Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2015 PAZAR 6 HABERLER Anne acı haberi bizden aldı HİLAL KÖSE Cezaevinde gördüğü şiddet sonucu yaşamını yitiren 15 yaşındaki Onur Önal’ın annesi isyan etti Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde gördüğü şiddet sonucu yaşamını yitiren 15 yaşındaki Onur Önal’ın annesi Nurcan Önal, “Çocuğumun tutuklandığını, hastaneye kaldırıldığını, öldüğünü bana bildirmediler. Cenazesine bile katılamadım. İntihar etmeyi düşündüm, yapamadım. Oğlumun ölümü aydınlatılsın” diyor. Nurcan Önal (38), sahte para davasından aldığı 9 yıllık hapis cezası nedeniyle tutuklu. Bir süre önce Samsun E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Sivas Açık Cezaevi’ne nakledilmiş. Cezaevinden telefonla gazetemize ulaştı. Oğlunun ölümüyle ilgili detayları, gazetemizde yayımlanan haberlerden ilk kez öğrenmiş. “Oğlumun durumunu bana nasıl bildirmezler?” diye soruyor. Önal, u Tutuklu olan anne Nurcan Önal, oğlunun ölümüyle ilgili detayları, gazetemizde yayımlanan haberlerden ilk kez öğrenmiş. “Oğlumun durumunu bana nasıl bildirmezler?” diye isyan eden anne çocukların velayetinin kendisinde olduğunu söylüyor. Önal, “Bir suç iddiası olsa hemen gelip bulurlar, oğlumun durumunu bildirmek için neden bulmadılar? Kimseden bir şey öğrenemedim” diyor. cuğumun hakkını arayacağım. Tutuklanması belki iftira nedeniyle olmuştur. 1415 yaşında bir çocuk, sahipsiz. Sahipsizlikten insanın başına her şey gelir” diyor. Onur’u en son cezaevine girmeden bir iki gün önce, 16 Nisan 2014’te görmüş. Tutuksuz yargılandığı davada aldığı cezanın Yargıtay’da onaylandığını bilmediğini anlatıyor: “Bir gün gelip apar topar götürdüler. Onur’a veda edemedim. Evde yoktu. Açık cezaevine gittiğimde Onur’un abileri görüşe geldi. Onur’u sorduğumda, ‘anne onu biliyorsun’ işte diye geçiştirdiler... İzne çıktığımda, Vatan Partisi’nin Çıkışı Doğu Perinçek, aralarında genel yayın yönetmenleri, yönetici ve yazarların bulunduğu bir grup gazeteciye, sorulu yanıtlı yemekli basın daveti verdi ve partisinin pek çok konuda politikasını açıkladı, soruları yanıtladı... Kısa bir süre önce İşçi Partisi’nin Ankara’da Arena’daki kongresinde isim ve simgesini değiştirerek Vatan Partisi adını aldığını, yönetimini yeniden belirlediğini biliyoruz. Parti yönetimi, çoğu Silivri’de yatmış emekli subaylar, eski merkez siyasetçiler, bakanlık yapmış tanıdık politikacılarla takviye edilmişti. Vatan Partisi yönetiminde ilginç bir yapı ortaya çıktı, eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, eski İstanbul Valisi Erol Çakır, eski devlet bakanı Tayfun İçli, eski Meclis Başkanvekili Hasan Korkmazcan, Yargıtay onursal üyesi Turgut Okyay, Yaşar Okuyan, Uludağ Üniversitesi eski rektörü Mustafa Yurtkuran ve daha pek çok tanıdık ismin içinde bulunduğu gençlik liderleriyle takviyeli 31 kişilik Merkez Yürütme Kurulu ve ayrıca 91 kişilik Merkez Karar Kurulu oluşturuldu. Hemen hemen her kesimden insan... Soldan ve sağdan. seleri yok, ne kadar ayakta durabilirler? 15 yaşındaki kızım da bu sene okula gidemedi” diyor. Açık cezaevinde el işi yaparak az da olsa para kazanan Önal, 2018’de tahliye olacak. 2013’te yürürlüğe giren yasaya göre, tutuklu ve hükümlülere, iki güne kadar yakınlarının cenazesine katılma izni veriliyor. Ancak, Nurcan Önal, bilmediği için bir izin için savcılığa başvuramamış. Onur Önal’ın otopsi raporunda, beyninde kanama olduğu ifade ediliyor. Kanamanın, düşmeden mi, darptan mı kaynaklandığı belirsiz. Kesin ölüm nedeni hakkında, önceki raporlarla, tüm tıbbi belgeleri içeren adli soruşturma dosyasının gönderilerek Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan görüş alınmasının uygun olacağı bildirildi. 2011 yılında sonuçlanan boşanma davasının ardından, çocukların velayetinin kendisine verildiğini söylüyor: “Bir suç iddiası olsa hemen gelip bulurlar, oğlumun durumunu bildirmek için neden bulmadılar? Samsun’da kapalı cezaevinde kalıyordum. Gelenim gidenim yoktu. Kimseden bir şey öğrenemedim. Oğlum o sırada hapse düşmüş... Orada neler yaşadı kim bilir... Cezaevlerini, neler yaşadığımızı buralara düşmeyen bilemez.” İzinli çıktığında oğlunun mezarına giden anne, “Ne gerekiyorsa yapmak istiyorum ama ne yapacağımı da bilmiyorum. Ço bir şeyler sakladıkları belliydi. Öğrenince yıkıldım.” Acılı anne, işlemediği bir suçun cezasını çektiğini, savunmasını tam yapamadığını söylüyor. Üzerinde yakalanan paranın sahte olduğunu bilmediğini anlatıyor. “Kimseye bile bile zarar vermedim” diyor üstüne basarak... Önal’ın, geride ikisi kız, ikisi erkek 4 çocuğu daha var. En küçük kızı, imam nikâhlı ikinci eşinden. Onur’un üzüntüsünü yaşarken diğer çocuklarını da bir an olsun aklından çıkarmadığını söylüyor. “Her gece, sabahlara kadar başlarına ne geldi? Korkumdan uyuyamıyorum. Kim Cenazeye katılma hak ‘Birleşen ve üreten Türkiye’ “Birleşen ve üreten Türkiye...” Tüketen değil üreten ekonomi... Türkiye’nin yabancı olmadığı “Karma ekonomi”. Piyasaya evet, ama devletin ekonomide yatırımcı ve yönlendirici rolü de ön planda. Ülkede 15 yıl içinde bütün halka sağlık hizmetlerini ve eğitimi parasız yapacaklarını söylüyor: Devlet iş bulamayanlara iş bulacak ve ücretini verecek. Halk üretici olacak... Kredi kartı borçlarını 5 yıl erteleyeceğiz. Piyasa odaklı ekonomi kâr odaklı, devlet çalıştırarak büyük bir sosyal fayda ve katmadeğer sağlayacak... “Türkiye’yi Amerika’ya böldürmeyeceğiz, PKK ABD’nin işbirlikçisidir. ABD bölgede ikinci bir İsrail kurmak istiyor. Buna fırsat vermeyeceğiz. Kandil sonunda teslim bayrağı çekecektir...” Perinçek, “Kürtler demokratik haklarını elde ettiler artık, bundan sonrası ülkenin bölünmesini gündeme getirir, bir referandum yapılsa büyük çoğunluğun ayrılmak istemediği görülür...” diyor. Partilerine Güneydoğu Bölgesi’nden de geniş katılımlar olduğunu, Mardin, Muş, Van’da büyüdüklerini anlatıyor. “Gençlik arasında TürkKürt çatışması körükleniyor, biz üniversitelerde barışı, özgürlüğü ve huzuru savunuyoruz.” “Atatürk birleştiricidir, o olmazsa Türkiye dağılır gider” diyor. “Halk birlik istiyor, PKK güvenlik sağlayamaz ve devlet kuramaz. Bir ülkede iki silahlı güç olmaz, tek bir ordu vardır, iki ordu varsa savaş olur...” Perinçek, Türkiye’nin geleceğini “beş denizbeş ülkenin birliğinde” kuruyor. Tabii bunların hepsi doğumuzda, Türkiye, İran, Irak, Azerbaycan, Suriye... “Bu ülkeler birleşerek burada ABD’nin oyununu bozar ve bölgenin kaderini ellerine alırlar...” Perinçek’e göre PKK’nin Güneydoğu’da devlet falan olduğu sadece bir propaganda. Kürtler demokratik haklarını aldılar, iki şey kaldı anadilde eğitim ve ayrılıkçılık. “Bu ikisi de olmaz çünkü Kürtçe bilim dili değil. Millet de ayrılığa izin vermez.” Vatan Partisi ve Perinçek görüldüğü kadar ana politikasını epey PKK’ye ABD’ye karşı kuruyor. Kürtçe anadilde eğitim konusunda tutumu sert. Kürtlerin daha çok Türkçe anlaştıklarını belirtiyor, anadil insanın kendisini en iyi ifade ettiği dildir diyor, ama Kürtçenin bilim diline doğru gelişme özgürlüğünü görmek istemiyor. “HDP ile işbirliği yok” diyor Perinçek, 6 ok temelinde herkesle birleşmeye hazırız... HHH Vatan Partisi bu yeni konumuyla ve katılımlarıyla önemli bir çıkış yapabilir, bir kitlesel büyüme gerçekleştirir mi, bilmiyoruz. Ama Perinçek ve arkadaşları büyük oynuyor. Suriye’de Esad ile görüşmeleri de bunun bir parçası. Mücadeleci ve geniş bir gençlik örgütlenmeleri var. Toplumsal enerjilerini ve güçlerini bu örgütlenmeyle yarattıkları büyük farkındalıktan alıyorlar. Kendisine daha önce yöneltilen, “askerlerle birleşmeye neden bu kadar önem veriyorsun” eleştirel sorusuna, “iktidara geldiğimizde ordu bizi düşman görmemeli” yanıtını anımsıyorum. Perinçek, mücadeleyi hiç elden bırakmamış ve arkadaşlarına hep büyük umutlar vermiş bir lider. Şimdi “sosyalistleri, milliyetçileri, yurtseverleri, bölünmeyi büyük tehlike görenleri” bir araya getiren yeni bir yapıyla önemli bir siyasal bir güç olma arayışı içinde... 12 ilde 27 polise diNleMe gözaltısı Fuat Avni yine operasyonu bildi CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla dün sabah Eskişehir merkezli 12 ilde düzenlenen yasadışı dinleme operasyonunda 27 polis gözaltına alındı, bir polis aranıyor. Polislerin aralarında gazeteciler, bürokratlar, işadamları ve STK temsilcilerinin de bulunduğu yaklaşık 1500 kişiyi sahte isimlerle dinlediği belirtilirken gözaltına alınanlar arasında Gezi sürecinde Eskişehir Emniyet Müdür Yardımcısı olan ve eli sopalı siviller nedeniyle eleştirilen 2. Sınıf Emniyet Müdürü Mustafa Aygün de var. Terörle Mücadele Şubesi’nin, dosyayı kabul etmediği için operasyonu KOM Şubesi’nin yaptığı iddia edildi. Gözaltına alınanların KOM Şubesi’nin bulunduğu Aydıner Hizmet Binası’nda nezarethane olmadığı için Terörle Mücadele Şubesi’nin olduğu binaya götürüldüğü belirtildi. Gözaltına alınan polislerin, aralarında gazeteci, bürokrat, işadamı ve STK temsilcilerinin de bulunduğu yaklaşık 1500 kişiyi sahte isimlerle dinlediği belirtildi. Terörle Mücadele Şubesi’nin (TEM) dosyayı kabul etmediği için operasyonu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nin (KOM) yaptığı iddia edildi. Ancak yetkililer, operasyonun KOM’a verildiğini söyledi. Gözaltına alınanların KOM Şubesi’nin bulunduğu Aydıner Hizmet Binası’nda nezarethane olmadığı için Terörle Mücadele Şubesi’nin olduğu binaya götürüldüğü belirtildi. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek... kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, iftira, özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, kamu araçlarının usulsüz olarak suçta kullanılması” iddiasıyla Eskişehir merkezli olmak üzere Kırklareli, Kırşehir, Kastamonu, Karabük, Antalya, Kayseri, Kocaeli, Diyarbakır, Mersin, Sakarya ve Ankara’da eşzamanlı operasyon düzenlendi. Mustafa Aygün, eski İstihbarat Şube Müdürü Mustafa Arık’ın da aralarında bulunduğu 8’i rütbeli 27 kişi kişi gözaltına alındı, bir polisin ise arandığı belirtildi. Eskişehir’de 10 polis gözaltına alınırken, Kırklareli Emniyet Müdürlüğü’nde görevli şube müdürü M.Ö, Karabük’te görevli Başkomiser F.T, Sakarya’da görevli polis memuru H.T. ve Kocaeli’nde bir polis memuru, Diyarbakır’da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri polis memurları A.V.ve N.B gözaltına alınarak Eskişehir’e götürüldü. Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün’ün avukatı Turgay Balaban, iki gün önce kentte bonzai operasyonu yapan ve görevi başındaki memurlar hakkında işlem yapıldığını belirterek itiraz edeceklerini söyledi. Eskişehir’de operasyonun polis ayağını yöneten Eskişehir Emniyet Müdür Yardımcısı Şakir Engin Korkmaz daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik akbil yolsuzluğu ve Edirne’de eski CHP’li Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’ye yönelik operasyon ile Edirne Gümrük Müdürlüğü’ne düzenlenen operasyonları yönetmişti. Korkmaz, eski Eskişehir Emniyet Müdür Yardımcısı Hanefi Avcı’ya yakın isimlerden birisiydi. Fuat Avni adlı hesap, dün sabah erken saatte başlayan operasyonu önceki gün Twitter’dan duyurmuştu. Fuat Avni, Twitter’da Eskişehir’de operasyon yapılacağını ve istihbaratçı polislerin gözaltına alınacağını yazmıştı. Fotoğraflar: AA Yakınları gözyaşlarına boğuldu Ağrı şehitlerine 3 ilde tören Yurt Haberleri Servisi Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde Gökay Hudut Tabur Komutanlığı’na bağlı Şehit Fehmi Altınordu Hudut Bölük Komutanlığı’nda nöbet tutan askerlerden Piyade Çavuş Ahmet Berk Girgin’in cinnet getirmesi sonucu şehit ettiği 3 asker için dün memleketlerinde tören düzenlendi. Piyade Uzman Çavuş Uğur Gülmez için Erzurum’un Horasan ilçesi Merkez Orta Camii’ndeki törende yakınları gözyaşlarına boğuldu. Gülmez’in cenazesi, törenin ardından Müftülük Caddesi’nde bir süre askerlerin omuzlarında taşındı. Polis PKK’ye karşı bir cephe 1500 kişi dinlendi memurlarının yardımıyla güçlükle ayakta duran anne Sariye Gülmez, “Yavrumla iki ay önce konuştum. Sesini iki ay önce duymuştum. Yavrumun sesine muhtacım” diyerek ağıt yaktı. Gülmez’in cenazesi, daha sonra ilçe mezarlığındaki şehitlikte toprağa verildi. Piyade Çavuş Muhammet Can için de Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesine bağlı Orta Hacıahmetli köyünde tören düzenlendi. Şehidin naaşı, kardeşleri ve askerlerin omuzlarında evlerinin önünde bulunan taziye çadırına taşındı. Burada aile fertlerinin şehidin cenazesini görmesine izin verildi. Defin işlemi sırasında şehidin kanser hastası annesi Hacer Can, “Muhammetimi kuru toprağa koyduk” diyerek ağıt yaktı. Baba Can’a Türk bayrağı teslim edildi. Bayrağı babasından alarak öpen şehidin ağabeyi Hamza Can, “Kardeşim artık nöbetini ben devraldım” dedi. “Bayrağını kardeşime göstereceğim” diyerek kardeşinin mezarına gelen Can, “Üzülmeyeceğim, ağlamayacağım” dedi. Piyade Er Akın Buluş’un cenazesi, askeri uçak ile Çorlu Askeri Havaalanı’na geldi. Buluş’un cenazesi Edirne’nin Keşan ilçesinde gözyaşlarıyla toprağa verildi. 16 YaŞıNdaKi s.ö.’NÜN teM’de soRgUlaNMası taliMatıNı VeReN saVCı O savcıya soruşturma MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da 2013 yılında gösterilere katıldığı iddiasıyla gözaltına alınan 16 yaşındaki S.Ö’nün Çocuk Şube yerine Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulanması talimatı veren eski özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından disiplin soruşturması başlatıldı. S.Ö, “Beni en az 15 polis sırayla dövdü. Avukat istedim ama getirilmedi. Bir ara bana avukatın getirileceğini söyleyerek bazı evraklar imzalattılar. Bana kumpas kurmuşlardı. Beni tutukladılar. 86 gün cezaevinde kaldım” dedi. Alınan ifadelerden sonra savcılığa sevk edilen S.Ö, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına eylem gerçekleştirmek” suçlarından tutuklandı. Ancak mahkeme S.Ö. ile ilgili delilleri yeterli bulmayıp, beraat kararı verdi. Yargılama aşamasında S.Ö’nün avukatı Mehdi Özdemir, delillerin hukuka aykırı olarak toplandığını belirterek, savcı Osman Coşkun hakkında suç duyurusunda bulundu. Özdemir’in müşteki olarak ifadesini Başsavcı Ramazan Solmaz aldı. RTE, hükümete karşı savaşıyor Net ortaya çıktı ki, Merkez Bankası Başkanı Başçı, istifanın eşiğinden döndü. Babacan da onunla birlikte gidecekti. Davutoğlu istifadan vazgeçirmiş. Eğer iki istifa gerçekleşseydi, Türkiye sarsılacak, uluslararası bir deprem yaşayacaktı (tabii özellikle ekonomi alanında)... Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanı’nın ne “paralelci”liğini bıraktı ne uluslararası faiz lobisinin adamlığını ne Türkiye’yi onlara teslim etmesini... Tabii hedefinde, bu politikanın savunucusu Babacan da var. RTE, bir anlamda iktidara karşı savaşıyor. Bu bir hükümetin meselesi, Merkez Bankası’nın politikalarından etkilenecek olan o... Ama ne Başbakan tanıyor ne hükümet ne de başka bir şey... Davutoğlu susuyor, susmak zorunda kalıyor. Böyle bir şey olur mu demeyin, olur. Ben, kişilikli, aklıbaşında bir politikacının RTE ile birlikte çalışmak istediğini sanmıyorum. Zaten onların çoğunu da iktidardan uzaklaştırdı, eledi... Susuyorlar, arkasından konuşuyor, yeni seçenekler arıyorlar, şu aşamada yapacak bir şeyleri yok. Tepede, artık göstermelik kalmış özgüvenine son derece sadık, ama yalnız bir adamın dramını yaşıyoruz... Onlarla birlikte, giderek pek çok açıdan yönetilemez hale gelmekte olan bir ülkenin... Düzeltme: Perşembe günkü yazımda Bakan Nihat Zeybekci için “Maliye Bakanı” diye yazdım, tabii doğrusu, ekonomi bakanı olacak... ANKARA (Cumhuriyet Bü rosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, usulsüz dinlemelere ilişkin emniyette başlattığı Ankara merkezli soruşturma kapsamında gözaltında bulunan 28 zanlı ise adliyeye sevk edildi. Ankara merkezli yaklaşık 20 ilde eşzamanlı başlatılan operasyon kapsamında, 54 kişi hakkında yakalama ve gözaltı kararı verilmiş, bunlardan 43’ü gözaltına alınmış, 15 kişi emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde işlemleri tamam Ankara’da 28 kişi adliyede lanan 28 zanlı, Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Buradan Ankara Adliyesi’ne getirilen zanlılar, Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli cumhuriyet savcılarına ifade verdi. “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üyesi olmak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek ve resmi belgede sahtecilik yapmakla” suçlanan şüphelilerin, suç tarihinde Ankara Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevliyken çeşitli kişileri kod isimlerle usulsüz şekilde dinlediği belirtildi. Anter suikastının savcısı Özdemir’in yaptığı suç duyurusunun ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Savcı Coşkun ile ilgili dosyayı HSYK’ye gönderdi. Dosyayı inceleyen HSYK, savcı Coşkun’u haksız bularak hakkında disiplin soruşturması başlatılmasına karar verdi. Özel Yetkili Mahkemeler döneminde savcı Coşkun, 1990’lı yılların faili meçhul cinayetlerine ilişkin dosyalarına bakmış, Musa Anter cinayeti davası ve Bahtiyar Aydın suikastı davası gibi çok önemli davaların iddianameleri hazırlamıştı. O günleri korkuyla anlatan S.Ö., “Polisler 17 Nisan günü sabaha karşı evimizi bastı. Evi darmadağın ettikten sonra beni gözaltına alıp TEM’e götürdüler. O sırada da gözlerimi bağlamışlardı. Polisin biri gelip diğeri gidiyor, her gelen önce dövüp, küfür ediyordu. Sonra da beni öldüreceklerini söylüyorlardı. Beni en az 15 polis sırayla dövdü. O sırada benim bazı arkadaşlarımı gözaltına aldıklarını onların ifadelerinde beni ele verdiklerini söyleyip korkuttular. Ama ben onların istediği ifadeyi vermiyordum. Avukat istedim ama getirilmedi. Bir ara bana avukatın getirileceğini söyleyerek bazı evraklar imzalattılar. Akşamüstü olduğunda beni TEM’den çocuk şubeye aldılar. Sonra da beni savcıya götürdüklerinde savcı bana ‘İtirafçı olmuşsun, pişman mısın’ dedi. Ben de ‘Ne pişmanlığı’ diye sorduğumda imzalattıkları evrakın okumadığım sahte ifade olduğunu anladım. Bana kumpas kurmuşlardı. Beni tutukladılar. 86 gün cezaevinde kaldım. Cezaevindeki günlerimin son bir ayında Siirt’e sürgün edildim” dedi. Tahliye olduktan sonra polislerin kendisini sürekli rahatsız ettiğini, karşısına çıkıp ajan olmayı dayattıklarını ifade eden S.Ö., durumu babasına anlattığında babasının da kendisini evlendirerek, İstanbul’a gönderdiğini söyledi. Polis baskınının hayatını karattığını, küçük yaşta evlenmek ve baba olmak zorunda bırakıldığını dile getiren S.Ö., şimdilerde asgari ücretle hayatını sürdürdüğünü söyledi. C M Y B