27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 8 Kasım 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 14 Arınç ateş püskürdü ‘Bülent Arınç’la Hüseyin Çelik paralel yapıya aracı oldular’ iddiası siyasette yeni çatışmaların habercisi. Arınç, ‘Bir polis memurunun kanaatiyle şahsımız hedef alınıyor’ dedi stanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen Fethullah Gülen/Paralel Devlet Yapılanması iddianamesinde AKP’nin önde gelen iki ismi Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik hakkındaki “Paralele aracı oldular” iddiası siyasette yeni çatışmaların işaret fişeği oldu. Paralel Yapı iddianamesinde Arınç ve Çelik’in isimlerinin paralel yapıya aracılık etme suçlamasıyla geçtiğine ilişkin haber dünkü Sözcü gazetesinin manşetinde m e d r E yer aldı. Hal Gü berde bir polis memurunun kurye notunda Arınç ve Çelik’in paralel yapının önemli isimlerinden AKP İzmir Milletvekili İlhan İşbilen’i bir yere davet ettikleri belirtiliyor. Kurye notunda görüşme şöyle anlatılıyor: “İlhan İşbilen’i, Hüseyin Çelik ve Bülent Arınç’ın bir yere davet ettiği, cemaatin MİT, Emniyet ve Yargı yapılanmasına devletin bazı kurumları tarafından çalışma yapıldığını, Ömer Çelik, Efkan Ala ve Beşir Atalay’ın hükümet nezdinde çok yetkili oldukları, hükümet içerisindeki cemaat yapılanmasının etkisizleştirileceği, cemaatin adamı olan Mehmet Aydın’ın etkisizleştirilerek vitrin haline getirileceği, bu konularla ilgili M.K’ye (cemaatin hükümetten sorumlu abisi) talimatların iletildiği, hükümet ile ilgili bir çalışma olduğu bunun da (ek 3’te) detaylandırdığı açıklanmaktadır.” Cumhuriyet’in ulaştığı Bülent Arınç, iddiaya sert tepki gösterdi. Arınç şunları söyledi: “Ben iddianame ‘Hedef şahsımız’ yi okumadım. Ama gazetedeki haberden okuduğum kadarıyla ortaya konulan iddialar da temelsiz, içeriksiz ve yalan yanlış. Haberden görebildiğim kadarıyla bir polis memurunun kanaatleriyle hakkımızda iddialar ortaya konuluyor. Bir polis memurunun kanaatiyle şahsımız hedef alınıyor. Bu iddianın arkasında şahsımıza yönelik amaçlar olduğu ortada. Ben sayın Çelik’le birlikte sayın İşbilen’le üçlü bir görüşme hiçbir zaman yapmadım. Dolayısıyla aracılık iddiasının tek dayanağı görülen 3’lü görüşme çökmüş oluyor. Sayın Çelik de beni aradı. O da 3’lü bir görüşmemiz olmadığını açıklayacak. Ben Sayın İşbilen’i çok yakından, çok eskilerden ta 1970’lerden beri tanırım. İzmir’den tanırım. 2011’de bizden milletvekili oldu. Hem kulislerde hem de ailece de yakından görüştüğüm bir isimdir. 1725 Aralık sürecine kadar çok yakından görüştük. 1725 Aralık operasyonlarından sonra hiç görüşmedik.” Arınç twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Gazetedeki haber, tamamı yoruma dayalı, kaynağı meçhul, iddianamede ne yazdığını bilmediğim, beni ve sayın Çelik’i itibarsızlaştırmaya yönelik çok basit bir algı operasyonudur” dedi. Çelik de twitter hesabından yaptığı açıklamada, iddia için “hayal ürünü” ifadesini kullandı. İddianameyi görmediğini belirten Çelik, “Ancak bu ve benzeri gayretler iyi niyetli olmayan bir operasyonun parçalarıdır” dedi. l ANKARA ‘İzin’deyim! umhuriyet’te gelenektir; bir yazar iznini kullanacaksa, ön izni genel yayın yönetmeninden alır, asıl izni ise okurlardan. Ön izni genel yayın yönetmenimizden aldım. Şimdi okura izin dilekçemi kaleme alıyorum. Ocak sonuna dek izin istiyorum. 1 Kasım seçimlerinin sonuçları her kesimde farklı etki yarattı. İlk gün bu sütunda vurguladığımız gibi her açıdan yeni bir dönemin eşiğindeyiz. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a giden süreçte söylenecek çok şey var. Ancak asıl olan bundan sonrasını biçimlendirmek. Sonuçlar özellikle AKP iktidarının ülkeyi daha büyük gerilimlere, kutuplaşmalara sokacağını düşünen kesimlerde doğal olarak tedirginlik yarattı. Umutsuzluğu körükledi. 2 Kasım sabahı kendime şunu söyledim: Arkadaş, önünde iki görev var; birincisi 26. dönem milletvekilliğini güçlü bir şekilde yapmak, ikincisi 3 seçimin birden yapılacağı 2019’a hazırlanmak. İkinci şık, uzak gibi görünüyor ama, çok öncelikli. O güne şimdiden hazırlanmaya başlamak gerekiyor. HHH Nasıl bir hazırlık? Sokakta, toplantılarda karşılaştığım pek çok kişi şunu söylüyor: “Sayın Balbay, bizim adımıza bedel ödediniz. Size borcumuz büyük...” Ben de “hayır” diyorum, “öyle değil, biz halkın desteğini hep hissettiğimiz için ayakta durduk. Silivri’ye gelen, gaz yiyen, en zor zamanlarda bize omuz veren herkese asıl bizim vefa borcumuz var”. Özgürlükle birlikte, o borcu Türkiye’nin tam bir laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti olduğu gün ödeyebileceğimizi düşünüp yola çıktık. Toplumun Silivri’de direnip dimdik çıkanlardan beklentisi yüksek... Bu bilinçle mücadelemizi sürdürüyoruz. Yaklaşık 2 yıldır toplumun tüm kılcal damarlarına ulaşıp dokunuyoruz, dinliyoruz, anlatıyoruz... Şimdi daha ciddi sorumluluklar alıp mücadeleyi yükseltme zamanı. Kendi deyimiyle Dumlupınar Savaşı’nın başladığı günden tam 5 yıl sonra dünyaya gelen Prof. Doğan Kuban önceki günkü yazısında şöyle diyor: “Yeniden başlayacağız... Her zaman ölümsüz bir ağaç gibi, yeniden başlayacak gücümüz olacak... Kuruduğunu sandığınız ağacın filizlenmesi gibi...” Geçen yaz 3 kez 3’er saat sohbet etme zenginliğine kavuştuğum Prof. Kuban ne güzel özetlemiş... HHH Ormanda büyük bir yangın çıkmış. Tüm canlılar korkuyla ormanı terk etmeye başlamış. O sırada bir serçe ırmaktan su alıp yangına yönelmiş. Öteki canlılar sormuşlar: “Ne yapıyorsun?” “Yangını söndürmeye çalışıyorum” demiş. “O kadar suyla yangın söner mi” karşılığını alınca, “Olsun, gücüm ne kadarsa kullanacağım” demiş. Bunun üzerine tüm canlılar kaçmayı bırakıp yangını söndürmeye girişmişler ve başarmışlar. Bir şey değişir, her şey değişir sözünü doğrulayan bu öyküdeki gibi hep birlikte korkunun, yangının üzerine gidersek Türkiye’yi daha yaşanır hale getirebiliriz. İşte böylesine önemsediğim bir çaba için izindeyim. Cumhuriyetin kuruluş değerlerinin izindeyim. Bize güvenen halkın izindeyim. Ne kadar çaba harcarsak o kadar biçimlendirebileceğimize inandığım “geleceğin” izindeyim. İnsan heyecanları kadar gençtir. Çünkü heyecan yaşlanmaz. Geleceğe koşacak gücüm de var... Zindeyim... İ HÜSEYİN ÇELİK İPEK AİLESİNİN CENAZESİNE KATILMIŞTI C 3’lü görüşmedik Algı operasyonu Hüseyin Çelik, Melek İpek’in yanına giderek taziyelerini sundu. Melek İpek: Aslan gibi adama onlar sebep oldu eyin kanaması sonucu yaşamını yitiren Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek’in teyzesinin eşi Ahmet Metin Hasırcıoğlu, önceki gün toprağa verildi. Hasırcıoğlu’nun cenazesine AKP Genel Başkan Danışmanı eski Bakan Hüseyin Çelik de katıldı. Akın İpek’in annesi Melek İpek cenazede “Aslan gibi adama onlar sebep oldu” diyerek gözyaşı döktü. B Akın İpek’’in teyzesinin eşi Metin Hasırcıoğlu’nun cenazesi, önceki gün Karşıyaka Camii’nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenazeye ailenin yakınlarının yanı sıra çok sayıda vatandaş da katıldı. AKP’li eski bakanlardan Hüseyin Çelik de cenazeye katılanlar arasındaydı. Çelik, Hasırcıoğlu’nun tabutuna ce naze arabasına kadar eşlik etti. Melek İpek ise “Aslan gibi adama onlar sebep oldu” diyerek gözyaşlarını tutamadı. Hasırcıoğlu, geçen günlerde İpek ailesine ait şirketlere kayyum atanması girişimleri esnasında, Gölbaşı’nda oturduğu evin duvarını yıkmak için ölçüm yapmaya gelen belediye ekipleriyle tartışma sonrası fenalaşmıştı. l ANKARA / Cumhuriyet Birlik’in cenazesine işkence soruşturması Sadece 6 polis ifadeye çağrıldı gecesi polisle girdiği çatışmada 28 kurşunla öldürülen ve cenazesi Akrep tipi zırhlı aracın arkasına bağlanarak sürüklenen 29 yaşındaki Hacı Birlik ile ilgili soruşturma sürüyor. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, olay günü görevli polislerin isimlerini Emniyet Müdürlüğü’nden istedi. Emniyet Müdürlüğü, polislerin isimlerini 1 ay sonra savcılığa iletti. Akrep tipi zırhlı araç Dicle Şırnak’ın Mahallesi’nde 3 Ekim içinde bulundukları belirtilen 6 polisin önümüzdeki hafta ifadelerinin alınacağı belirtildi. Birlik ailesinin avukatlarından Büşra Demir, sadece Akrep içindeki 6 polisin isminin verilmesine tepki göstererek, “Orada onlarca polis vardı. Hepsinin değişik suçlardan yargılanması gerektiğini ifade ettik. O yüzden hepsinin isim listesi gelmeli. Ve hepsi ifade vermeli”dedi. l Yurt Haberleri Mumay, Güneydoğu’da yaşanan hak ihlallerinin perde arkasını ikinci kitabıyla araladı ‘Bu kitabı umarım bir kez daha yazmam’ CANAN COŞKUN Öğrencilere dayak milletvekiline gaz an’da önceki akşam Teyran Parkı önünde yapılan “Özyönetim direnişini yükseltmek ve Öcalan’a özgürlük” çağrılı basın açıklamasına müdahale eden polis 22 öğrenciyi gözaltına aldı. Öğrenciler emniyetten serbest bırakıldı. Öğrencilerin birçoğu darp raporu alarak polislerden şikâyetçi oldu. Öldürülen PKK’li Azad Günay için Erciş’te kurulan taziye çadırını polis bastı. HDP milletvekilleri Lezgin Botan ve Tuba Hezer’in de bulunduğu çok sayıdaki kişi darp edilerek çadırdan dışarı çıkarıldı. Botan’ın polislerle konuştuğu esnada ise biber gazı sıkıldı. lYUSUF ZİYA CANSEVER V YÖK’ü protesto edenler serbest ÖK’ün kuruluşunun yıldönümünü Beyazıt’ta protesto ederken polis müdahalesi sonrası gözaltına alınan 21 öğrenci serbest bırakıldı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi önünde önceki gün YÖK’ün kuruluşunun yıldönümünü protesto ederken polis müdahalesi sonrası gözaltına alınan 21 öğrenciden 13’ü aynı gün emniyetten serbest bırakıldı. Emniyette susma hakkını kullanan 8 öğrenci ise dün öğle saatlerinde adliyeye sevk edildi. Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Gökhan Yolasığmaz tarafından sorgulanan öğrenciler serbest bırakıldı. lİSTANBUL/Cumhuriyet Y azeteci Cengiz Mumay, Güneydoğu’da 19821991 yılları arasında gazetecilik yaptığı sırada yaşanan hak ihlallerinin perde arkasını “Ne Çok Terörist Vurulmuş” isimli ikinci kitabıyla araladı. Mumay, bölgede 3 aydır yaşananlarla 19881995 dönemine dönüldüğünün altını çizerek, “Umarım bu kitabı bir kez daha yazacak malzeme bulmayız” dedi. Önsözünde bu kitabı neden yazdığını açıklayan Mumay, son üç aydır yeniden alevlendirilen olayların bölgeyi tıpkı eski haline çevirdiğine dikkat çekerek, “Çeşit çeşit olaylar içinde en çok ilgimi çekenler, masum insanların ‘terörist’ diye öldürülmeleri oldu. Ve bu olayın faillerinin çoğu bir türlü yargılanamadı. Kırk dört ayrı olayda yetmiş altı kişinin ölümünü yazdım” diyor. Son üç ayda yaşanan benzeri olaylar dahil 19821991 yılları arasında yaşananları ele aldığını belirten Mumay’la kita G bı üzerine konuştuk. Mumay, Güneydoğu’da gazetecilik yaptığı sırada kanın kim tarafından ve hangi amaçla döküldüğünün kendisi için önemli olmadığını belirterek, “PKK’nin hedefi de benim için önemli olmadı, devletin resmi ideolojisi de. Sonuçta insan ölüyor. İnsanlar yoğun şekilde hak ihlallerine maruz kaldı” diye konuştu. “Batıdaki insanlar Güneydoğu Anadolu’daki insanların yaşadığı dramı görmeliler ki ırkçılığa yaklaşan milliyetçilik üzerinden oy devşirilmesinden kurtulalım” diyen Mumay, Güneydoğu’da yaşananla batıda yaşananların hiç de farklı olmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Gezi olaylarının bastırılış şekliyle 199091 Cizre 1 Mayıs’ının bastırılış şekli arasında bir fark görmüyorum.” Mumay, kitabında ele aldığı Cizre’nin Yeşilyurt köyünde jandarmalar tarafından köy Yaşananlar aynı lülere insan dışkısı yedirilmesi konusuyla ilgili, şu detayı anlatıyor: “1990’da Cumhurbaşkanı Turgut Özal Milli Güvenlik Kurulu’nu (MGK) topladı. O MGK’ye bütün gazetelerin ve özel kanalların sahip ve genel yayın yönetmenlerini çağırdı. O toplantıya Özal, Hayri Kozakçıoğlu, dönemin Genel kurmay Başkanı, MİT Müsteşarı katılarak bir milli seferberlik ilan ettiler tıpkı bugünkü gibi. Gazetelerin milli amigo olmasını istediler. Güneydoğu Anadolu’daki insan hakları ihlallerini görmemesini istediler. Çünkü 1989 Cizre’sinde köylülere insan dışkısı yedirilmesi bir milattır.” Mumay o dönemde hak ihlallerini uyguladığını belirttiği subaylarla ilgili ilginç bir de bilgi veriyor. Mumay, “Bu kitaptaki olayların kahramanlarının çoğu bir dönem sonra Kıbrıs’ta buluşturuldu. 199395 arası. O dönemde Kıbrıs’ta siyasi suikastlar başlamıştı” diyor. Diyarbakır’da 1 kişi öldü, 1’i polis 2 yaralı iyarbakır’ın merkez Sur İlçesi’nde hendek kazan YDGH’liler ile polis arasındaki çatışmalar sürüyor. Önceki akşam çatışmalarda yaralanan ve 3 kez kalbi duran 18 yaşındaki Ferhat Doğru, dün sabah yaşamını yitirdi. 3 Kasım’dan bu yana bölgedeki operasyonlarda yaşamını yitirenlerin sayısı 8’e yükseldi. Sur’da dün de tarihi Dört Ayaklı Minare’nin bulunduğu Yenikapı Sokak’ta hendekler kazıp, barikat kuran YDGH’lilerin bölgede bulunan polis zırhlı aracına roketatarlı saldırı düzenlemesi sonucu 1 polis memuru hafif yaralandı. Silvan’da sokağa çıkma yasağı da 5. gününü geride bıraktı. 4 kişinin yaşamını yitirdiği ilçede dün de esnaf olduğu belirtilen Adnan Bakır, bomba atar mermisinin şarapnel parçasıyla ağır yaralandı. Silvan’da yasağı protesto için yürüyen gruba polis gaz bombası ve basınçlı su ile müdahale ederek 23 kişiyi gözaltına aldı. Cizre’de YDGH’liler dün Habur Sınır Kapısı’na giden karayolunu kapattı. Karayolu polis müdahalesiyle açıldı. lMAHMUT ORAL/ DİYARBAKIR D Kıbrıs buluşması Milli amigo C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle