28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler 20 posta@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR SANAT Pazar 8 Kasım 2015 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Gerçeküstü’ günler DR. NİMET ELİF ULUĞ Boğaziçi Üniv. Türk Dili ve Ed. Öğretim Üyesi eçtiğimiz haftalarda kötü bir haberle sarsıldık: Armutlu’da polisin keyfi bir şekilde evinde vurduğu Dilek Doğan hayatını kaybetti, henüz 25 yaşındayken. Ölüm haberini aldığımız günün sabahı kendisini hastanede ziyaret etmiştik, Ali İsmail Korkmaz Çalışma Grubu olarak. İl yönetim kurulu üyelerimizden Cemal Coşkun’un önerisiyle, barış ve demokrasi taleplerinde kesişen İstanbullularla dayanışma ve işbirliği içinde olalım diyerek bir araya geldik. İlk iş olarak Okmeydanı’na Dilek Doğan’ı ziyarete gittik, basın bildirisini ben okudum, sen misin okuyan? Tepkiler sadece “CHP neden orada” demekle kalsa yine iyi, “İnsanların acılarından prim yapmaya utanmıyor musunuz” gibi psikolojik saldırıdan “DHKPC’lisin, Savcı Kiraz’ın kanı kurumadı”ya kadar varan geniş bir yelpazede laf yedim sosyal medyada. Neden oradaydım? Anlatayım. Öncelikle Dilek Doğan doğal yollarla, eceli gelip de ölmedi. Evinde polis tarafından öldürüldü. Okmeydanı, Gazi, Armutlu gibi yerlerde polis ‘gönlünce’ davranabiliyor, çünkü bu mahalleler onların gözünde zaten ‘suçlu’. Hangi mahalle tamamıyla suçlulardan oluşabilir ki? Saçmalık. Ama bu saçmalığa inanan güvenlik güçleri, bu mahallelerde ‘gönlünce’ şiddete başvurabiliyor. G Ölümü DHKPC üzerinden ‘normalleştirilmeye’ çalışılan Dilek Doğan... Ne acı ki, 25 yaşında gencecik bir insanın yaşama özgürlüğünün keyfi olarak elinden alınmasından bahsetmek zorundayız. Dilek Doğan iş gelmez” denilerek öldürülebillerin iştahlarını kabartacak yerNeden oradaydım? deler. Armutlu’daki o manzara bu gecekondulu insanlara bedavadan verilmemeli değil mi? Hele ki oraya bir güvenli siteyle bir AVM kondurmak varken! İşin siyasi boyutu bir yana, ölümlerde öldüreni değil de öleni suçlu bulan anlayış için dahi korkulacak bir şey yok mu Dilek Doğan’ın yazgısında? Bir insanın yaşama özgürlüğünün keyfi olarak elinden alınmasından bahsediyoruz. Bu Suruç’ta, Ankara’da ölenlerin arkasından “Orada ne arıyorlardı” diye utanmadan soranların, katliamları evlerimizin içine kadar taşımakta bir beis görmediklerinin ispatı olan bir cinayet, ürkütücü değil mi gerçekten? Öleceksiniz ve suçlu olan da siz olacaksınız, öldükten sonra annenizi miting meydanlarında yuhalatacaklar: Hiçbir kötülük bunu tasavvur edemez, ama ne yazık ki yaşadığımız gerçeklik bu! Haliyle orada olacağım. Bir anne olarak annesine sarılıp onu birazcık olsun teselli etmek için oradaydım. Bir anne olarak bir daha böyle ölümler olmasın da kimsenin çocuğu ecelsiz ölmesin diye oradaydım. Bir anne olarak kendi çocuklarımı korumak için de oradaydım. Bugün yaşadığımız ‘gerçeküstü’ günler, memlekette hiçbir konuda öngörülebilirlik olmamasından kaynaklanıyor. Her gün birileri terörist oluyor, kitaplar bombadan tehlikeli denilip gazeteciler hapse atılıyor, öte yandan canlı bombaları yakalamak için önce patlamaları bekleniyor, türlü saçmalık. Kimin terörist olup kimin olmadığını belirleyecek ortak referans noktalarımızın kaybolduğu bu günlerde, pırıl pırıl bir genç kız, görmüşsünüzdür fotoğraflarından ne de güzel, Dilek Doğan hayatını kaybetti, ölümü de DHKPC üzerinden ‘normalleştirilmeye’ çalışılıyor. Bu kadar güzel bir kızın, bir polis tarafından “Nasılsa başıma mesi, tehlikenin hepimize çok yakın olduğuna delalettir. Bugün Dilek, belki yarın Allah korusun, benim kızım. İşte o yüzden oradaydım. Siyasi cinayet Dilek Doğan ilk değil, bu gidişle son da olmayacak. Yani her şeyden önce, bunun doğal bir ölüm değil, siyasi bir cinayet olduğunu anlamak ve anlatmak lazım. Bunun arkasında belli mahalleleri suçla etiketleyen bir siyasi anlayış var. Haberlerde bile buralar ‘olaylarla anılan mahalleler’, sabaha karşı yapılan baskınlarda, ‘çeşitli örgüt dokümanlarının bulunduğu evler’: Ne kadar enteresandır ki bu evler, müteahhit Bir an gözünüzü kapatıp insan haklarının hak getire olduğu bu ülkede yaşamadığınızı varsayın. Hiçbir şey olmasa dahi, insan olmak, biraz da hiç tanımadığın insanların acılarına duyarlı olabilmek, başkalarının yaşam haklarını savunabilmek, herkesin insanca yaşamasını sağlamak için mücadele edebilmektir. Zorla kutuplaştırılan, vatandaşları birbirine düşman edilen Türkiye’de insan olmanın en temel özellikleri unutturuluyor, hatırlamak ve hatırlatmak için oradaydım. Olmaya da devam edeceğim. Hastaneye ziyarete giden, cemevine cenazeye giden bir insana “Neden oradaydın” diye sorup bu yazıyı yazdıranlar utansın insanlıklarından, birazcık kalmışsa. Son söz ÜYAP 34. ULuslararası İstanbul Kitap Fuarı “Mizah: Hayata gülümseyerek bakmak” alt başlığıyla dün açıldı. Bu yıl onur yazarı değil, “Onur Çizeri” taçlandırıyor fuarı. O da Tan Oral’dan başkası değil... (Kimi zaman okurlar, “eşinize / ağabeyinize selam söyleyin” diye, Tan Oral’a benimle selam yollar. Oysa, soyadımızın aynı olmasına karşın hiçbir akrabalık ilişkimiz yok. Tek ilişkimiz “Gönüldaşlık”tır.) Çizgide düşünce ve duyarlılık... Bunlardan biri eksik oldu mu, ne yapsanız nafile, gülümsemez, somurtur çizgi. Tan Oral, yıllardır birkaç çizgiyle, gülünecek ve ağlanacak halimizi gözler önüne sererken düşünceyle duyarlığı sarmaş dolaş kılar. Bu ikisi ayrılmaz onda. Günceli yakalayan, “şimdi’’ ve “burada”nın sınırlarını aşan, güncel olanın çok ötesine uzanan, birikimlerden damıtılan çizgilerdir bunlar.   O çizgiler yakalar sizi, aklınızın ve gönlünüzün bir yerine yerleşip orada işlemeye, parıldamaya, sizi meşgul etmeye, işlevini görmeye devam eder... O çizgilerde siyasal ve toplumsal eleştiri... Baskıya, dayatmaya karşı duruş... O çizgiler, haksızlığı, sömürüyü, yalanı dolanı, hırsızlığı, talanı belgeler... Toplumun belleğini oluşturur ve korur. Bir bakıma, “olan biteni yutmuyoruz” der! Bizleri uyarır. Bu farkındalıkla, bizlere umut verir. Gülümseyerek direnmemizi sağlar... Bütün bunları nasıl sığdırır o minicik  dört köşeli çerçeveye Tan Oral? Yalınlık ve dolaysızlıkla. Söyleyeceğini en açık, en net biçimde söyler. Lafı, sözü, yani çizgiyi, evirip çevirmeden, kıvırtmadan, dallandırıp budaklandırmadan sunar. Bundan böyle hem Tan’ın hem de tüm çizerlerin artık işleri daha da güç olacak: Malum dindar ve kindar bir gençliğin arzulandığı; öfkenin ve şiddetin baş tacı edildiği bir dönemdeyiz. Ülkeyi yöneten Tan Oral’a sevgiyle... T ler gülümsemeye, mizaha, karikatüre diş biliyor... Tüm sanatçılara güç diliyorum. Muhteşem gençler İş Sanat’ta yeni mevsim muhteşem bir konserle açıldı. “Parlayan Yıldızlar Meriç Soylu Ödülleri”ni almış 3 genç solist Hande Külden (keman), Poyraz Baltacıgil (çello) ve Ferhat Can Büyük (piyano) bu ülkeden asla, asla umut kesilmeyeceğini gösterdiler! Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde Beethoven’in Üçlü Konçertosu’yla uçurdular hepimizi. Bu Sascha Goetzel’de biraz büyücülük var galiba. Orkestra her seferinde kendini aşıyor. Brahms 2. senfoni tanığımdır... Hepinize teşekkürler. İyi ki varsınız. O akşam nasıl da çoğaldık salonsuz İstanbul’un o eşsiz salonunda... Tecavüzcülerin saygısından gına geldi! 14 yaşındaki kız çocuğunu başına taşla vura vura bayılt, tecavüz et ama mahkemede saygılı davrandığı için ceza indirimine gidilsin! Bir, üç, beş değil, bu kaçıncı böyle karar! Üç gün önceki bu olayda ceza 43 yıldan 11 yıla indirildi. Ülkemiz saygılı tecavüzcüler cenneti oldu çıktı... İki gün önce Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Yalçın Bayer’in köşesinden haykırıyordu; “Biz suçluyu, mahkeme salonundaki hali ile mi yargılıyoruz yoksa suçu işlediği zamandaki durumu ile mi!” diye... Onun da vurguladığı gibi önce “iyi hal indirimi” vardı... Derken “tahrik indirimi” (örneğin tayt giymek, mini etek giymek, gülmek vb), derken kız çocuğunun rızası... Şimdi de tecavüzcülerin duruşmalardaki “saygın duruşu!” Saygısızlık etmek istemem ama bu kararları verenleri doğrusu ben de saygıyla gebertmek istiyorum! T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 3. (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2014/14 SATIŞ Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Özellikleri: İstanbul il, Küçükçekmece ilçe, 354 Ada No, 14 Parsel No, Yeşilova Mahalle/Mevkii, 6 bağımsız bölüm tapu kayıt örneğine göre; Küçükçekmece ilçesi, Yeşilova Mahallesi, 354 ada, 14 parsel sayılı 173,00 m2 miktarlı kat mülkiyeti tesisli 5 katlı betonarme apartman ve arsası vasıflı taşınmazda 40/200 arsa paylı l. kat (6) No’lu mesken, bilirkişi raporuna göre; İstanbul, Küçükçekmece ilçesi, Yeşilova Mahallesi, Ünver Sokak’ta, tapunun 354 ada, 14 parsel numarasında kayıtlı ve Ünver Sokak’tan 30 dış kapı numarası alan 173,00 m2 miktarlı arsa dahilindeki kat mülkiyeti tesisli Egemen Apartmanı’nda 40/200 arsa paylı l. kat (6) No’lu meskenin tamamı niteliğindedir. Bodrum kat+ zemin kat+ 2 normal kat+ çatı kattan müteşekkil, B.A.K. tarzda, bitişik nizamda, 2. sınıf malzeme ve işçilik kalitesi ile inşa edilmiş olan, normal katlarında ikişer daireli, elektrik, sıhhi tesisat, doğalgaz tesisatı mevcut ana binanın 1. normal katında yer alan daire; antre, yol cephesinde salon ve mutfak, antre devamında banyoWC ile arka bahçe cepheli konumda iki oda ve balkon mahallerinden ibaret, dış ölçüleri itibarıyla 67 m2 alana sahip, seramik ve laminant parke zeminli, duvarları sıvalı ve boyalı, PVC doğrama ve ısıcamlı, daire giriş kapısı çelik kapı olup, banyo, WC duvarları fayans kaplı, banyosunda sıhhi tesisat armatürleri ile tamamlayıcı aksesuarları, mutfakta ise ahşap mutfak dolapları ile sabit tezgâh mevcut, daire dahilinde elektrik, sıhhi tesisat, doğalgaz tesisatı mevcut, kombi kalorifer ısıtmalıdır. Satışa konu daire bulunduğu konum itibarıyla alt ve üstyapısı tamamlanmış, her türlü belediye ve sosyal imkânlardan istifade edecek konumda civarın talep gören konut alanında yer almaktadır. İMAR DURUMU: Küçükçekmece Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Durum Şefliği’nin 06.01.2015 tarih, 33821 sayılı imar durumu yazısına göre Küçükçekmece ilçesi, Yeşilova Mahallesi, 354 ada, 14 parsel sayılı taşınmaz; 22.06.2005 17.01.2014 17.10.2014 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Sefaköy Revizyon Uygulama İmar Planında, plan notlarının 1.29 maddesindeki hükümlere haiz, B3 bitişik nizam 3. kat konut alanında kalmaktadır. Havamania kriterlerinden dolayı maksimum bina yüksekliği ve kat adedi emlak ve istimlak müdürlüğünce tespit edilecek RS kotuna göre belirlenecektir denilmiştir. Tapu kaydının beyanlar hanesinde otopark bedeline ilişkin taahhütname bulunmaktadır ibaresi bulunmaktadır. Kıymeti: 240.000,00 TL KDV Oranı: % 1 Kaydındaki Şerhler: Tapu kaydının beyanlar hanesinde otopark bedeline ilişkin taahhütname bulunmaktadır ibaresi yer almıştır. 1. Satış Günü: 18/01/2016 günü 14.00 14.05 arası 2. Satış Günü: 18/02/2016 günü 14.00 14.05 arası Satış Yeri: Gültepe Mah. Bağlar Cad. No: 7l muhtarlık binası Sefaköy/Küçükçekmece Satış Şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları isteyenlerin 2014/14 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 04/11/2015 (İİK. m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:175693) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle