22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Hayat bir ırmak gibi coşkulu akmalı; sevgiyi, coşkuyu, umudu kucaklamalıyız bu topraklarda... Sevgiyle başlamalıyız günün ışığı vurduğunda yüzlerimize; kardeşliği, barışı, dayanışmayı yüreğimizde duyumsamalıyız. Kendimiz için değil, dünya halklarının kardeşliğini istemeliyiz, darbeye açıkça “darbe” demeliyiz... Sessizliğin sesi olmalıyız! Demokrasiyi, özgürlüğü, hukuku, adaleti salt kendimiz için değil, insanlık için istemeliyiz. Dünyaya uygarlığı ve tarihi getiren coğrafyalarda yaşayan, kendilerini savunamayan çocuklar, gençler, kadınlar, tüm insanlar bombalar altında can vermemeli. Hukuku, adaleti kendi komşumuz için de isteyeceğiz... Dini, dili, ırkı, rengi, mezhebi, inancı ne olursa olsun, hayatı coşkulu bir ırmağa dönüştüreceğiz! Bizim coğrafyamızda geçmişte insanlar barış ve kardeşlik içinde yaşadılar... Bugün Irak’ta, Suriye’de yaşananlar, Mısır’da olup bitenler canınızı yakmıyor mu? Yaşam hepimizin hakkı, adalet, hukuk, demokrasi hepimizin hakkı... Komşu topraklarda ölenler, insanların çığlığı! Ortadoğu’da sonu gelmez, bitip tükenmez savaşlar! HHH Önceki gece Muhammed S. ElAzab’ın “Kötü Geçmişler” (Can Yayınları) romanını okuyup bitirdim... Arap edebiyatının genç kuşak temsilcisi olan yazar Muhammed S. ElAzab, Kahire’deki genç insanları, toplumun geneline yayılan yozlaşmayı, çürümeyi dürüstçe anlatırken mizahi bir dil kullanıyordu. O yozlaşma ve çürüme salt Kahire’de değil, demokrasisi gelişmemiş ülkelerin, bizim gençlerimizin yaşamıydı... Zindanları da Gördük Kıyımları da!.. İnsan bazen kurt bazen kuzuydu... Devlet acımasızdı, genç yaşlı tanımaz, vurup geçer, öldürür, sırası geldiğinde askeri devreye sokturup darbe yapar, gençleri “terörist” olarak yaftalardı... Zindanlar dolup taşar, idam sehpaları kurulurdu... Yıllardır “akan kan dursun” derken, bir türlü durduramadık, TürkKürt düşmanlığını, SünniAlevi çatışmasını destekledik... Her şeyi ama her şeyi şiddet ve güç üzerinde gerçekleştirmeye çalıştık, laikliğin “halksal” anlamına geldiğini topluma 90 yılda anlatamadık. Oysa laiklik “din düşmanlığı” değil, halkın kendi kendini yönetimiydi. Özeti ise şu: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” İşte o zaman tüm inançlar esenlik, kardeşlik için, sevgi ormanında demokrasiyi ve özgürlüğü çoğaltırlardı. O zaman mutlu olurlardı! HHH Biz sonu gelmez katliamlardan bıkıp usanmadık mı? Bakın bugün Ortadoğu IŞİD sarmalında... Katliamlar yapılırken kendimize şu soruyu sorabiliriz: “Ortadoğu’da sınırlar yeniden mi çizilecek?” Unutkan bir toplumuz nedense! İsrail 2006 yılında Hizbullah füzelerini gerekçe göstererek Lübnan’a saldırmış, yüzlerce sivil ölmüştü... Şimdi IŞİD Musul’dan sonra Türkmenlere yöneldi... Musul’da, Kerkük’te katliam yaptı, Türkmenleri öldürdü, konsolosluğumuzu basıp görevlileri kaçırdı. Türkiye niye susuyor, konuşmuyor! Obama suçu Maliki’nin üzerine atıyor? Bir oyunun planı devreye sokulmuş... Bir yandan Hizbullah’a öte yandan Maliki ve Esad’a çalım... Yoksa bölgede İran’a karşı bir kuşatma mı düşünülüyor?.. Sorular çok! Yeni senaryoların çekimi başladı! Ortadoğu ve Türkiye! Bu ülkede kıyımlar, mezhep çatışmaları, ayrımcılık hep oldu. Yakın tarihimizin sayfaları kanlıdır! Sevgiyi, yaşamı kuşak kuşak kucaklayamadık! Kırıldık, kırdılar! Asmayalım da besleyelim mi diyeni de gördük, 15 yaşındaki Berkin’in cenazesinin ardından “bir terörist öldü” diyenleri de... HHH Bu bereketli topraklarda barış vardı bir zamanlar. İnsanlık tarihinin sayfalarında umutlar vardı taç yapraklarını açan... Yaşadığımız coğrafyada Türkler, Kürtler, Müslümanlar, Hıristiyanlar, Sünniler, Aleviler, tüm yaşayanlar mutluydu! Sadece insancıl bir bakış açısı... Bırakın artık bu coğrafyada “kan çiçekleri”ni çoğaltmayı! Hayatı kucaklayın hayatı! Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da ‘Sözlerimiz bu bölgede yeteri kadar yankı bulmuyor’ dedi Çözüm süreci yasal zemine oturtulmalı Çözüm süreciyle ilgili yeterince bilgilendirilmediklerini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizi hâlâ 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz” diye konuştu. MAHMUT ORAL sorunun çözümü siyasi hayatıma mal olacaksa onu da göze alırım. Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz. Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır. Süreç saydam olmalıdır” diye konuştu. iri de çıkıp Helal olsun Kılıçdaroğlu desin’ İl idaresi kanununda değişiklik yapılmasını yer isimlerinin iade edilmesi, Dersim arşivlerinin açılması, köye dönüşler, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, Nevruz’un resmi bayrak olarak kutlanması, mayınlı arazilerin temizlenmesi, köye dönüşler, koruculuğun kaldırılması, işkencenin önlenmesi gibi pek çok konuda teklif verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Diyarbakır Cezaevi’ni müze yapmak istedik. Kanun teklifini verdik. Erdoğan size geldi dedi ki ‘Bu cezaevini yıkacağım, daha modern cezaevi yapacağım.’ Özür dilerim ama Diyarbakırlılar da koşa koşa gidip AKP’ye oy verdiler. Ben bunu içime sindiremiyorum, Taksim’deki parkın kararını Ankara’dan veriyor. Yerel yönetim özerklik şartı olsa kararı belediye verecekti. Kendi kararlarını bir kent kendisi almalı. Bunu söylediğinde bölgeden çıkıp biri ‘Helal olsun Kılıçdaroğlu’ desin. Tık yok. Oylar koşa koşa AKP’ye. Benim söylediklerim sizi tatmin etmeyebilir, eksik bulabilirsiniz. Ben sizi dinlemeye hazırım” diye konuştu. ‘B DİYARBAKIR Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği “TİGRİS Diyalogları Toplantıları”na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ülkeyi yöneten kişi, hem barıştan söz edip hem kılıç taşırsa olmaz” dedi. Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği “TİGRİS Diyalogları Toplantıları”nın bu ayki konuğu Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu, HDP’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklif ettiği CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen’i de yanında götürdü. TİGRİS toplantısında sözlerine Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinerek başlayan Kılıçdaroğlu, “Dayatmacı olmayan, herkesi kucaklayan, güzel bir dil kullanan birini Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtalım. İçerde gerilim var, bölgede gerilim var. Gerilimden beslenen bir siyaset anlayışı var. Ülkeyi yöneten kişi, hem barıştan söz edip hem kılıç taşırsa olmaz” dedi. Çözüm süreciyle ilgili yeterince bilgilendirilmediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sürecin başarısını Kemal Kılıçdaroğlu, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği toplantıların bu ayki konuğu oldu. (Fotoğraf:AA) demokrasiyi içine sindirmeyen bir insana bağlamışız. Ne konuşuluyor? Hiç kimse bilmiyor. ‘CHP neden bu konuda çalışmıyor?’ diye bize soruyorsunuz. Bizim sözlerimiz bu bölgede de yeteri kadar yankı bulmuyor. Bizi hâlâ 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz. Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için her şeyi yapmaya hazırım” dedi. izi savunduk, bize oy vermediniz’ Roboski’de 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü katliamını anımsatan Kılıçdaroğlu, “En net olayı takip eden parti CHP’dir. Bizim raporumuzu okumayan varsa lütfen okusun. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabını sormak isteyen ‘S CHP’ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum, siz sizi savunmayana oy verdiniz. Buraya sitem etmeye ve sitemlerinizi dinlemeye geldik” dedi. CHP’nin çözüme karşı olduğu yönünde bir algı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Sen sorunu çözdün de hayır mı dedik. CHP’yi engelmiş gibi gösteriyor. Samimi değiller. Bir kitapçığımız var. Toplumsal Barışı Demokrasi ile Güvence Altına Almak. 31 Mayıs 2012’de arkadaşlarım TBMM Başkanı Çiçek’i ziyaret ederek 10 maddelik Kürt sorununun çözümü yönündeki öneriyi Çiçek’e sundular. Akil insanlar heyetini ilk o önerilerde biz sunduk. 6 Haziran 2012’de Erdoğan’ı ziyaret ettim,‘Parlamentoda Uzlaşma Komisyonu’ kuralım dedim. Bu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle