02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 14 EYLÜL 2014 PAZAR 18 KÜLTÜR Onun vatanı müzik... CEREN ÇIPLAK Şevval Sam, müzik ve günümüz Türkiyesi üstüne düşüncelerini Cumhuriyet’e anlattı Ulufe İstemiyoruz! Kültür ve Turizm Bakanlığı “Edebiyat Eserlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik” kapsamında bu yıl ilk kez, 40 yazara teşvik verildiğini açıkladı. Teşvik hangi yazarlara verildi? Bilmiyoruz. Yazar adları gizli! Kim belirledi, kime ne verileceğini? Onu da bilmiyoruz. O da gizli! Tek bildiğimiz, “Bakanlıkça belirlenmiş bir kurul tarafından” belirlendiği… Bu olayı başından beri takip eden Aslı Uluşahin’in dünkü Cumhuriyet’te “Gizlilik baş ağrıtır” haberini okumuşsunuzdur. Eski Bakan Günay döneminde, onun önerdiği bir tasarıydı bu. Şimdi o bile bugünkü uygulamaya ve bu gizliliğe tepki gösteriyor. Bir ortak tepki de PEN ve BESAM’dan (Bilgi Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nden) geldi. Bugünkü haberlerde görebilirsiniz. Özetle bu gizliliğin ilk olmasa bile yanlışlığı vurgulanıyor; “Seçici kuruldaki meslektaşlarımızı ve destek alan yazarlarımızı, kamuya ve şeffaf demokrasi idealine saygı bağlamında adlarını açıklamaya davet ediyoruz. Daha pratik ve herhalde doğru adım, tabii ki, bu bilgilendirmenin Kültür Bakanlığı tarafından yapılmasıdır” deniyor. Ben kendi adıma bu tepkiyi fazlasıyla “aman kimseye bulaşmayalım”cı buluyorum. Korku mu, ilişkiler mi, çıkarlar mı, boş vermecilik mi? Bilemiyorum… Ve PEN yönetim kurulunda bulunmam, bu düşüncemi değiştirmiyor. Benim içimden şöyle haykırmak geliyor: Ey Dostlar! Eğer biz yazar ve sanatçılar bahşiş alan saray soytarılarına dönmek istemiyorsak, kamu kaynaklarının dağıtımında koşulların açık ve net olması, seçen ve seçilenlerin aleniyeti şarttır! Ey Dostlar! Sevgili yazarlar, yayıncılar ve kültür üreticileri! Ve bütün bu insanları temsil eden örgütlerin, kuruluşların temsilcileri! Hangi gerekçeyle olursa olsun, ulufe dağıtırcasına, hesap vermeksizin, gizlilik içinde yapılan bu desteği kabul edilemez buluyoruz. Ey Dostlar! Hesap verebilirlik ve şeffaflık bir demokrasinin başlıca varlık koşullarındandır! Kültür Bakanlığı açıklamıyorsa siz açıklayın adlarınızı. Kamuya ve şeffaf bir demokrasiye duyduğunuz saygıyı kanıtlamak için açıklayın. “Ulufe istemiyoruz” demek için; “Biz padişahın soytarısı değiliz” diyebilmek için açıklayın. Sanata ve edebiyata devlet desteği, gönül işi, iman işi değildir. Hele ulufe hiç değildir. Devletin görevidir! NOT Sevgili Okurlar, geçen perşembe “çArşı Darbeci Örgüt, Biz Japon…” başlıklı yazım üzerine sizden gelen tüm mektuplara yanıt veremedim, çünkü o akşam bilgisayarım azizliğe uğradı ve her şeyi (mektuplarınızı da) kaybettim. çArşı düşmanları sevinmesin, her sözünüz aklımda ve yüreğimde! Şevval Sam, “Toprak Kokusu II” konseriyle 27 Eylül’de İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde izleyicisiyle buluşacak. Bu konserin çıkış noktasında Şevval Sam’ın toprakla olan ilişkisine dair söylediği bir söz var: “Toprak bize ait değil, biz toprağa aidiz” diyor ve “Çünkü” diye sözlerini sürdürüyor: “Bütün savaşların o toprağın bize ait olduğunu zannettiğimizden dolayı çıktığını düşünüyorum. Bu konserde söyleyeceğim parçalar, birbirlerini bir şekilde ayırmaya çalışan, birbirine düşman kesilen insanların kalbini yumuşatır belki.” Konserde yok yok: tangolar, alaturkalar, arabeskler… “Trakya’dan Karadeniz’e bütün bölgelere uğrayacağız” diyor Sam. “Farklı etnik dillerde türküler söyleyeceğim, bunun içinde Süryanice, Zazaca, Çerkezce, Ermenice, Ezidi türküsü; Yahudi ninnisi, Filistin şarkısı da olacak. Kimse annesinin karnından katil doğmaz.” Toprağın alçakgönüllü olduğunu vurguluyor Sam: “Siz ona bir çekirdek atarsınız size kim olduğunuzu sormaz, bir çiçek, ağaç olarak hediyesini geri verir. Bu barışı sağlayabilmek için alçakgö k için p halkı bölme in e h r a rl a d ti İk u“ birbirin ne kadar çok hip lk a H r. şı ra ğ u yip birbirine sa şarkısını söyle r bölünmez.” çıkarsa o kada nüllü olmak gerekiyor. O gecede bizim rehberimiz de toprak olacak.” Konserinde şarkılarla farklı topraklara uğrayacak olan Sam, “Dünyayı yaşanabilir kılan, farklılıklar. Yoksa dünya da cehennemin bir yüzü, ama cennet de var. Bu şarkılar belki de bu cennet” diyor. u “Her şeye alı deliliğini yaşıy şır olduk. Normalliğin oru Türkiye bir tım z. Dumur ülkesiyiz, arhane, aslın bir tımarhane da dünya .” bütün şarkıların kendi hayat hikâyemde bir karşılığı var. Barış, aşk, hasret, düğün, cenaze ağıt insana dair ne varsa o şarkılarda söylüyorum.” Toplumdaki kutuplaşmaya değinmeden edemiyor: “Toplum olarak kibir meselesini halletmeliyiz. Toplumun bir kısmı kibirle özdeşleşti. Daha önce etnik kimlikler daha çok barış içindeydi. Bugün ikiye bölündük aslında. Ciddi bir kutuplaşma, kocaman iki parça var artık. Herkes birbirini olduğu gibi kabul etse, herkes birbirinin şarkısını söylese hiçbir huzursuzluk olmaz.” Cümlelerini barıştan yana kullanıyor: “İktidarlar hep halkı bölmek için uğraşır. Böl ve yönet diye bir taktik var siyasette. Ne kadar bölerlerse o kadar kolay yönetebilirler. Dolayısıyla halkın birbirine kenetlenme si, olduğu gibi kabul etmesi gerekir. Halk ne kadar çok birbirinin şarkısını söyleyip birbirine sahip çıkarsa o kadar bölünmez ve bir arada yaşar. Savaşarak barış elde edilen bir tarih yok.” Toplum olarak her gün yeni bir acıya, yeni bir travmaya uyandığımıza değiniyor: “Her şeye alışır olduk. Bu yüzden normalliğin deliliğini yaşıyoruz aslında. Bunların farkına varmadığımız sürece bu hep yaşanacak. Karısını öldüren bir adamın ne kadar güler yüzlü olduğu üzerinden bir sunum varsa bunun neresini tartışacaksınız? Dumur ülkesiyiz, tımarhane gibiyiz. Türkiye bir tımarhane, aslında dünya bir tımarhane.” Ve sonunda yine müziğe dönüyor. Müziğin şifalandırıcı gücüne… “Bir olay olduğu zaman hemen konserler iptal ediliyor. Diziler, reklamlar, alışveriş her şey devam ediyor ancak müzik sektörü bir anda duruyor. Kimse müziğin şifalandırıcı gücünün farkında değil. Bir anne ağıt yakarken acısını şifalandırmak için ağıt yakar. Bu anlamda arabeskin çıkış dönemini de toplum üzerinde şifalandırıcı bir güç olarak görüyorum.” Konserde yok yok u “Bir olay olduğu zaman hemen konserler iptal ediliyor. Kimse müziğin şifa gücünün farkında değil. Bir anne ağıt yakarken acısını şifalandırmak için ağıt yakar.” ‘Her şeye alışır olduk’ Şevval Sam, sınırların bile olmaması gerektiğini düşünen, müziği kendisine vatan edinmiş biri. Bugüne dek, Karadeniz müziklerinden arabeske, tangoya farklı türlerde albümler çıkaran Sam’ın müzikle ilgili bir doyumsuzluğu var: “Müzikle ilgili doyumsuzluğum çocukluğumdan beri gelen bir şey. Bir dönem klasik müzik dinlerken bir dönem de deli gibi Rumca parçalar dinlerdim... Arabesk dinlediğim bir dönem de var, caz dinlediğim dönem de... Benim söylediğim Müziğe doyumsuz Müziğin şifa gücü ‘TANRILAR OKULU’NUN YAZARIYDI ‘Savaşla barış olmaz’ Stefano D’Anna yaşamını yitirdi Kültür Servisi Dünyada ve Türkiye’de bestseller olan “Tanrılar Okulu” adlı felsefi romanın yazarı Stefano D’Anna, İtalya’nın Como kentinde yaşamını yitirdi. D’Anna, kanser tedavisi görüyordu. Başarının sosyolojisi üzerine çalışmaları ile “Zamandan Bağımsız Liderlik, Bütünlük ve Kurumsal Uzun Ömürlülük” üzerine düzenlediği seminerlerle pek çok kurumsal lidere esin kaynağı olan D’Anna’nın “Tanrılar Okulu” kitabı 2002’de İtalya’da yayımlandıktan 2 yıl sonra Türkiye’de de çok satanlar listesinin doruğuna tırmanmıştı. “Tanrılar Okulu”, D’Anna ile kardeşi Ellio D’Anna arasında çok konuşulan bir davaya da konu olmuştu. Ellio D’Anna, kitabın kendisine ait olduğunu ileri sürerek dava açmış; ancak mahkeme bu iddiayı reddetmişti. T.C. İSTANBUL 10. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/4455 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Satışa konu taşınmaz; dosya içerisinde mevcut, Fatih Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 20.09.2013 tarih 5483 sayılı yazısına ekli Tapu kaydında; İstanbul ili, Fatih ilçesi, Seyyid Ömer Mahallesi Kat Mülkiyeti 1730 ada, 1 parsel numaralı kargir apartman nitelikli taşınmazda 20/96 arsa paylı, 73,87 m2 yüzölçümlü, kömürlük eklentili 4. kat, 5 bağımsız bölüm numaralı, taşınmazın tamamı olarak nitelendirilmiştir. Söz konusu taşınmaz; İstanbul ili, Fatih ilçesi, Seyyid Ömer Mahallesi, Kızılelma Caddesi’nden ayrılan Taşköprülüzade Sokak 66 dış kapı numaralı adreste kain, tapuda 1730 ada, 1 parsel üzerinde bulunan kat mülkiyetli kargir apartmanda 4. katındaki 5 bağımsız bölüm numaralı meskenin tamamıdır. Taşınmazın bulunduğu apartmanın binanın 4. katında yer aldığı, yaklaşık 35 yıl önce betonarme karkas sistemde inşa edildiği, bodrum kat+ zemin kat+4 normal kat+ çatı piyesi olmak üzere 7 katlı olduğu, binanın giriş kapısı demir doğrama kapı, yer döşemesi seramik kaplama, duvarları yarıya kadar yağlıboya üzeri plastik boyalı, dış cephesi BTB kaplama olup her katta 1 adet daire bulunduğu, satışa konu 4. katındaki 5 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın tapuda mesken olarak geçtiği mevcutta çatı piyesinin bulunduğu, daireye girişte sağ tarafta üst kata çıkış merdivenlerinin yer aldığı, dairenin giriş bölümünde holantre bölümü, salon+3 yatak odası+banyo+WC+mutfak mekânları, üst katta ise 1 adet oda ile banyo ve teras bölümlerinin yer aldığı, dairenin giriş kapısı çelik doğrama, ıslak hacim yer döşemeleri seramik kaplama, oda yer döşemeleri parke kaplama, duvarları sıvalı, boyalı, iç kapılar ahşap doğrama, banyoda duşu, klozeti, lavabosu mevcut, duvar kaplaması seramik, mutfak hava boşluğundan cephe alıp mutfak dolapları bulunduğu, dairede her türlü sıhhi tesisat armatürleri ile elektrik, su ve doğalgaz kombi tesisatının yer aldığı dairenin brüt takribi 70 m2 alana sahip olup çatı piyesinde de takribi yaklaşık 30 m2 kullanım alanının bulunduğu anlaşılmıştır. Taşınmaz her türlü Belediye hizmetlerinden yararlanıp çevresinde okul, cami, hastane alışveriş merkezleri bulunup Turgut Özal Millet Caddesi’ne, Haseki Hastanesi’ne, CerrahPaşa Tıp Fakültesi’ne, toplu ulaşım duraklarına yürüme mesafesinde yer almaktadır. İmar Durumu: Dosyasında mevcut, Fatih Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün; 27.09.2013 tarih 11898 sayılı yazısında; İstanbul ili, Fatih ilçesi, Seyyid Ömer Mahallesi, 1730 ada, 11 parsel sayılı yer, İstanbul IV Numaralı, İstanbul I Numaralı Yenileme Alanları, İstanbul II Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları’nca uygun bulunarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca 04.10.2012 tarihinde onaylanan, Fatih ilçesi (Tarihi Yarımada) Kentsel, Tarihi, Kentsel Arkeolojik, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planında 3. Derece Koruma Bölgesi, 12.50 m. irtifada konut alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Kıymeti: 220.000,00 TL KDV Oranı: %1 Kaydındaki Şerhler: Tapu kaydındaki gibidir. 1.Satış Günü: 24/11/2014 günü 10.00 10.10 arası 2.Satış Günü: 24/12/2014 günü 10.00 10.10 arası Satış Yeri : İstanbul 10. İcra Müdürlüğü kaleminde Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın “şartsız, kesin ve süresiz” teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Yabancı para kurunda günlük değişimler olması ve 805 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre “döviz” teminat olarak kabul edilmez. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 İİK.127.Md. göre satış ilanının tebliği: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan (Mübrez tapu kaydında belirtilen) alakadarlara takip ilgililerine gönderilen tebligatların tebliğ imkânsızlığı halinde işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 7 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/4455 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 28/08/2014 Banka Hesap Bilgileri: T. Vakıflar Bankası T.A.O. İstanbul Adalet Sarayı Şubesi IBAN No: TR140001500158007265092207 (İİK. m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. ‘Biat kültürü uzun yaşamaz’ Şevval Sam, Türkiye’de düşüncenin ifade edilemediğini, ifade edildiğinde de ağır bir linç kampanyası başlatıldığını söylüyor: “Linç için hazır bekleyenler var. Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki yazı benzeri, ‘Herkes bir gün linci tadacaktır’ durumu içindeyiz. Bu durum insanların, toplumun kendini dürüstçe ifade etmesine mani oluyor. Dolayısıyla toplum gitgide yalancı hale dönüşüyor. İçki içiyorsa içmiyorum diyor. Şu anki toplumsal deformasyonun acıları bir gün çekilecek, çünkü adalet, eşitlik, barış üzerine kurulmayan, zekâ, bilim zemini üzerine kurulmayan binalar çökmeye mahkumdur. Biat kültürü çok uzun yaşamaz.” “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 57295)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle