02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EYLÜL 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 MEB, imam hatip liselerinin kapılarını ‘İslam eğitimi için’ vakıf ve derneklere açtı Bilal artık okulda! u Milli Eğitim Bakanlığı, imam hatip liselerinde mesleki eğitim için ‘çeşitli kurumlardan destek almanın’ önünü açtı. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeyle, devlet okullarında TÜRGEV, Ensar Vakfı, Furkan Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı gibi kurumlar ders verebilecek, kitap dağıtabilecek, öğrencileri kendi kurumlarında stajyer olarak eğitebilecek. SİNAN TARTANOĞLU Kanı yanlışlıkla döken görevli de bulunamadı. ‘Yaşıyordu’ diyen tanık ‘ 1 M İL YO N İH L ’ L İ’ Tarihimizin En Esrarengiz Ölümü Özal öldürüldü mü? Bilmiyoruz. Kuşkular var; ama somut veri yok. Eldeki tek somut veri, Özal’a daha önce suikast düzenlendiği gerçeği… O da karanlık bir teşebbüstü. 1992’de, Kartal Demirağ ile 32. Gün için Dazkırı’da görüşmüştük. Çiğdem Anat’ın “Sizi kim eğitti” sorusuna Demirağ, şu cevabı vermişti: “Komando kamplarında bir emekli general eğitti bizi…” Ne o kamplar ne de emekli general ortaya çıkarıldı. Özal suikastını, Cumhuriyet Savcısı Uğur Tönük araştırıyordu. Onunla da konuşmuştum. İnanılmaz şeyler anlattı: “Araştırmamız sonucunda, Dazkırı’da bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Demirağ’ın da bu teşkilatın yetişmiş elemanı olduğunu saptadık. Suikastta kullanılan silahın Demirağ’a kongre salonunda polisler tarafından verildiğini tespit ettik. Tahkikat belli bir noktaya ulaşınca MİT’ten olduğunu tahmin ettiğim 3 kişi beni İstanbul Ulus’ta bir villaya çağırdı ve bu tahkikatı yapmamamızı söyledi. Durduk.” Ne o salondaki polisler ne de MİT’ten olduğundan şüphelenilen kişiler bulunabildi. 4 yıl önce Semra Özal, eşinin ölümüyle ilgili kuşkuları olduğunu söylediğinde kendisini ziyarete gittim. Çok ilginç bir şey anlattı: Özal’ın ölümünden sonra, Semra Hanım evde yokken bir Azeri genç gelip kapıdaki korumaya bazı bilgiler vermiş; Elçibey’e sempatisi nedeniyle Özal’a Baku gezisi sırasında ağır ağır tesir eden bir zehir verildiğini, bu zehri bildiğini anlatmış. İstanbul’da kaldığı otelin adresini vermiş, “Bulamazsanız şunlar beni tanır” diyerek bir karıkocanın ismini bırakmış. Semra Hanım konudan haberdar olunca hemen korumasını gencin oteline göndermiş. Azeri genç, otelde yokmuş. Bahsettiği karıkocaya gidilmiş. Onlar da “Bizim öyle biriyle ilgimiz yok” demiş. Sonraki günlerde de Azeri genç otele gelmemiş. O Azeri genç de bulunamadı. Hayalleri adım adım gerçekleşiyor Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV yöneticisi sıfatıyla İstanbul’da eğitim yöneticilerinin de katıldığı eğitim konulu bir toplantıda imam hatip liselerine ilişkin sözleri çok tartışılmıştı. CHP’li Gürsel Tekin’in basın toplantısıyla kamuoyuna duyurduğu ses kayıtlarında Bilal Erdoğan, MEB yönetecilerine “Şimdi biz imam hatiplerde imam hatiplerin mevcudunu artırmaya çalışıyoruz. Yüzde 10 seviyelerine ulaştık, belki yüzde 15 olacak. Ancak yüzde 8’i bu sefer aynen Yurtkur yurtlarında yaşadığımız sıkıntıları yaşayacak hale getirmememiz lazım. Onun için bir avantajımız, seçmeli din derslerinin diğer okullarda da olması” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan ayrıca yine İHL’lerle ilgili olarak “Büyük okullar yapılıyor şu anda... Kısa sürede 1 milyon öğrenci olacak imam hatiplerde, yani şu anda bu kesin. E o zaman, bu 1 milyon öğrenci, her sene demek ki 125 bin mezun verecek ortalama. E o zaman, üniversite sınavlarına giren 1 buçuk milyonu aşkın öğrencinin içinde bu 125 bin öğrenci nerede olacak, bunların ne kadarı üniversitelere yerleşecek? Üniversitelerde din eğitimi ne durumda? Zaten sayı artıyor, zaten 1 milyona ulaşacak, bunların önünü kimse tutamaz yani” demişti. Bilal Erdoğan ayrıca, okulların kızerkek ayrı olarak planlanması gerektiğini dile getirmişti. ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde çarpıcı değişikliklere gitti. Resmi Gazete’de yer alan düzenlemeye göre, imam hatip liselerinde eğitim ve öğretim yılı süresince “imamlık, hatiplik, vaizlik, müezzinlik, Kuran kursu öğreticiliği ve benzeri mesleki uygulamalara” yönelik eğitimlerle ilgili “çeşitli kurumlardan destek alınabilecek.” Bu kapsamda MEB’e bağlı devlet okullarında TÜRGEV, Ensar Vakfı, Furkan Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı gibi kurumlar ders bile verebilecek, kitap dağıtabilecek, öğrencileri kendi camilerinde, mescitlerinde veya Kuran kurslarında stajyer olarak eğitebilecek. MEB, geçen yıl baştan aşağı değiştirdiği ortaöğretim yönetmeliğinde tam 1 yıl sonra yeniden radikal düzenlemeler yaptı. Din eğitimine ilişkin bir düzenleme ise MEB ile yakın temasta bulunan vakıfları akıllara getirdi. İmam hatip liselerinde eğitim ve öğretim yılı süresince, “imamlık, hatiplik, vaizlik, müezzinlik, Kuran kursu öğreticiliği ve benzeri mesleki uygulamaya” yönelik eğitimler “ilgili kurumlarla işbirliği” içinde yürütülecek. “Dini mesleki uygulamalarla ilgili kurumlar” ifadeleri ise hem MEB ile hem de genel olarak hükümetle yakın işbirliği içinde bulunan Ensar Vakfı, Furkan Vakfı, Hizmet Kartal’ın silahı Programda kafa karıştıran bir başka tanığı konuşturduk: Antalya’dan gelen bir işadamı, Cumhurbaşkanı Acil’e getirildiğinde kendisinin de nişanlısıyla orada olduğunu ve Özal’ın karnını tutarak inleyişine tanık olduklarını söyledi. Oysa hastaneye geldiğinde Özal’ın kalbinin durduğu biliniyordu. Bu iki tanığın ifadeleri, diğer tanıklarca reddedildi. Ancak program ciddi bir sonuç verdi: Yayından sonra Çankaya benden yayın bandını istedi. Ve hemen ardından Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu, Özal’ın ölümünü incelemeye aldı. İş savcılığa intikal etti; yine sonuç çıkmadı. İmam hatip öğencilerine yönelik özel ilgisi, ses kayıtlarıyla kamuoyuna yansıyan Bilal Erdoğan atık daha rahat hareket edebilecek. Semra Özal’ın fotoğrafları mı? NTV’de “Bir suikastın anatomisi” programını yaptıktan sonra, burada ilk kez yazacağım bir başka tuhaflık oldu: Yayından hemen sonra bir telefon geldi. Tanımadığım biri, elinde Semra Özal’ın özeline ait fotoğraflar olduğunu söyledi. “Semra Özal’ın fotoğrafları mı” diye sordum hayretle... Telefondaki, Semra Hanım’ın bunları bildiğini, eşini de bu fotoğrafları görmemesi için bizzat zehirlediğini anlattı. Fotoğrafları satmak istiyordu. Ne özel hayatla ilgilenirdim ne de böyle bir kirli pazarlığa girerdim. “İlgilenmiyorum” deyip kapattım. Bu saçmalıktan da hiçbir yerde bahsetmedim. Ancak dünkü gazete manşetleri, o gün bana gelen telefonun, birilerince ciddiye alındığını gösteriyor. Şimdi öğreniyoruz ki, Özal’ın ölümüne dair soruşturmada bir gizli tanığın ifadesiyle, Özal’ın yakınındaki 54 kişi dinlenmiş. Ahmet ve Semra Özal da, “kasten adam öldürmek” suçlamasıyla 2 yıl boyunca takibe alınmış. Haklarında 19 kez dinleme kararı verilmiş. Bu takibe dayanak oluşturan “Selçuk” kod adlı gizli tanığın, iddianameye konmayan ifadesi bana tanıdık geldi: “Semra Özal’ın birtakım kirli işleri kasete alınmış. Bu bilgilerle ona şantaj yapılmış. Turgut Özal’ı ona zehirlettiler.” Şikâyetçi iken şüpheli duruma düşürülen Ahmet Özal dün, “Bunlar bizi delirtecek” diye feryat ediyordu. Semra Özal ise “Bunlar beni de eşimi de her gün bir daha öldürüyorlar” diyordu. Yakından izlemeye çalıştığım bu ölüm vakası, bütün soru işaretleriyle birlikte giderek esrarengiz bir Hollywood filmine dönüşüyor. Belki de Özal, sadece boğazına hâkim olamadığı için can verdi; ama eski bir cumhurbaşkanının ölümünün 21 yıldır aydınlatılamaması, bu devletin ayıbı olarak orta yerde duruyor. Vakfı, Hayrat Vakfı ve hatta TÜRGEV gibi “ilgili kurumları” akıllara getirdi. Söz konusu vakıfların tamamının din eğitimi ile ilgili çalışmalarının olduğu biliniyor. Örneği Hayrat Vakfı gibi kurumların da zaten MEB ile protokoller imzalayarak Osmanlı Türkçesi eğitimi verdiği belirtiliyor. TÜRGEV’in tanıtımında yer alan “Öğrencilerimizin eğitimlerine yönelik projelerimiz arasında sosyal bilimler, dil bilimleri ve İslami ilimler alanında onur, ihtisas ve dönemsel programlar hazırlayan Eğitime Destek Projesi (EDEP)” ifadelerinin, söz konusu yönetmelik maddesine uyabileceği belirtiliyor. Ensar Vakfı da kendisini “Din ve değerler eğitimi alanında ilmi ve akademik pek çok faaliyetin yürütüldüğü vakfımız bünyesinde öğrencilerimize aynı zamanda, nitelikli ve ileri seviyede Arapça dil eğitimi verilmekte, temel İslami ilimler ve sosyal bilimler alanlarında da eğitim seminerleri düzenlenmektedir” ifadeleri ile tanıtıyor. İşbirliği için hazırlar! Yönetmelikle önü açılan “işbirliğinin” ayrıntıları ise dikkat çekiyor. Buna göre TÜRGEV, ENSAR ve ÖNDER gibi vakıflar okullarda “yardımcı ders kitabı” adı altında, eğitim öğretim materyali dağıtabilecek. Bu kurumlar İHL’lerin mesleki uygulama alanları olan mescitlerde eğitim verebilecek. İHL öğrencilerinin “İmamlık, hatiplik, vaizlik, müezzinlik, Kuran kursu öğreticiliği” gibi mesleki uygulamalarda Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı camilerde ve Kuran kurslarında staj yapmaları gerekiyor. Söz konusu düzenleme ile stajlarını her türlü vakfın ve derneğin kendi yapılarında yapabileceği belirtiliyor. Örneğin Hayrat Vakfı’nın Türkiye genelinde onlarca Kuran kursu bulunuyor. Yönetmelikle, tüm ortaöğretim okullarına ibadethane zorunluluğu getirildi. Daha önce okul binalarında “ibadethane” açılması, talep olması koşuluna bağlanmıştı. Yeni yönetmelikte, “Okulda ibadethane ihtiyacı için doğal aydınlatmalı mekân ayrılır” ifadesi kullanıldı. Eve gelen Azeri Mescit artık zorunlu Dinleme skandalı Can Dündar’a açılan dava reddedildi İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı Can Dündar’ın 3 yıl önce Deniz Feneri e.V. yolsuzluğuna ilişkin kaleme aldığı yazı nedeniyle açılan dava reddedildi. Dündar’ın Milliyet gazetesinden 8 Eylül 2011’de yazdığı “Gözler Deniz Feneri’nde” başlıklı yazısına manevi tazminat davası açıldı. Yazısında “Bayram sonrası yeni bir operasyonla Kanal 7’ye baskını haber veren köstebek dahil 1015 kişinin daha tutuklanacağı, savcılığın Kanal 7’ye baskını isteyen yazının İçişleri Bakanı’nın Özel Kalem Müdürü (şimdiki Burdur Valisi) tarafından AKP’li Kırıkkale Belediye Başkanı’na duyurulduğu” ifadeleri nedeniyle açılan tazminat davasında mahkeme hukuka aykırı bir yayın bulunmadığından davanın reddine karar verdi. Mahkeme kararında “Dava konusu haberin gündemde geniş yer tutan ve kamuoyunun yakından ilgilendiren dava ile ilgili olarak yürütülen soruşturma ile ilgili yapılan açıklamalar ve ortada olan söylentiler dahilinde yazıldığından, bilgilerin ilgi çekici biçimde kamuoyuna sunulması söz konusu olduğundan, hukuka aykırı bir yayın bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir” ifadelerine yer verildi. Sınıfı mescit yaptılar HURİYE MAZİ 500 derslik açığı bulunan Afyon’da iki sınıf 50 metreye feda edildi AFYON Afyon’da Oruçoğlu İlkokulu’nda 2 sınıf boşaltılarak kadın ve erkekler için ayrı ayrı mescit yapıldı. Üstelik okul camiye 50 metre uzaklıkta. Eğitimde Türkiye 52’ncisi olan Afyon’da 500 derslik açığı bulunuyor. Afyon Milli Eğitim Şube Müdürü İbrahim Özkul’un geçen yıl “Bundan sonra okulları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri yönetecek. Okul müdürleri onların izni olmadan bir karar almayacak” diye talimat verdiğinin ortaya çıkmasının ardından eğitimdeki skandallar da bit miyor. Afyon’da Oruçoğlu İlkokulu’nda 2 sınıf boşaltılarak kadın ve erkekler için ayrı ayrı mescit yapıldı. Sınıflar boşaltılarak yerlere halılar serilip dolaplar konuldu. Mescit odalarının kapısına ise “dinlenme odası” yazıldı. Üstelik okulun hemen bitişiğinde 50 metre mesafede Özerler Camisi bulunuyor. Eğitimde Türkiye 52’ncisi olan Afyon’da 500 derslik açığı var. Bu da 24 derslikli 21 okul anlamına geliyor. Derslik sıkıntısından dolayı 31 okulda halen ikili öğretim yapılırken 2 bin öğretmen açığı olması da eğitimin durumunu gözler önüne seriyor. kan Yanlışlıkla dökülen Afyon Oruçoğlu İlkokulu’nda iki sınıf boşaltılarak yapılan mescidin pencerelerinden 50 metre ilerideki cami görünüyor. Okullar buhar oldu Eğitim alanı olarak ayrılan parsellere okul yaptırmak kaydıyla rezidanslar inşa eden müteahhitler binaları bitirdi, protokolü unuttu ÖZLEM GÜVEMLİ Ahmet Özal, “Babamın öldürüldüğüne inanıyorum” deyince 2010’da NTV’de bir program yapıp Özal’ın ölümünü bütün tanıklarıyla masaya yatırdık. Semra Özal da katıldı. Yayın tam 5.5 saat sürdü. Orada Ahmet Özal, bir laborantın uyarısı üzerine dilekçe verip hastaneden babasına ait kan örneklerini istediğini anlattı. Hastane, dilekçeye karşılık, “Kan yanlışlıkla dökülmüş” cevabını vermişti. Ahmet Özal da, Kanal 6’da yöneticiyken hastaneye gizli kamerayla bir muhabir yollamış ve kanı sordurmuştu. Alınan cevap, kan donduran cinstendi: “O kanda, bir insanda olmaması gereken şeyler vardı.” Devletin ayıbı DİYARBAKIR’DA ANADİLDE EĞİTİM GERİLİMİ İstanbul’un birçok ilçesinde imar planlarında eğitim tesisi alanı olan parsellerde, özel emsal artışı izinleri verilerek değişiklikler yapıldı. Teklifi sunan firmayla İstanbul Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü arasında protokoller imzalanarak tamamen kaldırılan ya da kısmen azaltılan eğitim tesisi alanları karşılığında, yüklenici firmalara okul yapıp bakanlığa bağışlamaları kaydıyla plan değişikliğine onay verildi. Bu okulların peşine düşen İBB’nin CHP’li meclis üyesi Hüseyin Sağ, söz konusu protokollerin birçoğunun gereğinin yerine getirilmediğini tespit etti. Firmalar konutlarını, rezidanslarını yapıp satışlarını bile gerçekleştirmelerine karşın meclis kararı gereği yapılıp teslim edilmesi gereken okulların ortada olmadığına dikkat çeken Sağ, “O bölgedeki çocuklar daha uzak okullara gitmek zorunda bırakıldı” dedi. Yapılan tespitlere göre protokollere uymayan inşaat projeleri şöyle: 4 Üsküdar Bulgurlu Mahallesi’nde Saf Gayrimenkul Geliştirme İnşaat ve Ticaret AŞ tarafından 32 derslikli bir ilköğretim okulu yapılması gerekiyordu. Ancak parseller üzerindeki AkAsya isimli AVM ve rezidans projesinin tamamlanmasına karşın okul hâlâ ortada yok. 4 Kartal Petrol İş Mahallesi’nde 2008 yılında İstanbul Valiliği ile il gili firma arasında yapılan protokolle 24 derslikli bir okulun yapılarak kamuya bağışlanacağı konusunda anlaşmaya varıldı. Ancak okul hâlâ yapılmadı. 4 Avcılar Cihangir Mahallesi’nde 2 dönümlük araziye meslek lisesi yapılması hedeflenirken, parselin bir kısmı 2010 yılında Ticaret+Hizmet alanına dönüştürüldü. Aşkın Turizm İşletmeleri ve İnşaat Ticaret Anonim Şirketi adına kayıtlı olan arazi için plan notuna “Minimum 40 derslik Turizm Meslek Lisesi yapılarak kullanımına hazır halde Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmeden 21620 parsel iskân edilemez” notu eklendi. Parsel iskân edilip inşaat yapıldı ama okul yine yapılamadı. 5 okula molotof ve ses bombalı saldırı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Lice ilçesi Yalaza köyünde Kürtçe eğitim vereceği belirtilen bir ilkokul inşaatına geçen günlerde askerlerin tespit için gönderilmesi üzerine gerginlik yaşanmıştı. Silvan’da önceki gece PKK’nin gençlik yapılanması olarak bilinen Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) üyesi bir grup tarafından okullara saldırı düzenlendi. Atatürk İlkokulu, 14 Nisan Anaokulu, Silvan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, imam hatip lisesi ve Mehmet Ali Kepolu İlkokulu’na mas keli gruplar tarafından molotofkokteylli ve ses bombalı saldırı düzenlendi. 14 Nisan Anaokulu’nda yangın çıktı ve maddi hasar oluştu. 5 okula düzenlenen saldırı eylemlerini PKK’nin gençlik yapılanması YDGH, sosyal medya hesaplarından üstlendi. Yapılan açıklamada, eylemlerin Lice ilçesi Yalaza köyündeki Kürtçe okula operasyon düzenlenmesine “misilleme” amacıyla gerçekleştirildiği ifade edildi. Bölgeye çok sayıda itfaiye ve polis sevk edilirken, saldırganların yakalanması için operasyon başlatıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle