02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2014 PAZAR 4 HABERLER Patrikhanenin otele dönüştürülen Sansaryan Han için hukuk mücadelesi sürüyor Davayı kazansalar bile CANAN COŞKUN binayı alamayacaklar Türkiye Ermenileri Patrikhanesi tarafından Sirkeci’de bulunan gerçek adı “Sanasaryan” olan tarihi hanın iadesi için açılan davada ret kararı veren mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme kararında patrikhanenin talebini haksız bulmadı ama yetkisi olmadığı için idare mahkemesini adres olarak gösterdi. Ermeni Patrikhanesi avukatı Ali Elbeyoğlu, hukuki mücadeleye devam edeceklerini ancak davayı kazansalar bile tarihi binayı, 20 yıllığına bir otele kiralandığı için geri alamayacaklarını söyledi. Elbeyoğlu’na göre kararın sevindirici bir yanı da var. Davanın mahkeme tarafından kabul edilmesi Türkiye Ermeni Patrikliği’nin tartışma konusu olan tüzel kişiliğinin tanınması anlamına da geliyor. Darbe dönemlerinde birçok aydının işkenceden geçtiği Sirkeci’deki Sansaryan Han’ın Ermeni Patrikhanesi’ne iadesi ile ilgili İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi gerekçeli kararında Sansaryan Vakfı’nın kuruluş tarihinde geçerli olan İslam hukuku hükümlerine göre tescillendiği, eğitime destek amaçlı bir sosyal yardım vakfı olduğu belirtildi. 1929 yılında yapılan kadastro çalışmalarında, dava konusu taşınmazın Sansaryan Vakfı’na ait olduğunun kayıtlara geçtiği, mütevellisinin Ermeni Patrikhanesi olduğu kaydedildi. İstanbul İl Özel İdaresi’nin, Evkaf Bütçe Kanunu’nun 4. maddesine göre Sansaryan Vakfı Mütevellisi ErSansaryan Han’ın Ermeni Patrikhanesi’ne iadesi talebini reddeden mahkeme gerekçesini şöyle açıkladı: “Yetkili değilim, idare mahkemesine başvurun” Marmara Adası’dır, Güzdür, Eylüldür, Hüzündür… Dur Aydın Engin. Soluklan; bir mola ver. Günlerdir NATO zirvesidir, IŞİD belasıdır, CHP kurultayıdır, 6 Ok’tur, medyadaki yaprak dökümüdür, çok şey bilen, çok şeye tanık olmuş eski ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin yenmez yutulmaz açıklamalarıdır, torba yasa denen kepazelikler zinciridir, White Haus’a özenip “Ak Saray” yaptırıp içinde oturma görgüsüzlüğüdür… Yeteeeeeeer!.. Ve için kanar. 32. kattan yere çakılan 10 işçi içini kanatır. Yeni getirilen yasal güvenlik önlemleri “kanlı kârı” azaltacağı için ocağın kapısına kilit vurup 4.500 kömür işçisini açlıkla sınayan, “iş mi, ölüm mü” ikilemi içine hapseden vahşi kapitalizm içini kanatır… Boğulur gibisin… Dur. Soluklan. Bir mola ver… HHH Marmara Adası’dır. Güzdür, eylüldür, hüzündür… Yazlıkçılar çoktan gitti. Geride şaşkın, çaresiz kediler ve köpekler kaldı. Algarna çekip limana dönen motorlardan balık kapmayı iyi bilen Ada kedilerinin hünerinden nasipsiz şaşkın ve çaresiz… Göçmen kuşlar da çoktan gitti. Geriye karabataklar, martılar ve kadim dostum “hırsız saksağan” ve arkadaşları kaldı. Dolunay da birkaç gün önce gitti. Girit’ten göç ettikleri günleri bile bulanık da olsa hatırlayan çok ama çok yaşlı adam birkaç diş kalmış ağzını kocaman açarak keyifle gülüyor, “Ay ayakta kaptan yatakta, ay yatakta, kaptan ayakta…” Kaptan da yatabilir oysa. Bak, deniz minik kırışıklarında binbir ışık oyunu ile önünde uzanıyor. Tembel dalgalar eylülün utangaç güneşinde kıyıyı öpüyor. Kıyıya insem; çocukluğumdaki gibi taş sektirmece oynasam… Düşgücümü işe koşup, çocukluk arkadaşım, kendi deyimiyle “aşırı Göztepeli” Tan ile taş sektirmece yarışına girişsem. “Benim dört sekti… Ohhooo oğlum, bak benimki beş sekecek”… Bana gülerler mi acaba? “Şu yaşlı gazeteciye bak, kıyıya inmiş, çocuk olmuş da taş sektirmece oynuyor” filan derler mi? Gece olup karanlık çökünce, bilgisayarın kapağını kapatsam. Dolunaysız gecede elini uzatsam, tutacağım kadar yakınına gelmiş yıldızlara baksam. Yıldız görünmez kentlerde yaşayanlara acıyıp, bu sakin, bu alabildiğine sessiz Ada’da gökyüzünde yıldızlar arasam. Ödemişli Adalet Hanım’ın küçücük oğluna öğrettiği gibi Kutup Yıldızı’nı arayıp bulsam. “Bak şurda yedi yıldız var, görüyor musun? Hani tersine kapanmış cezve gibi sıralanmış yedi yıldız… Hayır, biraz daha yukarıya bak… Gördün mü? Tamam işte… Şimdi o ters cezvenin son iki yıldızının aralığına iyice bak. Gözünle ölç. Onların aralığını yukarıya doğru beş defa tekrarla. O belli belirsiz yıldızı gördün mü? İşte o Kutup Yıldızı’dır. Yolunu şaşırana, balıkçıya, çobana yolunu gösterir… Neden mi? Çünkü o hiç değişmeden hep kuzeyi gösterir. Kuzey mi? Bak, yüzünü güneşin doğduğu yöne çevir. Sırtın batı; sağın güney. Solunda ne var? Bozdağ’la Keldağ. Orası kuzeydir işte… Haydi, şimdi Kutup Yıldızı’na el sallayalım, sonra tumba yatak…” Anne, içim kanıyor. Boğuntu bütün ülkeyi ve beni kuşattı. HHH Marmara Adası’dır demiştim değil mi? Eylüldür demiştim değil mi? Sonra eklemiştim: Hüzündür… Bu gece Kutup Yıldızı’na el sallayacağım. 11.09.2014 14:26 PATRİKHANENİN TÜZEL KİŞİLİĞİ TANINDI Mahkemenin kararını gazetemize değerlendiren Ermeni Patrikhanesi avukatı Ali Elbeyoğlu, en büyük problemlerinden birinin patrikhanenin tüzel kişiliğinin tanınması olduğunu belirterek, “Patrikhanenin tüzel kişiliği tartışmalı olunca dava açıp açamayacağı da tartışılıyor. Mahkeme, davayı kabul ederek Türkiye Ermeni Patrikliği’nin tüzel kişiliğini kabul etti. O açıdan bizim açımızdan sevindirici oldu bu karar” dedi. Gerekçeli kararın tüzel kişilik açısından aleyhlerine olmadığını vurgulayarak, “Mahkeme ‘haksızsınız’ demiyor. ‘Burada ben yetkili değilim. El koyma kararına karşı idari yargıda dava açın’ şeklinde karar verdi” dedi. Davanın telafisi mümkün bir şekilde reddedildiğini aktaran Elbeyoğlu, “Bunu temyiz edeceğiz. Yargıtay aşamasında ‘yeni bir idari dava açmaya gerek yok. Zaten tamamıyla hukuka aykırı, bunun tespit edilmesine gerek yok’ şeklinde savunmamızı yapacağız” dedi. ‘TABUTLUK’TA İŞKENCE GÖRDÜLER Sansaryan Han uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanıldı. İhtilal dönemlerinde Nâzım Hikmet’ten Nihal Adsız’a, Cihan Alptekin’den Vedat Türkali’ye, Ece Ayhan’dan Attilâ İlhan’a, Mihri Belli’den Ahmed Arif’e ve Ruhi Su’ya kadar sağcı solcusu bir çok kişi işkence gördü. Oturmanın mümkün olmadığı, dik bir tabuta benzeyen hücrelerinden dolayı bina “tabutluk” olarak adlandırıldı. meni Patrikhanesi aleyhine İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açarak hanın idaresinin kendisine verilmesini istediği anımsatıldı. Dava sonucu hanın yönetiminin İl Özel İdaresi’ne geçtiği, idarenin hanın kendi adına tescilini istediği, Tapu Sicil Müdürlüğü’nün de talebi reddettiği belirtildi. Ret kararı üzerine İstanbul Valiliği’nin 8 Ağustos 1951’de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne itiraz ettiği,Tapu Komisyonu’nun itirazı kabul ederek 1952 yılında İl Özel İdaresi adına tescil edildiği kaydedildi. Gerekçeli kararda, Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün 1936 tarih ve 779 No’lu kararı ile Sansaryan Vakfı’nın şartlarını bildiren belgesinde gösterilen mektebin ortada olmadığı, vakfın mazbut (yönetimi devlete geçmiş) vakıflar arasına alınmasına karar verildiği anımsatıldı. Gerekçeli kararda, 1936 tarihli kararın idari bir işleme dayandığı, değerlendirme yapması gereken makamın idare mahkemesi olduğu bildirildi. İl Özel’e 1952’de verildi ‘İKİ TUĞLADAN İBARET DEĞİL, ANILAR VAR’ Avukat Elbeyoğlu, binanın 2 tuğladan ibaret olmadığını, manevi değeri çok fazla olduğuna işaret ederek, “Burası Ermeni yetim çocukları için tahsis edilmiş bir bina. Daha sonra Türkiye’nin sağından soluna kadar bütün aydınların tezgâhtan geçirildiği, çok kötü anılarının olduğu bir bina” dedi. Davayı açarken her kesimden güzel destekler aldıklarını anlatan Elbeyoğlu, “Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden alınıp da gerçek sahibine verilmesi yönünde çok güzel destekler oldu. Bir kültür merkezi veya hayır hizmeti için kullanılırsa belki acılar bir nebze hafifler diye düşündük” diye konuştu. Elbeyoğlu, “İhalenin iptali için çok uğraştım. İşkencehane olarak kullanıp, hayır hizmeti için tahsis edilmiş binayı hakaret eder gibi otele çevirmelerini hazmedemedim” dedi. Hanın 18 Temmuz 2013’te ihaleye çıkarılarak otele kiraya verildiğini anlatan Elbeyoğlu, “Mahkeme aracılığıyla koydurduğumuz tedbir kararı var. Bir binayı uzun süreli kiraya vermek mülkiyetiyle alakalı bir durum. 1 sene kiraya verilse dava bitiminde binamızı alırız ama onu da yapamayacağız. 20 yıllığına kiraya verildiğinden dava bitiminde alamayacağız. Patrikhane oteli ne yapsın? Bize verilinceye kadar kültür merkezi olarak kullanılsaydı bari” ifadelerini kullandı. hayat bilgisi16,5x14,2cm3.con.pdf 1 C M Y CM MY CY CMY K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle