu. 518. buluşma Kiraz’sız Yemekte buluştular ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu ile önceki akşam JW Marriott Otel’de akşam yemeğinde bir araya geldi. Eski Yunanistan başbakanlarından Papandreu ile yemeğe CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik ile CHP İstanbul Milletvekili Sosyalist Enternasyonel Başkan Yardımcısı Umut Oran da katıldı. Hükümete yakın gazetelerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast iddialarında ismi geçen CHP İstanbul Milletvekili Oran için Papandreu, “Haksız eleştirilere maruz kaldığında da kendisini tanıdığımızdan bunların doğru olmadığını gayet iyi bilerek, bütün bu alanlarda projeler üretebilmek ve kendisine destek verebilmek için yanlarında olduğumu söylemek üzere buraya geldim” ifadelerini kullandı. Cumartesi Anneleri, dün 518. kez bir araya geldikleri Galatasaray Meydanı’nda, kayıp eşini bulamadan bu dünyadan göçen Kiraz Şahin’e seslendi: “Söyleyemediklerini biz söyleyeceğiz. 19 yıldır taşıdığın İsmail’in fotoğrafı elimizde olacak..” 19 yıllık mücadele arkadaşları memleketinde toprağa verilirken Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Kiraz oğlum ile aynı yaştaydı ama saçları benden daha erken ağardı. Bu yaşamın tüm zorluklarını çekti” dedi. Bu hafta, 20 Şubat 1994’te gözaltındayken öldürülen Cüneyt Aydınlar anıldı. (CAN EROK) Türker’den CHP’ye eşzamanlı kongre çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha önce “Partinizi kapatın, amblemizde altı okun altına güvercini yerleştirelim” çağrısı yaptığı DSP Genel Başkanı Masum Türker, “CHP Genel Başkanı’na sesleniyorum; eğer samimiyseler gelsinler, aynı gazetede ilan verelim, eş zamanlı kurultay yapalım. Bizim kurultayımız birleşme kararı alırken, yan tarafta da onlar önerdikleri kendi amblemlerinde altı okla güvercinin beraber olmasını kararlaştırsınlar. Bizim de bu birleşmemizi aynı anda kabul etmeleri gerekir ki mal varlığımız hazineye değil siyasetin emrinde devam etsin” ifadelerini kullandı. söylüyor: “Onur, annesi ve babası ayrıldığı için çok üzülüyor, sürekli ağlıyordu. Görüş günleri kimse gelmiyordu Onur’un yanına. Mektup bile yazmıyorlardı. Hep kaygılıydı, biz teselli ediyorduk.” Yalnızlık 15 yaşında bir çocuk için nedir? Tüm sorun zaten bu! Masmavi bir rüzgâra hasret, hayata hasret bir çocuk 15 yaşında zindanda! Onu kucaklayan ise annesinin, babasının kolları değil, ölümün kolları! Onur’un ölümünü annesi Nurcan Önal, “sahte para” hükümlüsü olarak yattığı bir başka cezaevinde öğrenmiş! HHH 15 yaşındaki Onur Önal, aynı yaşta bir arkadaşıyla birlikte “cinsel istismar suçu” işledikleri iddiasıyla tutuklanıyor. Avukatı yok Hilal Köse haberi yapana dek! Araya hafta sonu girdiği için, İHD’nin gönüllü avukatı Onur ve arkadaşının dosyasına bakıp öne sürülen suçun içeriğini henüz öğrenemedi... Bilinen tek şey, 20 Mayıs 2014 yılında tutuklandıkları... Türkiye mezarsız ölülerin ve yalnızların ülkesi. Ölümlere, kıyımlara alışmış bir toplum, 15 yaşındaki Onur’un ölümüyle ilgilenir mi? Bırakalım toplumu, bu ülkeyi yönetenler, 13 yıldır “AKPAK” günlerin geldiğini söyleyip, zifiri karanlığı halka dayatanlar, bu ülkenin tüm Onur’larına sahip çıkarlar mı? Ben de 13 yıl önce bir yazı yazmıştım çocuklarımız için... Miroslav Holub’un dizilerini yüreğimizin sızısına uyarlayarak... Yazımı öyle sonlandırayım: “Git aç kapıyı! Uzun uzun bak ağaçlara, kuşlara, çiçeklere, taşlara, ırmaklara... Sen 15 yaşındasın çocuğum bugün! Bak tomurcuklar açtı, şubat bitti, ilkyaz kapıyı çaldı, bugün 1 Mart! Başını göğe kaldır, uzun uzun bak çocuğum! Gözlerini yum sımsıkı, sakın ağlama! Mart az ısıtan güneş, dalı üşüyen yaprak... Korkma çocuğum yürü, seni sevmeyen siyasetçiler, toplum düşünsün! Sen ister Onur Önal ol, ister Berkin, ister Ali İsmail, Ahmet, Ceylan, Uğur Kaymaz ol! Ne fark eder!” DOLMABAHÇE ANALİZİ / aydın Çözüm süreci koptu kopuyor kaygıları kol gezerken beklenmedik bir gelişme oldu; “İmralı heyeti” olarak anılan HDP’li milletvekilleriyle Hükümet’in süreçten sorumlu bakanları bir araya geldiler. Toplantıyı canlı aktaran haber kanallarının tümü “Ortak açıklama” başlığını kullandılar. Tamam, yıllardır kapalı kapılar ardında yürütülen, dahası hükümetin kendini açıkça ortaya koymadığı, “Hükümet değil devlet görüşüyor” vurgusunu sürekli yinelediği barış süreci görüşmelerinde ilk kez Hükümet ile Kürt siyasal hareketinin yasal temsilcisi HDP kameralar önünde bir araya geldi. Ancak “ortak bir açıklama” yapıldığını ileri sürmek pek doğru değil. Barış sürecini birbirlerinden epey farklı algılayan ve değerlendiren taraflar, barış sürecine ilişkin kendi konumlarını, kendi yaklaşımlarını koruyarak açıklamalarda bulundular. Aralarındaki farklar özel olarak vurgulanmasa bile dikkatli gözlerden kaçmayacak kadar belirgindi. Kürt tarafının yaklaşımını Sırrı Süreyya Önder dile getirdi. Ancak besbelli ki her sözcüğü dikkatle seçilmiş bir metne tümüyle sadık kalarak. Öcalan’ın elinden çıktığı bilinen ünlü 10 madde bu metinde bir kez daha yer aldı. engin lendirme havada kalıyor. Dünkü “ortak açıklama yapılmayan ortak basın toplantısı”nın anlamı ne ve bu anlam önemli mi ? Elbette. Dünkü toplantı “Nihayet barış sürecinde müzakere aşamasına geçiliyor” dedirtecek bir anlama ve öneme sahip. O yüzden büyük değil küçük ama çok önemli bir adım. Önümüzde çok zorlu geçeceği şimdiden belli bir müzakere süreci var. Başarısı Kürt siyasal hareketinin tek yanlı atacağı adımlara bağlı değil. Hükümet kanadının da müzakerelerde uzlaşma arayıp aramayacağına, “Verdiğim kadarına razı olun” gibi dayatmacı bir tutum izleyip izlemeyeceğine bağlı. Önümüzdeki günler, örneğin İç Güvenlik Yasa Tasarısı görüşmeleri, HDP ama özellikle Hükümet için süreci sahiden ilerletmek isteyip istemediğine ilişkin bir test niteliği taşıyacak. Dün kalıcı bir barış umudunu diri tutmamıza hizmet edecek küçük ama önemli bir adım atıldı. Daha da ileri götürmek, Hükümet kanadının seçim öncesi bir siyasal manevrası olmasına izin vermemek, öncelikle HDP’nin, sonra da ülkenin bütün demokratlarının omuzlarında ve sorumluluğunda... Ortak Açıklama Yapılmayan Ortak Basın Toplantısı Hem de “demokrasi” vurgusu daha da güçlendirilip pekiştirilerek. Örneğin 6. maddede kamu ve ülke güvenliğinin demokrasiyle uyum içinde olması koşulunun vurgulanması gibi... Buna karşılık Hükümet’in yaklaşımı, yine önceden hazırlanmış bir metne olabildiğince sadık kalarak Yalçın Akdoğan tarafından açıklandı. Kürt tarafının çözüm için zorunlu adımlar olarak gördüğünü açıkladığı 10 maddeye, Akdoğan’ın konuşmasında “Öteden beri tartıştığımız konular” gibi bir cümlecik ile değinildi, daha doğru bir deyişle geçiştirildi... Akdoğan’ın konuşması Hükümet’in barış sürecinden ne anladığı ve müzakere aşamasında ne isteyeceğine ilişkin bilinen tutumunun daha diplomatik bir dille tekrarıydı: PKK silah bırakma kararı versin ve bunu kesin bir dille açıklasın! Başka? “Başka”sı Akdoğan’ın Hükümet adına olduğunu baştan belirttiği konuşmasında yoktu. Ancak “başka” yoksa ve Hükümet’in barış sürecinden anladığı bundan ibaretse bu Haziran 2015 seçimlerinden önce “İşte PKK’ye ve Kürt siyasal hareketine boyun eğdirdik” diye özetlenebilecek bir siyasal manevra olur ve Kürt siyasal hareketinin de bunu benimsemesini ummak saflık olur. Peki, basın toplantısında tarafların ortaklaştığı hiçbir konu yok muydu? Elbet vardı: Öcalan’ın 2015’in bahar aylarında PKK’ye silah bırakma ve mücadeleye siyasal düzlemde devam etme kararı almak üzere olağanüstü kongre toplaması çağrısı... Daha önceki gün “Top Kürt tarafında ve Kandil topu patlatmak için çabalıyor” gibi barış sürecini dinamitleyebilecek bir değerlendirme yapan Yalçın Akdoğan, bunun kendileri açısından çok önemli olduğunu belirtti. Kürt tarafında ise son günlerde yoğunlaşan “İmralıKandilYine İmralı” trafiğine bakılırsa olağanüstü kongre büyük ölçüde benimsenmiş ve kararlaştırılmış gibi. Yani topu patlatma çabasına ilişkin değer Öğrenciler valiye yumurta gönderdi Öğrenci Kolektifi üyeleri, üniversitelerin öğrenci kulüplerinin temsilcileriyle toplantı yapan Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’ya, polisler aracılığıyla üzerinde “Laik, demokratik, bilimsel, nitelikli, eğitim” yazan yumurtalar gönderdi. Vali Güngör Azim Tuna, Anadolu Üniversitesi ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ndeki öğrenci kulüplerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Basına kapalı olan kahvaltılı toplantıya, otel önüne gelen bir grup Öğrenci Kolektifi üyesi de girmek istedi. Çevik kuvvet polisleri öğrencilerin içeriye girmesine izin vermedi. Öğrenci kolektifi üyeleri de yanlarındaki “Laik, demokratik, bilimsel, nitelikli eğitim” yazılı yumurtaları polislere vererek Vali Güngör Azim Tuna’ya iletilmesini istedi. Bir sivil polis öğrencilerin verdiği yumurtayı alıp kalabalığın yanından uzaklaştı. (CAN HACIOĞLU) Perinçek ve Şener, Esad’la görüşecek İSTANBUL (DHA) Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, milletvekilleri Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler ile Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in de aralarında bulunduğu bir heyet bugün Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşecek. Yazılı bir açıklama yapan Perinçek, “Suriye’nin başına açılan belâ, Türkiye’nin başına açılan belâdır. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür. Suriye, Irak ve İran ile işbirliği yaparak, bölücü ve yobaz terörüne son vereceğiz. Millî Hükümet kurulunca, Süleyman Şah türbesinde dostumuz Esad’la birlikte saygı duruşunda bulunacağız” ifadelerini kullandı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle