04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2014 SALI 12 bulundu, Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde ders verdi. TİKA başkanlığı yaptı. 2007’de Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı iken, o gün başdanışmanlık yaptığı makama bugün Başbakan atanan Ahmet Davutoğlu ile birlikte sultanın temel direkleri oldular. Oradan 2009’da MİT Müsteşar Yardımcılığı’na sıçradı, 2 yıl sonra da istihbaratın baş koltuğuna oturdu. “Astsubaylıktan” sonraki 10 yılda daldan dala atladığı son görevini 4 yıldır sürdürüyor. Olağanüstü bir gelişme olmadıkça oradan ayrılacağını sanmıyorum! HHH “Türkiye Cumhuriyeti” bir “devlet”tir. Bu “devletin” güvenliğinden “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)”, istihbaratından da MİT sorumludur. TSK’nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, “paralel devlet” konusundaki bir soruya şu yanıtı veriyor: Hakan Fidan’ın MİT’i DIŞ HABERLER [email protected] Katar merkezli Royal United Services Enstitüsü’nün başkanı Stephens, Türkiye’ye içi nakit dolu çantalar getirildiğini öne sürdü ‘IŞİD için Türkiye’ye para geliyor’ Haber Merkezi Katar merkezli Royal United Services Enstitüsü’nün başkanı Michael Stephens, Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın IŞİD’in mevcudiyenin baş sorumluları olduğunu savunarak “Körfez’den zengin bazı kişilerin Suriye’deki köktenci grupların desteklediği; birçok kişinin içi nakit para dolu çantaları Türkiye’ye getirip milyonlarca doları teslim ettiği doğru” dedi. BBC Türkçe’ye konuşan Michael Stephens’a göre savaş ortamında finansman sorularına kesin yanıt vermek kolay değil. Stephens şöyle konuştu: “IŞİD’e karşı savaşanlardan en çok duyduğum ise Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın, örgütün mevcudiyetinin baş sorumluları olduğu. Ancak gerçek bundan daha karmaşık ve biraz açıklama gerektiriyor. Körfez’den zengin bazı kişilerin Suriye’deki köktenci grupları desteklediği; birçok kişinin içi nakit para dolu çantaları Türkiye’ye getirip milyonlarca doları teslim ettiği doğru. Bu 2012 ve 2013 yıllarında oldukça sık rastlanan bir şeydi, ancak o zamandan bu yana azaldı ve 2014 yılında IŞİD’in kasasına akan para, toplam gelirinin çok küçük bir yüzdesini oluşturuyor. Suudi Arabistan ve Katar’ın, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın yakında düşeceğini ve Sünni siyasal İslamın politik hedefleri için doğru bir araç olduğunu düşünerek güçlü İslami referansları olan grupları mali yönden destekledikleri de doğru. Türkiye ise silahların ve paranın Katar ve Suudi desteği ile akabildiği, hayli sorgulanabilir bir sınır politikası güttü.” Stephens’e göre Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan IŞİD’e doğrudan silah ve para desteği vermedi, ancak bu ülkelerin yanlış ittifaklar seçmesi ve ciddi hatalar yapması sonucu destek verdiği grupların IŞİD’e katılmasıyla dolaylı olarak bu örgütü finanse etti. BBC Türkçe’nin haberine göre; IŞİD günlük 9 bin varil petrolü 2545 dolara ihraç ediyor. Bunların bir kısmı Türkiye’deki Kürt aracılara gidiyor. Bir kısmı IŞİD’in içerideki tüketimine ve bir kısmı gruba silah satan Esad rejimine gidiyor. Jamestown Vakfı’nın analistlerinden Wladimir van Wilgenburg “Bu, geleneksel bir savaş ekonomisi” diyor. “IŞİD, kendi finansmanını kendisi yaratıyor; dünyadan izole edilemiyor çünkü IŞİD bölgesel istikrara öylesine derinden bağlı ki bu sadece onun çıkarına değil, karşısında savaştığı insanların çıkarına da hizmet ediyor” yorumu apılan analizde, IŞİD’in Batı’nın müdahalesi olmadan yenilmesinin olası olmadığı belirtildi. Sultanın Devleti... ışişleri Bakanlığı’na D bir numaralı aday olarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan gösteriliyordu. Bu adın olanaksız olduğu kanısındaydım. Fidan; AKP Genel Başkanı, Başbakan ve günümüzün sultanının her türlü kirli çıkı işlerinin en önemli payandası idi. Fidan’ı oradan almak, sultanın elini kolunu bağlamak olurdu. Anımsayalım... 2012’de başsavcı Sadrettin Sarıkaya, PKK’nin kentsel uzantısı KCK kapsamında şüpheli sıfatıyla Fidan’ı ifadeye çağırdı. Sultan hemen devreye girdi. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nu değiştirerek MİT mensuplarının ya da özel bir görevi ifa etmek üzere kendisinin görevlendirdiği kişiler hakkında soruşturma yapılmasını kendi iznine bağlattı. Bu değişiklik “Fidan’ı kurtarma yasası” olarak tanımlandı. Bu kişi sultana, bir “bakan” mı, yoksa dokunulmazlığa sahip “MİT Müsteşarı” olarak mı daha çok yararlı olur! HHH Bildiğim kadarı ile ABD’de CIA’nın başından bakanlığa getirilmiş bir kişi yok. Yalnızca Robert Gates Savunma Bakanı iken CIA Başkanlığı’na getirilmişti. Aynı anda CIA ve Dışişleri Bakanlığı koltuklarını iki kardeşin paylaştığı biliniyor. Bir “diplomat” iken ilk sivil başkan olarak gelmekle kalmayan ve CIA’yı kuran Allen Dulles 2. Dünya Savaşı’nda İsviçre ve İstanbul’da dönemin Amerikan gizli servisini yönetmişti. Kardeşi John Foster Dulles da yıllarca dışişleri bakanlığı yaptı. “Komünizm tehlikesine karşı soğuk savaşın mimarı” olarak “Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nü (KAAÖ)” genişletti. Ankara’da Türkiye, Irak, İran ve Pakistan ile kısaca CENTO denilen “Merkezi Anlaşma Örgütü’nü” kurdurdu. HHH Fidan’a dönecek olursak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde “astsubaylıktan” istifasından sonra kendini bir Amerikan üniversitesinde buldu. Mezuniyetinden sonra Ankara Bilkent Üniversitesi’nde “Dış Politikada İstihbaratın Yeri” adlı teziyle master yaptı. Aynı üniversitede “Bilgi Çağında Diplomasi: Antlaşmaların Doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı” başlıklı teziyle doktorasını aldı. Ama ne yazık ki ABD’nin ve Almanya’nın Türkiye’yi teknolojik olarak dinlemelerini önleyemedi! 2 yıl Avustralya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde çalıştı. Viyana’da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda, Cenevre’de BM Silahsızlanma Enstitüsü’nde, Londra’da Teknoloji Araştırma Merkezi’nde, Almanya’da KAAÖ’nün karargâhında ‘PETROL KÜRT ARACILARA’ Batı Şeria’da işgalle Berlin’den misilleme IŞİD istisnası Almanya peşmergeye silah gönderme kararı aldı Dış Haberler Servisi İsrail, Filistin topraklarında son 30 yılın en geniş ilhakını gerçekleştirerek 400 hektarlık araziye el koyacağını açıklarken bölgenin yerleşimcilere açılacağı belirtiliyor. İsrail’in bu kez işgal gerekçesi ise geçen haziranda 3 yerleşimci gencin Filistinli militanlarca kaçırılıp öldürülmesine misillemede bulunmak. Yerleşim kararının İsrail ile Filistinli gruplar arasında 51 günlük kanlı çatışmanın, Gazze’nin İsrail bombalarıyla yerle bir edilmesinin ardından daha yeni varılan kırılgan ateşkes anlaşmasını tehlikeye sokmasından kaygı duyuluyor. Batı Şeria’daki İsrail koordinatörlüğünden yapılan açıklamada, Gush Etzion yerleşim alanları sınırında bulunan arazinin hazineye geçirildiği belirtildi. Yetkililer kararın gerekçesini açıklamazken İsrail ordusu radyosunun haberinde, “Bu, Hamas tarafından kaçırılan 3 Yahudi yerleşimci olayından sonra alınmış bir karardır” denildi. Söz konusu karara 45 gün içerisinde İsrail mahkemeleri nezdinde itiraz edilebileceği duyuruldu. Geçen hafta İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon’un 3 yerleşimcinin kaçırılıp, öldürüldü İsrail, 400 hektar Filistin toprağına el koyarken, 3 Yahudi gencin kaçırılıp öldürülmesini gerekçe gösterdi “Silahlı Kuvvetler elinde belge ile çalışır. Emniyet’ten, MİT’ten bilgi, belge istedik. Henüz gelmiş bir şey yok. Belgesiz, bilgisiz, imzasız ihbar mektuplarıyla işlem başlatamayız!” Dünün “astsubayı” günümüzün “orgeneralinden” bilgi saklıyor! Saklamakla kalmıyor, Ergenekon ve Balyoz davalarında, vaktiyle komutanları olan generalleri ve subayları “belgesiz, bilgisiz, imzasız ihbar mektupları” ile cezaevine tıkılması “kumpasına” dur, diyemiyor! “Devletin” en önemli kurumu olan Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) doğal üyesi olan Orgeneral Özel çok gecikmiş bir açıklamayı bir başka soruda şöyle yapıyor: “Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz. O çalışmanın içinde biz yokuz. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çalışmanın kamu kuruluşlarına gönderileceğini söylemişti. Henüz bir şey gönderilmedi. Görürsek biz de görüşlerimizi söyleriz. Kırmızı çizgiler aşılırsa gereğini yapacağımızı söyledik. Gereğini de söyleriz. 30 yıldır bu mücadeleyi biz yürütüyoruz. 10 yıl öncesine göre terörle mücadelede bazı nüanslar var. Hükümet çözüm süreciyle sorunu çözmek istiyor. Şehit anaları ağlamasın diyorlar. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bölünmemek, bütünlük önemli, bu kırmızı çizgi...” Demek ki sultanın MGK’si ya hava cıva ya da çözüm sürecinin yöneticileri olan sultan ile Fidan TSK’yi takmıyorlar! Çözüm süreci görüşmelerini 30 bin kişinin katili Apo Efendi biliyor, orgeneral Özel ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bilmiyor! İşte “devlet” yönetimi, işte “sultanlık”! İsrail son 30 yılın en büyük ilhak hamlesiyle Gush Etzion Yahudi yerleşim alanları sınırında bulunan araziyi hazineye geçirdi. (Fotoğraf: REUTERS) ğü bölgedeki arazilerin yerleşimcilere verileceğini söylediği iddia edilmişti. Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail’in kararını iptal etmesini istedi, bunun istikrarsızlığı daha da artıracağını belirtti. Filistinli başmüzakereci Saeb Erekat, uluslararası toplumun “İsrail’i, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te süren yerleşim faaliyetinden ötürü sorumlu tutması gerektiğini” söyledi. İsrail’e tepki gösterenler arasında Batı Şeria’da yerleşimlere karşı duruşuyla bilinen İsrailli “Barış Şimdi” ör Batı’dan tepki gütü de var. ABD yönetimi de İsrail’in bu adımını eleştirerek barış çabalarına zarar vereceği uyarısında bulundu. Washington, İsrail’e kararını yeniden gözden geçirme çağrısı yaptı. İsrail’e benzer tepkiler İngiltere ve Fransa’dan da geldi. İsrail’in 400 hektarlık araziye el koyma kararı kınandı. Zeytin ağaçlarıyla çevrili bölgede bu adımın hayata geçmesi halinde yakındaki İsrail yerleşimi Gevaot’un genişleyeceğini belirtiliyor. Bu arada İsrail ordusunun, Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde düzenlediği baskınlarda, 7 Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi. Dış Haberler Servisi Berlin hükümeti, Irak’ta peşmergelerin cihatçılara karşı savaşına destek için silah gönderilmesi yönünde düğmeye bastı. Ülkede muhalefet cephesinden eleştirilere neden olan adımın yaşama geçmesiyle İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya’nın çatışma olan bölgelere silah gönderilmemesi politikasının delinmiş olacağı yorumları yapılıyor. Irak Şam İslam Devleti’yle (IŞİD) mücadele için Erbil’in silah talebini yaşama geçiren ilk ülke İran olurken Batı da harekete geçmeye başladı. Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen önceki gün yaptığı açıklamada, IŞİD tehlikesine karşı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) silah yardımında bulunma kararı aldıklarını açıkladı. Berlin’in planlarına göre ilk aşamada 4 bin kişilik peşmerge gücünün ihtiyaçlarını karşılayacak silah ve mühimmat gönderilecek. Bunlar içinde kimi kaynağa göre 8 bin, kimi kaynağa göre 4 bin tüfek, en az 4 bin tabanca, 20 milan tanksavar sistemi ve 300 tanksavar füze, 100 bazuka, 5 bin el bombası, gece dürbünlerinin yanı sıra 50 askeri araç da var. Sevkıyatın bu ay içinde aşamalı yapılacağını söyleyen Leyen, peşmergeye tanksavar eğitimini Almanya’da verebileceklerini, gerekli olması durumunda diğer eğitimlerin Erbil çevresinde ya da üçüncü bir ülkede düzenlenebileceğini de açıkladı. Başbakan Angela Merkel de “Zor bir karar verdiklerini ancak kararın ülke çıkarlarına uygun olduğunu” söyledi. Merkel daha önceki bir açıklamasında, Kürtlere silah gönderilmesini savunarak, “PKK silah alacak gruplar arasında yok” demişti. Almanya’da muhalefette bulunan Sol Parti, IKBY’ye silah yardımına karşı çıkarken, bir diğer muhalefet partisi Yeşiller içinde görüş ayrılıkları bulunuyor. Bu arada İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin (RAF) Amirli’nin kurtarılmasının ardından peşmergelere 9 ton cephane, askeri malzeme yardımı ulaştırdığı yönünde haberler geliyor, ancak yardımın hangi ülke tarafından yapıldığı henüz açıklanmadı. İngiltere Başbakanı David Cameron, polise IŞİD’le birlikte savaşmak için Irak ve Suriye’ye gidenlerin pasaportlarına geçici olarak el koyma yetkisi vereceğini açıkladı. Cameron, konuyla ilgili bir yasa hazırladıklarını, pasapotlarına el koyulan süre içinde şüpheli kişiler hakkında soruşturma yapılacağını söyledi. İşçi Partisi’nin lideri Ed Miliband İngiltere Başbakanı’na, IŞİD ile mücadelede Türkiye’nin sınırında alabileceği önlemler konusunu görüşüp görüşmediğini sorması üzerine Cameron, “Bu konuda, güvenlik istihbaratı ve diğer işbirliği konularında Türkiye ile şimdiye kadar olmadığı kadar, çok daha yakından çalışıyoruz” yanıtını verdi. Muhalefet karşı Navaz Şerif karşıtları devlet kanalını bastı Dış Haberler Servisi Pakistan’da Başkent İslamabad dün hükümetin istifasına isteyen muhalefet liderleri İmran Han ve Tahir ül Kadri taraftarlarıyla polis arasında şiddetli çatışmalara sahne oldu. Olaylarda yaralananlar arasında polisler de var. Binlerce gösterici, ellerinde sopalarla ve taş atarak, devlet kurumlarına ve Başbakan’ın ikametgâhına saldırdı, devlet televizyonu PTV’yi bastı. Saatlerce yayınını kesmek zorunda kalan televizyon, ordu birliklerinin müdahale edip göstericileri binadan çıkarmasıyla tekrar yayına başlayabildi. Genelkurmay Başkanı Rahil Şerif’in dün görüştüğü Başbakan Navaz Şerif’e “istifa et” dediği yolundaki haberler ise hükümet tarafından yalanlandı. İngiltere pasaportlara el koyacak Bir Kitap... İran, Türkiye ve ABD’nin geleceğini irdeledi. Türkçeye çevrilmesi gereken Kinzer bu kitapta Dulles Yayımlayan: Times kardeşlerin dünya Book siyasasına etkileri, Sayfa: 416 Guatemela’dan Yazar, 1996Kongo’ya nasıl 2000 yılları arasında yasadışı saldırılar Türkiye’de Nev York yaptıkları, ABD’yi Times gazetesinin bürosunu kurmakla Dulles Kardeşler Vietnam Savaşı’na nasıl ittikleri, Küba kalmadı, “iki dünya ve İran’da Amerika arasında” dediği karşıtlığını nasıl körükledikleri Türkiye izlenimlerini dilimize anlatılıyor. İstihbarat de çevrilen “Hilal ve Yıldız” dünyasını anlamak için bir adlı kitapta topladı. “Ezber rehber kitap! Bozmak” adlı kitabında dı: The Brothers A (Kardeşler) Yazarı: Stephen ABD’den dinlemelerin sonlandırılması istendi ancak beklenen yanıt gelmedi Ankara soruyor ama bilgi veren yok deler dikkat çekti: “ABD makamlarının söz konusu haberdeki vahim iddiaları ciddiyetle ele alarak tarafımıza tatminkâr bir açıklama sunması talebi bugün maslahatgüzara iletilmiştir.” DUYGU GÜVENÇ ANKARA Türkiye’nin müttefikleri olan Almanya, ABD ve İngiltere’nin, büyükelçilerin bilgisayarlarından, Başbakan Yardımcıları ve bakanlara kadar Türkiye’ye dönük çok sayıda dinleme ve takip yaptığı eski NSA ajanı Edward Snowden belgeleriyle yeniden gündeme gelirken, Ankara, ABD’den ikinci defa dinlemelerin sonlandırılmasını istedi. Ancak beklediği yanıtı alamadı. Ankara Maslahatgüzarı Jess Baily, dün ABD için tatil olmasına karşın sabah saatlerinde Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Baily’ye, tıpkı ocak ayında ABD’nin Almanya’ya yönelik dinlemeleriyle ortaya çıkan belgelerde olduğu gibi ikinci kez girişim yapıldı. Ankara, yine ABD’nin Türkiye’yi dinleme ve istihbarat faaliyetlerini sonlandırılmasını istedi. Dışişleri’nden yapılan açıklamada, bu tür faaliyetlerin dost ve müttefikler arasında kabul edilemeyeceği yinelenirken şu ifa da Ankara, ABD nezdinde girişim yapmış, Davutoğlu, konuyu muhatabı John Kerry ile ele almıştı. Maliki Amirli’de Dış Haberler Servisi Irak Başbakanı Nuri Maliki, önceki gün Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) elinden kurtarılan Amirli’ye gitti. El Maliki’yi, iki ay IŞİD’in kontrolünde kalan Amirli’yi kurtaran ordu birliklerinin komutanları karşıladı. Daha sonra ordu birliklerini mevzilerinde ziyaret ederek teşekkür eden Maliki, Amirli’nin “2 ay süren kahramanca bir direniş sergilediğini, Irak’ın cihatçılara mezar olacağını” söyledi. Çoğunluğu Şii Türkmen olan 20 bin nüfuslu Amirli bölgesi, Amerikan savaş uçaklarının IŞİD hedeflerini bombalamasının ardından, ordu, peşmerge ve Şii milisler tarafından kurtarıldı. Amirli’nin bağlı olduğu Selahaddin vilayetinin Süleymanbeg bölgesinde de IŞİD hâkimiyeti sona erdi. Peşmerge güçleri ve Şii milislerin destek verdiği Irak ordu birlikleri dün Süleymanbeg’e girdi. Açık Mektuba Yanıt... nkara’daki İtalyan Kültür İtalyan Kültür Derneği’nin A Merkezi’nin kapatılması kapatılması son derece üzücü konusunda Cumhurbaşkanı oldu. Türkiye’de büyükelçi Giorgio Napolitana’ya yazdığım “açık mektuba” dönemin büyükelçisi Carlo Marsili’den şu yanıt geldi: “Değerli Özgen Bey, Cumhuriyet gazetesi 29 Ağustos sayısındaki açık mektubunuzu okudum. Şahsıma gösterdiğiniz ilgi ve sempati için teşekkür ederim. Benim için de Ankara olarak görev yaptığım sürece buna engel olmak için çaba gösterdim. Maalesef İtalya Dışişleri Bakanlığı yapabildiği her alanda masraf kısmak zorunluluğunda bulunuyor. Elbette başka bir kalemde tasarrufa gitmelerini tercih ederdik. Fakat bu konuda etkili olamadık. En içten selamlarımla... Carlo Marsili” yanıtı ABD 17 Ocak’ta verdi Diplomatik kaynaklar, dinlemelerle ilgili Ankara’ya ‘güvenlik’ nedeniyle bilgi iletilmeyeceğini de belirtirken, ABD Başkanı Barack Obama’nın, 17 Ocak’ta yaptığı konuşma ile müttefiklere yanıtın verildiğini belirtti. Obama bu konuşmasında, istihbarat girişimlerini başta 11 Eylül olayları ile gerekçelendirmiş ve “güvenlik nedeniyle bu tedbirleri almak zorundayız” mesajı vermişti. Obama, daha sonra katıldığı televizyonyon programında da Türkiye’ye yönelik dinlemelerin sorulması üzerine, “Ülkeülke yorumda bulunmayacağım” diyerek Türkiye ile ilgili dinlemeleri yalanlamamıştı. Snowden belgelerinin ilk çıkışınının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da dün yaptığı açıklamada, Almanya ile istihbarat örgütleri ve İçişleri Bakanlıkları arasında görüşme yapıldığını belirtti. Geçen ay Almanya’dan izahat istenmiş Almanya İçişleri Bakanı da bunun üzerine, Erdoğan’ın devir teslim törenine katılmıştı. Ankara, İngiltere’nin Türkiye’yi dinlemesine karşı bir girişimde ise bulunmadı. İngiltere Büyükelçisi Richard Moore, “İstihbarat ile ilgili konularda konuşmuyoruz. Bunu ne doğrularım, ne yalanlarım” dedi. Ancak Erdoğan’ın NATO zirvesi sırasında İngiltere Başbakanı David Cameron ile istihbarat iddialarını ele alması bekleniyor. İngiltere’ye soru yolda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle