27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 8 Kasım 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Valilere bir hal oldu… arkında mısınız, son dönemde bu ülkenin valilerine bir hal oldu. Yok. Bu cümle iyi olmadı. Düzeltiyorum. Son dönemde “Anladık bu zat vali. Peki ama neden vali” diye sordurtan valilerin sayısı hızla artmakta. İlkin Edirne’ye gidelim. Biliyorum haber bayat. Günlerdir TV’ler ve sosyal medya tadını çıkarıyor. Olsun, iki satır da olsa yazmazsam çatlarım… Anlaşılmıştır. Edirne Valisi’nden söz ediyorum. Hani bir yıl önce, yağıp gürleyip İsrail’in Mescidi Aksa’da yediği haltlara kızıp “Burası sinagog olmayacak müze olacak” diye boyunu, haddini ve yetkisini aşan demeçler veren, sonra da tükürdüğünü yalamak zorunda kalan Edirne Valisi Dursun Şahin’den… Adam bu defa da tuttu Tarım Bakanlığı’nın köylerde hayvanların su içmesi için yaptırdığı yalakların (sıvat da deniyor) törenle açılışını yaptı. Çimento ve demir bulan herkesin yapabileceği basitlikteki su yalaklarının açılış törenine çoğu kravatlı, hepsi takım elbiseli Edirne yüksek bürokrasisi tam takım katıldı, kurdele kesildi ve vali konuştu. Ne mi dedi? Buyrun: “Aslında bunun için buraya gelinmez. 13 tane sıvat için bir vali gitmez ama bu hayvanlara verilen değerin bir göstergesidir. Çünkü bir hayvanın kılı bile faydalı, sütü faydalı, dışkısından bile faydalanılıyor. Allah o kadar güzel yaratmış ki Hindular ne yapıyor, buna tapıyor, bu kadar yararlı olduğu için. Tapmak doğru değildir ama onların inancı öyle.” İnanmadınız? Valla billa aynen böyle konuştu… HHH Gelelim bir başka ve ünlü valiye… Herhalde Hüseyin Avni Coş’u unutmadınız? Hani şimdi Sakarya valisi olan, daha önceleri Adana valiliği sırasında MİT TIR’larında yargının görevini üstleniveren; kendisini protesto eden yurttaşa “Gavat” deyip sonra eleştiri yağmuru altında sırılsıklam olunca “gavat”a kafiye arayıp, “kavak, kanat, kayak, halat, balat, salat, savak” gibi kelimelerden şimdi hatırlayamadığım birini seçen; bu açıklamayı kimse yemeyince, bu kez de “Gavat kötü bir laf değil ki” gibi bir cümle ile bizleri zekâ testine sokan ve “gavat”ın Adana ağzında pezevenk anlamına geldiğini bilemeyebileceğimizi uman Hüseyin Avni Coş’u… Peki bugünün Hatay, dünün Kocaeli Valisi Ercan Topaca unutulabilir mi? Hani Kocaeli Valiliği hizmet binasının klozetlerini, tuvalet kâğıdı askılarını ve çöp sepetlerini altın kaplama yaptırdı diye tiye alınan, tiye alanları mahkemeye veren ve mahkemenin atadığı bilirkişi raporu ile “Altın kaplama değil altın sarısı renginde krom malzeme” olduğunu kanıtlayan vali unutulabilir mi? O valiye “Yav vali bey, anladık altın kaplama değilmiş. Zaten öyle olsa rezillik diz boyu olurdu. Ama kıç konulacak klozetlerin altın rengine bulanmasındaki iflah olmaz görgüsüzlük, yürekler acısı zevksizliğe ne diyeceğiz” diye soran oldu mu? Olduysa bile ben duymadım. Bari o ödevi ben yerine getirivereyim de şu pazar günündeki bence keyifli “valiler gezintimiz” noktalansın… F Korkuya karşı emniyet psikolojisi olkan, V . r D . f o r P rini le im ç e s ım 1 Kas irdi: d n le r e ğ e d ünyada politik psikolojinin önde gelen isimlerinden olan Prof. Dr. Vamık Volkan, Ankara katliamı için yapılan “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” değerlendirmelerine katılıyor, AKP’nin bu katliamın ardından gerçekleştirilen 1 Kasım seçimlerinden zaferle çıkmasını da “11 Eylül sendromu”na bağlıyor. Volkan, “Amerika’da 11 Eylül saldırılarından sonra bir günde Bush’un desteği yüzde 8090’laTÜREY ra çıktı. Büyük trajedilerKÖSE den sonra halkta yas tutamama psikolojisi gelişir. Kendinin de ölebileceğini düşünme, kuvvetli birisini arama. Türkiye’de muazzam bir korku var, buna karşı emniyet psikolojisi gelişti” görüşünü dile getiriyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Vamık Volkan, 45 yıl Virginia Üniversitesi’nde ders verdi. Çatışmalı bölgelerdeki çalışmaları nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Volkan, bir süre önce “Psikoanalizin Nobel’i” olarak anılan “Mary Sigourney Psikanaliz Ödülü”nü kazandı. n İki büyük katliamın ardından, 5 ayda seçmen tercihinin bu kadar değişmesini siz nasıl “teşhis” edersiniz? Çok büyük trajediler oldu. Öyle bir durumda halk bilinç dışından hemen bunları durdurmak için bir yol arıyor. Ankara’nın ortasında 102 kişi ölüyor, bu insanları korkuttu. Burada,Türkiye’de olanı Amerika’daki 11 Eylül saldırılarına benzettiler. Çok doğru. Öyle durumlarda halkta yas tutamama psikolojisi gelişir. Kendinin de ölebileceğini düşünme, kuvvetli birisini arama.11 Eylül’den sonra Bush’un destekçilerinin, himayesine girmek isteyenlerin oranı yüzde 8090’a çıkmıştı bir günde. Hürmetli anne, baba gibi herkesi kucaklayan biri ortaya çıksaydı, partiler biraraya gelebilseydi başka bir Türkiye olacaktı. O olmayınca emniyet psikolojisi ortaya çıkıyor, kuvvetli birisi aranıyor. Önemli olan şimdi ne yapılacağı. Hani bir düşman görünürse, nerede olduğu belli olursa bu düşmanın kuvveti azalıyor. Görünmez düşmanın kuvveti daha fazla oluyor. n Kim bu düşman? Nasıl görünür kılınacak? Türkiye’de on senelerden beri aklımızın almayacağı kadar büyük bir kim haber 13 D Ş Mayına basan asker şehit oldu ırnak’ın Uludere İlçesi’nin Irak sınırında PKK’lilerin döşediği mayına basan Piyade Uzman Çavuş 25 yaşındaki Uğur Akyer şehit oldu. Şehidin 3 ay önce sınava girerek uzman çavuş olduğu ve Şırnak’ta göreve başladığı belirtildi. Akyer’in acı haberi Bartın’ın Kozcağız Beldesi’nde yaşayan ailesini yasa boğdu. Aile fertleri sinir krizi geçirdi. lYurt HaUğur Akyer berleri ‘Ya general oluyorum, ya CIA!’ Prof. Volkan, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti. lik değişimi, dönüşümü oldu. Benim gibi dışarıda yaşayan Türkler, bu değişimi görüyoruz. Orada yaşayanlar görmüyor. Yavaş yavaş, sinsi sinsi, sonra açık açık bu değişiklik oldu. Bunun bir nedeni vardı. Dünyada SovyetlerBatı dünyası vardı. Bu bitince “şimdi biz kimiz” psikolojisi gelişti. Böyle bir durum olduğu zaman çok defa tarihe, eskiye döneriz. Eskiden bize uygun olan, şeref veren şeylere. Bizde de aynı şey oldu. Osmanlı büyüklüğünü, eskiden bize şeref veren şeyleri arama. Atatürk gibi ileriye gidip yeni şeyler getirenler çok az. n Kutuplaşma, ruhsal bölünmüşlük giderek keskinleşiyor. Nasıl aşılacak? Neler oluyor ki, aramızda bu kadar bölünme oluyor? Kimlik psikolojisi oldu. Dünya yeni bir medeniyete giriyor, küreselleşme var, göçmenler var, bütün dünya karmaşa içinde. Biz onlar kadar fena olmasak bile ruhi bakımdan parçalanma oldu. Eskiyi, yeniyi bir araya getireceğimize eskiyi yeniyi ayırdık. Türklerle Kürtler beraber yürüyeceğine onları ayırdık. Türkiye’de geriye dönüş mağduriyet hissi ortaya çıkarmakla yapıldı. Mağduriyet psikolojisi büyüyünce halk içinde büyük bir bölünme oldu. Halk emniyet istiyor. n 1 Kasım’dan sonra “kaybedenler” n 2009’da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüşmüştünüz. O zamandan beri Türkiye’de çalışmanız oldu mu? 2009’dan beri çalışmadım. Kürtlerle Türkler arasındaki konu için gelmiştim. Önemli bir şeyler bulmuştuk. O çalışmalar benim istediğim gibi sonuçlanmadı. 9 ülkeye gittim geldim son üç ay içinde. Her taraftan çağırıyorlar, Türkiye’den olmuyor. Çünkü bölünme olduğu için ya “dört yıldızlı” general oluyorum, ya annem Ermeni oluyor, ya ben CIA oluyorum! n Başkanlık sistemi tartışmaları yeniden gündemde. ABD’den bakınca, bu konuda nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Sistem başka, sistemi uygulamak başka. Amerika’da başkanlık sistemi var ama katiyen kanundan bir damla dışarı çıkamazsınız. Demokrasiyi koruyan bir sistemin geliştirilmesi gerekir. büyük hayal kırıklığı içinde. Bu umutsuzluk halinden çıkış yolu var mı? Türkiye’de muazzam bir korku var. Görünmeyen düşman, halk içinde korku yaratıyor. Düşman göründüğü zaman iş kolaylaşacak. Türkiye’de bu psikolojik süreci görürsek, içimiz daha da rahatlar. l ANKARA Y PKK’nin ‘Türkiye karargâhı’ dağıtıldı üksekova Dağlıca bölgesinde 6 Eylül’de PKK’nin saldırısıyla 16 askerin şehit olmasının ardından TürkiyeIrak sınır hattındaki İkiyaka dağ blokunda başlatılan operasyonlarda PKK ağır kayıplar verdi. Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre örgütün “Türkiye’deki karargâhı” dağıtıldı. PKK, bölgedeki militanlarının yüzde 70’ini kaybetti. Çözüm sürecinde örgütün tepelere konuşlandırdığı uçaksavarlar nedeniyle bölgede uçamayan helikopterler artık uçabiliyor. l SERTAÇ EŞ / ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile birlikte denetlemelerde bulunmak için geldiği Diyarbakır’da Vali Hüseyin Aksoy’u ziyaret etti. Akar Diyarbakır’da A ‘Seçimler özgür, adil ve şeffaf’ diyemediler İLHAN TANIR Beyaz Toros’a beraat hukukçuları isyan ettirdi MAHMUT ORAL dana’da bir otele yapılan baskında, IŞİD saflarına katılmak üzere Türkiye’ye geldiği belirlenen 5 Endonezyalı ile 2 Fransız yakalandı. Fransız çiftin 2 yaşındaki çocuklarıyla IŞİD’e katılmak istemeleri dikkat çekti. Kilis’in Elbeyli İlçesi’nde ise IŞİD’e katılmak isteyen 5 kişi yakalandı. Otele baskın yapan ekipler, Suriye’ye geçerek IŞİD’e katılmak için toplanma merkezi olarak belirledikleri Adana’ya gelen Endonezyalı 5 ile Fransız 2 kişi gözaltına aldı. l DHA Adana’dan IŞİD’e gidiyorlardı Tahir Elçi: Siyasi iktidar geçmişle yüzleşme meselesine açıkça çarpı atmıştır özüm süreciyle birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin dosyalar yeniden açıldı. Sürecin “buzdolabına” kaldırılmasıyla birlikte bu dosyalar birer birer kapatıldı. Silopi’de 1993’te 6 köylünün öldürülmesiyle ilgili dönemin Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar ve 5 subayın yargılandığı dava geçen temmuz ayında, Mardin’de 13 köylünün öldürülmesiyle ilgili dönemin Derik Jandarma Komutanı Musa Çitil’in yargılandığı dava geçen ağustos ayında, Yüksekova’da 1995’te çoban Nezir Tekçi’nin gözaltında kaybedilmesiyle ilgili Yarbay Kemal Alkan ve emekli Albay Ali Osman Akın’ın yargılandığı dava geçen eylül ayında sanıklar beraat ettirilerek sonuçlandı. Faili meçhul cinayetlerle ilgili açılan ve “Cizre JİTEM davası” olarak bilinen dava da beraatla sonuçlandı. 21 faili meçhulle ilgili 5 kez müebbetle yargılanan emekli Albay Cemal Temizöz’ün de aralarında bulunduğu 8 sanık beraat ettirildi. Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Tahir Elçi, faili meçhul cinayetlerin hukuk eliyle örtbas edilmesinin “AKP hükümetinin yeni konseptinin bir sonucu” olduğuna işaret etti. Elçi, şu görüşleri dile getirdi: “Siyasi iktidar öncelikle bütün bunları, nakletmek suretiyle cezalandırmadan kaçırmak istedi. Ardın BD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby, Türkiye’de 1 Kasım’da yapılan seçimleri ‘özgür, adil ve şeffaf’ olarak tanımlayamayacağını, bunun için AGİT’in açıklayacağı raporu bekleyeceğini kaydetti. Kirby, “Bildiğim kadarıyla uluslararası gözlemciler halen seçimi incelemekteler. AGİT seçimler hakkında bir ön rapor hazırladı ve seçimlerin oy verenlere farklı seçimler sunduğunu ancak medya özgürlüğü ile ilgili olarak konan sınırlamaların ciddi endişe yaratmaya devam ettiğiJohn Kirby ni not etti” dedi. Kirby, AKP’nin seçimi kazanmasıyla özgür basına karşı baskıların giderek artması beklentileri ile ilgili olarak da “kesinlikle böyle bir şey umut etmeyiz” dedi. Kirby “Türk kurumlarından bu konulardaki beklentilerimizi uzunca bahsettim. Rahatsız edici bir alışkanlık haline gelen hükümete eleştirel duran medya kurumları ve diğer organizasyonların hedef alınması ile ilgili olarak endişelerimiz sürüyor. Bu durum demokratik prensiplere ve tabii ki Türkiye’nin kendi demokratik ilkelerine uygun düşmüyor” dedi. Kirby sorucevap sırasında AKP’nin politikaları ile ilgili olarak en az 5 kez ABD’nin ‘endişeli’ olduğunu kaydetti. l WASHINGTON A Ç Ş Gazeteciye polisten tehdit Emin Bal ırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde Kaymakam Kadir Güntepe, A Haber televizyonu ile birlikte ilçeyi gezerken gazeteci Emin Bal da haber için onları takip etmeye başladı. Gazeteci Emin Bal polisin anlattıklarını çekerken bir anda TEM Büro Amiri tarafından “Bir daha polis resmi ve görüntüsü çekmeyeceksin” diye tehdit edildi. Emniyete götürülen Bal “Bundan sonra polisleri çekmeyeceksin, kötü olur” denildikten sonra serbest bırakıldı. Bal, “Bu uygulama 90’lı yılları geride bıraktı. Can güvenliğimiz yok” dedi. l MAHMUT ORAL ‘Yeni konseptin sonucu’ ‘Bu zihniyet yargı eliyle aklandı’ İHD ve kayıp yakınları, Diyarbakır’da dün 352. kez biraraya geldi. Eylemde faili meçhul cinayetlere ilişkin davaların kapatılmasına tepki vardı. İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu Üyesi avukat Muhterem Süren, “Musa Çitil, Mete Sayar ve Cemal Temizöz ile suç ortakları yargı eliyle aklandılar. Failler cezasız bırakıldı” dedi. kümet çözüm sürecinde ‘artık o dönem kapandı, faili meçhuller bitti’ söylemini çok kullanıyordu. AB ile ilişkilerde de hep bu söylem öne çıkarılıyordu. Cezasızlık politikası Türkiye’de hiç taviz verilmeden uygulanıyor” diye konuştu. S Helikopter kazasına 3 yıl sonra takipsizlik iirt’te 10 Kasım 2012’de Pervari ilçesi Herekol Dağı Mevkii’nde operasyon bölgesine takviye amacıyla giden Jandarma Özel Harekât timini taşıyan Sikorsky S70 helikopteri, Herekol Dağı’nda düşmüş 17 asker şehit olmuştu. Diyarbakır’da bulunan Askeri Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Ailelerin de yaptığı başvurular sonrası yürütülen soruşturma 3 yıla yakın sürdü. Savcılık komutanların görevlerini ihmal ettiklerine dair yeterli delil bulunmadığını dile getirerek takipsizlik kararı verdi. Şehit aileleri, karara itiraz edecek. dan geçmişle yüzleşme meselesine koca bir çarpı attı.” İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu üyesi avukat Rehşan Bataray Saman da kamu görevlilerinin işlediği suçlarda cezasızlık politikasının sürdüğünü kaydetti. Saman, “Hü C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle