28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 AĞUSTOS 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Altınbaş’a mücevher Oscar’ı Ekonomi Servisi 250 milyar dolarlık lüks tüketim sektörüne yönelik olarak her yıl geleneksel olarak düzenlenen Luxury Lifestyle Awards 2014 ödülleri Londra’da düzenlenen törenle verildi. 10 Avrupa ülkesinden, tüm kategorilerde en lüks segmentten markaların bulunduğu organizasyonda ‘Lüks Mücevher’ kategorisindeki ödülün sahibi Altınbaş oldu. Altınbaş Üst Yöneticisi (CEO) Ali Bulut ödülün sadece Altınbaş’ın değil Türk mücevher sektörünün de başarısı olduğunu vurguladı. Yeni krizin habercisi türev balonu şişiyor u Dünya üretiminin 10 katına çıkan türev ürün piyasası, ABD’li bankaların çıkaracağı yeni nesil araçlarla daha da genişleyecek. Ekonomist Akçay, reel sektörlerde canlanmanın hâlâ sağlanmadığını vurgulayarak krizin tekrarlanabileceğine dikkat çekti. PELİN ÜNKER CHP’nin Sorunu CHP’yi yalnız kurucu değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatacak parti olarak gördüğüm için, CHP’nin ilkeleriyle etkin biçimde faaliyetini sürdürmesini savunuyor, “kapısına kilit vuralım, yeni parti kurulsun, CHP miadını doldurdu, yeni CHP” gibi görüşlere katılmıyorum. Günümüzde bir yana itilmiş gibi görünen devrimcilik, CHP’ye yaşam gücü veren ilkedir. CHP ile gelip geçici CHP yönetimlerini birbirinden ayırmak gerekir. CHP’nin ayrı bir kişiliği, varlığı, ilkeleri vardır. Yöneticiler yolcu, gerçekten CHP’ye inanmış kişiler, uzun süreli destekçileri, aileler, hancıdır. CHP, SHP’yi saymazsak, belleğim yanıltmıyorsa sekiz başkan değiştirmiş; Atatürk bir yana, İsmet İnönü, Bülent Ecevit gibi gerçekten efsanevi başkanlar partiden ayrıldığı halde parti, mal varlığı elinden alınmasına, cebren kapatılmasına karşın varlığını sürdürmüştür. CHP’nin karşıtı partiler, uzun süre iktidarda kalsalar dahi başkanları değiştiğinde veya yaşam sürelerini doldurduklarında varlıklarını sürdürememişler, belki aynı doğrultuda fakat isimleri, programlarıyla farklı partilere dönüşmüşlerdir. CHP’yi kişilerden ayırmak, kişilerden bağımsız algılamak gerekir. Katılmayanlar olabilir, CHP’de sorun yönetim sorunudur. Bu sorun Sayın Kılıçdaroğlu dönemine de özgü değildir. Sayın Baykal döneminde de benzer sorunlar gözlenmiş, eleştiriler yapılmıştır. Partide hele hele devrimci, sosyal demokrat kimliği olması gereken bir partide, kanatların, görüş ayrılıklarının, tartışmaların olması doğaldır ve olmalıdır da. Ancak bu bağlamda, ayrılıklar, fikir, görüş ilkelerin uygulanması temelinde olmalı, kişisel hesaplara, kişisel beklentilere bu doğrultuda oluşan veya oluşturulan hiziplerin, kliklerin çatışmasına dönüştürülmemelidir. CHP’nin sorunu ilkelerin gereği gibi savunulmaması, hele hele oy yitirme kaygısı ile devrimcilik, devletçilik, hatta laiklik ilkelerine vurgu yapılmaması, kişilerin ön plana çıkarılmasına çalışılmasıdır. Kişilerinse kanıtlandığı gibi oy çekme ağırlığı ve gücü yoktur. CHP’yi güçlü yapan, bir bütün olan altı oku, ilkeleridir. CHP’de yönetim zaafının giderilmesi için kurultay çare olabilir. Bununla genel başkan değişsin, sorunları çözülür demek istemiyorum. CHP’nin yönetimi daha demokratik hale getirilmeli, parti tabanının yönetime daha etkili biçimde katılması sağlanmalı, genel merkezin başatlığı sınırlanmalı, ilkeler ön plana çıkarılmalıdır. CHP’nin ilkelerinden biri de halkçılıktır. Halkçılık, halka hoş, şirin görünmek, halk dalkavukluğu yapmak, halk günümüzde çoğunlukla sağ eğilimli, sağa kayalım anlamında değildir. Halkçılıkla eşitlik, ayrım yapmama, geniş kitlelerin yaşam düzeyini yükseltme amaçlanır. Halkçılık; geniş kitleleri bencil, ben merkezli, kişisel ikbal düşkünü politikacıların, yeteneksiz, niteliksiz, liyakatsız bürokratların, çıkarcı dincilerin, aferist işadamlarının, gizli ve açık tefecilerin, etik kural tanımayan yalaka medyanın ayartılarından kurtararak; bireyleri özgür, kendi ayakları üstünde duran, üretken, ögüvenli hale getirmekle gerçekleştirilebilir. CHP’nin savaşımı, geniş kitleleri baskı altında tutmaya çalışan, aydınlanmasını önleyen kişi ve kuruluşlarla olmalıdır. CHP’nin yönetim zaafı, CHP eğilimli seçmende tepki doğuruyor, sandığa gitmiyor ya da boş oy atıyor. Protestocu sayısı son cumhurbaşkanlığı seçiminde hayli artmıştır. Aynı tutum sürdürülürse, milletvekili seçiminde bu sayı daha da artar, ivme kazanır. Kişiler değil ilkeler, amaçlar, tutarlılık kurumları ayakta tutar. ceza Ekonomi Servisi GSM operatörlerinin Reklam Kurulu’ndan aldığı cezalar 1,5 yılda 5 milyon liraya yaklaştı. Reklam Kurulu’nun verilerine göre, 2013’te Kurul GSM firmaları tarafından yayınlanan reklamlara ilişkin 57 adet dosyayı karara bağladı. Kurul’un geçtiğimiz yıl uyguladığı toplam 3 milyon 486 bin 872 lira tutarındaki idari para cezasının, 2 milyon 289 bin 374 lirası Turkcell’e, 1 milyon 4 bin 92 lirası Vodafone’a, 193 bin 406 lirası ise Avea’ya kesildi. Mekanizma n as ı GSM firmalarına 5 milyon TL Wall Street, yedi yıl önce tahvil rallisine destek olan ancak sonra finansal krizi getiren finansal inovasyona geri dönüyor. Küresel finansal krizin başrol oyuncuları ABD’li bankalar yeni nesil türevleri piyasaya sunmaya hazırlanıyor. Ağustos ortasında çıkan haberlere göre JP Morgan Chase, spekülatif derecede kredi endeksinde bağlı bir swap kontratı yapıyor. Goldman Sachs da üst düzey nota sahip menkul kıymetlerden oluşan 10 milyar dolarlık bir tahvil demeti oluşturmayı planlıyor. ProShares şirket tahvili CDS’leri destekli ETF’ler sunmaya başladı. Uluslararası Ödemeler Bankası’na göre 2008 krizinden sonra azalmaya başlayan türev ürünler yeniden artışa geçti ve kriz öncesi seviyesinin yüzde 20 fazlasına ulaştı. Geçen yıl sonunda 710 trilyon 182 milyar dolara çıkan türev ürünlerin Haziran 2013 itibarıyla miktarı 693 trilyon dolar düzeyindeydi. IMF’ye göre dünyanın 2013 GSYH’si 73.9 trilyon dolar. Buna göre son açıklanan veriler, türev ürünlerin dünya GSYH’sinin yaklaşık 10 katına çıktığını gösteriyor. 2008 krizinden önce türev işlemlerinin hacmi 526 trilyon dolardı ve bu da dünya toplam üretiminin 10 katını ifade ediyordu. JP Morgan ve Goldman Sachs’ın yeni kuşak türev ürünleri geliştirmesinin şaşırtıcı olmadığını vurgulayan New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomist Dr. Ümit Akçay, “Çünkü finansal piyasalar ‘geçmişten ders alınmalı’ gibi bir naiflikle işlemiyor. İşleyişin temelinde kapitalist rekabet ve sürekli kârlılığı artırma zorunluluğa dayanan piyasa sistemi var” dedi. Akçay, türevlerin krizin oluşumunda kritik işlevleri olduğunu belirterek “Türev ürünler 1990’ların sonlarından itibaDeğeri başka ren ABD’de finansal bir finansal varlımimarinin önemli ğın veya malın değebileşenlerinden birine doğrudan bağlı olan riydi. Farklı kafinansal araçlar türev araç litedeki borç olarak adlandırılıyor. Bu araçlar, dayanak varlık el değiştirmeden lar bir havuzbu varlıkla ilgili hak ve yükümlüda eritilerek lüklerin ticaretine imkân sağlıyor. menkul kıy Takas (swap), opsiyon, future (gemetleştirildi. ABD’de son 6 yıldır faizlerin sıfırlanmış durumda olduğuna lecekte teslim kayıtlı sözleşme) ve dikkat çeken Ümit Akçay, şöyle devam etti: “Piyasaya trilyonBunlara dayaforward (ileride teslim şartlı sözleşlarca dolar akıtılıyor ve dünyada kriz sonrasında görünüşte de nan yeni varme) gibi çeşitleri bulunan bu araçlar olsa işlerin iyiye gittiği tek yer ABD. Ancak buradaki sorun, caniki amaç için kullanılıyor: hedging lıklardan tüve spekülasyon. Spekülatif amaçlandırma tedbirlerine rağmen finans dışı sektördeki kârlılıkların retilen ürünla kullanılan türevler, krizin de en bir türlü beklendiği kadar canlanamaması. Bu, finansal seklerin piyasaönemli tetikleyicisi. ABD’de herhangi tör üzerinde yeni kârlılık araçları yaratma baskısı yaratıyor.” ya sürülmesi, bir düzenleme olmaksızın yatırım Finans sektörünün bu şekilde hareket etmemesi için herhanfinansal ino bankalarının portföylerinin çok gi bir yaptırım olmadığını belirten Akçay, bunun da, finansal inovasyon süreciönemli bir bölümünü bu kontvasyonun bir sonraki krize kadar gelişerek süreceğini gösterdinin temel çıktıratlar oluşturuyordu. Sonuç ğini söyledi. Finansal sistemde ortaya çıkacak riskin büyüklüğüolarak bankalar toksik olalarıydı. Ancak sisne ve olası kırılmanın boyutuna göre Türkiye’nin de etkileneceğine rak nitelendirilebilecek temin üzerine bina değinen Akçay, “Ancak ABD dışındaki ülkeler, özellikle de bizim bir borç yüküyle karşı edilen konut kredilegibi yüksek cari açığı olanlar için önümüzdeki dönemdeki risk karşıya kaldılar. rinin geri ödenmemeye bir yandan faizlerin artacak olması, diğer yandan da ekonomik bübaşlaması sistemin çöküyümenin bir türlü yeterince canlanamaması” dedi. şünü tetikledi” dedi. or? y i l ş li Akçay, finansal inovasyon sürecinin en sorunlu yanının, finansal riskin ortadan kaldırılabileceği ya da en azından yerinin değiştirilerek kaydırılabileceği varsayımına dayanması olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Gerçek hayatta bu doğru değil. Finansal sistemin entegrasyonu arttıkça, derinleşme yaşa nıyor ancak bunun karşılığında sistemin herhangi bir noktasında ortaya çıkan riski, kaynaklandığı noktada hapsetmek neredeyse olanaksız hale geliyor. Her ne kadar kriz sonrasında gündeme getirilen makroihtiyati tedbirler bu ‘sistemik risk’ unsurunu önlemeye yönelik olsa da maalesef sorun bu düzenlemelerle çözülebilecek boyutun ötesinde.” Türkiye için de risk Düzenlemeler sorunu çözmez Elektrik arızasına canlı bağlantı Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardımları kapsamında Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) Yapısının ve Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi’nin ‘Canlı Bakım Sisteminin Kurulması ve Uygulanması Aktivitesi’ kapsamında Fransız RTE firmasıyla eğitim sözleşmesi imzalanarak, iletim hatlarının canlı bakımına yönelik faaliyetlere başlandı. TEİAŞ iletim tesislerine yönelik olarak enerji kesilmeden ilk canlı bakımı Ankara’da gerçekleştirdi. Bu yolla, hatların arızalı veya arıza olabilecek yerleri tespit edilip kayıt altına alınıyor, belirli formatta ve periyotta raporlanıyor. Arıza durumunda ise bölgeye personel ve malzeme nakli yapılıyor. Böylece olası arızaların önüne geçilirken, oluşan arızaların da en kısa sürede giderilmesi sağlanıyor. Türk bankaları cazip değil Credit Suisse, büyümedeki bozulma ve siyasi belirsizlikler nedeniyle Türk bankalarının risk kazanç profilinin bu aşamada cazip olmadığını açıkladı. Ekonomi Servisi Uluslararası kuruluşlardan Türkiye ekonomisi ve bankalarıyla ilgili olumsuz haberler gelmeye devam ediyor. Credit Suisse’ye göre, Fed politikalarının yönü, enflasyon ve büyüme beklentilerindeki bozulma, ortadan kalkmayan siyasi belirsizlikler nedeniyle Türk bankalarının kazanç profili cazip değil. İsviçre bankası Credit Suisse tarafından yayımlanan raporda Türk bankalarının ikinci çeyrek bilançolarının ardından sektörün durumu ele alındı. Raporda faiz oranlarındaki artışın bu yılın son çeyreğinde ve önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde muhtemelen negatif etki yapacağına işaret edilerek, Türkiye bankalarının cazip olmama nedenleri de “Azalan ama ortadan kalkmayan siyasi belirsizlikler, özellikle 2015 Haziran’daki seçimler. Uzun vadeli enflasyon ve büyüme beklentilerindeki bozulma” şeklinde sıralandı. Yukarı yönlü tek risk olarak ise Avrupa Merkez Bankası’nın tahmin edilenden daha agresif bir gevşeme politikası izlemesi ve buna bağlı olarak Türk piyasalarına daha fazla likidite sağlanması gösterildi. Toprak analizinde ek süre Ekonomi Servisi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprak analizi süresinin bitiş tarihinin, 1 Eylül’den 30 Ekim 2014 uzatılmasına ilişkin Tarım Bakanlığı tebliğinin, Resmi Gazete’de yayımlandığını söyledi. Bayraktar, “Çiftçilerimiz, olası sıkışıklıklarla karşı karşıya kalmamaları için son günü beklenmeden toprak analizlerini yaptırmalılar. Aynı süre mazot desteği için de geçerli” dedi. ÇKS’ye kayıtlı, 50 dekar ve üzeri her bir tarım arazisinin gübre destekleme ödemesinden yararlanabilmesi için toprak analizi zorunlu. Öte yandan tarımsal sulamaya ilişkin elektrik borcu bulunan çiftçilerin, borçlarını 15 Eylül 2014’e kadar ödememeleri durumunda, tarımsal destekleme ödemeleri, bu elektrik borçlarına mahsup edilebilecek. Bakanlar Kurulunun konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Mahsup işleminden sonra, çiftçilerin bakiye bir destekleme ödemesi alacağı kalırsa bu tutar da çiftçilere ödenecek. Çelik ihracatına çifte darbe Ekonomi Servisi Irak’ta yaşanan güvenlik sorununun ardından ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu’nun Türkiye dahil 6 ülkeden yapılan çelik boru ithalatına antidamping vergisi getirmesi sektörün ihracatına ilişkin endişeleri artırdı. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, verilen kararların gerekçeleri arasında Erdemir’in ‘kamu kurumu olduğu’ ve Borusan’ın bu kurumdan ürün aldığı gibi unsurlar yer aldığını kaydederek “Erdemir, tamamen piyasa mekanizması içerisinde çalışmaktadır. ABD’nin, kararını dayandırdığı gerekçeler mesnetsizdir” dedi. Önümüzdeki dönemde inşaat demiri ile ilgili de benzer bir kararın alınma olasılığının söz konusu olduğunu ve buna ilişkin de soruşturmaların sürdürüldüğünü dile getiren Yayan, “Bütün bu soruşturmalar düşünüldüğünde sektörün ABD ile ticari ilişkileri kaybetkaybet zemininde gerçekleşmektedir. Türkiye geçen yıl sadece yassı ürünlerde 7.2 milyon ton yani 5.5 milyar dolara yakın ithalat gerçekleştirdi. Türkiye, dünyada çelik ithalatı en hızlı artan ülkelerden. Ayrıca ithal edilen çelik ürünleri ile ilgili ciddi kalite sorunu var. Bununla ilgili kesinlikle etkili tedbirler alınması gerekiyor” diye konuştu. TOBB: Çiftçi isyanda ANTALYA (Cumhuriyet) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Osman Budak, tarım sektöründeki gelişmelere dikkat çekerek, “Tarım sektöründe çiftçiler isyanda” dedi. Son 4 yılda tüketici ve üretici fiyatlarında ki artışın yani enflasyon oranının yüzde 40’lara kadar çıktığını aktaran Budak, “Ama aynı dönemde tarımdaki fiyat artışı yüzde 10. Yani sabit kalmış. Ankara ve İstanbul’da bu ürün fiyat farkının sebebi nedir peki? Öncelikle ürün planlaması yok, ambalajlama yok, lojistik ve soğuk zincir bağlantısı yok. Marketler, komisyonlar falan eklenince burada 1 lira olan domates, orada bu yüzden 5 lira olabiliyor. Tarımla ilgili ana sorun bu” diye konuştu. Türkiye’de 55 milyar liralık sebze ihracatının olduğunu anımsatan Budak, bunun yüzde 20’sinin çöpe gittiğini ve bunun da değerinin 10 milyar lira olduğunu söyledi. Budak, “10 milyar lira sektörü uçuracak bir rakam. Devasa bir rakam. Bunu yüzde 20’den 10’a çekerseniz. 5 milyar lira. Dev rakamlar bunlar. Demek ki buradaki sıkıntı planlama eksiği” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle