27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2014 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan adadaki müzakere sürecine değerlendirmeler: Rumlar iyi cambazdır LEYLA TAVŞANOĞLU KKTC Cumhurbaşkanlığı makamında Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’yla “Ne olacak bu Kıbrıs’ın hali”ni konuşuyoruz. Eroğlu Rum tarafının katı, ödün vermez tutumundan umutlu değil. Sürekli Türk tarafından ödün koparmak peşinde olduklarını söylüyor. Rum tarafında lider değiştikçe bir önceki müzakerelerde varılan uzlaşmaların yeniden ısıtılıp masaya konduğunu ve müzakereye açıldığını vurgulayan Eroğlu, Rumların hiçbir anlaşmaya varmamak için “ucu açık müzakereler” peşinde olduklarının da altını çiziyor. Yeni dönem Kıbrıs müzakereleri ne aşamaya geldi? D.E. Daha görüşüyoruz. Demek ki dünya müzakere masasına oturmamızdan daha usanmamıştır. Öyle anlaşılıyor ki daha çok oturacağız. (Burada çok gülüyor.) Sizce daha ne kadar oturacaksınız? D.E. Herhalde daha çok oturacağız. Bizim istediğimiz artık zamana oynamadan Rum tarafının vazgeçmesi ve dünyanın Rum tarafının zamana oynadığını görüp fark etmesidir. Dünya Rum tarafının zamana oynama taktiğiyle masaya oturduğunu kabullenmediği sürece müzakereler devam edecektir. Biz çözüm isteyen tarafız. Ama onlar bizi müzakere masasından kaldırmak için taktik uyguluyorlar. Bizim böyle bir niyetimiz yok. Ben dünkü (7 Temmuz Pazartesi) toplantıda Sayın Anastasiadis’i (Rum lider Nikos Anastasiadis) ikaz ettim. Dedim ki: “Biz bu yıl olumlu bir mesaj veremezsek gelecek yıl ne Türk ne de Rum halkını çözüm olacağı konusunda inandıramayız. Çözüm olamaz inancı daha hâkim olacaktır.” Anastasiadis size ne dedi? D.E. Kendisi ister istemez çözüm bulmaya çalışırız filan dedi ama düşünün ki iki yıldan beri Rumlar sürekli olarak masaya Maraş’ı getiriyorlar. Rum tarafının yıllardır sürekli Maraş’ın açılması ısrarı var. Sizce Maraş konusunda neden bu kadar ısrarlılar? D.E. Rum lider Anastasiadis seçim kampanyası sırasında hep “Biz Maraş’ı alacağız” sloganını kullandı. Rum tarafı, “Kıbrıs Rum halkının güven duyması için Maraş’ı güven artırıcı önlemler içine alacaksınız” diyor. Güven yaratıcı önlemler iki halkı ilgilendirdiği sürece güven yaratıcı önlem olur. Ama Maraş sadece Rum tarafını ilgilendiriyor. Diyelim ben sana Maraş’ı verdim. Senin benim kadar çözüme ulaşma isteğin, iraden var mı? Açıkça olmayacak. Demek ki başka şeyler de alırım düşüncesiyle zamana oynama taktiği devam edecek. Dolayısıyla Maraş bütünlüklü çözümün bir parçasıdır ve “Toprak” başlığı altında görüşülecektir. Siz bizimle anlaşma niyetindeyseniz önümüzdeki altı başlığı bir zaman limiti içinde bitirelim. Garantiler konusu hariç diğer dört başlığı biz bir önceki Rum lider Hristofyas’la iki yıl ben, iki yıl Talat Bey görüştük. Şimdi de Anastasiadis’le görüşüyoruz. Hiç görüşmediğimiz bir tek garantiler konusu var. Onu da bütün boyutuyla, polisiyle görüşeceğiz. Biz Hristofyas’la polis konusunda yüzde yüz anlaştık diyebilirim. Garanti konusu kimle görüşülür? Garantörlerle. Burada üç tane garantör var (Londra ve Zürih antlaşmalarına göre Türkiye, İngiltere ve Yunanistan). Demek ki en son aşamada garantörlerin de katılacağı beşli bir toplantıyla garantiler konusunu konuşacağız. Rum tarafı şimdiden toprak konusunda harita istiyor. ‘Hedefleri masaya çekmek’ Buna karşılık Rum tarafı size ne diyor? D.E. Dinliyorlar ama evet demiyorlar. Çünkü limanlarımız üzerindeki ambargolar kalktığında dışa açılmamız kolay olacak, ithalat, ihracat gelişecek. Rum, Türkiye limanlarını, hava sahasını açsın, biz de AB’de ona birkaç başlığın açılmasına izin veririz, diyor. İyi cambazdır onlar. Cambaz dediniz de, Anastasiadis kendisi muhalefette Hristofyas da Rum liderken barış güvercini misali mesajlar veriyor, çözümü sonuna kadar istediği algısı yaratıyordu. Kendisi Rum lider seçildikten sonra acaba ne oldu da böyle katı, Rum milliyetçisi bir tutum içine girdi? D.E. Bunun Annan Planı’na evet demesi var ya... Anastasiadis’in Annan Planı’na evet demesi, Rum Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında onu zora soktu. Aleyhinde kampanya başlatılmasına yol açtı. Bu nedenle diğer küçük parti DİKO’ya ve Ulusal Konsey’e (parlamento) de “Kesinlikle Annan Planı gündemimde yoktur” güvencesi verdi. Rumların Ulusal Konsey’i hep cumhurbaşkanına tavsiye niteliğinde kararlar alırdı. Ama Anastasiadis karar merciine dönüştü. Kendi kendinin telini bu şekilde bağladı ki ödün vermesin. Ama sırtında hâlâ Annan Planı damgası var... Ama Anastasiadis’in partisi DİSİ’lilerin hepsi de evet demedi. Bir kısmı hayır dedi Annan Planı döneminde. Onlar EOKA kökenli. Mesela AKEL komünist bir parti. T ürkiye bize limanlarını, hava sahasını açsın. Bunu yaparsa biz de AB’de ona birkaç başlığın açılmasına izin veririz diyor. İyi cambazlar onlar. K ıbrıslı Türkler artık görüşmelerin daha ne kadar süreceğini bilmek istiyor. Ama rumlar bunu kabul etmiyor. Onların isteği ucu açık müzakereleri devam ettirmek. Görüşmelerde 20 yıl geriye gittik Hâlâ güven artırıcı önlemleri konuşuyoruz. Rumlar bunu ön plana çıkarıyorlar. Çünkü müzakerelerde zamana oynamak istiyorlar. İyi de siz harita verseniz ne olacak? D.E. Haritayı masaya koyduğumuz anda o bölgelerdeki ekonomik hayat durur. İnsanlar, “Nasılsa ben bu bölgeden gidiyorum” düşüncesiyle hem hükümetine, belki Türkiye’ye de küser, hem de ekonomik hayat felce uğrar. Biz toprak konusunda kriterlerimizi Cenevre’deki zirvede ortaya koyduk. BM Genel Sekreteri Ban Kimun da bunu kabul etmiştir. Harita ve rakamları en son ancak garantörlerle toplantıda görüşebiliriz. Bu BM Güvenlik Konseyi ve BM Genel Sekreteri raporu olarak kararlara da geçmiştir. Onun için harita ve rakamlar en son müzakere edilecektir. Ama yönetimde güç paylaşımı, AB, ekonomi, mülkiyet konularını tabii ki görüştük. Şimdi de görüşeceğiz. Mülkiyette geçmişte ortaya konulan öneriler var. Hristofyas’la bunu altı buçuk, yedi ay görüşmüş ve birçok olumlu kararlar almıştık. Ama o sağlanan mutabakatlar yine masadan kalktı. Dedik ki: “Başka önerileriniz varsa onları da değerlendirelim.” Bazı öneriler sundular ama bir şart koydular. Eğer 100 bin insanı yerleştirecek toprak vermezseniz mülkiyetle ilgili masaya koyduğunuz öneriler geçersizdir, dediler. Bakın, böyle şartlı müzakere mi olur? Bildiğim kadarıyla o 100 bin Rumu yerleştirecek toprağı vermeyi reddettiniz... D.E. Yüz bin insanı yerleştirecek toprağı veremeyiz. Toprak ve haritanın en son görüşülecek konular olacağında mutabık kalmıştık. Demek ki siz anlaşma istemiyorsunuz, dedik. Bakın, hiçbir zaman güven yaratıcı önlemlerin çözümün önüne geçmemesi gerekir. Geriye dönüp bakıyorum, hatta eski BM Genel Sekreterlerinden Kofi Annan’ı bırakın, Butros Gali döneminde bile “Güven Artırıcı Önlemler” (Confidence Building Measures) dizisi masaya konmuştu. Yirmi yıl sonra hâlâ orada mıyız? D.E. Hâlâ güven yaratıcı önlemleri konuşuyoruz. Rumlar güven yaratıcı önlemleri ön plana çıkarıyorlar. Çünkü müzakerelerde ayrı bir yol açmaya gayret ediyorlar. Bu da zamana oynamaktır. Ben 2003 yılında başbakanken Rumlarla istişare etmeden Ledra Palas kapısını açmıştık. O zamanki Rum lider Tassos Papadopulos şunu söylemişti: “Kuzey işgal altında. Rumların can güvenliği yoktur. O tarafa gitmemenizi tavsiye ederim.” Oysa Rumlar o dönem bu tarafa akın akın gelmemişler miydi? D.E. Dediğiniz gibi akın akın gelmişlerdi. Galiba Rumların üçte biri bir hafta içinde kuzeye geçmişti. Daha sonra Metehan, Lokmacı, Güzelyurt tarafında bir kapı açıldı. Zaman içinde beşaltı kapıyı açtık. Yeni lider Anastasiadis dört kapı daha açılmasını istiyor. Ama bir kapı açmak öyle kolay iş, açtım oldu şeklinde değil. Oraya gümrük görevlisi, polis koyacaksınız. İnsanlar gelecek, araçlara sigorta gerekecek. Yani problemli. Şimdi Lefkoşa’da üç tane kapı var. Açıyorsunuz. Ne oluyor? Açıkça bunlar hep zamana oynamaktır. Gelin bu başlıkları bitirelim, diyoruz. Bir şey olmuyor. Son müzakere turund beş kademeli bir yol haritası oluşturalım, dedik. Daha sonra Ankara ve Atina’ya müzakereciler gidecek. Ne zaman gidecekler? D.E. Ağustos içinde gidecekler. Yakınlaştığımız noktaları bir yere, anlaşamadığımız konuları bir yere koyalım, en son BM Genel Sekreteri Ban Kimun’la bir araya geldikten sonra, garantörlerle bir araya gelip son aşama olan referanduma gelelim. Yani artık vatandaş görüşmelerin daha ne kadar süreceğini bilsin. Ama Rumlar bunu kabul etmiyor. Rumların düşüncesi 2015’e kadar. Yani ucu açık müzakereler devam etsin. Benim onlara söylediğim şu: “1968’den beri ucu açık müzakereler devam ediyor. Bu ucu açık müzakereler 2015 sonuna geldiğimizde de devam edecek. Hiç kimse Kıbrıs Türk halkını çözümsüzlük ortamı içinde bırakma hakkına sahip değil. Sen çok rahatsın. Çünkü BM’nin tanıdığı Kıbrıs devletini çalan, sahiplenen pozisyondasın. AB üyeliğin var. Türkiye’ye şantaj bile yapabiliyorsun. AB’nin öyle bir pozisyonu yok. Dolayısıyla sen güven artırıcı önlemleri istiyorsun. Biz de ambargonun kalkmasını, limanlarımızın açılmasını istiyoruz.” AKEL bir zamanlar komünistti ama şimdi sözüm ona komünist değil mi? D.E. Evet, sözüm ona. Kendisine komünist diyen AKEL, 1967’de ENOSİS (Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleştirilmesi) kararına Meclis’te oy veren bir partidir. Ben o zamanki AKEL lideri Hristofyas’a şöyle bir soru sormuştum: “1967’de Meclis’ten ENOSİS kararını çıkarttıran AKEL’dir. Sen iktidardasın. Hâlâ o ENOSİS kararı Meclis’te duruyor. Niye bunu kaldırmıyorsun?” Bana cevabı şu oldu: “Bunun bir anlamı kalmadı. Nasıl olsa bundan sonra ENOSİS olması mümkün değil.” Bugün komünizmin bir hükmü kalmamasına rağmen bunlar hâlâ kendilerine komünist ve ateist diyor... Hristofyas’a şunu söyledim: “Sen çok şanslısın. Çünkü sen barış isteyen bir Eroğlu’yla karşı karşıyasın. Ama sen kendi halkından korkan bir kişisin. Bir anlaşma için halkını referanduma götürecek cesaret sende yok. Dolayısıyla sensin şanslı.” Ama gerçekten Rumlarda bir anlaşma arzusu gördüğümü söyleyemem. ösym’nin örnek alma girişimi yargıdan döndü ‘Retina tanıma anayasaya aykırı’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA ÖSYM’nin “sınav güvenliğini sağlamak” gerekçesiyle milyonlarca öğrencinin “parmak izi” ve “retina” örneklerini alma girişimi yargıdan döndü. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İstanbul Barosu’nun açtığı davada Adayların ve Sınav Görevlilerinin Sınav Binalarına Giriş Koşullarına İlişkin Yönetmelik’in “ÖSYM teknolojik gelişmelere bağlı olarak adayların ve görevlilerin sınav binalarına giriş koşullarına yönelik sınav gizliliği ve güvenliğini sağlayacak parmak izi, retina tanıma gibi yeni önlemler alabilir” hükmünü anayasaya aykırı bularak yürütmesini durdurdu. ÖSYM’nin kişisel verileri kayda alıp, depolaması ve işlemesi gibi bir yetkisinin bulunmadığını vurgulayan Danıştay, kişisel verilerin işlenmesinin ancak yasayla yapılabileceğini kaydetti. Gerekçeli kararda anayasanın 12. maddesindeki “Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir” hükmüne yer veren Danıştay, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “özel hayatın ve aile hayatının korunması” maddesiyle BM Medeni ve Siyasal Hakları Sözleşmesi’ndeki “mahremiyet hakkı”na işaret etti. Taraf, Zaman ve Sol’a ceza İstanbul Haber Servisi Basın İlan Kurumu ‘Basın Ahlak Esasları’nın ihlali’ gerekçesiyle Taraf’a 9 gün, Zaman ve Sol gazetelerine birer gün ilan, reklam kesme cezası verdi. Anadolu Ajansı (AA), kurum hakkında yaptıkları haberler nedeniyle Taraf, Zaman ve Sol gazetelerini “AA hakkında gerçeğe aykırı ithamlar ve mesnetsiz iddialar yayınlandığı gerekçesiyle” şikâyet etmişti. Şikâyeti inceleyen Basın İlan Kurumu, gazetelerden savunma istedi. Kararını dün açıklayan kurum, “Kamu hizmeti olan gazetecilik, kişisel veya ahlaka aykırı amaç ve çıkarlara alet edilemez. Haberlerde ve olayların yorumunda gerçeklerden saptırma, çarpıtma veya kısaltma yoluyla amaçlı olarak ayrılınamaz. Doğruluğu kuşku uyandırabilen ve araştırılması gazetecilik imkânları içinde bulunan haberler, araştırılıp doğruluğuna emin olunmadan yayınlanamaz. Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz, hakaret edilemez, sövülemez, iftira ve haksız isnat yapılamaz” maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti. KPSS’de ‘çatı’ sorusu iptal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KPSS sonuçların açıklanmasıyla beraber sınav sorularının da yüzde 10’luk kısmı yayınlandı. Yayınlanan bölümde Genel Kültür testinin “Dünya’nın Çatısı” ile ilgili sorusu iptal edildi. ÖSYM’nin iptal ettiği soru şöyle: “Ortalama 4900 metre yüksekliğiyle Dünya’nın en yüksek bölgesi olan ve Dünya’nın çatısı olarak adlandırılan ülke aşağıdakilerden hangisidir? A) Hindistan B) Tibet C) Çin D) Afganistan E) Nepal”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle