17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2015 SALI 4 Telefonunda ‘Mağrur olma padişahım’ yazılı olan lider HABERLER Erdoğan’ın ‘Hakan’lardan yana şansı yok Türkiye’de gazeteciler bir süredir sınıflara ayrılıyor. Uçağa binen gazeteciler, bindirilmeyen gazeteciler, binmeyen gazeteciler, indirilen gazeteciler... Uçağa binen gazeteciler ise tek sınıfta toplanıyor: Uçaktaki liderin istemediğini, kızabileceğini düşündüğünü sormayan gazeteciler. Ama haksızlık etmeyelim; sorulardan pek bir haber çıkmasa da “kaynak belirtmeden bilgi amacıyla yazılabilecek” konuşmaları yazısının içine “serpiştirenler” Fidan oluyor. Dünkü “serpinti” Tayyip Erdoğan’ın uçağının gediklisi Akit yazarı Hasan Karakaya’dan geldi. Karakaya uzun Latin Amerika gezisinin ardından yazdığı yazıda; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görevinden siyasete girmek için ayrılışının Erdoğan’da yarattığı ruh halini şöyle anlattı: Son derece üzgündü, özü acıyor, özü kanıyordu. Şükür Karakaya’ya göre Erdoğan’ın “Hakan”lardan yana şansı yoktu. “İlk Hakan” Şükür’ü de, Hakan Fidan’ı da evladı olarak görmüştü. Karakaya, Şükür’ün gitmesine çok üzülen Erdoğan’ın, Fidan’ın “çözüm süreci” kritik bir noktadayken, “paralel çete” ile “istiklal mücadelesi” verilirken ayrılmasını da sindiremediğini belirtiyordu. Sadece kendinin değil Erdoğan ve etrafının da ruh halini yansıttığını düşündüğümüz Karakaya “şimdilik” kaydıyla yazısını şöyle bitiriyor: Hakan Fidan’ın istifa sebebi dilerim yorgunluktur. Dilerim kafasına giren birileri yoktur. Dilerim bu işin içinde Erdoğan’ı yalnız bırakma operasyonu yoktur. Konu MİT’ken, başına kim geçecek konuşmalarına Habertürk’te Taha Kıvanç mahlasıyla yazan Fehmi Koru’dan önemli katkı: Yasa gereği üç bakan (İçişleri, Adalet, Ulaştırma) seçime 3 ay kala görevlerini bırakacak. O bakanlardan Efkan Ala MİT’in başına geçecek. Erdoğan’a en yakın iki isimden biri (diğeri Yalçın Akdoğan). Kaynaklar Ala’nın yeni “sır küpü” olma ihtimalini hiç de uzak görmüyor. Fadıl Akgündüz Budist oldu Bu bir “oldu” haberi olabilirdi. İnanın yadırganmazdı. Çünkü başrolde Fadıl Akgündüz varsa “her an her şey” mümkündür. Bir gün hayali bir araba fabrikası kurar, başka gün bir daireyi 10 kişiye satar, ülkeye sığmaz Maldivler’e taşar. İşin ilginci her dönem bu hayallerin alıcısı çıkar. İşte dün sabah saatlerinde tweet’lerde “Fadıl Akgündüz, yeni projesi Himalaya Gold 360’ı, Tibet’te düzenlediği bir basın toplantısı ile kamuoyuna tanıttı” haberini görünce acaba mı dedik. Haberin devamı bizi ayılttı: “Akgündüz, Buda’dan alıntılar yaparak başladığı konuşmasında şunları söyledi: Budizmle çok uzun zamandan beri ilgileniyordum. Dini bütün bir Müslüman olarak, Budizmin barışçıl ve hümanist mesajları beni derinden etkilemişti.” Üstelik Akgündüz, Tibet’teki bazı televizyon kanallarına bağlanarak, geleneksel Budist kıyafetleri ile açıklama yapmıştı. Haberin şakacı bir internet sitesi (kirpice.com) imalatı olduğunun farkına varmamız birkaç dakika aldı. Ama yakında yeni sürprizlerle ortaya çıkmayacağının garantisi yok. Umarız bu sefer kimsenin canını yakmaz. Mahir Kaynak ve Madanoğlu Davası Emekli MİT mensubu ve İktisat Profesörü Mahir Kaynak geçen hafta vefat etti. Allah rahmet eylesin! Mahir Kaynak, 12 Mart askeri döneminin en ünlü davalarından olan Madanoğlu Davası’nın “ajan provokatörü” olarak tarihe geçmişti. Merhum Kaynak’ı ilk kez ajan provokatör olarak niteleyen ben değilim, Bülent Ecevit’tir. 1973 seçimleri öncesi Bülent Ecevit meydanlarda “Devletin yakasını ajan provokatörlerin elinden kurtaracağız” derken, Mahir Kaynak’ı kastediyordu. Nitekim bir söyleşisinde Mahir Kaynak, bu yüzden Ecevit’e olan kırgınlığını da açıkça dile getirmiştir. Cemal Madanoğlu, Osman Köksal gibi dönemin ünlü askerlerinin, Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal gibi ünlü yazarların da sanıkları arasında bulunduğu Madanoğlu Davası, askeri Savcı Albay Süleyman Takkeci’nin, Ali Elverdi gibi askeri yargıçların, Memduh Ünlütürk, Hiram Abas gibi işkencecilerin, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün’ün de adlarının karıştığı, Ziverbey Köşkü’nde işkence altında alınan ifadelerin gündeme geldiği, İlhan Selçuk’un işkence altındayken el yazısıyla yazdığı ifadesinde akrostiş düşerek, kendisine yapılan insanlık dışı muameleyi ve baskı altında ifade vermekte olduğunu anlattığı ünlü olayın da yer aldığı, siyasi ve adli tarihimize geçmiş bir davadır. HHH Önde gelen kişilerinin hiçbirinin artık aramızda olmadığı Madanoğlu Davası’nın bir diğer önemli yanı da, bu davanın duruşmaları sırasında MİT’in ilk kez kendi elemanını deşifre etmesidir. Gerçekten de MİT, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde doçent olan, sol eylemciler arasında yer alan, onları çeşitli eylemlere teşvik eden ve Madanoğlu’nun da yakın çevresinde bulunan Mahir Kaynak’ın kimliğinin açığa çıkmasına göz yummuştu. İşin ilginci, Mahir Kaynak’ın rapor ve ifadeleri, Madanoğlu Davası’nı görmekte olan İstanbul 2 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından ciddiye alınmamış, mahkeme 2 Ekim 1974 tarihli kararında şahit Mahir Kaynak’ın şahadetine itibar edilmemesi gerektiğini belirtmişti. Mahkeme Mahir Kaynak’ın MİT’e verdiği raporlarla ilgili olarak, MİT konusunda da şunları söylüyordu: “MİT’in kendisine düşen görevi yerine getirdiği kanaatine varılmıştır. Şöyle ki, akıl ve mantığın alamayacağı çelişkilerle dolu bu eleman raporlarına itibar etmediğini, sanıklar hakkında dört sene içerisinde başkaca işlem yapmayarak ortaya koymuştur.” HHH Madanoğlu Davası ve Prof. Dr. Mahir Kaynak’ın rolü ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenlere Miyase İlknur’un “İlhan Abi” adlı yapıtını salık veririm. Miyase İlknur artık çok kişinin adını bile duymadığı Madanoğlu Davası ile Ergenekon Balyoz davaları arasındaki büyük paralelliklere de dikkati çekiyor. Gerçekten de iddiaların içerikleri kadar, ileri sürülen iddiaların akıl almazlığı bu üç davanın birbirlerine çok benzemesine yol açıyor. Ama bu üç dava arasında yine de çok önemli bir fark var: Ergenekon ve Balyoz davaları sivil mahkemelerde görülmekteydi, Madanoğlu Davası ise askeri mahkemede. Sivil mahkemede görülen Ergenekon ve Balyoz davalarının nasıl cereyan edip sonuçlandıkları herkesin aklında, Madanoğlu Davası’nın 2 Ekim 1974 tarihli kararında ise şöyle deniyordu: “Sanıkların müsnet suçu işlemedikleri hususuna mahkemece yukarıda belirtilen delillerin serbestçe takdir ve münakaşası neticesine tam bir vicdani ve hukuki kanaate ulaşıldığından beraatlerine oy birliğiyle karar verildi.” Evet, biz Madanoğlu Davası’ndan yargılananlar, askeri mahkeme önüne çıktığımız için, sivil mahkeme önünde yargılanan Ergenekon ve Balyoz sanıklarına oranla daha şanslıydık. Eğer bir toplumda, askeri mahkemede yargılananlar, adalete ulaşmak açısından sivil mahkemede yargılananlardan daha şanslıysalar, o toplum hapı yutmuş demektir. T24 com tr’de Hazal Özvarış’ın Nazlı Ilıcak ile söyleşisi. Site başlığa “Abdullah Gül’ün yerinde eşi olsa ortaya çıkardı; Aydın Doğan bugün basının tek teminatı”nı çıkarmış. Ancak uzun söyleşide çarpıcı başka detaylar var. Bir zamanlar yakın dost olan Erdoğan ile Ilıcak’ın geçmişinden notlar. En çarpıcısı Erdoğan’ın hem bugününü hem dününü anlatıyor. İşin içinde “padişahlık” var çünkü:“Çok farklıydı. Ramazan günü bir iftara gitmiştik, bağdaş kurup yer sofrasına oturmuştu. Onun o fukara sofralarına oturması, telefonu açılırken çıktığını söylediği ‘Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var’ yazısı beni çok olumlu etkilemişti. Belediyede bir ihale yapılacak, de ki metro ihalesinde yabancı şirket, yaptığı pazarlıkta 100 liraya indikten sonra bir daha pazarlığa oturuyor ve ‘Benim payım ne olacak’ diyor. Cevap 5 olunca ‘O zaman 95 yapalım, ben pay filan istemiyorum’ dediğini bana anlatmıştı. Avrupa Birliği’ne yaklaşım, Büyük Ortadoğu Projesi… Bu projenin bölge ülkelerin demokratikleşmesine hizmet edeceğini düşünüyordum. Ama sonra demokratikleşme derken büyük facialar yaşandı o başka…” Satır aralarını okumak... Her zaman iyidir. Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi’nin çıkacağını, çözüm sürecinin de yürüyeceğini söyledi Pakette geri adım yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün görüşülecek kamuoyu ve muhalefet partileri tarafından eleştirilere hedef olan İç Güvenlik Paketi’ne ilişkin “Bu yasa çıkacak, çözüm süreci yürüyecek” dedi. Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada bir ilk yaşandı. Kurul sonrası Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yerine açıklamayı Davutoğlu Pakistan ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda gerçekleştirdi. Muhalefet partilerine gerginlik ortamının olmaması için çağrıda bulunan Davutoğlu, “Muhalefet için muhalefet etmek gibi bir amaç varsa, AKP buna boyun eğmez. Bütün partilerimizin konuya sağduyu ile yaklaşıp bu yasanın geçmesi için destek vermesi gerekiyor” diye konuştu. Davutoğlu şöyle konuştu: “Düzenleme Fransadakinin aynısı. Eleştiri getirenler artniyetlidir. Türkiye’de kaos olsun istiyorlar. Yüzlerini maskelerle kapatıp, her türlü silah kullanabilsinler, okullara saldırsınlar, Kuran kurslarını yaksınlar ya da bir otobüste genç kızımızı yaksınlar... Özgecan için nasıl üzüldüysem belediye otobüsün Balyoz davasını etkileyecek rapor İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin davaya bakan ve kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkumiyet kararlarını bozduğu toplamda 298 kişinin yargılandığı davada, yargılamaya konu Gölcük Donanması’nda bulunan 5 No’lu harddisk ile ilgili rapor dosyaya girdi. Raporda, “5 No’lu harddiskteki suça konu bütün dosyaların, başka bir kaynak ortamdan kopyalandığı belirlenmiştir. 11 ve 17 No’lu CD’lerde dosyaların oluşturulma ve değiştirilme tarihi ile ilk kullanılma tarihleri ve yazı tipleri arasında arasında çelişkiler var” denildi. Aralarında emekli Tümgeneral Rıfkı Durusoy’un da bulunduğu 9 sanığın avukatlığını üstlenen Hakan Tunçkol, raporu değerlendirerek, “Mahkumiyete dayanak yapılan TÜBİTAK raporundaki 11 ve 17 No’lu CD’deki üst verilerde yer alan kullanıcıların davranışlarının normal olduğunu söylüyor. Fakat bağımsız, bir heyetin incelemesiyle bu hareketlerin anormal derecede olduğunu söyledi. Yani paraların hepsinin tura değil, hepsinin dik geldiği gibi saçma bir şeye inanmamızı söylüyordu TÜBİTAK raporu. Bir de Gölcük Donanma Komutanlığı’nda sözde suça konu belgeler vardı. Bu belgelerin içerisindeki önemli bir tarih vardı, 28 Temmuz 2009, arşivlemenin yapıldığı tarih. Bu tarihten sonra kaynağı belli olmayan bir bilgisayardan veya bir kaynaktan yüklemeler yapıldığı söyleniyor. Bu tezimizi doğruluyor. Rapor, kumpası resmen gözönüne seriyor” dedi. Japon gençleri kabul etti de molotof ile yanan kızımıza da aynı derecede üzüldük” diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün Gençlik ve Spor Bakanlığı “Küresel Liderlik Gelişim Programı” kapsamında, Türkiye’yi ziyaret eden Japon gençlik heyetini kabul etti. düşünce yok’ ‘Alternatif Kamu düzeninin Çözüm Süreci’nin alternatifi olmadığını, ‘Çözüm süreci varsa kamu düzeni olmayabilir’ denildiği anda Suriye tablolarının ortaya çıkacağını ifade eden Davutoğlu, “Onun için hem biz kamu düzenini sağlayacağız hem Çözüm sürecini kararlılıkla yürüteceğiz. Nereden gelirse gelsin bu güvenlik paketi pahasına bazı adımlar atılması konusunda açık söyleyeyim: Hiçbir şekilde bir alternatif düşünce ge liştirmemiz söz konusu değil. Yüce Meclisimiz yarın bunu görüşmeye başlayacak” dedi. Davutoğlu, “Şiddet, terör, uyuşturucuyle mücadelede sağlam zemin olacağına inanıyorum. Bu yasa çıkacak, çözüm süreci yürüyecek” değerlendirmesini yaptı. ilahla samimiyet olmaz’ İmralı heyetinin silahsızlanmaya olumsuz baktığı yönündeki soruya ise, “Çözüm istiyorsa önce silahı, şiddetin her türlüsünü terk edeceğini ifade etmeli” yanıtı veren Davutoğlu, bu imkân varken silah üzerinden bir şey elde edeceğini düşünenlerin sa ‘S mimi olamayacağını kaydetti. “Silahlı unsurların Türkiye’yi terk etmesi konusumda tutumumuz açıktır” diyen Davutoğlu, “Sivil anayasa için seçime gidiyoruz. Ama silahlı yöntemi yöntem olarak benimseyip ondan sonra çözüm sürecinden deniyorsa samimiyetten söz edilemez. Çözüm süreci için toplumda psikolojik ve sosyal ortam hazır” dedi. ‘Kumpası doğruluyor’ Öz: Ergenekon dosyası tesadüfen bana verildi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasının savcılığını yürüttüğü dönemde AKP iktidarının örnek savcı olarak gösterdiği, 1725 Aralık operasyonlarını yürüten savcılardan sorumlu başsavcı vekiliyken önce Bakırköy’e daha sonraysa Bolu’ya düz savcı olarak atanan ve geçen günlerde açığa alınan savcı Zekeriya Öz, Ergenekon dosyasının UYAP sisteminden kendisine tesadüfen verildiğini söyledi. BBC Türkçe’ye konuşan Öz, Haziran 2007’de dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turhan Çolakkadı’nın kendisine “Dosyayı kim vermiş sana, dosyayla ilgili her şey medyada. bana Ferhat Sarıkaya’dan beter olacaksın” dediğini öne sürdü. Dönemin başbakanı Erdoğan’ın “Ergenekon davasının savcısıyım” sözlerinden rahatsız olduğunu belirten Öz, “Onlar istifadelerine, menfaatlarına uygun düştüğü için bu davayı sahiplendi” dedi. edelliden 4 milyarlık gelir Davutoğlu, bedelli askerlikten 203 bin 824 kinin yararlandığını ve 3 milyar 668 milyon 832 bin liralık gelir elde edildiğini söyledi. B Antalya’da lise öğrencisi 7 ay ceza alırken Gebze’de üniversiteli genç tutuklandı, bir kişi de gözaltına alındı Ermenistan, Türkiye protokolünü geri çekti Haber Merkezi Ermenistan, Türkiye ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesine yönelik 10 Ekim 2009’da imzalanan protokolü parlamentodan geri çekti. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Parlamento Başkanı Galust Sahakyan’a gönderdiği mektupta, “Protokol imzalanmasından bu yana 6 yıl geçti. Türkiye hükümetinin protokolün ruhuna aykırı önkoşullar ileri süren yaklaşımı devam ediyor…” suçlamasında bulundu. 1915 olaylarının yüzüncü yılı vesilesi ile yapılacak çalışmaları hatırlatan Sarkisyan, “Ben protokolün Ermenistan parlamentosundan geri çağrılmasına karar verdim” dedi. Söz konusu protokol 10 Ekim 1009 tarihinde dönemin iki ülke dışişleri bakanları Edvard Nalbandyan ve Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanmıştı. “Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasına dair protokol” iki ülke arasında mevcut sınırların tanınması, karşılıklı olarak egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ilkelerini içeriyordu. Türkiye, Yukarı Karabağ sorununda ilerleme sağlanmasını ve Azerbaycan’ın da memnun olacağı bir yaklaşım içinde olunmasında ısrarcı oldu. Ermenistan anayasa mahkemesinin protokol meclise gelmeden yaptığı değişiklikler üzerine Türkiye de protokolü beklemeye aldı. Ardından da Erivan anlaşmayı askıya aldığını açıkladı. Yine Erdoğan’a hakaret cezaları cılık elemanlarının tarafsız olmadığı yönünde itiANTALYA/KOCAELİ (DHA) raz ettiklerini belirtti. Antalya’da Berkin Elvan için eylem yapan lise öğrencilerine soruşturma açılmasını proabası da aynı suçtan yargılanıyor testo eden lise öğrencisi H.U.C., dönemin başH.U.C’nin öğretmen babası Hüseyin C. de bakanı Tayyip Erdoğan’a hakaret suçundan 7 Berkin’ın ölümü üzerine düzenlenen yürüyüşte, ay 23 gün hapse mahkum edildi ve ceza 3 yıl Erdoğan’a hakaret suçundan 2 yıla kadar hapis süreyle ertelendi. Mahkeme hâkimi H.U.C’nin cezası istemiyle yargılanıyor. annesine “3 yıl boyunca çocuğunuza sahip H.U.C Gebze’de de geçen cuma günü “laik bilimsel eğiolun, bir daha böyle suç işlemesin” dedi. Gebtim için boykot” sırasında Eğitim Sen tarafından bazede ise Erdoğan’a hakeret ettiği gerekçesiyle gözalsın açıklaması düzenlendi. ÖDP Gebze İlçe eski yönetına alınan öğrenci Arif Buğra Aydoğan tutukticilerinden Hüsnü Aydoğan’ın oğlu olan ,Arif Buğlan. Aydoğdu’nun gözlatına alınmasına protesto eden gruptan ÖDP Darıca İlçe Başkanı Erdem Şimşek de ra Aydoğan, dün sabah sabah evinde gözaltına alındı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde öğrenci olduğu beErdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. lirtilen Aydoğan, dün adliyeye sevk edildi. Burada topH.U.C.’nin annesi Ayten C., karara itiraz edeceklerilanan çok sayıda kişi protesto eylemi yaptı. Bu tartışni belirtti. “Düşünce özgürlüğü varsa bu ülkede, bu ma sırasında yine Erdoğan ve oradaki polislere hakaret tür eleştiri mahiyetindeki sloganlar için ceza verilmemeli” diyen Ayten C., “Hâkim Bey bana ‘3 yıl bo ettiği ileri sürülen Erdem Şimşek de gözaltına alındı. Arif Buğra Aydoğan tutuklanırken, gözaltındaki Şimyunca çocuğunuza sahip olun, bir daha böyle suç işşek ile ilgili soruşturma devam ediyor. lemesin. Yoksa mevcut olan cezayı tekrar uygulamak Öte yandan Edirne’de “Hırsız Katil Erdoğan” slozorunda kalırız’ dedi. Benim cevabım ise ‘Umarım bu ganı attığı gerekçesiyle 13 Şubat’ta eğitim boykotu üç yıl süre içerisinde güzel olaylar yaşanır, çocuğum eylem yapmak zorunda kalmaz’ oldu” dedi. H.U.C’nin sonrası tutuklanan Birleşik Haziran Hareketi üyesi Kadir Yavaş tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. avukatı Hakan Evcin ise bilirkişi seçilen polis ve sav B Tutuklanan Şafak Kurt’un babası: Gurur duyuyorum METE KIZIK İZMİR Birleşik Haziran Hareketi İzmir Yürütme Kurulu üyesi Onur Kılıç’ın “laik ve bilimsel eğitim için boykot” öncesinde tutuklanması nedeniyle Akhisar’daki protesto etkinliğinde basın açıklamasını okuyan Şafak Kurt, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Kurt’un avukatlarından Erkan Gül, “Kılıç’ın tutuklu olarak yargılanmasına itiraz ettik. Kendisi öğrenci. Delilleri karartma şüphesi olmadığı ve adresi belli olduğu için tutuksuz yargılanması gerekir” dedi. Şafak’ın babası Ethem Kurt da, “Arkadaşının tutuklanmasına tepki gösteren oğlum suç işlediyse eğer, biz de aynı suçu işliyoruz. Oğlum hırsızlık yapmamış, yolsuzluk yapmamış, tecavüz etmemiş, çalıp çırpmamış. Anayasal hakkını kullanıp eleştiri yapmış. Bunun neresi suç? Oğlumla gurur duyuyorum” diye konuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle