27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 TEMMUZ 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER l Uyuşturucu bağımlılarına Türkiye’de uygulanan tedavi yöntemlerinde korkunç gerçekler ortaya çıktı 7 ilaçlar, elektroşok MELTEM YILMAZ Torbacılar, ‘Hafızam Akdeniz’in Kanatları İsrail’in Gazze’ye havadan, denizden ve karadan saldırısı yapayalnız kalmış Gazzelileri, bir zamanlar tüm dünyanın desteğiyle haklılığını kanıtlamış Filistin’i toplu ve belki de siyasi bir ölümle karşı karşıya bırakıyor. Bu durumun tek sorumlusu yok; sorumluları var. İsrail’i en başa koyalım; çünkü vahşetin sahibi, tetikçisi, şimdilik kazananı ve bölgenin evvel eski şeytanı odur. Ama onu tek sorumlu ve zalim ilan etmek durumu kavramak için yeterli olmayacaktır. İsrail’in son saldırısının hangi koşullarda cüret bulduğunu da araştırmamız gerekiyor. HHH Görünen o ki; Batı dünyası olup bitenlerden çok da şikâyetçi değildir. Obama da, Merkel de İsrail’e “tamam kendini savun ama sivil ölümlerine dikkat et” diyerek zulme pasif ortaklıklarını ilan etmiş durumdalar. Almanya eski ve büyük günahın kefaretini ödemeye devam ediyor. ABD ise Oslo’da başına buyrukluğunu ilan eden söz dinlemez oğlunun yaramazlıklarını işe yarar hale getirmeye çabalıyor. Birleşmiş Milletler’in herhangi bir etkisi yoktur, olmayacaktır. Uluslararası kamuoyu ise İslamofobinin, ideolojik bir körlüğün kıskacındadır. Peki şu adı sık sık geçen ve kendisinin ortaçağ karanlığında olduğunu bir türlü kabul etmeyen, kabul etmemek bir yana karanlığı koyulaştırmak için elinden geleni ardına koymayan İslam dünyası ne yapıyor? Bu dünyanın eli kalem tutanları yeni durumları eski âlimlerden türettikleri ve ama bir damla bir şey eklemedikleri tahlillerini yineleyerek açıklamakla, dahası meşru kılmakla meşguller. Söyledikleri, söyleyebilecekleri yeni bir şeyin olmadığı anlaşılıyor. O dünyanın eli silahlı siyasetçileri ise yalnız söylemekle kalmıyor, aynı zamanda toplu cinayetlerin ve cinnetin sahibi olmaktan mutlu görünüyorlar. Onlara sorarsanız, yeni bir dünyaya doğru gidiliyor; İslamın zaferi yakındır ve bu uğurda ölmek cennetin kapısının garantili anahtarıdır. HHH İsrail uzun zamandır aradığı ama bulamadığı fırsatı yakalamış görünüyor. Batı’nın desteği neredeyse eksiksizdir. Camp David mimarı Mısır’ın etkisi, ikna yeteneği çok sınırlı arabuluculuktan öteye geçmeyecektir. Türkiye, sorunları değil etkisini sıfırlayan dış politikasıyla çoktan devre dışı kalmıştır. Irak’ta adım adım ilerleyen, Suriye’de Kürtlerle savaşan IŞİD terörü, bölgedeki SünniŞii ayrımına yeni ve acımasız eli kanlı Selefi öğesini eklemiş, durumu daha da elverişli hale getirmiştir. Derdinin İsrail ya da Filistin halkının özgürlüğü olmadığını, misyonunun Şiileri yeryüzünden silmek olduğunu açık açık söylüyor. En büyük hasmı, İsrail’in de en büyük hasmı olan İran’dır. Filistin ise Arafat’tan sonra güçlenen şeriatçı parçalanmayla, HAMAS macerasıyla güçsüzleşmiş durumdadır. HHH İşte bu koşullarda aradığı tüm öğeleri bir arada bulan İsrail yıllardır bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüş Gazze’ye saldırıyor; önüne çıkanı kadın çocuk asker sivil ayırmadan katlediyor. İsrail aynı zamanda bölgenin tek nükleer güç sahibi devleti olmanın verdiği, ne diyelim, şımarıklıkla da hareket ediyor. Ve öyle anlaşılıyor ki, İsrail yönetimi siyasal olarak kendi içindeki “sol”u da peşine takacak bir ideolojik üstünlüğü yakalamış görünüyor. En büyük kötülüğü ise kendi halkına yapıyor. Yarattığı öfkenin Yahudi halkına yönelmesinin kapılarını ardına kadar açtı. HHH Ne kadar acı. Halkının tarih boyu çektiklerini unutan İsrail yönetimi onu yeniden ateşe atıyor. Bunun işaretlerini Türkiye’de de görüyoruz. Kışkırtıcılar artık iktidar olduklarını, elinden nutuk atmaktan başka bir şey gelmeyen iktidarın bir parçası olarak güvende olduklarını hissediyor, atılan nutuklardan cesaret alıyor ve “İsrail’i, onun cinayetlerini protesto ediyoruz” bahanesiyle anti semitizmi yaygınlaştırmaya hız veriyorlar. Yaptıkları gidip bir heykeli tahrip etmektir. O eser ki, adı Akdeniz’dir; barışın, Akdeniz halklarının kardeşliğinin simgesidir. Onun kanadını kırıyorlar. ürkiye’de uyuşturucu bağımlılığı çığ gibi büyüyor. “Bonzai” başta olmak üzere piyasaya sürülen madde çeşitleri her geçen gün artmakla kalmıyor, madde bağımlılığı cinsiyet, eğitim seviyesi, bölge, yaş dinlemeden yaygınlaşıyor. Ancak işin bugüne kadar üzerinde durulmayan belki de en önemli boyutu, Türkiye’de madde bağımlılarına uygulanan tedavi. Çünkü Türkiye’deki madde tedavisi, bağımlıların anlattığına göre “bağımlıyı daha bağımlı hale getiren cinsten.” Rakamlar da bağımlıları doğrular nitelikte. Türkiye, madde bağımlılığı tedavisinde başarı oranlarında, Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin çok altında kalıyor. Öte yandan konuştuğumuz bağımlılar, tedavi süreçlerine ilişkin çok ciddi iddialar da ortaya atıyor: Kimi bu merkezlerde bağımlı gibi tedavi gören torbacıların kol gezdiğini söylerken, kimi de tedavide verilen ilaçların, uyuşturucunun kendisi kadar bağımlılık yarattığını dile getiriyor. Ve bir madde bağımlısı, kendisi gibi madde bağımlılarına bazı merkezlerde yasadışı elektroşok yöntemi uygulandığını anlatıyor. Uzmanlar, Türkiye’de uygulanan madde bağımlılığı tedavi yöntemlerinin telkin ve terapi kısmının atlandığını, süre olarak da olması gerekenin altında kaldığını belirtirken özel merkezlerdeki tedavi ücretlerinin ise cep yaktığı ortaya çıkıyor. Öte yandan önümüzdeki günlerde Türkiye’nin ilk “Bağımlı Köyü” kuruluyor. T silindi’ l Türkiye’deki madde bağımlılığı tedavisinde, yasal olmamasına karşın “elektroşok” uygulandığı da iddia ediliyor. İstanbul’da bir hastanede kendisine yapılan elektroşok uygulaması nedeniyle beynindeki elektron akışları bozulan ve hafıza kaybı yaşayan Doğancan A., yaşadıklarını anlattı. Hastaneye eroini bırakmak için gittiğini anlatan Doğancan, “Konuyu çok iyi bilmediğimiz için ailemle hiç şüphe etmeden elektroşok (EKT) uygulaması yapılmasını kabul ettik. O dönem üniversite sınavını kazanmıştım. EKT uygulamasından sonra bütün hafızamı kaybettim. Öyle ki çarpım tablosunu bile hatırlamıyordum” dedi. Elektroşok tedavisinden sonra unutamadığı tek anının eroine ilişkin olanlar olduğunu belirten Doğancan, şöyle devam ediyor: “Çıkar çıkmaz yine kullanmaya başlamıştım. Babam ve annem tam ben kurtuldum diye düşünürken daha büyük hayal kırıklığı yaşıyordu. Babam alkole sığınmış ,annem ise antidepresanlarla ayakta durabiliyordu ve ikisi de madde bağımlısı haline gelmişti.” Pek çok hastanede uygulanıyor Uyuşturucu Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu yetkilisi İsmail Karakaş da, özellikle maddeye bağlı şizofreni tanısıyla, İstanbul, Ankara’daki bazı özel hastaneler ile Manisa’daki AMATEM’de uygulamaya maruz kalan birçok madde bağımlısının olduğunu söyledi. ‘İlaçlara bağımlı oldum’ l 36 yaşındaki eroin bağımlısı Deniz S, AMATEM’de tedavi görmeye başladığı ilk gün temizlenme hayallerinin yıkıldığını söylüyor. Deniz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “İçeri girer girmez doktor bana, ‘Bu maddeyi bırakamayacağını biliyorsun, değil mi?’ diye sordu. O an tüm hayallerim yıkıldı. Sonra bana ilaç verdiler, bilmiyordum, o ilaçların içinde saf eroin varmış. Bana yatış vermediler, ayakta tedavi oldum. Ama bu kez de, tedavi için verilen ilaçlara bağımlı oldum. Artık eskisinden daha beter bağımlı haldeydim. Artık her iki saatte bir vücut istiyordu maddeyi. Bugüne kadar tedavi görüp iyileşen kimseye rastlamadım, ben de bırakamadım.” ‘Soluğu TorbaCıda aldım’ l 23 yaşındaki eroin bağımlısı Ensar K, ilk tedavisini bir nöropsikiyatri hastanesinde olmuş. “21 gün kaldım ama çıkar çıkmaz geri döndüm maddeye. Çünkü ne zihnim ne vücudum temizlenmişti. Oradayken bıraktığımı hissediyordum ama çıktığımda robot gibiydim, direkt torbacının yanına gittim” sözleriyle anlatıyor yaşadıklarını. l bağımlılık köyü kuruluyor UBAM madde bağımlılıklarının ilaçlarla çözülemeyeceği iddiasıyla 7 yıldır bir rehabilitasyon köyü oluşturmak için çalışmalar yürütüyor. Kısa süre sonra Ankara’da temelleri atılacağı belirtilen köyde, futbol, basketbol ve voleybol sahaları, kapalı ve açık yüzme havuzları, tenis kortları yer alacak. Bunun yanında arazi içerisinde tarım ve hayvancılık için ayrılmış özel alanlar da olacak. Rehabilitasyon köyündeki tedavi yöntemi ise, Narconon Rehabilitasyon programı. Bu program ile uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyenlere, çeşitli yöntemlerle rehabilite uygulanıyor. İlaçsız olan program 8 aşamadan oluşuyor ve 6 ay sürüyor. UBAM, bu programla Avrupa’da yüzde 84 oranında başarı elde edildiğine, 2 milyona yakın bağımlının tedavi edildiğine dikkat çekiyor. Abdurrahman A. da tedavide verilen ilaca bağımlı olanlardan: “6 ay dil altı hapı şeklindeki o tedavi ilacını içtim. Bu arada ayakta tedavi olduğum için eroin kullanmaya da devam ettim. Artık iki bağımlılığım birden vardı.” Bu kez ikisi birden ‘Hastaneler tuzak dolu’ Önce, bağımlılar anlatıyor… Serhat K. 27 yaşında, 13 yıldır madde, son 7 yılda da eroin kullanıyor. Defalarca AMATEM’de yatmasına rağmen her seferinde daha fazla bağımlı hale geldiğini söylüyor. “Eroin kullanmaya başladıktan kısa bir süre sonra bağımlısı oldum. Temin etmek için ailemden para alıyor ve bazen hırsızlık yapıyordum. Bir süre sonra kendime ve çevreye verdiğim zararın farkına varıp, kendi isteğimle özel bir hastaneye yattım” diyen Serhat, tedavi sürecini ise şöyle anlatıyor: “Verdikleri ilaçlar beni direkt uyutuyordu. Arada psikiyatrist çağırıyordu, 15 dakikalığına havadan sudan sohbet ediyorduk. Telefon ve internet serbestti, arada arkadaşlarım arayıp bana ‘iyi mal’ geldiğini anlatıyor, canımı istetiyorlardı. Oysa bir madde bağımlısının dış dünyadan izole edilmesi gerekiyordu. Ayrıca, bu özel merkeze dışarıdan madde sokulduğu da olurdu. İzin veriyorlardı diyemem ama önlem yoktu. Ben orada 1 ay tedavi gördüm diyemiyorum, 1 ay boyunca uyudum ve tedavi bitip kendime geldiğimde soluğu direkt torbacıda aldım. Diyebilirim ki bana tedavinin faydasından çok zararı oldu.” Bir süre dışarda kaldıktan sonra AMATEM’e yattığını anlatan Serhat, çok ciddi bir iddia ortaya atıyor: “AMATEM’de bir gece kriz geçirirken biri kapımı çaldı, bir baktım madde satıyor. İçeride bağımlı gibi yatan kişi torbacıymış, bana madde getirdi.” özel hastaneler ve merkezlerde istenen fiyatlar, her bağımlının tedavi olmasına izin verecek türden değil. Zira özel hastanelerdeki tedavi ücretleri haftalık 8 bin lira dolaylarında. Bazı özel merkezlerde yeni tedavi yöntemi olan “Palet” uygulanıyor. Maddeye duyulan isteği kestiği iddia edilen bir çipin deri altına yerleştirilmesi anlamına gelen Palet yönteminde, aylık maliyet 20 bin lirayı buluyor. Nöropsikiyatri merkezlerinde madde bağımlılığı tedavisi haftalık 8 bin lira civarında. Özel kliniklerde ise muayene ücreti 300 600 lira arasında değişiyor, sonrasında her seans ortalama 400 lira. Yine ilaca yüklenen AMATEM gibi devlet hastanelerinde ise, bir madde bağımlısının devlete günlük maliyeti 120 lira dolaylarında. l Tedavi pahalı Madde bağımlılığı tedavisinde, l TElkİN VE TEraPİ yok stanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevki Sözen, merkezlerde tedavi için verilen ilaçların bağımlılık yaratacak dozlarda olmamasına karşın buraya başvuran kişilerin bağımlı kişilik özelliği göstermeleri nedeniyle bu ilaçlara bağımlı olma riskleri bulunduğuna dikkat çekti. Prof. Sözen, Türkiye’de uygulanan madde bağımlılığı tedavi yöntemlerinin telkin ve terapi kısmının atlandığını, yalnızca ilaca yüklenildiğini, süre olarak da olması gerekenin altında kaldığını belirterek şöyle devam etti: “Kişi öncelikle bağımlılığını kabul edecek ve kurtulmaya istekli olacak. Kişinin maddeye başlamasındaki psikolojik etkilerini ortadan kaldırılması, aile desteği ve sosyal çevrenin değişimi sağlanmadan bağımlılık tedavisi gerçekleştirilmiş olmaz. Türkiye’deki bağımlılık tedavisinin Avrupa başarı oranlarının altında olmasının önemli bir nedeni, bu telkin ve terapi sürecinin uygulamada atlanarak ilaçla tedaviye ağırlık verilmesidir. Bir de, bir bağımlının tedavi olması için ortalama gereken süre 1 yıldır. Bizde ise 23 ayda tedavi bitiriliyor.” İ Selman P. 30 yaşında, evli ve 2 çocuk babası bir bonzai bağımlısı. İlk tedavisini 1.5 yıl önce görmüş. Yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “4 gün yattım fakat hastaneden çıktığım gün tekrar başladım bonzaiye. Sonra Zeytinburnu’ndaki o ünlü hastaneye yattım. Oradan çıktıktan bir hafta sonra da yeniden başladım. Bir süre sonra de bu beladan kurtulmak için hacca gittim. Hacca gittiğimde bağımlıydım, çok sıkıntı çektim. O da bir işe yaramadı.” ‘Hacca da gittim’ l İstanbul Haber Servisi Türkiye Yeşilay Cemiyeti, sentetik uyuşturucu “bonzai” satışı yapan profilleri kapatması için Facebook’a çağrıda bulundu. Bonzainin sosyal medya üzerinden kolay ve ucuz satıldığına değinilen açıklamada “Yeşilay Cemiyeti, bu uyarıyı basın ve sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere duyurarak konuyla ilgili duyarlılığı artırmak ve bahsi geçen profillerin kapatılması yönünde kamuoyu baskısı oluşturmayı hedeflemektedir” ifadesine yer verildi. Facebook’a bonzai uyarısı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle