23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2015 ÇARŞAMBA 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Başbakan Çipras, AB’yle müzakere kabinesini açıkladı. Maliye Dr. Doom (Kıyamet) lakaplı Varufakis’e emanet Dış Haberler Servisi ABAvrupa Merkez BankasıIMF’nin dayattığı “acı ilaca” karşı Yunanistan’da iktidara gelen Radikal Sol Koalisyon (SYRİZA) yeni hükümeti kurdu. SYRİZA ile kemer sıkma karşıtı sağcı parti Bağımsız Yunanlılar (ANEL) koalisyonu, 4’ü süper 11 bakanlık, devlet bakanları ve bakan yardımcılarıyla birlikte 6’sı kadın 39 kişilik kabine oluşturdu. Borçların yeniden yapılandırılması pazarlıklarına liderlik edecek maliye bakanlığına, kemer sıkma düşmanı Yanis Varufakis getirildi. Atina’da Dr. Doom devri Yorgos Stathakis, Yeniden Yapılandırma Çevre ve Enerji Bakanı Panayotis Lafazanis, Kültür Eğitim ve Din İşleri Bakanı Aristidis Baltas. Kabinede isteyen piskopos ve İncil eşliğinde dini yemin, isteyen bunlarsız siyasi yemin etti. SYRİZA’nın Yolu “Bir deniz bizi ayırır. Haysiyet bizi birleştirir. Türk halkıyla dayanışma...” Yunanistan’da seçimlerin galibi Radikal Sol Koalisyon’un (SYRİZA) Gezi isyanı afişi, AKP’ye “Türkiye’nin SYRİZA”sı demeye kalkışan aklıevvellerin halt ettiğinin kanıtı. AKP dediğimiz, Yunanistan’daki türden bir krizin yokluğunda; neoliberal politikalarla memleketin taşını toprağını satmış, darbe safsatalarıyla artık örtmeye tenezzül etmedikleri yolsuzluklara bulanmış, memleketin en muhafazakâr damarını canlandırarak “Türk İslam Devrimi” yapmaya soyunmuş antidemokratik tek parti yönetimi hedefleyen rejimin adı. AKP ile SYRİZA’nın kıyaslanmasının abesliğini ispat için, lideri Aleksis Çipras’ın kilise yeminini reddetmesini yahut SYRİZA’nın Berkin Elvan afişlerini saymaya gerek yok. Gülüp geçin. SYRİZA’nın bizde yarattığı heyecan ise son derece anlaşılır. Fakat yakıştırmalar, öykünmeler ve eleştirileri mübalağalı buluyorum. SYRİZA’yı “radikal demokrat koalisyon” diye tanımlamak bence daha uygun. SYRİZA, Yunanistan’da kanlı faşizmin etkisiyle dinç kalmış sol ve demokrat damardan çıkıp Gezi ruhunun tezahürü bir hareketlenmeyi ekonomik krizde sağlam örgütlülüğe dönüştürmüş bir güç. Türkiye’deki Gezi nasıl düzeni kökten değiştirecek bir sosyalist devrimi hedeflemediyse, SYRİZA da farklı değil. Farklı bileşenleri barındırsa da SYRİZA sol eğilimli demokrat insanların hareketi. SYRİZA’ya oy veren Yunan seçmeninin ezici bölümü de sosyalizmi getirmesini istemiyor, Yunanistan’ı AB yahut NATO’dan çıkarmasını da istemiyor. Yolsuz siyasi sistemin yerine insanca yaşamak, meritokrasi, şeffaflık ve haysiyet istiyorlar. Doğru; Yunan halkı, 2000’lerin başında şuursuz siyasetçi ve bürokratların çevirdiği dolaplarla ülkenin Avro Bölgesi’ne girmesi sonrası, üretmeden har vurup harman savurmaya teşvik edildi. Bedelini ağır ödediler. 2010’daki iflasın ardından 4 yıldır yaşadıkları ıstırabı ve aşağılanmayı, ekonomistler gibi “kendileri etti, kendileri buldu” deyip haklılaştırmak ne mümkün! Kurtarma paketiyle ödenecek çok borç varken işsizlik yüzde 25’i, genç nüfusta yüzde 50’yi aşmış, ücretler yüzde 30 erimiş durumda. Yoksul ve evsizlerle dolup taşan bir memlekette katlanılamaz insani bedeller ödeniyor. Ve 25 Ocak erken seçimi, açılan yaraların sarılması iradesinin ifadesi. SYRİZA bu anlamda “umudun” adı. Syriza ülkenin borçlarının bir kısmının silinmesi, büyümeye endeksli borç ödemesi, sosyal harcamalarla ekonominin canlandırılmasını hedefliyor. Devrim yapmak değil, ılımlı bir yol açmak çabasında. SYRİZA’nın yolu zorlu; ama seçtiği koalisyon ortağı bile müzakereciliği tercih ettiğine işaret. Yeni Demokrasi’den kopmuş Bağımsız Yunanlılar doğrusu yenilir yutulur değil, SYRİZA’nın aksine milliyetçi, sosyal ve dini muhafazakâr, homofobik, hatta özünde antiSemitik ve İslam düşmanı. Lideri Panos Kammenos, “Budistler, Yahudiler ve Müslümanlar vergi ödemez” buyurmuş bir isim. SYRİZA’yı sosyal ve liberal gündeminde zorlayacak. Bağımsız Yunanlılar’ı SYRİZA için “yenilir yutulur” yapan tek şey kurtarma paketi karşıtlığı. Son tahlilde öncelik AB ile müzakereler. SYRİZA’yı “bir numaralı düşman” gören Yunan Komünist Partisi (KKE) ile yapamazlardı. Yolsuzluk ve vergi kaçağını önleme bayrağını yükseltmişken ünlü oligarklardan Bobolas ailesi ile “derin ilişkileri” olan Potami ile de zor olurdu... Düzeni içeriden onarmayı hedefleyen SYRİZA, hem Yunan oligarşisi hem Şansölye Angela Merkel ve AB sermayesi ile boğuşacak. Mayın tarlasında yürüyecekler. AB Yunanistan’ı kanırtacak, bürokrasisiyle, medyasıyla SYRİZA’yı silkelemeye kalkışacak. Yunanistan’ı mali açıdan sıkıştırmak için her imkâna sahipler. “Grexit” mefhumunda anlamını bulan Yunanistan’ı Avro bölgesinden atma tehdidini canlı tutacaklar. Ki ekonomistler kurtarma fonu ve bir nevi bankacılık birliği sayesinde bunun maliyetinin azaldığını söylemekte. Böylece kendi işlerine bakabilirler elbette. Peki bu siyasi iklim? AB, Yunanistan’dan hazzetmese, Alman vergi mükellefleri “ağustosböceklerini” finanse etmek istemese de Avrupa için müzakereye açık bir SYRİZA’yı gömmek tehlikeli bir oyun olur. Yunan halkının ensesinde bitmiş aşırı sağcı Altın Şafak, liderleri suç eylemlerinden içerideyken kampanya dahi yapmadan yüzde 6.3 ile 3. çıktı. Altın Şafak’ın, Yunanlıların kaderlerine terk edilmesi halinde bulacağı güçlü damarın, Avrupa’nın diğer ülkelerindeki kılcal damarlara sirayetini Merkel’in hesap etmemesi mümkün mü? Hele AB çapında aşırı sağ, göçmen karşıtlığı ve İslam karşıtlığı yükselişteyken... Çipras’ın “Avrupa’yı ilerici ve demokrasi güçleri değiştiremezse, Marine Le Pen ve onun aşırı sağcı ittifakları bizim yerimize değiştirecek” demesi boşuna değil. SYRİZA’yı değerli kılan çok şey var. En başta 21. yüzyılda neoliberal politikalara teslim olmuş AB’yi zorlayıcı misyonu. Aşırılıklardan arındırılmış ve sosyal adalete dayanan bir Avrupa fikri üzerinden finans kapitali ehlileştirme çabası, kısmen bile başarı kaydedebilse, değerli deneyimler aktaracak. Türkiye’ye gelince... Türk solcuları, sosyalistleri ve sosyal demokratları için çıkarılacak ders çok. Ama kısa vadede çocuksu hayallere kapılmamalı. Yunanistan ve İspanya’daki sol gelenekle bizimkini kıyaslamak fazla iyimserlik oluyor. 53 yaşındaki hem Yunan hem Avustralya vatandaşı Varufakis, mali krizle ilgili yazdığı bloglarla Twitter’da binlerce takipçi ve SYRİZA liderliğinin saygısını kazanan karizmatik bir şahsiyet. Kemer sıkmaktan vazgeçilmeden ekonomik büyüme sağlanamayacağını ve borçların ödenmesinin ekonomik büyümeye endekslenmesini savunuyor. Artık Varufakis, kendisine verilen tavsiyelere uymayıp bakan olarak eskisi kadar uzun olmasa bileblog yazmaya devam edeceğini belirtti. “Bir tutam Karl Marx katılmış Keynes” diye nitelenen Varufakis’in lakabı, çizgi romanlarda Fastastik Dörtlü’nün en büyük düşmanı, süper kötü kahraman Dr. Doom (Kıyamet). ABD, Britanya, Avustralya, İsveç, Yunanistan’da akademisyenlik, video oyunu şirketi Valve’de ekonomistlik yapmış Varufakis, seçim kampanyasında Yunan oligarklarını yok etme, ülkedeki insani felaketi bitirme ve borçları yeniden müzakere sözü verdi. AB’ye “Çatışmayı en aza indirgeyip herkesin yararına bir anlaşmaya varma şansını en yükseğe çıkaracağız” mesajını, pazarlıklarda yapıcı rol Türkiye karşıtı bakanlar Yeni Başbakan Aleksis Çipras’ın ilk dış konukları yarın Avrupa Parlamentosu Başkanı, Alman Sosyal Demokrat Martin Schulz, ertesi gün Avro Bölgesi maliye bakanlarına başkanlık eden Jeroen Dijsselbloem olacak. Varufakis Dijsselbloem ile yaptığı 15 dakikalık telefon görüşmesini “cesaret verici” diye niteleyip “Avro Grubu’ndan Yunanlılar için iyi, İrlandalı, Slovak, (REUTERS/AP/AFP) Alman, Fransız ve İtalyanlar için kötü bir çözüm talep edecek değilim” dedi. IMF Başkanı Christine Lagarde “Yunanistan’ı Varufakis yemine giderken halkın sevgi gösterilerine mazhar oldu. Dışişleri ve Savunma bakanları Kotzias ve desteklemeye devam etmeye hazırız ve Kammenos (solda ve sağda) Ankara’nın başını ağrıtabilir. yeni hükümetle görüşmeyi istiyoruz” diye zeytin dalı uzattı. Ama en önemlisi AB’nin Sağlık Bakanı Kurublis yardım alarak imza attı. gerçek lideri konumundaki Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Çipras’a gönderdiği tebrikti: da Kammenos gibi Rusya’ya yakın, Türkiye’ye oynayacağına yoranlar oldu. “Büyük sorumlulukla karşılaştığınız zor bir soğuk bir isim. SYRİZA’dan Panayotis Kurublis zamanda göreve geldiniz. Hükümetinizin ilk görme engelli Sağlık ve Sosyal Sigorta örme engelli sağlık bakanı halklarımız arasındaki geleneksel derin Bakanı oldu. Diğer önemli isimler şöyle: dostluğu daha da güçlendireceğini Koyu Ortodoks, Almanya’yı “tüm kötülüklerin Ekonomiyle ilgili tüm alanları denetleyecek umuyorum. Çalışmalarınızda fazlasıyla anası” gören, Yahudi karşıtı açıklamalar yapan, Başbakan Yardımcısı SYRİZA liderlerinden kuvvet ve başarı temenni ediyorum.” komşu Türkiye, Makedonya, Arnavutluk’a karşı ekonomist Yannis Dragasakis, Yolsuzlukla şahinleşen ANEL’den partinin başkanı Panos Mücadeleden Sorumlu Devlet Bakanı Panayotis amaras şifreleri vermedi Kammenos savunma bakanı Maria Kolia Nikoludis, Çalışma ve Sosyal Dayanışma Bakanı Çaruha da MakedonyaTrakya Bakan Yardımcısı Panos Skurletis, Başbakanlık Genel Sekreteri Eski sağcı Başbakan Antonis Samaras oldu. Dışişleri Bakanlığı uluslararası ilişkiler temayüllere aykırı biçimde devir teslimine konumunda Devlet Bakanı Nikos Pappas, profesörü Nikos Kotzias’a emanet. “Yunan katılmadığı ve başbakanlığın kablosuz şifrelerini İçişleri Bakanı Nikos Vutsis, Adalet Şeffaflık ve borç sömürgesi. Avrupa İmparatorluğu ve de vermediğinden, Çipras konutta internet İnsan Hakları Bakanı Nikos Paraskevopulos, Alman üstünlüğü” gibi kitapları olan Kotzias bağlantısı kuramaz, eposta atamaz halde kaldı. Ekonomi Altyapı Denizcilik ve Turizm Bakanı Merkel Çipras’a başarı diledi G HHH S Fidel Castro’dan gönülsüz onay n Washington ile Havana arasında yarım yüzyıl sonra tarihi normalleşmeye geçilmesi ve resmi görüşmelerin başlamasına ilişkin Küba’nın efsanevi liderinden ilk yorum geldi. Sessizliğini bozan 88 yaşındaki Fidel Castro, Granma’da yayımlanan ve devlet televizyonunda okunan mektubunda, “Ne ABD’nin politikasına güveniyorum ne de onlarla iki çift laf ettim. Ama bu, çatışmalara barışçı çözümü reddettiğim anlamına gelmez” dedi. Sağlığıyla ilgili dedikodulara yanıt vermeyen Fidel, “Küba Devlet Başkanı kendi yetkisi dahilinde ve Küba Komünist Partisi ile Ulusal Meclis’in kendisine verdiği yetkiyle gerekli adımları atmıştır. Daima dünyadaki tüm insanlarla, siyasi hasımlarımız dahil olmak üzere, dostluk ve işbirliğini savunacağız” vurgusu yaptı. Yeni Kral Selman, Riyad’daki Erga Sarayı’nda Obama’yı muhabbetle ağırladı. ABD heyetinde yetkililer dışında önceki yönetimin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice (altta), emektar siyasetçi James Baker, eski ulusal güvenlik danışmanları, Cumhuriyetçi senatör John McCain, eski Temsilciler Meclisi çoğunluk lideri Nancy Pelosi’nin de yer alması dikkat çekti. (REUTERS/AFP) HHH Amerikan devleti Suud’a çıkartma yaptı Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın ölümünün ardından Riyad’a taziye ziyaretini adeta “devlet çıkarmasına” dönüştürdü. Üç günlük Hindistan ziyaretini kısa kesip dün Riyad’a geçen Obama’nın heyetinde üst düzey ABD’li yetkililerin yanısıra eski devlet görevlileri, senatör ve milletvekilleri yer aldı. 4 saatlik ziyarette bulunan Obama, first lady Michelle Obama ve kalabalık heyeti havaalanında bizzat yeni Kral Selman karşıladı. Heyette Dışişleri Bakanı John Kerry’nin yanısıra Cumhuriyetçi kanattan selefleri Condoleezza Rice, James Baker ile eski ulusal güvenlik danışmanları Brent Scowcroft, Sandy Berger ve Stephen Hadley, Cumhuriyetçi senatör John McCain ile TemAA silciler Meclisi’nin eski Demokrat çoğunluk lideri Nancy Pelosi’nin varlığı dikkat çekti. Kral Abdullah’ın ölümü sonrasında gözler Körfez’in Sünni bloğunun başaktörü Suudi Arabistan’ın izleyeceği politikalara çevrilmiş durumda. İnsan hakları sicili yüz karası Riyad’a hem bölgesel hem Batılı liderler taziye ziyareti yarışında. Obama da İran ve Suriye konularında ters düştüğü Suud’un yeni kralıyla işi baştan sıkı tutmak istiyor. ABD’nin talebiyle Rusya’ya karşı Suud’un indirdiği petrol fiyatları, Suud’un da katıldığı IŞİD’e karşı savaş, Yemen ve Libya krizleri diğer gündem maddeleriydi. İlk Körfez Savaşı’nın dışişleri bakanı Baker “Ortadoğu’da olağanüstü kritik ve hassas bir Petrol garantisi alındı dönemden geçiyoruz. Suudilere bizim için arz ettikleri önemi göstermeliyiz” derken, bu ülkede istikrarın korunmasının önemine vurgu yaptı. Obama’nın Riyad’dan ayrılmasının ardından bir ABD’li yetkili, ziyarette “petrol sektöründe istikrarın görüşüldüğünü, Kral Selman’ın Suudi enerji politikasını devam ettireceği, değişikliğe gitmeyeceği mesajı verdiğini, Obama’nın ise özel vakalara girmeden genel manada insan hakları meselesini gündeme getirdiğini” söyledi. Obama, kadınların araba bile kullanamadığı, sesini çıkaranın hapis ve kırbaç cezasına çarptırıldığı, idamların sokak ortasında kafa HHH İnsan hakları feda Libya’da Türkler de hedef alındı n Libya’nın başkenti Trablus’ta üst düzey yetkililerle yabancı diplomatların kaldığı bir otele düzenlenen saldırıda en az 9 kişi öldü. IŞİD’in üstlendiği saldırı militanların otelin dışında bomba yüklü bir aracı patlatması, ardından 3’ünün içeriye girerek ateş açmasıyla başladı. Kimi yetkili militanların, otelin daha çok Libya’daki Katar misyonunun kullandığı 24. kata çıktığını, bazı kişileri rehin aldığını, güvenlik güçleri tarafından kuşatılınca üzerlerindeki bombaları patlatarak intihar eylemi yaptıklarını anlattı. Saldırıda ikisi kadın 5 yabancı ile bir rehinenin yanı sıra 3 güvenlik görevlisi öldü. Bir otel çalışanı Türk müşterilerinin de bulunduğunu söylerken saldırı saatinde binanın kalabalık olmadığını kaydetti. Trablus’taki İslamcı yönetimin Başbakanı Ömer el Hassi’nin de saldırı sırasında otelde olduğu ancak olayın başında dışarıya çıkarıldığı iddialar arasında. keserek infaz edildiği Suud’la sıkı fıkı işbirliğini Amerikan kamuoyu karşısında savunmak zorunda kaldı. Ziyareti öncesi CNN’e konuşan Obama, Suudi Arabistan’a yönelik “çifte standartlı” politika eleştirilerine atfen, bazen insan hakları sorunlarıyla bölgesel istikrarın sağlanması ve terörle mücadele koşullarının konuşulmasının dengede tutulması gerektiğini söyledi. Ziyaretinde 10 yıl hapis ve 1000 kırbaç cezasına çarptırılan blog yazarı Raif Bedevi’nin gündemde olmadığını belirten Obama, Abdullah için “Kendi tarzı kapsamında bazı mütevazı reformlar yapmış birisi” dedi. Arjantin lideri komployla suçladığı istihbarat servisini lağvediyor Dış Haberler Servisi Arjantin’de kendisine ithamlarda bulunan savcı Alberto Nisman’ın şüpheli ölümünün ardından tartışmaların odağındaki Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner, istihbarat örgütünü lağvediyor. Kirchner’in bu çıkışı, savcıyı istihbarat örgütünden kimi üst düzey isimlerin kendisine karşı bir komploda kullandıktan sonra öldürmüş olabilecekleri iddiasının ardından geldi. Kirchner devlet televizyonuna çıkıp ulusal çıkarlara hizmet etmediğini söylediği istihbarat örgütünün yeniden yapılandırılması için parlamentoya teklif sunacağını belirtti. Tasarının Federal İstihbarat Ajansı adında yeni bir kurum oluşturulmasını içerdiği kaydediliyor. Yönetici kadrosunun devlet başkanı tarafından seçileceği ama senatonun onayının da gerekeceğine işaret ediliyor. Arjantin’de 1994’te Yahudi merkezine düzenlenen saldırıyı araştıran savcı Nisman, Kirchner’in de yer aldığı bazı üst düzey isimleri İran’a yönelik suçlamaları hasır altı etmekle suçlamıştı. Nisman, iddialarını parlamentoda açıklamasından bir gün önce evinde başına kurşun sıkılmış halde ölü bulunmuştu. Kirchner dahil yetkililer ilk olarak olayın intihar olduğuna yönelik demeçler vermişti. Ancak savcının ölümüne yönelik soru işaretleri dinmedi. Hafta başında bu kez Kirchner “ölümünün intihar olmadığına ikna oldum” derken olayın kendisine yönelik bir komplo olduğunu savundu. Soruşturma raporunun da aslında Nisman tarafından değil, hükümetine zarar vermek isteyen bazı istihbarat görevlilerince yazıldığını iddia etti. İstihbarat örgütünün geçen aralıkta görevden alınan başkanı Antonio Stiusso’nu ima etti. Kirchner, Nisman’a yasal olmayan yollarla silah vermekle suçlanan Diego Lagomarsino’nun da yönetimine muhalif ülkedeki en büyük medya kuruluşlarından Clarin’le bağlantılı olduğunu savundu. Sudan lideri Beşir’e Çin’den hediye saray Dış Haberler Servisi Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’e Çin’den hediye saray geldi. AA’nın haberine göre, Çin hükümetinin hibesi ile başkent Hartum’un merkezinde, Mavi Nil kıyısında inşa edilen yeni sarayın açılış törenine Beşir’in yardımcıları, bakanlar ile Sudan’daki büyükelçiler katıldı. Çin’in Hartum Büyükelçisi Li Lianhe, “Yeni sarayın ÇinSudan dostluğunun bir sembolü olduğunu” söyledi. Devlet Başkanı Sözcüsü, yeni sarayın 18 bin 600 metrekarelik alan üzerine kurulu olduğunu ve üç kattan oluştuğunu, eski sarayın ise müze haline dönüştürüleceğini belirtti. Yapımı 4 yılı geçen sarayın maliyetine ilişkin ise bir açıklama yapılmadı. Sudan’ın en büyük ticari ortağı olan Çin’in, petrol sektöründeki en büyük yatırımcı olduğu belirtiliyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi El Beşir hakkında “Darfur’da insanlık suçu, soykırım” suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarmıştı. Şüpheler dinmiyor C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle