23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2014 PAZAR 16 AKP iktidarı Türkiye’nin kendine yeten geleneksel tarımını bitirdi, tarımcıyı çokuluslu şirketlere borçlanmaya ve halk sağlığına zararları gün geçtikçe daha çok ortaya çıkan kimyasal destekli entansif tarıma mahkum etti. Ama ülkemizde ne görsel medya tarımcıları bir tartışma programına çağırıyor, ne de yazılı basın konuyu enine boyuna işliyor… Oysa yabancı medyalar, tarım modelleri ve tarımcılar üzerine giderek daha çok tartışma açıyor. Neden? Çünkü su ve besin, tüm canlıların yaşam kaynağı. Dünyada temiz su rezervleri zaten azalıyor, besin ise çokuluslu kimya lobisinin rüşvetle suladığı yoz hükümetlerin onayıyla dünyayı zehirleyen dev şirketlerin doymak bilmeyen kâr iştahasına terk edildi. Türkiye, AKP iktidarı tarafından besin zincirini tarımdan hayvancılığa her aşama ve alanda tahakkümü altına alan bu çokuluslu şirketlere, eli, ayağı ve gözleri bağlı olarak teslim edilen birkaç ülkeden biri. Ne var ki yerli tohumu yasaklayan, organik tarım yapılabilecek temiz toprak bırakmayan, doğal gıdalarla besi hayvancılığını yok eden bu politikalar, Türkiye’de doğru dürüst, enine boyuna tartışılmıyor. HHH Örneğin son günlerde, Kızılırmak’a bağlanan Ankara şebeke suyuna atık suların karıştığı iddiaları var. Başkent BBB Melih Gökçek, kameraların karşısına çıkıp su arıtma şovu yaptı. Güya pisliklerden arıtıldıktan sonra şişelenen şebeke suyundan içti. Ama çeşme suyu içmeyen Sağlık Bakanı başta, kimseyi Ankara musluklarından akan suların içilebilirliğine inandıramadı, inandıramaz. Bu ülke, kameraların karşısına çay bardağıyla çıkıp “Bakın radyoaktif değil!” diye kafaya diktikten sonra radyoaktiviteye bağlı kanserden ölen bakan da gördü. Gönül isterdi ki Melih Gökçek de başkentin su şebekesine bağladığı Kızılırmak suyunu, doğruca nehirden, maşrapa maşrapa içsin! Çünkü asıl sorgulanması gereken ve sorgulanmayan, Kızılırmak suyunun niçin HHH Birkaç yıl önce Fransız televizyonunda, atalarından gördüğü geleneksel yöntemlerle doğal gübre ve böcek kovucu otlar kullanarak organik tarım yapan bir köylüyle, kimyasal gübre ve ilaçları savunan bir uzmanın tartışmasını izlemiştim. Programın son dakikalarında, tarım köylüsü cebinden bir avuç toprak çıkardı, ağzına attı, çiğnedi, yuttu ve uzmana dönüp: “Bu benim tertemiz toprağım” dedi. “Yedim, yerim ve hasta olmam. Cesaretiniz varsa siz de reklamını yaptığınız kimyasaldan bir avuç yiyin, bakalım o kadar zararsız mı!”  Kimyasal savunucusunun tepkisi ne oldu dersiniz? Unutmayın ki teröristler, kimyasal gübreyi bomba yapımında kullanıyorlar. Fransız uzmanda da savunduğu haltı yiyecek yürek elbette yoktu. Hırsla yerinden kalkıp, programı terk etti. Tarımda kullanılan kimyasal zehirlere, ekleyin lağımlara karışan deterjanları, güya temizlik adına kullanılan diğer zararlı maddeleri ve fabrika atıklarını; işte size dolu olduğunda tehlikeli, azaldığında ölümcül bir karışıma dönüşen ırmaklar, göller, barajlar ve sonuçta, balıkların öldüğü denizler. HHH Doğrudur ki bütün dünyada suların, toprakların kirlenme sorunu var. Ama halkın bilinci oranında “ileri” dediğimiz, çünkü her alan ve anlamda seçtiği iktidarlardan hesap sorduğu gelişmiş ülkelerde altyapı sorunu yok. Altyapı dediğimiz temiz su, pis su kanalizasyonları gayet doğru kurulmuş. Fabrika atıkları denetleniyor. Yeraltı sularına lağım ve fabrika artığı sızmıyor. Nehirlere, göllere ve denizlere de akıtılmıyor. Zaten bu nedenledir ki Batı ülkelerinin hemen tamamında, musluktan akan şebeke suyu içilebiliyor. Musluklarından akan suların yarım yüzyıldır içilemediği tek “ileri demokrasi” Türkiye. Üç yanı denizle çevrili olup denize girilmesi sağlığa zararlı tek dünya megapolü İstanbul. Zaten tüm kentleri az ya da çok, ama mutlaka lağım kokan tek NATO üyesi ülke de bizimki! “Büyük eser, toprağ ın sessizliği içinde yaratılandır.” ERİK GUSTAF GEİJER DUATEPE’DE TÖREN DÜZENLENDİ Zihinde Geri, Zehirde İleri şebekeye bağlandığı değil, nasıl olup da süzülse bile lağım koktuğu, kimyasal atıklarla zehirlendiği… İşte tam da bu yüzden tarım ve çevre politikalarından söz ediyorum. AKP iktidarının Türkiye’ye en büyük zararı, en zehirli hıyaneti, bu politikalardır. Ülkemizin akarsularını, denizlerini, göllerini salt fabrika artıkları kirletmiyor. Tarımda kullanılan kimyasal ilaç ve gübreler, artı hayvanların dışkısı yoluyla toprağa karışan antibiyotikler, kimyasal gıdalar, hem tarlaları zehirliyor, hem de yeraltı sularını… “Sayın Mine Hanım, merhabalar. Lağım Kokusu, İnsan Dokusu adlı son yazınızı ilgiyle ve ibretle okudum.  Yazınızda, ‘Türkiye’nin öteki büyükşehirleri farklı mı’ diye soruyorsunuz. Ailem ile beraber Hatay’a araçla bir yolculuktan yeni döndüm ve sırayla Samsun, Çorum, Yozgat, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Adana illerinin ya içinden ya da civar ilçelerinden geçen karayollarından geçerek yolculuk yaptık. Abartmıyorum, belirli noktalarda her ilin kanalizasyonunu koklayarak geçtik ve hatta aramızda ‘en iğrenç kokan hangisi?’ diye espriler de yaptık. Bilgilerinize sunmak istedim. Kolay gelsin, başarılar dilerim...” Prof. Dr. B.T. Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN G NOKTASI Sakarya Zaferi’nin 93. yıldönümü Haber Merkezi Sakarya Zaferi’nin 93. yıldönümü dolayısıyla Ankara Polatlı Duatepe’de tören düzenlendi. Etkinlikler çerçevesinde, Polatlı ilçesindeki Atatürk Anıtı’na ve Sakarya Şehitliği’ne çelenk sunuldu, Duatepe’de de tören yapıldı. Törene, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay, üst düzey askeri yetkililer, bazı milletvekilleri ile muharip gazi ve vatandaşlar katıldı. Duatepe Şehitliği’ne TBMM, TSK ve Ankara Valiliği adına çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Tarihçi Prof. Dr. İhsan Güneş, burada yaptığı konuşmada, tüm halkın katıldığı milli ve topyekun bir savaş olan Sakarya Savaşı’nın teorisyeninin de uygulayıcısının da Mustafa Kemal Atatürk olduğunu söyledi. Güneş, Sakarya Meydan Savaşı’nın kutsal bir özgürlük ve onur mücadelesi sayıldığını ve bu nedenle de sloganının “Ya istiklal ya ölüm” olarak seçildiğini kaydetti. Konuşmanın ardından, Sakarya Meydan Muharebesi canlandırıldı. Canlandırma yapan askerler, gösterilerinin sonunda, “Cumhuriyeti Biz Böyle Kazandık” yazılı pankart açtı. Tören Türk Yıldızları’nın gösterisiyle son buldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya Zaferi’nin yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda milletin, Sakarya’da gösterilen milli mücadele ruhuna günümüzde de güçlü bir şekilde sahip çıktığını belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu da mesajında Sakarya Meydan Muharebesi’nin, işgale uğrayan Anadolu’nun bağımsızlığı yolunda atılmış en büyük adımlardan biri olduğunu ifade etti. KIRKLARELİ’NDE PANO KRİZİ SÜRÜYOR İnce ve beraberindekiler İstasyon Caddesi’nde gezerek yapımı tamamlanan diğer Atatürk posterlerinin bulunduğu panoları inceledi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr İnce: Siz Cumhuriyetin Haber Merkezi Kırklareli’nde belediye tarafından vali konağı önüne yapılmak istenen ve Atatürk posterlerinin asılacağı panoyla başlayan kriz dün de devam etti. Polis ekipleri panoların yapılacağı alanlara stant ve masalar kurarak belediye işçilerinin ikinci kez çalışmasına engel oldu. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Kırklareli’nde valilik ve belediye arasında yaşanan pano krizini yerinde görmek için geldiği kentte, Vali Mustafa Yaman’ı sert ifadelerle eleştirdi. CHP’li milletvekilleri ve belediye başkanları pano krizinin yaşandığı İstasyon Caddesi’nde gezerek yapımı tamamlanan diğer Atatürk posterlerinin bulunduğu panoları inceledi. Yaklaşık 200 kişinin toplandığı caddede konuşan Muharrem İnce, Vali Yaman ile görüşmek istemesine karşın görüşemediğini anlatarak “Ben dün (önceki gün) Kırklareli Emniyet Müdürümüze dedim ki ‘ben geldiğimde vali beyle görüşmek istiyorum.’ Bugün (dün) gelirken de ‘tamam’ valisi değilsiniz dediler. Vali konağı kapısına kadar geldim, ‘vali yok’ dediler. Bu partinin milletvekiliyim, benimle dalga geçemez, haddini bilecek. Dalga geçerse haddini bildiririm. Sen kimsin, kapına kadar çağırıyorsun, sonra polislere ‘yok’ dedirtiyorsun. Benimle dalga mı geçiyor? Böyle bir adam bu kentte valilik yapamaz. Neden görüşmek istemediğini kendisine soracaksınız. Genel başkanımız da aynı bizim gibi düşünüyor. Belediye başkanımız bilgi vermiş yani Atatürk’ten korkan, Atatürk’ü görmek istemeyen bir vali Cumhuriyetin valisi olamaz” dedi. İnce, Vali Yaman’a yönelik eleştirilerini sürdürerek “Bak sayın vali yanlış yapıyorsun. Yarın konağa su gelmez. Oturduğun binanın imarı var, yok belli değil. Kaçak mı, ruhsatlı mı? Devletle inatlaşma olmaz. Vatandaşa gavat diyen vali takımı, siz Cumhuriyetin valisi değilsiniz. Siz AKP’nin valisisiniz. O pano buraya dikilecek” ifadesini kullandı. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY OKULLARDA GÖREV YAPACAK Bonzaiye karşı ‘narkotim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bonzai öğrencileri tehdit ederken Milli Eğitim Bakanlığı, okul çevrelerinde “narkotimler” görevlendirmeye hazırlanıyor. Bir kısmı sivil olacak olan bu narkotimler bonzai satıcıları ile mücadele kampanyası yürütecek. AA Editör Masası’na önceki gün konuk olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yeni eğitim öğretim döneminde bonzai ile mücadelenin ayrıntılarını anlattı. Milli Eğitim Bakanı Avcı, “Bu haftadan itibaren okul çevrelerinde özellikle bu konuda uzman ekiplerin görevlendirildiğini ve çok sıkı bir tarassut (gözetleme) altında tutulduğu bilinecek. ‘Narkotimler’ diyoruz bunlara. Bir kısmı sivil olacak. Bununla ilgili olarak da ayrıca çevre esnafı ve vatandaşlarımızın da desteğini sağlayacak bağlantılar kuruluyor” dedi. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Tasavvu 1 fun tekkeler 2 çevresinde tarikatlar bi 3 çiminde ku 4 rumlaşması 5 na tepki ola6 rak gelişen tasavvuf an 7 layışı. 2/ Ar 8 ka, sırt... Ser 9 sem, ahmak. 3/ Tahılın ta 1 2 3 4 5 6 7 8 9 şını ayıklamaya 1 S A C A R A S I yarayan elek... Sığ 2 İ S İ L İ K S U sularda ağır yük 3 N O D A A N I Z leri taşımak için 4 K R E Ş E N D O kullanılan, al A R A T E tı düz tekne. 4/ 5 O T E K O C Bir hastalığı iyi 6 N İ F 7 T L A M D Ü Z etmek için kul lanılan madde... 8 A N O N İ M R A Fas’ın plaka imi. 9 A Ş I K A N E 5/ Hindistan’da, ölen kocasının yakıldığı ateşe atlayarak ölen ve ermiş sayılan kadınlara verilen ad... Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine geçirdikleri kalın çember bağ. 6/ Bir renk... Eldiven ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumuşak deri. 7/ Osmanlılar döneminde Roma kentine verilen ad... Doğu Anadolu’da bir göl. 8/ Halk şairi... Yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki. 9/ Ortaya konan her yeni şeyi dine aykırı sayarak reddeden İslam mezhebi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çelik çomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad... Yurdumuzun batısında bir körfez. 2/ Madenleri yontmakta kullanılan çelik araç... Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr. 3/ Her tür organik yağa verilen ad... Ticaret eşyası. 4/ Boya sanayisinde kullanılan zehirli bir madde... Bir soru sözü. 5/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Tarla sınırı. 6/ Duman lekesi... Hindistan’a özgü bir çeşit pide. 7/ Kokmuş hayvan ölüsü... Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı. 8/ Din adamlarının simgesi sayılan başlık... Oylumlu. 9/ Çirişli bir tür parlak bez... Tatlı bir çörek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle