Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2015 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Gazetemizi hedef almayı sürdüren Davutoğlu, grupta ‘Erdoğan’ sloganıyla karşılandı Davutoğlu’na soğuk duş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır mitinginin ardından kendini eleştiren MHP ve HDP’ye yüklendi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye “Al bayrağı her yere götüren tek bir parti var. Kimse bize milliyetçilik dersi vermeye kalkmasın” diye seslenen Davutoğlu, HDP’nin de bölücü anlayışının zemin kaybettiğini, “Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir” dediklerini gördükleri için rahatsız olduğunu kaydetti. Davutoğlu, “Biz milleti birleştirmemiş olsaydık, o sloganı atan gençler bir yerlerde çatışıyor olacaklardı” diye konuştu. Yazarımız Can Dündar’ın 17 Aralık savcısı Celal Kara’yla yapılan röportaj nedeniyle Cumhuriyet’i hedef almayı sürdüren Davutoğlu, gazetemizi Ergenekon, Balyoz ve paralel çeteyle yan yana olmakla suçladı. Davutoğlu, “Arkalarında da CHP var” dedi. Grup toplantısını izlemek için salona gelen AKP’liler Davutoğlu’nu “Recep Tayyip Erdoğan” sloganı atarak karşıladı. Sloganların bitimiyle kürsüye çıkan Davutoğlu’nun konuşması ana başlıklarıyla şöyle: Zihinleri idrak edemez: Bizim siyasetimiz, birlik, vahdet, yürek, gönül siyasetidir, bunu anlayamazlar. Yörük Türkçesiyle yapılan dua ile Diyarbakır’da “Seyidim” diyen dedenin duasını bir arada düşünemezler. Onların zihinleri bunu idrak edemez. Bizim zihnimiz bunları birleştirir, tek yürek yapar. Misakımilli’nin de gerçek anlamı budur. Ey Bahçeli: Bir sembol var, al bayrak. Aydın’da, Muğla’da, Tekirdağ’da al bayrak nasıl güzel süslenmişse, Diyarbakır, Batman’da da öyle güzel süslenmiştir. Al bayrağı her yere götüren tek parti var, kimse bize milliyetçilik dersi vermeye kalkmasın. Önce al bayrağı ülkenin her yerinde dalgalandıracaklar. Diyarbakır konuşmamdan rahatsız oldu. Bu doğru yolda olduğumuzun işaretidir. HDP rahatsız, çünkü 67 Ekim olaylarında Kobani kışkırtmasından sonra benim nasıl coşkuyla karşılandığımı, Türkçe ve Kürtçe olarak, “Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir” dediklerini gördüler. Biz milleti birleştirmemiş olsaydık, o sloganı atan gençler bir yerlerde çatışıyor olacaklardı. HDP, o bölücü anlayışın zemin kaybettiğini, MHP ise Kürt Konuşmamdan rahatsız oldular: çe selamladım diye rahatsız olmuş. MHP de sanki Kürtçe üzerinden Türkçeye sahip çıkıyormuş gibi davranarak bazı yerleri tahrik ediyor. Bize kimse Türkçe dersi vermesin. TIR’lara niye ses çıkarmadı: Bahçeli, konuşuyorsun da, Bayır Bucak Türklerine yardım götüren TIR’lara baskın yapıldığında neredeydin, niye hıyanet çetesinin yanında oldun, o oyunlara girdin de Suriye Türkmenlerine yardım konusunda bizim yanımızda durmadın? Yeni bir Ortadoğu düşünüyoruz, birlik beraberliğe, vahdete dayalı bir coğrafya. AB talep edecek: AB bizim için stratejik bir hedef. Türkiye, öyle ya da böyle, bir gün AB’ye üye olacaktır. İster alsınlar, ister almasınlar, biz dilenmeyeceğiz. AB üyeleri bunu bizden talep edecek. Kıskanmasınlar: Cumhurbaşkanımız ihtiyaç hissettiğinde kurula başkanlık etmesi, anayasal bir yetkidir. Cumhurbaşkanımızın bizimle bu kadar yakın temasta olmasından doğal bir şey yok, kıskanmasınlar. Baskı yapmadık: 1725 Aralık operasyonlarının bir darbe teşebbüsü olduğu Genel Kurul’ca da tescil edildiği anlamına geliyor. İhsası rey ile diğer partiler suç işledi. Madem kararınız belli, neden o komisyona katılıyorsunuz? Oylamada da baskı ya da yönlendirme yapmadık, bu suç olurdu. Diğerleri ise baskı ile belli bir kanaate doğru Genel Kurul’u yönlendirmeye çalıştılar. Şer odakları yan yana: Hz. Peygamberimizi basan gazete var ya, Ergenekon’a, Balyoz’a sahip çıkan gazete var ya, birkaç gündür dönemin savcısıyla röportaj yapıyorlar. Nasıl bir koalisyon, Ergenekon, Balyoz, paralel çete ve arkalarında CHP. Biz milletle beraberiz, onlar ise tüm şer odakları yan yana. Onlar kara haber biz müjde veriyoruz: Onlar Ankara’da nasıl AKP’nin hızını keseriz planı yaparken, biz aynı dili, ruhu nasıl getiririz, Türkiye’yi dünyaya nasıl anlatırız diye çabalıyoruz. Onlar kara haber veriyor, biz müjde veriyoruz. Haziran seçimleri yaklaştıkça kendi aralarında koalisyon kurarak, fitneyle AKP’yi başarısız kılmaya çalışacaklar. Onlar kara gelecek planı yaparken, biz ak bir geleceğe yürüyeceğiz. SYRİZA: Seçimlerden Önce ve Sonra... SYRİZA’nın seçimleri kazanarak hükümet kurma noktasına gelmesiyle, yeni bir durum oluştu. İşin “kolay” kısmı bitti, zor ve tehlikeli kısmı başladı. Şimdi, SYRİZA’ya, paradigmamızı değiştirerek bakmamız gerekiyor. Bu yeni durumun içinde SYRİZA’yı, haritası yapılmamış tehlikeli denizlere açılmaya başlayan, “yapısal sağlamlığı” da şüpheli bir gemiye benzetmek olanaklı. SYRİZA liderliğinin hem gemiyi yüzdürmesi, hem de yol haritasını, en azından arkadan gelecek olanlar için çizmesi gerekiyor. Tabii ki bu bir devrim değil ama yine de aklıma Charles Dickens’ın sözleri geliyor: “Zamanların en iyisiydi ve de zamanların en kötüsü”... l Kılıçdaroğlu’ndan Yüce Divan tepkisi ‘AKP grubu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 eski bakanın Yüce Divan’a gitmesini engelleyen AKP grubunun, tüm yolsuzlukların “suç ortağı” haline geldiğini söyledi. “AKP’ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; senin cebinden çalındı para, alın terin çalındı, otur ve yeniden düşün. Çocuklarını, geleceği düşün, Türkiye’yi düşün” diyen Kılıçdaroğlu, “90 yıllık reklam arası sona erdi” diyen Tülay Babuşçu’ya da “Cumhuriyet olmasaydı sen TBMM’de olacak mıydın? Sen vekil olabilecek miydin, seçilebilecek miydin? Bunun adı Cumhuriyete ihanettir, nankörlüktür” sözleriyle tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma ana başlıklarıyla şöyle: Lale parantezi: O kadar azdılar ki, Cumhuriyete 90 yıllık parantez söylemini dillerine alıyorlar. Cumhuriyet olmasaydı sen TBMM’de olacak mıydın, kadın olarak oy kullanabilecek miydin? Bunun adı nankörlüktür, bunun adı Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanettir. Sonra anladık ki bu parantez başka bir parantezmiş, lale paranteziymiş. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; AKP, müzik kutusu gibidir, kim parayı atarsa onun müziğini çalar. 400 milyarlık para attılar bir kutuya, şimdi kalkıyor Cumhuriyete parantez açıyor. Cumhuriyeti 400 milyar değil, hayatımız pahasına koruyacağız. 23 Nisan çocuğu: Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk olayı soruşturuldu. Davutoğlu, 4 bakanı çağırdı, “Gidin Yüce Divan’a çıkın, bu olayı kapatın, bizi de bu yükten kurtarın” dediler. Onlar, “Ağabeyimize danışacağız” dediler. Gittiler, dediler ki, “Biz gidersek, birileri de gelecek bizimle beraber. Bilal oğlanı unutmayın”. Sen ne söyledin, onlar ne yaptı? Sen başbakan değilsin ki, Başbakanlık koltuğuna oturtulan 23 Nisan çocuğusun. ce Divan lehine oy kullanan milletvekillerine seslenmek istiyorum, vicdanınızın sesini dinlediniz, arkadaşınız size hain dedi (AKP’li Şamil Tayyar’ı kastederek). O hainle yan yana aynı sırada oturacak mısınız? Asıl soru bu. lk muhtarlar İ toplantısına Ankara ve çev artık suç ortağı’ YANILTTILAR Kılıçdaroğlu grup konuşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Somali ziyareti sırasında çocuklara hediye ettiği ancak aslında montajlanmış olan bir fotoğrafı örnek göstererek Cumhurbaşkanına yüklendi. Erdoğan’ın Somalili çocuklara “Ali Baba ve Kırk Haramiler” adlı kitabı hediye ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Somali’ye gittiler çocuklara kitap hediye ediyorlar. Ali Baba ve 40 haramiler. Ya Türkiye’de yeterince harami var” dedi. Oysa Erdoğan, Somalili çocuklara boyama kitabı hediye etmişti. Ancak bu görüntü sosyal medyada montajlanarak “Ali Baba ve Kırk Haramiler” yazılmıştı. Kılıçdaroğlu’nun, kendisini yanıltan bu bilgiyi danışmanlarından aldığı öğrenildi. resindeki 17 ilden 406 muhtar katıldı. Erdoğan 5 yıl içinde 50 bin muhtarla bir araya geleceğini söyledi. 4 milyon kitaplı kütüphane oluşturulacağını belirten Erdoğan, “Burası milletin evidir. Bittikten sonra burası Cumhurbaşkanlığı külliyesi olacak. Bu millete bu yakışır” dedi. (AA) Erdoğan, saraya ‘cuma camii, cuma mescidi’ yapılacağını açıkladı Padişahlar gibi ‘cuma selamlığı’na mı çıkacak? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yoğun eleştirilere karşın bir bölümünde inşaatı halen süren Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda İç Anadolu Bölgesi’nden 17 ilin muhtarlarını topladı. Erdoğan, “külliye” olarak adlandırılmasını istediği saray kampusu içine “cuma camii, cuma mescidi” yapılacağını söyledi. Erdoğan’ın bu sözleri, Osmanlı’daki padişahların cuma namazı kıldıktan sonra halkı selamlayarak saraya dönmelerini kapsayan “cuma selamlığı” geleneğini akla getirdi. Erdoğan, sarayında kabul ettiği 406 muhtara, kendisi için bir dönem “muhtar bile olamaz” şeklinde haber başlığı kullanıldığını söyledi. Erdoğan, “O başlığı atarak sadece beni tahkir etmekle kalmıyor, tüm muhtarları da sanki muhtarlık kötü bir şeymiş gibi tahkir ediyorlardı” diye konuştu. Seçimlerde Güneydoğu’da tehditle oy verdirmenin gündeme geleceğini savunan Erdoğan, başbakanlığı döneminde sık sık ağır dille eleştirdiği 2. Cumhurbaşkanı İnönü’den alıntı yaparak “Namuslu insanlar namussuzlar kadar şerefli olmadıkça, cesur olmadıkça başarılı olamayız. Bu merhum İnönü’nün lafıdır. Bunu görmemiz lazım. Yolu yapan biz, hastaneyi yapan biz, okulları yapan biz, havalimanını yapmak isteyen biz ama engelleyen ‘ben Kürdüm’ diyenler. Bu ayrımcılığı hep beraber gidermek zorundayız” diye konuştu. Erdoğan, IŞİD’in Kobani’den püskürtüldüğü haberleri üzerine yapılan kutlamalara da tepki gösterdi. Erdoğan, “Kobani söz konusu olduğunda dünya ayağa kalkıyor, küçük bir yerleşim yeri için dünya ayağa kalkıyor. Orada kimse yok burayı bombalıyorlar. Bugün bakıyoruz çiftetelli oynuyorlar. DEAŞ oradan çıkmış. O bombalanan yerleri yeniden kim onaracak? Kendilerine Halep diyoruz, kimse duymuyor” dedi. MUMCU VURGUSU Kılıçdaroğlu, grup konuşmasında 24 Ocak 1993’te katledilen Uğur Mumcu’yu unutmadı. “22 yıldır asıl failleri bekliyoruz, 22 yıldır siyasilerin namus sözlerini tutmasını bekliyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “O, yiğit bir insandı, cumhuriyetçiydi, ödün vermezdi. O nedenle söylüyorum; 22 yıl değil, kaç yıl geçerse geçsin seni anacağız ve unutturmayacağız. Bu da CHP’nin halkımıza verilmiş sözüdür.” Kobani kutlamalarına tepki İnönü’den alıntı O hainle aynı sırada mı oturacaksınız: Şimdi ben Yü ‘Hırsız evdeyse ‘Erdoğan, sınıf başkanı kilit nafile’ muamelesi yapıyor’ l Yüksekdağ’dan ‘Davutoğlu’ değerlendirmesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun çözüm süreciyle ilgili açıklamalarını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yalanladığını belirterek, “Hanginizi esas alacağız? Başbakan açıklama yapıyor, Cumhurbaşkanı onun sözlerini yalanlıyor. Süreci yürütmenin sorumlusu ve muhatabı kimdir? Cumhurbaşkanı çözüm sürecinde Başbakan’a sınıf başkanı muamelesi yapmaya devam edecek mi? Biz bile artık bu kadarını kaldıramıyoruz” dedi. Yüksekdağ, Davutoğlu’nun siyasi sorumluluk üstlenerek müzakere taslağını gündeme alması gerektiğini ifade etti. Grup toplantısında konuşan Yüksekdağ, Türkiye halklarının çifte bayram yaptığını belirterek, “Kardeş parti SYRİZA’nın zaferini kutluyorum” dedi. Kobani direnişinin zaferle sonuçlandığını söyleyen Yüksekdağ, “Kobani düştü düşecek” diyenlerin tarihte sonlarının geldiğini ifade etti. Hükümetten bazı kişilerin, “Kobani için gösterdiğimiz çabayı unutmasınlar” dediğini aktaran Yüksekdağ, “Herhalde bu sözler çok ağlamaktan oluyor. İnsan fazla ağlayınca böyle cümleler kurabiliyor” diye konuştu. Başbakan’ın Kobani’ye gönderdiği selamı yüzlerce insan ölmeden önce göndermesi gerektiğine işaret eden Yüksekdağ, “Bu halk size işte selamı söyletir” dedi. Erdoğan’ın istediği kadar Kuzey Suriye ve Kuzey Irak ifadelerini kullanabileceğini kaydeden Yüksekdağ, “İstediğiniz kadar kabul etmeyin. Kuzey Irak değil, Güney Kürdistan, Kuzey Suriye değil, Rojava’dır orası. Bu isimleri kavramları öğrenecek, öğrenmek zorunda” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu, partisi içinde düştüğü konum nedeniyle “iki cami arasında beynamaz” olarak nitelendirirken Diyarbakır’da da Türkçeye karşı karşı Kürtçeyi “rakip çıkardığını” savunarak, bu durumun “siyasi cinayet” olduğunu söyledi. Gazetemiz yazarı Can Dündar’ın 17 Aralık savcısı Celal Kara’yla yaptığı söyleşiye de üstü kapalı şekilde değinen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan “1725 Aralık’ın bir numarası” olarak söz ederek “1725’in kara kutusu kaçak sarayda. Hırsız evin içindeyse, kilit nafile” dedi. Bahçeli partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Davutoğlu’nu “iki cami arasında kalan beynamaza dönen Başbakan” olarak nitelendiren Bahçeli, “kendisinin ve hükümetinin aciz, atıl ve atalet içinde olduğunu” kaydetti. Davutoğlu’nun partisinin Diyarbakır kongresinde, “Güzel Türkçemizi güzel Kürt l MHP lideri Bahçeli Yeni bakanlıkları bunlar olsun: Tahmin ediyorum, di Kral Abdullah vefat etmeden önce 100 milyon gönderdi. onlar yas ilan etmiyor, bizimkiler yas ilan ediyor. Buraya geldiğinde Anıtkabir’e gitmeyen bir insan için ben neden yas tutayım? Asparagas haberler: (Adı CHP ile anılan isimler konusunda) Şu geldi, bu geldi haberleri çıkıyor. Bunların tamamı asparagas, yok böyle bir şey. Anıtkabir’e gitmeyen için neden yas tutayım: lekçe verecekler, bakanlık koltuğuna geri dönmek isteyecekler. Davutoğlu’na kolaylık olsun diye öneriyorum. Muammer Güler, mükemmel Maliye Bakanı olur, yeri gelir birisinin önüne yatar, yeri gelir Hazine’yi boşaltır. Zafer Çağlayan, Hazine’den sorumlu devlet bakanı olur, yürütme konusunda kimse eline su dökemez. Egemen Bağış, Diyanet’ten sorumlu devlet bakanı. Tam uyar... Bakara, makara deyip her cuma bir ayet sallar. Erdoğan Bayraktar da kamu ihale kurumundan sorumlu bakan. çemizle kardeş kılmaya geldik” dediğini anımsatan Bahçeli, “Başbakan’ın fikren şarampole uçtuğuna” dikkat çekti. “Başbakan isterse Polinezyalıların dilini de öğrenebilir, Ant Dağları’nda kullanılan şiveyle de konuşabilir, bize başarılar dilemek düşecektir” diyen Bahçeli, Davutoğlu’nun Türkçeye rakip çıkarma aymazlığının siyasi ön alma değil, tamı tamına siyasi cinayet olduğuna işaret etti. Davutoğlu’nu “camiye gidince namaz kılan, kiliseyi görünce mum yakan” olarak adlandıran Bahçeli, Davutoğlu’nun “yediği herzenin kırkı geçtiğini” söyledi. SYRİZA’nın dışındaki “radikal” solun içinden bir kesim, seçimleri gerçek güçler arası değil de siyasi çizgiler arasında bir çatışmaymış gibi algıladı, SYRİZA’yı seçimlerde desteklemedi. Seçim sonuçları, SYRİZA’nın, bu desteğin getirebileceği yüzde 56 oya gerek kalmadan başarılı olduğunu gösteriyor. Böylece, SYRİZA’yı desteklememekte ısrar eden sol partiler, bir muhafazakâr partinin iktidara gelmesine, dolayısıyla bir felakete neden olmaktan kurtuldular. Yalnızca, hatalı, siyasi sonuçları (varlıkları ile yoklukları arasında bir fark) olmayan bir kampanya yürütmüş olmakla kaldılar. Başta Yunanistan halkı olmak üzere hepimize geçmiş olsun! Artık seçimlerden sonra oluşan yeni duruma uyum sağlamak gerekiyor. Tüm farklı akımlarıyla birlikte sol hareketin, şimdi SYRİZA hükümetini, sağdan (uluslararası mali sermayeden, faşistlerden, kiliseden, yargıdan, güvenlik güçlerinden) gelecek saldırılara karşı korumaya, soldan da “markaja” almaya çalışması gerekiyor, verdiği sözlere, yarattığı umuda sadık kalmasını sağlamak için... Ancak bu yeterli olmayacak, çünkü SYRİZA, programının temel çerçevesini hem halkın yaşam koşullarını iyileştirmek hem de ekonomik krizi aşmak olarak saptamıştı. Kapitalist toplumda, hele Yunanistan gibi, Venezüella’nın petrol rezervlerine, Brezilya’nın doğal zenginliklerine sahip olmayan bir ülkede, bu iki hedef ancak bir yere kadar bir arada sürdürülebilir. Bunun nedeni çok basit; kapitalist toplumda krizi aşmanın yalnızca iki yolu var: Ya sermaye kârlılığını restore edeceksiniz ya da sermaye ilişkisini ortadan kaldıracaksınız. Birincisi, sermayenin teknolojik, kurumsal örgütlenmesinde, ücretlere baskı yapmadan, kârları artırabilecek yönde bir “inovasyonu” başarmayı (yeni bir sermaye birikimi rejimini) gerektiriyor. Bu alanda Yunanistan gibi bir “bağımlı” ülke için pek bir umut yok. İkincisiyse, siyasi, ekonomik, kültürel, hatta “kinetik” boyutu dahi olabilecek uzun süreli “mevzi savaşlarını” (Gramcsi’den yararlanırsak) gündeme getiriyor. Sol hareketin, sağdan, gelecek sabotajlara, saldırılara (geleceğinden hiç şüpheniz olmasın) karşın, SYRİZA’nın gemiyi yüzdürmesine, yoluna devam etmesine, hedeflerine sadık kalmasına yardımcı olmaya çalışması, hem de bu arada, “bu mevzi savaşlarına” uyum sağlayacak, saldırılardan korunabilecek biçimde, saflarını sıklaştırması, kendini düzenlemesi ve hazırlaması gerekiyor. SYRİZA’ya gelince, borçlar konusunda “Troyka ile (Brüksel, IMF, Avrupa Merkez Bankası) görüşmeyeceğim” restine bağlı kalarak, doğrudan finanskapital ile pazarlıkları yürütmesi, kaynak bulması gerekiyor. İçerde, Kathimerini’den Konstandaras’ın vurguladığı gibi, “Ekonomik sorunlar çok büyük ama bunlar daha büyük sorunların semptomu: ekonomik model tıkanmış, çok kötü bir kamu yönetimi sermayenin verimliliğini, rekabet gücünü, halkın refahını azaltmış. Toplumda, bir adaletsizlik, yolsuzluk algısı, politikacılara büyük güvensizlik egemen... İnfial, öfke dalgası ve bir seçenek umudu SYRİZA’nın işine yaradı... Bu heterojen dalga, yeni hükümeti de yıkabilir... Acil önlemlerin ötesinde, ekonominin, kurumlarının (Kilise, yargı, güvenlik güçleri) yeniden yapılandırılması gerekiyor...” (26/01) SYRİZA’nın bu sorunları çözme çabaları, reform olasılığının, sermayenin demokrasiye tahammülünün sınırlarını, AB güçlerinin tepkilerinin alacağı biçimleri, sosyalist akım ve partilerin uyum sağlama, kendilerini yenileme, direnme kapasitesini sergileyen bir laboratuvar sunacak. Bu laboratuvar, arkadan gelecek olanlara bir yol haritası oluşturacak çok sayıda bilginin birikmesine yol açacak. Yeni duruma uyum sağlamak... Sarraf davayı kaybetti İstanbul Haber Servisi Kemerburgaz’daki evini bir dönem kiraya verdiği 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması şüphelisi Rıza Sarraf’a, “Burasını pavyon gibi yapmış, ben de onu adam sandım” diye hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan ev sahibi Muzaffer Aslan beraat etti. Mahkeme suçun unsurlarının oluşmadığını belirtti. Başbakan’a Kürtçe çocuk kitabı HDP Milletvekili Adil Zozani, Kürtçe öğrenmek istediğini açıklayan Davutoğlu’nun TBMM’deki makamına Kürtçe öğreniminde kullanılan çocuk şarkılarının olduğu kitabı bıraktı. (NECATİ SAVAŞ) Bahçeli, grup toplantısının çıkışında, bir gazetecinin “AKP’li milletvekili İbrahim Korkmaz’ın kendisine yönelik söylediği ağır sözleri anımsatıp, ne düşündüğünü” sorması üzerine muhabire kızdı. Bahçeli, “O bizim muhatabımız değil. Bu soruyu nasıl soruyorsun sen? Onu adam yerine mi koyuyorsun?” dedi. Muhabire kızdı İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın Sarıyer Belediyesi işçileri tarafından işgal edildiği iddialarına ilişkin CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndan açıklama yapıldı. Önceki gün bir grup işçinin yetkililerle görüştüğü belirtilen açıklamada, “Görüşmeler sonucunda işçilerimizin sorunları giderilmiştir. Basındaki haberlerin gerçeklikle bir ilgisi yoktur” denildi. CHP’den Sarıyer açıklaması Cinayetlerde yakalama kararı İstanbul Haber Servisi Nişantaşı’nda Sedat Şahin’in kardeşi Vedat Şahin ile koruması Ferdi Topal’ın öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında Yakup Kerem Saral’ın da aralarında bulunduğu 4 kişi hakkında azmettiricilik iddiasıyla yakalama kararı çıkarıldı. 24 Aralık günü İstinye’de Ali Ekber Akgün’ün lüks otomobilinin içinde öldürülmesiyle ilgili soruşturmada da polis 6 kişiyi gözaltına aldı. İki kişi mahkemeye sevk edilirken 4 kişi serbest bırakıldı. C M Y B